Spor yazarlarından Hagi'ye övgü
Arena'da konuk ettiği Eskişehirspor'u 4 golle geçen G.Saray ve teknik patronu Hagi'ye yorumculardan övgü...
Süper Lig'in 20. haftasında Eskişehirspor'u konuk eden ve 4-2 yenen Galatasaray, özellikle ilk yarıdaki oyunu ve golleri ile spor yazarlarından olumlu tepki aldı.
Uğur Meleke (Milliyet): Hoca Hagi
Geçen hafta Trabzon önünde F.Bahçe'nin yaptığı rüya başlangıcı, belki de daha iyisini Seyrantepe'de ilk devrede izledik. Müsabakanın hemen başında müthiş bir seyirci-oyuncu bütünleşmesi, Kâzım'ın (Kadıköy'deki Emre benzeri) yüksek enerjisi ve çeyrek saatte bulunan iki gol... Hafta içinde Antep'te de iyi sinyaller vardı, ama (46'daki Yekta-Sarp değişikliğinden olsa gerek) tam olarak neticeye yansımamıştı. Bu kez Seyrantepe'deki harika atmosfer, umutlu başlangıç ve savaşan oyuncular, o iyi sinyalleri iyi bir skora dönüştürmeyi bildiler.
Ali Sami Alkış (Star): Fırtına gibiydi, melteme döndü
Türk futbolunda uzaktan şut atma geleneği yoktur. Ama Hagi'nin bu konuda futbolcularını cesaretlendirdiği, dahası direktif verdiği açıkça anlaşılıyordu. Çünkü daha ilk yarıda Kewell'dan 3, Sabri ve Stancu'dan 2'şer, Culio'dan da 1 olmak üzere, toplam 8 uzak şut geldi. Bunların ikisinden gol çıktı. Herşey çok güzeldi ama; ikinci yarıya iş bitti havasıyla çıkan Galatasaray; bu boşvermişliğinin cezasını neredeyse çok ağır ödeyecekti. Her iki yarıdaki farklı tablo; aslında Türk futbolunun klasik hastalığıdır. Profesyonel ciddiyeti bir türlü hazmedemedik ve hatmedemedik. İnşallah bunu da öğreneceğiz. Maçın ilk yarısında Galatasaray'ın farka gidişinde, rastlantı ve şansın hiçbir etkisi yoktu. Ama profesyonel bilinç kaybı olunca, maçta bir ara ister istemez krize girdi.
Mustafa Sapmaz (Akşam): Hagidoku![page_end]
Bir ara sudoku modaydı. Rakamları karelerin içine diz diz dur. Şimdi 'Hagidoku' var. Esame listesindeki oyuncuları, yerleştir yerleştirebilirsen. Hagi'nin bize sunduğu bulmaca misali!
Dün sağ bekte Serkan, sağ bek Sabri her yerde, defansif orta saha Lorik Cana stoper; stoper Lucas Neill defansif orta saha olarak oynadı yeniden.
Eskişehir'in çözülmesi, bu kadrodakileri yerleştirmekten daha kolay oldu. Ancak bunu Hagi'nin saha içi görev değişiklikleri sağladı dersek yalan olur. Maça kupa finali arzusuyla başlamalarıdır çözülmeyi sağlayan. Bir de ileride oynayanların mobil oyunu. Rakibin bıraktığı her boşluğa sızdılar.
Bir nevi 'Böyle oynasınlar, canımızı yesinler' maçı oldu dün gece. Her Galatasaraylı 'keşke hiç bitmese' diye geçirmiştir içinden.
Ahmet Çakır (Zaman): Hoşgeldin Cim Bom, merhaba Culio
Sarı Kırmızılı takımın hiç beklenmedik derecede parlak bir galibiyete ulaşmasının en önemli nedeni Culio idi. Onun Gaziantep'teki kupa maçında iyi oynamadığını ileri süren bazı yorumcu arkadaşlarımız oldu. Herhalde şaka yapıyordular. Futbol oynamayı bilen bir oyuncunun bu kadar çok koşup bütün açıkları kapatmaya çalışması az görülen bir durumdur. Elbette ki bu nedenle gereğinden fazla yoruluyor ve son dakikalarda oyundan düşüyor ama bu kez son dakikaya kadar ayakta kaldı.
Levent Tüzemen (Sabah): Özlenen futbol
Aslantepe'ye "Şartlar ne olursa olsun takımımı yalnız bırakmam" felsefesiyle gelen Galatasaray taraftarı uzun süredir ilk kez bir maçı gönül rahatlığıyla ve keyifle izledi. Camia, yönetim ve taraftar tam bir yıldır Galatasaray'ın Eskişehir'e karşı oynadığı mükemmele yakın futbolun özlemi içindeydi.
