Spor yazarları derbi için bunları yazdı
Trabzon'un G.Saray'ı devirdiği karşılaşmayı analiz eden spor yazarları köşelerinde şu değerlendirmelerde bulundular..
Süper Lig'in 28. haftasında Galatasaray'a konuk olan Trabzonspor, seyircisiz maçtan 1-0'lık galibiyetle ayrıldı.
Spor karşılaşmanın analizini yaparken Burak Yılmaz'ın performansına ayrı bir parantez açtılar...
İşte yazarların derbi yorumları...
Galibiyete rağmen Trabzonspor’da ciddi bir düşüş olduğunu belirten Meleke, “Gerçi Galatasaray uzun zamandır saha içinde 11 seçkin ve pahalı seyirciyle oynuyor ama Trabzon’un dünkü hali bir şampiyonluk yarışçısına yakışmadı. Selçuk’ta düşüş var, Colman’da düşüş var, Jaja’da yere seriliş var. İşin kötü tarafı, yere serilmiş Jaja, 90 dakika içinde bir kez kalitesini göstermemiş olsa, kalan Trabzonlular’ın bu maçı kazanacak halleri de yok! Filozof Güneş’in hafta içinde oyuncularıyla acilen futbolu neden sevdiğimize dair bir konuşma yapması gerek... Galiba bir de Burak’la özel olarak şunu konuşmasında fayda var: O da artık maç sonlarında “Önemli olan benim gol atmam değil takımımın kazanması” klişelerini tekrarlamasın. Madem böyle kritik bir süreçte forma çıkarıp sorumsuzca sarı kart görebiliyor, “Önemli olan benim atmam... İleride cezalı duruma düşüp takımımı yalnız bırakmak filan umurumda değil” desin. Bari dürüstlüğünü alkışlayalım.”
Burak’ın harika bir sezon geçirdiğini belirten Demirkol, “Geçen yıl son maçta Fenerbahçe’ye attığı şampiyonluğu götüren golden beri Burak hep işin peşinde. Onun performansını sıradanlaştırmak isteyenler olacaktır... Bu tavır en masum tabiriyle ‘yanlış’tır. Burak skora yönelik hamleleriyle, 9 puan önde olan Trabzonspor’u geri düşmek üzereyken, kendini aşarak ayakta tuttuğu için çok önemlidir. Onu Şenol Güneş ayağa kaldırmıştır hiç kuşkusuz. Ona teşekkür borçludur Burak. Ama dün itibarıyla Şenol Hoca’yı ayağa kaldıran da Burak’tır. Şenol Güneş’in dün seçtiği 4 stoperli, beraberliğe yatan oyununda, çok az olanaktan bazılarını değerlendirmeye çalışan Jaja, Alanzinho ve Burak’ın rolü büyük hiç kuşkusuz... Burak’ınki ise golü sürekli kovaladığı için biraz daha fazla... Galatasaray’a gelince...”
Trabzonspor’un ikinci yarıda sergilediği performansla galibiyete ulaştığını belirten Karacan, “İkinci yarıda oyunu Trabzonspor'a getiren gol, ilk yarıda yapamadıklarını ikinci yarıda bir parça becermeye başlamaları sonucunda geldi. Bir başka açıdan bakıldığında 10 kişi kalan Galatasaray'ın kondisyon olarak düşmeye başladığı ve bataryası sağlam kalan konuk takımın yere iyi tutunmasıyla geldi. Burak, bu sezon Avrupa'nın herhangi bir üst düzey takımında, her mevkinin iyi işler çıkardığı bir futbol topluluğunda yer alabilseydi kıtanın en iyileri arasına rahatlıkla girerdi. Selçuk'un az katkılı, Jaja'nın sınırlı desteğinde Burak yine de dün sahanın ne zaman ne yapacağı belli olmayan tek ismi olarak çok değerli bir gol attı. G.Saray ise kırdığı binlerce kalbin nasıl ve kimin tarafından tamir edileceğini merakla beklediğimiz bir hayal kırıklığı panosuna döndü.”
