Şota hayal ettiği Trabzonspor'u anlattı
Trabzonspor teknik direktörü Şota Arveladze hayal ettiği Trabzonspor'u anlattı
Trabzonspor teknik direktörü Şota Arveladze, oynadığı dönemle bugünkü kulüp arasında büyük fark olduğunu belirtti, "O mutluluğu, herkesin ter akıttığı Trabzonspor'u şimdi görmüyorum. Böyle bir Trabzonspor'u hedefliyorum" dedi.
Trabzonspor’da gol kralı olurken kulübün efsane isimleri arasına giren Şota Arveladze, DHA'ya (Doğan Haber Ajansı) özel açıklamalarda bulundu. 18 yıl sonra ‘yuvam’ dediği bordo mavili takıma bu kez teknik direktör olarak döndüğünde taraftarların adeta bağrına bastığı Şota, takımının lige iyi bir başlangıç yaptığını hatırlattı. Şota, DHA'ya yaratmak istediği Trabzonspor’u ve hedeflerini anlattı.
"GELİRKEN KORKTUM AMA"
Trabzonspor’dan, "kral", "bizim çocuk", "efsane" lakaplarıyla ayrılan Şota, teknik direktörlük görevini üstlenirken bu imajı zedelemekten korktuğunu belirterek şunları söyledi:
"Aslında korku da demek istemem ama çekindim biraz. Halkın sana verdiği bir ödül var ve bunu kaybetmek istemezsin. ‘Bizim çocuk’ denmesi benim için büyük bir ödüldür. Sonuçta herkes o yerde olmak ister. Orada başarıyı hedefler. Zor bir karardı buraya gelmem, kolay değildi kesinlikle. Özellikle bu aralar düşünmediğim bir karardı. Mesele çok çabuk gelişti. Geldikten 2-3 gün sonra, belki bir ay sonra ‘niye geldim’ diye şüphe geçebilirdi kafamdan. Ama insanlardan aldığım mesajlar olsun, sevgi olsun, şehre çıktığım zaman aldığım güç, insanların duyguları yanılmadığımı bana gösterdi. İnşallah işler iyi gidecek."
“ESKİ TRABZONSPOR’LA ARADA FARK VAR"
Trabzonspor’da oynadığı dönemlerle şimdiki kulüp arasında çok büyük fark olduğunu belirten Şota Arveladze sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama şimdi o mutluluğu, içerisinde birleşik Trabzonspor’u, herkesin ter akıttığı Trabzonspor’u görmüyorum, Ne içeride ne dışarıda, hiçbir yerde görmüyorum. Bunun bir sürü sebebi olabilir. Zaman değişir, kurallar değişir. Gidenle gelenin kuralları ve hedefleri farklı olabilir. Eskiden bir yerde burayı tercih ederken imaj ön plandaydı. Adam, (Trabzonspor’da oynayacağım) diye geliyordu ama şimdi ekonomik mesele daha ön plana çıkabilir. Hangisinin doğru olduğunu benim söylemem yanlış olur. Herkes kendine göre karar veriyor. Belki o zaman gençtim. Bu kadar anlamıyordum. Ama ben daha mutlu Trabzonspor’u hatırlıyorum ve böyle bir Trabzonspor’u seviyorum, hedefliyorum. Ben mutlu olan işi severim, onun için Trabzonspor’u da böyle mutlu görmek istiyorum."
"HİÇBİR ZAMAN BAŞKASININ PARASINI SAYMADIM"
Şota Arveladze, futbolculuk döneminde çok mutlu olduğunu anlatırken de şoyle konuştu:
"Paramı alıyordum. Hiçbir zaman başkasının parasını saymadım. (O niye bu kadar alıyor da ben alamıyorum) demedim. (Demek ki o kadar iyi beceremiyorum) diye düşünürdüm. Adam iyi satıyor kendini. O özel bir yetenek. Helal olsun. Birisi kendini güzel satabiliyorsa niye kazanmasın. Benden iyi anlaşıyor, benden iyi pazarlık ediyor. İnsana büyük değer veriyorum. Hayatın yazılmayan kuralları var. Onları yapan herkese bir yerden parası da gelir zaten."
