YAZARLAR

Trabzonspor'u siyaset değil statüko parçaladı

Trabzonspor'u siyaset değil statüko parçaladı

Nurettin Özgenç
Nurettin Özgenç[email protected]

Statükoya başkaldırı anlamında Milli Görüş hareketi ile Trabzonspor benzerliği...

Toplumumuzda kimine göre siyaset spordan elini çekmeli görüşü hâkim, kimine göre de siyasetsiz spor olmayacağı görüşü hâkim...

Türkiye'nin en efendi taraftarına sahip, yenildiği takımı alkışlamayı bilen, eli yüzü düzgün ve elit taraftar grubu olarak medyanın gündeminden hiç düşmeyen Trabzonspor ile yönetim biçimi, çektiği sıkıntılar, verdiği mücadeleler, iktidar muhalefet çekişmeleri yönünden Milli Görüş hareketi ile bire bir benzerlikler arz ediyor. Milli Görüş hareketi ve Trabzonspor'un statükocu anlayışa başkaldırı ve zafer elde ederek anılmalarının nedenleri de bu benzerlikler.

Türkiye’de yaşanan siyasete ve spora yansıyan mücadelenin taraflarını statükonun devamını isteyen unsurlarla değişimden yana olanlar oluşturmaktadır. Türkiye siyasetinde ve sporda statükoyu savunanlar mevcut çıkarlarını korumaya çalışırken; değişimden yana olanlar ise mağduriyetleri son bulsun, birtakım kazanımlar elde etsin diye gayret göstermektedirler.

Bu yüzden Türkiye siyaset ve sporunda çıkarları statükoya bağlı olanların tepkilerine hedef olurken; değişime umut bağlayanların arkalamalarına mazhar olmaktadır.

Taraftarın değil, statükonun adayları

Trabzonspor yönetimini her daim elinde bulundurmak isteyen, bu doğrultuda mücadele eden ve "Derin Trabzon" olarak nitelenen kesimler, kulüp yönetimine kendi zihniyetlerinden olmayanları istemedikleri aşikar. Bu yüzden Trabzonspor'da statükoyu sürdürebilmek için değişime karşı çıkıyorlar.

Nasıl ki; Türkiye’deki hile rejimi ve köle düzeni statükosu Erbakan’ın başlattığı Millî Görüş mücadelesi karşısında direnemediği için değişim dönüşüm süreci başladı ve giderek hızlandı. Bugün eğer Türkiye’yi yöneten üst düzey kadroların tamamı Erbakan’ın yetiştirdikleri ise, Millî Görüş devlet politikası haline getirildiyse bu, Dünya Siyonizm’inin Türkiye’de yenildiğinin bir net resmidir.

Aynı şekilde Trabzonspor'da da statükocu anlayışa rağmen kulüp yönetimine seçilen Nuri Albayrak ve İbrahim Hacıosmanoğlu'nun kulüp yönetimine gelmelerinde bu anlayışın rahatsız oldukları için türlü hile ve entrikalar ile seçilmiş yönetimi devirmeye çalışmakta oldukları görülüyor. Hacıosmanoğlu'nun muhalif gruplara karşı  verdiği mücadele ile de bir nevi Trabzon'da statükonun yenildiğinin fotoğrafıdır. Bir diğer ifade ile Trabzonspor'da kaybeden statüko, kazanan değişim olmuştur.

Bir yanda statüko diğer yanda değişim

Milli Görüş hareketi ile Trabzonspor arasındaki ortak noktalar statüko ile sınırlı değil. Her ikisinin yönetiminde de halk ve taraftar değil, sermaye sahipleri etkili.

Yönetim ve muhalefet çekişmeleri; bir türlü gerçekleşmeyen vaatler; borçlar; şirketleşmede başarılı olamama; milletvekili ve futbolcu transferleri; milletvekilliğini kullanarak kulübe üye olmalar, kulübü kullanarak milletvekili seçilmeler; Avrupa kupalarında bir türlü başarılı olamama, Avrupa Birliği'ne bir türlü girememe; laf edebiyatı; çeşitli ideolojiler; gruplar ve partiler.

Muhalefetin seçim  istemesine rağmen Aralık ayında yapılacak olan Trabzonspor Olağan Kongresi'nin yaklaştığı şu aylarda gruplar arasındaki iktidar
—muhalefet kavgaları, seçim meydanlarını aratmayacak cinsten.

Hep "siyaset futboldan elini çekmeli" denilir ama...