[page_end]
Trabzonspor için bu galibiyet hayati derecede önem taşıyacak. Seyircisiz de olsa moralsiz de olsa, sonuçta Galatasaray'ın Galatasaray olduğunu düşündüğümüzde bordomavili ekibin şampiyonluğa gümbür gümbür gittiğini söyleyebiliriz. Ama bu doludizgin gidişte kim ne derse desin özellikle şansın ve bazı oyuncuların çok öne çıktığını düşünüyorum.
Mesela kaleci Tolga. Aylardır oynamıyordu. Ama dün gece maçı kurtaran isim oldu. Arda'nın gollük kafa vuruşlarında öyle refleksler sergiledi ki, anlatmakla olamaz.
Ve gelelim parlayan Burak Yılmaz'a...
Trabzonspor'a geldi, önce oynamaya başladı, sonra kurtarıcı oldu, sonra milli oldu ve şimdi de attığı gollerle bordomavili takımı şampiyonluğa taşıyor.
Dün geceki maç Trabzonspor için çok çok önemliydi. Ancak bordo-mavililer, kazanmak adına olumlu icraatlar yapamadı. Ama son dakikadaki deplasman golleri ile çok maç da takımına hayat veren Burak yine son dakikalarda sahneye çıktı ve hayati önem taşıyan üç puanı takımına getirdi.
Futbol kalitesi çok düşük bir ilk yarı izledik. Galatasaraylı futbolcular moral bozukluğuna, genel form düşüklüklerine rağmen doğal olarak prestij mücadelesi yaptılar. Ellerinden geldikçe hırslı ve disiplinli bir ilk yarı sergilediler. Ancak zihinsel ve fiziksel eksiklikleri son hareketlerini olumsuz etkiliyordu.
Trabzonspor ise düşük tempolu, tedirgin ve hücum gücü çok kısıtlı bir görüntüde idi. Alanzinho, Jaja ve Colman'ın defansif yetersizlikleri yüzünden bütün yük Selçuk'a biniyor, bu da oyun sahanın bütününe yayıldığında, hem savunma güvencesini, hem de hücum gücünü olumsuz etkiliyordu. İkinci yarı da aynı görüntüde başladı.
Seyircisiz maçların tüm keyifsizliği bu derbide de geçerliydi. "12. adam" teriminin ne denli doğru olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Bir sene içerisinde üçüncü teknik direktörü ile sahaya çıkan Galatasaray, suçu teknik direktörde aramamamız gerektiği gerçeğini dün gece de gözler önüne serdi.
Orta sahadaki paslaşmalar ve bu paslaşmaların sonucunda "topu kazanan" tarafın şut şansı bulduğu bir ilk yarı izledik. Arda'nın birkaç şutu vardı, onlar da adeta kaleciye antreman yaptırıyor görüntüsündeydi.
Trabzonsporlu oyuncuların, beş Galatasaraylı arasından gol atabilme şansını bu kadar rahat buluyor olmaları ise başlı başına bir koordinasyonsuzluk sorunu. Galatasaray'ın ivedilikle futbolcular arasındaki bu sorunu çözmesi lazım.
Kazım'ın sorumsuzluğu
Kazım'ın böylesine önemli bir maçta, Galatasaray düşme hattına ilerlerken, bu şekilde sorumsuzca bir hareketle gereksiz yere kırmızı kart görmesi affedilir bir hata değil.
Galatasaray-Trabzonspor maçının önemi ev sahibi açısından sıfır. Galatasaray 50-0 da yense bir arpa boyu yol gitmez. Trabzon yenemezse karalar bağlar. Yani; koyun can derdine kasap et. Koyun zaten kurbanlık! Gözleri ayakları bağlanmış kelleyi Mayıs 14'e uzatmış. Kasabın derdiyse kemiksiz üç puan. Aldı aldı alamadı o da kadere kurban!
Bu kritik maçta seyirci de yok! Dedikodu çok! Elinde Galatasaray bayrağıyla maçın sonucunu bekleyen Fenerli de çok.
Yaralı Aslan maça değişik bir kadro ve cezalı Baroş'un yokluğuna rağmen Kewell ve Pino'yu kenarda bekleterek başladı. Bence ters bir karar. Hele Pino, bu takımın sürat motoru. Aynı zamanda rakibe fren. Mutlaka oynamalıydı. Ünder; ya Kewell'la Pino'ya gözdağı veriyor ya orta sahayı rakibe kaptırmak istemiyor. İlk yarı Ünder haklı çıktı.