"ARI ÇİÇEĞİ ARAR, SİNEK İSE"
Mutlu bir Trabzonspor için tek yolun olduğunu vurgulayan Şota Arveladze, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir tane yol var, yeni bir şey yaratmak lazım değil. Çok basit. Herkes Trabzonspor için ne yapabiliyorsa, onu yapsın. (Trabzonspor benim için ne yaptı) demesin. Aynı devlet gibi, aynı memleket gibi düşünmek lazım. ‘Ben ne yapabilirim?’. Kulübün içinde de dışarıda da mutluluk lazım. Efsane burada bir tane, onun ismi Trabzonspor. Trabzonspor efsaneyse, onun için herkes elinden gelen her şeyi yapacak. Beceremeyebilir, zaman yetmeyebilir. O zaman bırakıp gider, onun yerine gelenler işe devam eder. Tarih böyle yazılıyor. Barcelona bugün iyi oynuyorsa bu süreç Johann Cruyff’tan başlıyor, Van Gaal, Robson, Guardiola... Yani bir günde gelip Luis Enrique yapmamış. Real Madrid’e bak, Manchester United’a bak, öyle. Türkiye’de Trabzonspor’u, Fenerbahçe’yi. Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı yaratan Türk değil mi? Demek ki büyük başarılara imza atabiliyoruz. Dünyada 3'üncü yapan hocası kim? Altın topları alan Türk santrforlar var. 3 sene önce Real Madrid’de 3 Türk oyuncu oynuyordu. İstediğin zaman yapabiliyorsun. Sinek neyi arıyor, arı neyi arıyor. Ama komşular yani. Ben arıyım çiçek bulmaya çalışıyorum, iyi koku olsun etrafta istiyorum."
"36 YILDIR SOYUNMA ODASINDAYIM"
Şota, pozitif kişiliğine rağmen zaman zaman sinirlendiğini de esprili bir dille anlatırken şu ifadeleri kullandı:
"Aslında ben de sinirleniyorum. Konfordan uzak olduğumda sinirlenirim. Kumanda uzakta kaldığı zaman bile, (Dokunmayın buna, yanımda dursun) diye sinirlenirim. Şaka bir yana, soyunma odasında beklemediğim bir hareket olduğunda sinirleniyorum. 6 yaşında soyunma odasına girdim, 42 yaşında halen soyunma odasının içindeyim. (Orada yaşamadığım ne olabilir ki) diye düşünüyorum. Ama bazı meseleler olunca perdeler iniyor gözüme. Orada da çizgileri var her şeyin. O çizgileri hayatım boyunca geçmedim. Öyle büyüdük, geldik, öyle başarılı olduk. Futbolcularımdan da bu çizgileri geçmemelerini istiyorum."
"ÖYLE TAKIMI MAHALLEDEN DE TOPLARIM"
Trabzonspor’un sadece bir futbol takımı olmadığının da altını çizen Gürcü teknik adam, şöyle devam etti:
"Bugün toplanmış bir takım değil. Öyle takımı mahallede de toplarım, 10 tane beyaz tişört giydiririm, uçağa bindiririm, giderim bir yere turnuva oynatırım. Ama burası bir kültür merkezi, etik merkezi. Buraya her ülkeden birileri gelmiş. Acaristan tarafı bile, (O tarafa gidelim, büyük takım var, orayı örnek alalım) diyor. Aslında kendi ülkelerinde büyük bir takım var, Dinamo Tiflis. Ama beni arıyorlar, bizde oynamak istiyorlar. Türkiye için ne kadar büyük ve değerli olduğunu biliyorsunuz. Avrupa’da son senelerde en başarılı takım. Bugün kulübe bakarsanız bir tek Manchester United’tan oyuncu yok. Milan, Chelsea, Benfica, Lazio, Sevilla’dan oyuncu var."