Trabzonspor eski başkan yardımcılarından biri bugün, Trabzonspor Divan Kurulu Başkanlığı'nın, kulübün sorunlarının masaya yatırılıp çözüm önerilerinin tartışılacağı toplantıda yaptığı konuşmada:
"Trabzon’da ki siyasetin futbolun içerisine girmesidir. Siyasi seçim malzemesi haline gelen Trabzonspor daha sonrada kullanılıyor. Biz siyaseti içerisinden çekeceğiz demiştik ve çekmeye çalışacağız. Trabzonspor yönetim masasını oluşturduğumuzda her siyasi partiden adam vardı. Ortak sevdamız o masanın orada kalıp kulübün yukarı çıkmasıydı. Trabzonspor’un urları dışarı çıktı artık ameliyat yapmamız gerekir. Trabzonspor’a neyin zarar verdiğini eleştirirsek ama siyasetle birbirilerine peşkeş çekersek Trabzonspor bölünür. Trabzonspor taraftarını gerdi bitirdi. Trabzonspor eğer orada yönetim olacaksa bizim şuanda mücadelesini verdiğimiz bir 2010-2011 şampiyonluğunu aldığımız bir kupa var. Fenerbahçe’nin müzesinde esir altında. Oraya kimin esir aldığını biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çıkıp kişilerin kurumları ayrılması gerekir diyerek belli etmiştir” diyerek kendini ispatlamak için mevcut yönetimin siyasete bulaştığını ima etmektedir.

Gerçi bu söyleminde pekte haksız sayılmaz çünkü Hep "siyaset futboldan elini çekmeli" denilir ama siyaset bir nevi futbol ile iç içedir. Aksini söyleyenler olursa TFF başkanlığı ataması pardon seçimi somut örnek olarak görülebilir.

Trabzonspor'da yol arkadaşlığı pazara kadar olanlar...

Bu kişinin istifa ettiği yılda 06 Aralık 2013 tarihinde aynen şöyle yazmıştım: "Olağanüstü Kongrede birlik ve beraberlik mesajlarıyla yola çıkanların yol arkadaşlarını nasıl yarı yolda bıraktıkları bilinen bir gerçektir.

Ayrıca bu nasıl bir yol arkadaşlığıdır ki anlamak mümkün değil.

Trabzonspor yönetimi sağlam ve oturaklı, vizyon sahibi,sadakatli kişilerden oluşmalı ve bordo- mavili camiada yol arkadaşlığı Pazara kadar olmamalı.

Trabzonspor'un çalınan haklarını geri almaya, kirlenmiş Türk futbolunu temizlemeye kalkanların verdikleri sözlerin değeri işte bu kadar.

Kurumsal verimlilik ve etkinliğin temelinde, pozitif tutum ve davranışlar vardır. İş tatmini, motivasyon, dayanışma, yardımlaşma, kurumsal bağlılık veya sadakat pozitif davranışlardır.

Efsane Karadeniz fırtınasını yeniden estirmeye söz verenlerin kullandıkları beylik sözlerin kıymeti harbiyesi işte bu kadar.

Yol arkadaşlığı yaptıkları zihniyete daha fazla yardım ve yataklık etmemek için görevlerinden istifa edenler şimdi kime yardım ve yataklık edecekler diye kendilerine sormak lazım.

Keza Trabzonspor gibi bir kulüpte başkan yardımcılığı görevinde bulunan birinin istifa ile alakalı canlı yayında kendisine bağlanarak soru yönelten televizyon sunucusuna karşı mahalle kabadayısı ağzıyla konuşması ve nezaketsiz bir şekilde telefonu sunucunun nezdinde izleyicilerin yüzüne kapatması yakışık olmamıştır.

Bu hareket etik olmadığı gibi kaba saba bir davranıştır. Trabzonspor gibi güzide bir kulübün yöneticisi televizyon ekranlarında böylesine agresif davranamaz. Zira Trabzonspor'da yöneticilik yapmak kahvecilik yapmaya benzemez. Bulunulan görevin ve konumun ne olduğu iyi bilinmeli ona göre davranılmalı.

Nitekim spor kulüpleri sinerji yaratan kuruluşlardır. Dolayısıyla pozitif tutum ve davranış oluşturmanın temel amacı olduğundan kulüp yöneticileri kurumsal sinerji elde etmenin ne  olduğunu iyi bilirler. Ama  ne yazık ki; bazıları bilmeyebiliyor."

20 Mart 2015 tarihinde yazımda belirttiğim gibi tekraren söylüyorum; Trabzonspor Olağan Kongresi Tüzük gereği 2 yılda bir Aralık ayında yapıldığına göre, 6-7 ay için Olağanüstü kongre yapmak birilerinin nefislerini ve hırslarını memnun eder ama Trabzonspor'a hiç bir faydası olmayacaktır.

Artık Trabzonspor Kongrelerinde iki aday olduğunu  bir tanesinin geçmişte olduğu gibi kurulu düzeni devam ettirmeye diğerinin de  yaşadığı düzenin doğru bir düzenin olmadığını düşünen ve artık yeter diyen kesimlerin aday olduğu

 

Yorumlar
TREND HABERLER