Deplasmanda kediye benzeyen, Aslantepe'de kükreyen ve Eskişehir'e karşı büyük alkış alan Galatasaray'ın akıcı ve ezici futbolunun temelinde iki neden var:
1- Başkan Adnan Polat'ın Gaziantep dönüşü takıma sitemi...
2- Cem Yılmaz'ın "Mekan oynatıyor" dediği gibi Aslantepe'de taraftarın yarattığı müthiş ortam...
Gökmen Özdemir (Vatan): G.Saray artık hızını buldu[page_end]
Hızlı futbolcularınız olabilir. Rakiplerini atletik olarak üstünlük sağlayabilirler. Ama top dolaşımı aynı süratte olmadığı zaman bu sıkıntı yaratır. G.Saray'ın son dönemlerde içine düştüğü tuzak buydu. Keita gibi, Baros gibi, Dos Santos gibi süratli futbolcular geldiler ama oyunu o denli hızlı ve süratli olmadığı için çoğu zaman istenileni veremediler. Dün G.Saray savunmadan orta sahaya, orta sahadan da rakip kale önüne büyük bir süratle indi. Bunun sonucunu da sezonun en fiyakalı galibiyeti ile aldılar. Tabii bunun birçok sebebi var. Öncelikle Ayhan, Barış ve Mustafa gibi G.Saray'ın oyununa el freni olan üçlü dün yoktu. Yanlış anlaşılmasın üçü de G.Saray'ın geniş kadrosunda her zaman yer bulabilir. Ama üçü yan yana G.Saray'ın orta sahasını oluşturamazlar. Dönem dönem biri, ikisi oynar. Ama G.Saray Profesyonel Futbol Takımı'nın omurgası bu üçlüden oluşamaz. Sürekli bir mehter takımı havası, iki ileri bir geri yan paslar, topu geriye oynama G.Saray'ın elindeki nimetleri de kullanmasını engelliyor.
Hakan Dilek (Fotomaç): Alkışlarla Galatasaray
Serkan'la başlamak, Sabri'yi işleri sürmek Cana'yı serbest bırakmak, Kewell'a bir kez daha kim ve ne olduğunu hatırlatmak, Culio'nun kulağına 'Bu takımın Hagi'si sensin!' diye fısıldamak, Stancu'ya özgüvenini takdim etmek, kanatları işletmeyi akıl etmek ve Kazım'a yüklenmek...
Bunlar Hagi'nin bir şeyi iki kere kavramış olmasından kaynaklanıyor bence... Bunu anlamak için Arena'nın böbrek tedavisi bile yapan zeminine ve 'sakatların iyileşmesine!' bağlamak gerek elbette.
İspanyollara bayılırım; alkışlar onların bulduğu tribün ritüelinin en önemli parçasıdır. Her iyi (iyi olmayan ne vardı ki zaten) hareketin ardından alkışlar yükseliyordu Arena'da... Bir sahne.
Yedek Mustafa Sarp yerine gireceği Kazım'ı elleri patlarcasına alkışlıyordu... Buydu işte o güzel gecede Arap'ı ağlatan şey..
Alkışlarla Galatasaray...
Osman Şenher (Posta): Mekan farkı
Galatasaray'ı sezon başından beri ilk defa bu kadar gayretli ve istekli gördüm. Üst üste alınan yenilgiler taraftarı patlama noktasına getirdi. Futbolcular tekrar bir aksilik yaşamamak için maça iyi motive olmuşlar. Büyüleyici Arena Stadı'nı 30 bin taraftar yine bayram yerine çevirdi. Bu müthiş tezahürat, Eskişehirspor'u olumsuz etkilerken, bilhassa maçın ilk yarısı Galatasaray'a şov yaptırdı.
Evren Turhan (fotoMaç): Evinde Aslan
Trabzonspor'un ard arda puan kayıplarıyla başladığı ikinci yarıya eğer Bursaspor'u da yenip 3'te 3 yaparak girebilseydi inanıyorum ki şu an camianın beklentileri çok farklı bir noktada olabilirdi. Eminim Galatasaraylılar'ın çoğu dünkü oyundan sonra bunu düşünmüştür.
Hagi ilk defa tek ön libero ve kalabalık bir hücum anlayışıyla başladığı ve bunun neticesinde ilk 15 dakikada 2 gol bulduğu Eskişehirspor maçında çok etkili ve pozitif bir futbol izletti.
Yine de bana göre kadronun ideal şekli stoperde Neill, defansın önünde de Lorik Cana olmalı.
Hagi bazı sabit düşünce ve takıntılarından kurtulamayacak gibi gözüküyor. Bundan dolayı da her hafta farklı bir Galatasaray izliyoruz.
Kaleye atılan şutların sayısına bakıldığında, uzun zamandır girmediği kadar pozisyona girdiğini görüyoruz. Atılan her şut ve bu şutların neticesinde gelen tehlikeler Eskişehir kalesi ve defansına zor anlar yaşattı.