“BURADA EKMEK YİYORSA KULÜBE BAĞLANMASI LAZIM"
Şota, Trabzonspor’un eskiden kendi içinden yetişen oyuncularla başarıya ulaştığı, şimdi ise dünyanın bir çok yerinden oyuncuları bünyesinde barındırdığı, sorusuna şu cevabı verdi:
"Aynı örneği Real Madrid için söyleyebiliriz. Eğer ben Trabzonspor’un çocuğuysam, ötekiler de olabilir. Burada büyümedim belki ama ilk traşımı burada oldum. Önemli olan bağlanmak. Kimse 1 ayda kulübe bağlanamaz. Ben 3 senede bağlandım. İyi ki bağlandık, hastası oldum. 1997’de ayrıldım, 18 sene oldu. Çocuklarım artık okulu bitirdiler. Burada birlikte oynadığım Arçil’in çocuğu Amerika’ya gitti, benimki İngiltere’ye gidiyor. Birisi burada doğmuştu çocukların, diğeri de gittikten bir ay sonra. Bir jenerasyon geçti yani. Bağlanması lazım oyuncunun da. Burada sana ekmek parası, imaj, mutluluk veriyorlarsa bağlanmalısın. Trabzonspor kimseden bir şey alamıyor. Sıfır. Trabzonspor veren taraf. Veriyor, dağıtıyor, çok bile veriyor. Trabzonspor size fırsat veriyor, efsaneler siz olun. Biz parayı bulup size verelim, sizi alkışlayalım. Trabzonspor inanılmaz mutluluk dağıtan bir fabrika. Hidroelektrik santralı var ya elektrik üreten, dağıtan. Trabzonspor'da mutlu elektrik dağıtan bir yer. Herkese dağıtıyor. Gelin buna bağlı olun, diyor. Anlatamıyoruz doğru dürüst bu konuyu ama anlatacağız inşallah."
"TRABZONSPORLU OLDUM, ÖTESİ VAR MI"
Trabzonspor taraftarının takımına tutkuyla bağlı olduğunu da vurgulayan Şota Arveladze, bu konuda şöyle konuştu:
"Bilbao’ya, Marsilya’ya giderseniz aynısını bulabilirsiniz. Ama Berlin’de bulamazsınız. Ülkeye bağlı, karaktere bağlı. Latin ülkeleri, İtalyanlar, İspanyollar bize benzer. Kuzey ülkeleri daha değişik. Kulübü sevmek, Trabzonsporlu olmak özel bir şey değil. Ben oldum, ötesi var mı? İnsan anne babasını seviyorum der mi? Sevmezsen tuhaflık var zaten. Burada olup Trabzonspor’u sevmezsen tuhaf olur. Burada bulunmak özel bir şey ve inşallah uzun olur."
"TARAFTAR OLMADAN NE BAŞARI GELİR NE MUTLU OLURUZ"
Trabzonspor’a geldiği günden bu yana kesinlikle beklemediği bir destek aldığını sözlerine ekleyen Şota, şöyle devam etti:
"Bu, Trabzonspor için tabii ki bu destek. İçeride 3 maç oynadık. Tribünlerde gurbetçi var falan diyorlar ama inanıyorum ki içerideki tüm maçlarda aynı ve daha fazla destek olur. Bordo olur mu sadece mavi de lazım. Onlar olmadan ne başarı ne mutluluk olur. Bir yumruk olamayız öyle. Birisi çok mu anlattı, çok mu söylendi de bıkkınlık yaratıldı bu birliktelik konusunda anlamıyorum. Başka bir kelime bulalım o zaman. Sadece nefesini ver ama alma. Yaşar mı öyle insan."
