Tümer'in gördüğü en kötü hoca
Yunanistan'da Larissa forması giyen tecrübeli futbolcu Tümer Metin, tatil için geldiği Türkiye'de Ayşe Özyılmazel'e çarpıcı bir röportaj verdi...
Fenerbahçe'den ayrılarak Yunanistan'a giden Tümer Metin'i, Çeşme'de Sabah Gazetesi'nden Ayşe Özyılmazel yakaladı. Metin, yurda ayak basar basmaz bomba açıklamalarına kaldığı yerden devam etti
- Niye futbol oynuyorsunuz?
- Başlangıçta aşktı ya da yapabildiğim en iyi işlerden bir tanesiydi. Şu anda iki geçerli sebep var. Hem iyi yaptığın işi yapabilmek hem de getirisi olan maddi kazancı sağlayabilmek.
- Yunanistan'da mutlu musunuz?
- Çok mutluyum. Türkiye'de iki büyük kulüp görmüş ve bunun sıkıntılarını sosyal anlamda yaşamış bir adam olarak orada daha mütevazı bir kulüp ve şehirde olmak beni çok cezp ediyor.
- Türkiye'de çok ünlü bir futbolcusunuz, buradaki yaşamınız bambaşka. Yunanistan'a gidince egonuz zedelenmedi mi?
- Yunanistan'da çok rahat ettim. İstanbul'da arkadaşınızla, kardeşinizle otururken bile sosyal tacize uğruyorsunuz. Çok dezavantajları var. Orada bütün paranoyalarından kurtulmuş bir adamım.
- Nedir bu paranoyalar?
- Bir kere antrenman kısmı çok zor. İnsanlar sadece hafta sonu oynanan maçı izliyor. '90 dakika bir maç yapıyor hayatı çok güzel' diye düşünüyorlar. Ama bunun öncesi-sonrası var. Kazanmaya yönelik programlanıyorsun. Kaybettiğiniz zaman Türkiye'de bütün hayatınız sekteye uğruyor.
- Herkesin futbol hakkında fikri olması, futbolcuda nasıl bir endişe yaratır?
- Bende yaratmıyor. Türkiye'de oynadığım zaman kazansam da kaybetsem de hayatımı devam ettirdim. Futbolcuyu seyirciye sunanlarda bir endişe var bence. Ben de Reina'yı merak ediyorum.
- 10 puan üzerinden kaç puanlık bir futbolcusunuz?
- 8
- İki puan nereden gitti?
- Defansif yönüm çok zayıf, teknik yönde eksikliklerim olabilir. Türkiye'de belli maçlar ve oyuncular vardır, ben o maçların oyuncusuydum. Maçı çevirebilen bir yapıya sahiptim. Sahanın içinde yapılmaması gereken şeyleri yaptım.
- Neydi onlar?
- Kulübede kırmızı kart görmek gibi...
- Futbolcu rahatsız, mutsuz bir insan modeli midir?
- Kaybettiğinde evet.
- Hayatta nelerde kaybettiniz?
- Hayatımdan çok zaman kaybettim. Futbol son 16-17 senedir benden çok şey götürdü. Hayatım otel odalarında geçti. Zamanı satın alabilme gücünüz yok ki. Artık bende bana yetecek kadar ben kalmadı.
SABIRSIZ, ŞİZOFREN VE UKALAYIM GALİBA
- Yaş 35, futbol dünyasında gördüğünüz en büyük değişim ne?
- Hiyerarşiyi kaybettik. Ben genç futbolcuları korurum. Sahanın içinde eskiden bir hiyerarşi vardı. Büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü bilirdi.
- Arda için ne diyeceksiniz?
- Avrupa Şampiyonası'nda söyledim onlara. 45 gün beraber yemek yediğimiz Arda'sı, Tuncay'ı, Ayhan'ı, Sabri'sine dedim ki "Burada beraber yatıp kalkıyoruz, yarın bir gün derbi maçlarında şu günleri hatırlayalım. Aksi bir şey olursa birinin ağzının ortasına bir tane çakacağım, ibreti alem olsun diye yapacağım," dedim.
- Ne fayda oldu?
- Ben yoktum, sahada olsaydım belki durabilirlerdi.
- Beşiktaş'ın şampiyonluğu?
- Hak ettiler. Fırsatı da iyi değerlendirdiler. Sivas'ın şampiyon olması çok isterdim, üzüldüm. Gönüllerin şampiyonu olmak tarihe geçmez, onlar da geçemedi.
- Sizde takım ruhu var mı?
- Sanırım ferdi sporu daha iyi yapardım.
- 35 yaşındasınız aynaya baktığınızda nasıl bir adam görüyorsunuz?
- Dona! Yani donanımı tamamlanmamış. Yavaş yavaş olacağız. Bir buçuk sene daha futbol oynayacağım. Bir sene dinleneceğim sonra da hoca olmak istiyorum. Bir buçuk sene kesinlikle yurtdışında oynayacağım. Şimdiki aklım olsa 10 sene önce giderdim.
- Kendinizi tarif etseniz...