Maç öncesinde seyircisizlik cezasının Galatasaray'a değil de Trabzonspor'a verilmiş sayılacağı konusunda spor gazetecileri arasında görüş birliği vardı.
Ayrıca herhangi bir Trabzonspor taraftarı bu ceza için mahkemeye gitse kesinlikle yürütmeyi durdurma kararı çıkar ve maça yüzde 5'lik kontenjanla 2.500 Bordo Mavili taraftar girerdi. Futbolun hiçbir nedenle mahkemeye gitmesinden yana değiliz ama bu işi çözmenin de başka bir yolu yok gibi...
Sarı Kırmızılı takımın Antalya'daki perişanlığına bakarak Trabzonspor'un bu maçı çok kolay kazanacağını sananlar olabilirdi ama gerçek hiç de öyle değildi. Tam tersine daha ilk dakika dolmadan Yekta ile Cim Bom öne geçebilirdi.
Fakat bu pozisyon hem gol olmadı hem de Yekta sakatlandı. Onun yerine de Mustafa Sarp girince 'Bu iş bitti!' diyenlerin sayısı mutlak çoğunluktu. Neyse ki Culio ve Arda'nın varlığı Cim Bom'u ayakta tutmaya yetti. Elbette ki bir yere kadar...
Camiası, yönetimi bölünmüş...
Galatasaraylı ve diğerleri diye ayrılmış...
Sahadaki futbolcular "Gidecek miyiz, kalacak mıyız" korkusuyla kendilerini kurtarma amaçlı bireysel yeteneklerini ön plana çıkartıp "tırmalamaya" çalışmaları Galatasaray'ın özetidir.
Seyircsiz maçlara karşıyım.
Dün gece bir kez daha gördük ki futbol oyunundan çok "Sirk"e benziyor.
Büyük para cezası verilmeli.
Taraftarın saha içi şiddetini yönetimler engellemek zorunda.
Zaten engelleyemiyorsa o koltukta oturmayı da hak etmiyorlar.
Avrupa'nın bir çok stadında maç seyrettim.
Defalarca da yazdım ve televizyonda söyledim.
Amerikalılar'ın bir deyimi vardır: "Ya kim senin yapmadığı işi yapacaksın ya da herkesin yaptığı işi en iyi yapacaksın."
Avrupa statlarında kapalı hiç bir nesne göremezsiniz. Bütün içecekler açık bardaklarda... Alın bu fikri uygulayın. Zaten içeri girerken arama da yapıyorsunuz. İşte bu cisimlerin atılmasını bu şekilde engelleyebilirsiniz.
Rıdvan Dilmen: “Trabzon'un atanı ile tutanı iyi” Fotomaç
Maçın yıldızları Burak ile Tolga’ya dikkat çeken Dilmen, “Galatasaray dün 3 net pozisyona girdi. Yani Trabzonspor dün savunmayı iyi yaptı. Bordo-mavili takımın futbolu göze hoş gelmeyebilir ama son dakikalarda oyunu alması bir takımın bu işe ne kadar asıldığını gösterir. Şampiyonluklarda her zaman bazı futbolcular farklılık gösterir. Trabzon'da Burak, Onur ve Tolga bunu yapıyor. Burak lider gibi oynuyor. Lider gibi oynamayı seven bir yapısı var. Bunu Beşiktaş'ta ve Fenerbahçe'de yapamadı. Çünkü ondan önce bir sürü lider vardı. Manisa'da lider kendisiydi, başarılı oldu. Fizik gücü de çok iyi durumda. Jaja yeteneklerinin altında bir performans gösteriyor. Dün attığı ara pası her futbolcu veremez. Ama oyun disiplininden kopuyor. Zaten yaşam tarzı da rahat bir oyuncu. Fenerbahçe de Trabzonspor da şampiyonluğu hak ediyor. Kim şampiyon olursa olsun alkışlamak gerekir. Futbol adaletli bir oyundur.”