"BURADA OLMASAM DA KATILACAĞIM"
Yeni stadyumun açılışını sabırsızlıkla beklediğini de dile getiren Şota, açıklamasına şöyle devam etti:
"Burada olup olmayacağımı bilmiyorum ama burada olmazsam bile açılışta bulunacağım. O mutluluğu paylaşmayı isterim. Bunu hak ettiğimi de düşünüyorum. Herkesin davetsiz olarak orada olmasını isterim. Öyle yerde davet olmaz. Yeni bir ev, yeni bir nefes, yeni çocuğu Trabzonspor’un orası. Geç bile kalmış. Herkesi orada görmek isterim. Gol atan, pas veren, bir gün bile alkışını bu kulüp için paylaşan herkesi orada görmek isterim. Arçil ile ailemle inşallah burada olurum o gün. Ne statüyle olursam olayım açılışta olacağım."
"SORUNLARA ÇÖZÜM BULMAK İÇİN BURADAYIM"
Trabzonspor’a gelirken mutlu olmayı planladığını belirten Şota, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mutlu takım istiyorum ve herkes mutlu olacak. Onun başka yolu yok. Tabii ki üzüleceğiz ama o üzüntü mutluluğun bize ne kadar değerli olduğunu da gösterecek. Geçen hafta iyi bir maç oynadık. Camiada hala çok zor dönemler geçiliyor. Ama onun için buradayım. Bu işlere çabuk çözüm bulmak, herkesi mutlu etmek için buradayız. Biz ne kadar becerebiliyorsak yapacağız. Bu takımın bir gün herkesten büyük, ne kadar güçlü, Avrupa’da ne kadar büyük bir isim olduğunu herkese göstermeye çalışacağım. Çalıştığımız her gün en az futbolu konuşup, daha fazla bu kulübün ne kadar büyük bir değer olduğunu konuştuk. Daha fazla nasıl mutlu olacağımızı konuştuk. Arada futbolu da konuşuyoruz tabii ki. Sonuç belli; sonuç kesinlikle yeşil ışık, kırmızı değil yani."
"1996’DAKİ TAKIM İYİ DEĞİL, ÇOK İYİ TAKIMDI"
Eski takım arkadaşlarının antrenör ve yorumcu olarak futbola hizmet etmeyi sürdürdüğünü de anlatan Şota Arveladze, hepsinden büyük destek gördüğünü söyledi. Şota, sözlerine şöyle devam etti:
"Yorumlarını okuyorum, bazıları arıyor, söylüyor. Hami çok destek veriyor sağ olsun. Tolunay’la zaten konuşuyoruz. Ogün’le konuştum. O da çok yardımcı oluyor. Orhan’la konuştum. Ünal SMS attı, Hamdi ile karşılaşıyorum. Lemi ile anlaşamıyorum ama. Ne bileyim işte anlaşamıyorum. Bir ara oturup konuşmam lazım. Osman hoca ile konuştuk."
Şota, "O takım iyi bir takımdı değil mi" sorusuna ise, "İyi takım mı dediniz? Çok iyi bir takımdı" karşılığını verdi.
"YENİ ŞOTA, ÜNAL, OGÜN YARATMAK DOĞRU DEĞİL"
Şota, "O takımı mı yaratmaya çalışıyorsunuz" sorusu üzerine, "Yok, kimseye benzemeyen bir Trabzonspor yaratmak istiyorum. Kopya etmek doğru değil, yapamam da. Yeni Şota, yeni Ünal, yeni Apo’yu, Ogün’ü yaratmak hem doğru değil, hem benim işim değil" dedi. Şota, bu sırada eliyle gökyüzünü gösterip gülerek, "Başkasının işi" ifadesini kullandı.
"HERKESİ İÇİNE ALAN BİR DALGA YARATACAĞIZ"
Şota, açıklamasının sonunda herkesi içine alan bir Trabzonspor yaratmayı istediğini de vurgularken şunları söyledi:
"Trabzonspor’a yakışan, kulübün ruhuna göre, gerçekten sağa sola çarparak giden ve yolda gördüğü herkesi içine alan bir dalga, bir ruh yaratmak istiyorum. İnşallah herkes bana yardımcı olacak ve bunu başaracağız.”
Trabzonspor’da gol kralı olurken kulübün efsane isimleri arasına giren Şota Arveladze, DHA'ya (Doğan Haber Ajansı) özel açıklamalarda bulundu. 18 yıl sonra ‘yuvam’ dediği bordo mavili takıma bu kez teknik direktör olarak döndüğünde taraftarların adeta bağrına bastığı Şota, takımının lige iyi bir başlangıç yaptığını hatırlattı. Şota, DHA'ya yaratmak istediği Trabzonspor’u ve hedeflerini anlattı.
"GELİRKEN KORKTUM AMA"
Trabzonspor’dan, "kral", "bizim çocuk", "efsane" lakaplarıyla ayrılan Şota, teknik direktörlük görevini üstlenirken bu imajı zedelemekten korktuğunu belirterek şunları söyledi:
"Aslında korku da demek istemem ama çekindim biraz. Halkın sana verdiği bir ödül var ve bunu kaybetmek istemezsin. ‘Bizim çocuk’ denmesi benim için büyük bir ödüldür. Sonuçta herkes o yerde olmak ister. Orada başarıyı hedefler. Zor bir karardı buraya gelmem, kolay değildi kesinlikle. Özellikle bu aralar düşünmediğim bir karardı. Mesele çok çabuk gelişti. Geldikten 2-3 gün sonra, belki bir ay sonra ‘niye geldim’ diye şüphe geçebilirdi kafamdan. Ama insanlardan aldığım mesajlar olsun, sevgi olsun, şehre çıktığım zaman aldığım güç, insanların duyguları yanılmadığımı bana gösterdi. İnşallah işler iyi gidecek."
“ESKİ TRABZONSPOR’LA ARADA FARK VAR"
Trabzonspor’da oynadığı dönemlerle şimdiki kulüp arasında çok büyük fark olduğunu belirten Şota Arveladze sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama şimdi o mutluluğu, içerisinde birleşik Trabzonspor’u, herkesin ter akıttığı Trabzonspor’u görmüyorum, Ne içeride ne dışarıda, hiçbir yerde görmüyorum. Bunun bir sürü sebebi olabilir. Zaman değişir, kurallar değişir. Gidenle gelenin kuralları ve hedefleri farklı olabilir. Eskiden bir yerde burayı tercih ederken imaj ön plandaydı. Adam, (Trabzonspor’da oynayacağım) diye geliyordu ama şimdi ekonomik mesele daha ön plana çıkabilir. Hangisinin doğru olduğunu benim söylemem yanlış olur. Herkes kendine göre karar veriyor. Belki o zaman gençtim. Bu kadar anlamıyordum. Ama ben daha mutlu Trabzonspor’u hatırlıyorum ve böyle bir Trabzonspor’u seviyorum, hedefliyorum. Ben mutlu olan işi severim, onun için Trabzonspor’u da böyle mutlu görmek istiyorum."
"HİÇBİR ZAMAN BAŞKASININ PARASINI SAYMADIM"
Şota Arveladze, futbolculuk döneminde çok mutlu olduğunu anlatırken de şoyle konuştu:
"Paramı alıyordum. Hiçbir zaman başkasının parasını saymadım. (O niye bu kadar alıyor da ben alamıyorum) demedim. (Demek ki o kadar iyi beceremiyorum) diye düşünürdüm. Adam iyi satıyor kendini. O özel bir yetenek. Helal olsun. Birisi kendini güzel satabiliyorsa niye kazanmasın. Benden iyi anlaşıyor, benden iyi pazarlık ediyor. İnsana büyük değer veriyorum. Hayatın yazılmayan kuralları var. Onları yapan herkese bir yerden parası da gelir zaten."
"ARI ÇİÇEĞİ ARAR, SİNEK İSE"
Mutlu bir Trabzonspor için tek yolun olduğunu vurgulayan Şota Arveladze, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir tane yol var, yeni bir şey yaratmak lazım değil. Çok basit. Herkes Trabzonspor için ne yapabiliyorsa, onu yapsın. (Trabzonspor benim için ne yaptı) demesin. Aynı devlet gibi, aynı memleket gibi düşünmek lazım. ‘Ben ne yapabilirim?’. Kulübün içinde de dışarıda da mutluluk lazım. Efsane burada bir tane, onun ismi Trabzonspor. Trabzonspor efsaneyse, onun için herkes elinden gelen her şeyi yapacak. Beceremeyebilir, zaman yetmeyebilir. O zaman bırakıp gider, onun yerine gelenler işe devam eder. Tarih böyle yazılıyor. Barcelona bugün iyi oynuyorsa bu süreç Johann Cruyff’tan başlıyor, Van Gaal, Robson, Guardiola... Yani bir günde gelip Luis Enrique yapmamış. Real Madrid’e bak, Manchester United’a bak, öyle. Türkiye’de Trabzonspor’u, Fenerbahçe’yi. Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı yaratan Türk değil mi? Demek ki büyük başarılara imza atabiliyoruz. Dünyada 3'üncü yapan hocası kim? Altın topları alan Türk santrforlar var. 3 sene önce Real Madrid’de 3 Türk oyuncu oynuyordu. İstediğin zaman yapabiliyorsun. Sinek neyi arıyor, arı neyi arıyor. Ama komşular yani. Ben arıyım çiçek bulmaya çalışıyorum, iyi koku olsun etrafta istiyorum."
"36 YILDIR SOYUNMA ODASINDAYIM"
Şota, pozitif kişiliğine rağmen zaman zaman sinirlendiğini de esprili bir dille anlatırken şu ifadeleri kullandı:
"Aslında ben de sinirleniyorum. Konfordan uzak olduğumda sinirlenirim. Kumanda uzakta kaldığı zaman bile, (Dokunmayın buna, yanımda dursun) diye sinirlenirim. Şaka bir yana, soyunma odasında beklemediğim bir hareket olduğunda sinirleniyorum. 6 yaşında soyunma odasına girdim, 42 yaşında halen soyunma odasının içindeyim. (Orada yaşamadığım ne olabilir ki) diye düşünüyorum. Ama bazı meseleler olunca perdeler iniyor gözüme. Orada da çizgileri var her şeyin. O çizgileri hayatım boyunca geçmedim. Öyle büyüdük, geldik, öyle başarılı olduk. Futbolcularımdan da bu çizgileri geçmemelerini istiyorum."
"ÖYLE TAKIMI MAHALLEDEN DE TOPLARIM"
Trabzonspor’un sadece bir futbol takımı olmadığının da altını çizen Gürcü teknik adam, şöyle devam etti:
"Bugün toplanmış bir takım değil. Öyle takımı mahallede de toplarım, 10 tane beyaz tişört giydiririm, uçağa bindiririm, giderim bir yere turnuva oynatırım. Ama burası bir kültür merkezi, etik merkezi. Buraya her ülkeden birileri gelmiş. Acaristan tarafı bile, (O tarafa gidelim, büyük takım var, orayı örnek alalım) diyor. Aslında kendi ülkelerinde büyük bir takım var, Dinamo Tiflis. Ama beni arıyorlar, bizde oynamak istiyorlar. Türkiye için ne kadar büyük ve değerli olduğunu biliyorsunuz. Avrupa’da son senelerde en başarılı takım. Bugün kulübe bakarsanız bir tek Manchester United’tan oyuncu yok. Milan, Chelsea, Benfica, Lazio, Sevilla’dan oyuncu var."
“BURADA EKMEK YİYORSA KULÜBE BAĞLANMASI LAZIM"
Şota, Trabzonspor’un eskiden kendi içinden yetişen oyuncularla başarıya ulaştığı, şimdi ise dünyanın bir çok yerinden oyuncuları bünyesinde barındırdığı, sorusuna şu cevabı verdi:
"Aynı örneği Real Madrid için söyleyebiliriz. Eğer ben Trabzonspor’un çocuğuysam, ötekiler de olabilir. Burada büyümedim belki ama ilk traşımı burada oldum. Önemli olan bağlanmak. Kimse 1 ayda kulübe bağlanamaz. Ben 3 senede bağlandım. İyi ki bağlandık, hastası oldum. 1997’de ayrıldım, 18 sene oldu. Çocuklarım artık okulu bitirdiler. Burada birlikte oynadığım Arçil’in çocuğu Amerika’ya gitti, benimki İngiltere’ye gidiyor. Birisi burada doğmuştu çocukların, diğeri de gittikten bir ay sonra. Bir jenerasyon geçti yani. Bağlanması lazım oyuncunun da. Burada sana ekmek parası, imaj, mutluluk veriyorlarsa bağlanmalısın. Trabzonspor kimseden bir şey alamıyor. Sıfır. Trabzonspor veren taraf. Veriyor, dağıtıyor, çok bile veriyor. Trabzonspor size fırsat veriyor, efsaneler siz olun. Biz parayı bulup size verelim, sizi alkışlayalım. Trabzonspor inanılmaz mutluluk dağıtan bir fabrika. Hidroelektrik santralı var ya elektrik üreten, dağıtan. Trabzonspor'da mutlu elektrik dağıtan bir yer. Herkese dağıtıyor. Gelin buna bağlı olun, diyor. Anlatamıyoruz doğru dürüst bu konuyu ama anlatacağız inşallah."
"TRABZONSPORLU OLDUM, ÖTESİ VAR MI"
Trabzonspor taraftarının takımına tutkuyla bağlı olduğunu da vurgulayan Şota Arveladze, bu konuda şöyle konuştu:
"Bilbao’ya, Marsilya’ya giderseniz aynısını bulabilirsiniz. Ama Berlin’de bulamazsınız. Ülkeye bağlı, karaktere bağlı. Latin ülkeleri, İtalyanlar, İspanyollar bize benzer. Kuzey ülkeleri daha değişik. Kulübü sevmek, Trabzonsporlu olmak özel bir şey değil. Ben oldum, ötesi var mı? İnsan anne babasını seviyorum der mi? Sevmezsen tuhaflık var zaten. Burada olup Trabzonspor’u sevmezsen tuhaf olur. Burada bulunmak özel bir şey ve inşallah uzun olur."
"TARAFTAR OLMADAN NE BAŞARI GELİR NE MUTLU OLURUZ"
Trabzonspor’a geldiği günden bu yana kesinlikle beklemediği bir destek aldığını sözlerine ekleyen Şota, şöyle devam etti:
"Bu, Trabzonspor için tabii ki bu destek. İçeride 3 maç oynadık. Tribünlerde gurbetçi var falan diyorlar ama inanıyorum ki içerideki tüm maçlarda aynı ve daha fazla destek olur. Bordo olur mu sadece mavi de lazım. Onlar olmadan ne başarı ne mutluluk olur. Bir yumruk olamayız öyle. Birisi çok mu anlattı, çok mu söylendi de bıkkınlık yaratıldı bu birliktelik konusunda anlamıyorum. Başka bir kelime bulalım o zaman. Sadece nefesini ver ama alma. Yaşar mı öyle insan."
"BURADA OLMASAM DA KATILACAĞIM"
Yeni stadyumun açılışını sabırsızlıkla beklediğini de dile getiren Şota, açıklamasına şöyle devam etti:
"Burada olup olmayacağımı bilmiyorum ama burada olmazsam bile açılışta bulunacağım. O mutluluğu paylaşmayı isterim. Bunu hak ettiğimi de düşünüyorum. Herkesin davetsiz olarak orada olmasını isterim. Öyle yerde davet olmaz. Yeni bir ev, yeni bir nefes, yeni çocuğu Trabzonspor’un orası. Geç bile kalmış. Herkesi orada görmek isterim. Gol atan, pas veren, bir gün bile alkışını bu kulüp için paylaşan herkesi orada görmek isterim. Arçil ile ailemle inşallah burada olurum o gün. Ne statüyle olursam olayım açılışta olacağım."
"SORUNLARA ÇÖZÜM BULMAK İÇİN BURADAYIM"
Trabzonspor’a gelirken mutlu olmayı planladığını belirten Şota, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mutlu takım istiyorum ve herkes mutlu olacak. Onun başka yolu yok. Tabii ki üzüleceğiz ama o üzüntü mutluluğun bize ne kadar değerli olduğunu da gösterecek. Geçen hafta iyi bir maç oynadık. Camiada hala çok zor dönemler geçiliyor. Ama onun için buradayım. Bu işlere çabuk çözüm bulmak, herkesi mutlu etmek için buradayız. Biz ne kadar becerebiliyorsak yapacağız. Bu takımın bir gün herkesten büyük, ne kadar güçlü, Avrupa’da ne kadar büyük bir isim olduğunu herkese göstermeye çalışacağım. Çalıştığımız her gün en az futbolu konuşup, daha fazla bu kulübün ne kadar büyük bir değer olduğunu konuştuk. Daha fazla nasıl mutlu olacağımızı konuştuk. Arada futbolu da konuşuyoruz tabii ki. Sonuç belli; sonuç kesinlikle yeşil ışık, kırmızı değil yani."
"1996’DAKİ TAKIM İYİ DEĞİL, ÇOK İYİ TAKIMDI"
Eski takım arkadaşlarının antrenör ve yorumcu olarak futbola hizmet etmeyi sürdürdüğünü de anlatan Şota Arveladze, hepsinden büyük destek gördüğünü söyledi. Şota, sözlerine şöyle devam etti:
"Yorumlarını okuyorum, bazıları arıyor, söylüyor. Hami çok destek veriyor sağ olsun. Tolunay’la zaten konuşuyoruz. Ogün’le konuştum. O da çok yardımcı oluyor. Orhan’la konuştum. Ünal SMS attı, Hamdi ile karşılaşıyorum. Lemi ile anlaşamıyorum ama. Ne bileyim işte anlaşamıyorum. Bir ara oturup konuşmam lazım. Osman hoca ile konuştuk."
Şota, "O takım iyi bir takımdı değil mi" sorusuna ise, "İyi takım mı dediniz? Çok iyi bir takımdı" karşılığını verdi.
"YENİ ŞOTA, ÜNAL, OGÜN YARATMAK DOĞRU DEĞİL"
Şota, "O takımı mı yaratmaya çalışıyorsunuz" sorusu üzerine, "Yok, kimseye benzemeyen bir Trabzonspor yaratmak istiyorum. Kopya etmek doğru değil, yapamam da. Yeni Şota, yeni Ünal, yeni Apo’yu, Ogün’ü yaratmak hem doğru değil, hem benim işim değil" dedi. Şota, bu sırada eliyle gökyüzünü gösterip gülerek, "Başkasının işi" ifadesini kullandı.
"HERKESİ İÇİNE ALAN BİR DALGA YARATACAĞIZ"
Şota, açıklamasının sonunda herkesi içine alan bir Trabzonspor yaratmayı istediğini de vurgularken şunları söyledi:
"Trabzonspor’a yakışan, kulübün ruhuna göre, gerçekten sağa sola çarparak giden ve yolda gördüğü herkesi içine alan bir dalga, bir ruh yaratmak istiyorum. İnşallah herkes bana yardımcı olacak ve bunu başaracağız.”