- Sabırsız, ukalayım galiba ve şizofren paranoyağım. Bundan da çok yoruldum.
BEŞİKTAŞ'TA HUZURSUZDUM
- Bugün düşündüğünüzde gürültü koparan Fenerbahçe transferiniz doğru bir karar mıydı?
- Üzerinden üç sene geçti, bugün aynı şeyi yine yapardım.
- Sebep?
- Beşiktaş'ta çok huzursuzdum. Bir türlü istediğim gibi olmadı. İçimde yaşattığım Tümer Metin'in değerini orada hissetmedim, gittikten sonra gösterilen tepkiden hissettim ama... 'Onlar için önemliymişim meğer,' dedim.
- Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Kör öldü, badem gözlü oldu durumu. Bence Fenerbahçe'ye gitmem, aldığım en doğru kararlardan biridir.
- Türkiye'nin iki büyük kulübünde oynadınız, 100. yıl şampiyonluklarını gördünüz. Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın farkı nedir?
- Beşiktaş'ın benim için yeri çok özel. Tuttuğum takımda oynamak ve şampiyonluk yaşamak çok özel bir duygu. İnkâr edemem, bu hiç değişmeyecek. Fakat Fenerbahçe çok büyük bir camia. Ben Beşiktaş'ta oynarken 'Fenerbahçe Cumhuriyeti' derlerdi, bu da neyin nesi dedim. Ne zaman ki onların içine giriyorsunuz, farkı anlıyorsunuz. Bir futbolcu Fenerbahçe'de oynamadan futbolu bırakmasın.
DAUM, FENERBAHÇE İÇİN BÜYÜK AVANTAJ
- Çok iddialı bir laf, niçin?
- Futbolcu olduğunuzu Fenerbahçe'de anlarsınız da ondan.
- O zaman ne olacak bu Fener'in hali?
- Tercih Sayın Aziz Yıldırım'ındı; Aragones'i getirdiler, ben altı ay çalıştım hocayla. Şöyle diyeyim, hayatımda gördüğüm en kötü hocaydı.
- Aragones'le neden anlaşamadınız?
- Adamın heyecanı yoktu, tepkileri çok farklıydı. Belki çok profesyoneldi, 'Ben işimi yaparım, kazanırsak kazanırız' mantığındaydı. Türkiye farklı, kaybederseniz hayat sekteye uğrar. Türkiye'yi bilmiyordu ve kimseye güvenmiyordu. Hiçbir şey söyleyemiyorduk, iletişimi yoktu.
- Daum'un gelmesine ne diyeceksiniz?
- Fener için büyük avantaj, camiayı ve Türkiye'yi çok iyi biliyor. Bence kaldığı yerden devam edecek. Hayırlı olsun.
KİMİN İÇİN NE DEDİ?
Fatih Terim: Gördüğüm en iyi hocalardan.
Mustafa Denizli: Karizması var.
Aziz Yıldırım: Çok güçlü.
Yıldırım Demirören: Kırgın değilim.
Serdar Bilgili: Başkanı çok seviyorum.
Aşk: Her anlamda olmalı.
Evlilik: Çok özel
Bekârlık: Sultanlık
Sigara: Seviyorum
İçki: Dozunda
Disiplin: Şart
Huzur: Çeşme
Şöhret: Sıkıcı
Hıncal Uluç: Kahkaha
Erman Toroğlu: Amcam
- Niye futbol oynuyorsunuz?
- Başlangıçta aşktı ya da yapabildiğim en iyi işlerden bir tanesiydi. Şu anda iki geçerli sebep var. Hem iyi yaptığın işi yapabilmek hem de getirisi olan maddi kazancı sağlayabilmek.
- Yunanistan'da mutlu musunuz?
- Çok mutluyum. Türkiye'de iki büyük kulüp görmüş ve bunun sıkıntılarını sosyal anlamda yaşamış bir adam olarak orada daha mütevazı bir kulüp ve şehirde olmak beni çok cezp ediyor.
- Türkiye'de çok ünlü bir futbolcusunuz, buradaki yaşamınız bambaşka. Yunanistan'a gidince egonuz zedelenmedi mi?
- Yunanistan'da çok rahat ettim. İstanbul'da arkadaşınızla, kardeşinizle otururken bile sosyal tacize uğruyorsunuz. Çok dezavantajları var. Orada bütün paranoyalarından kurtulmuş bir adamım.
- Nedir bu paranoyalar?
- Bir kere antrenman kısmı çok zor. İnsanlar sadece hafta sonu oynanan maçı izliyor. '90 dakika bir maç yapıyor hayatı çok güzel' diye düşünüyorlar. Ama bunun öncesi-sonrası var. Kazanmaya yönelik programlanıyorsun. Kaybettiğiniz zaman Türkiye'de bütün hayatınız sekteye uğruyor.
- Herkesin futbol hakkında fikri olması, futbolcuda nasıl bir endişe yaratır?
- Bende yaratmıyor. Türkiye'de oynadığım zaman kazansam da kaybetsem de hayatımı devam ettirdim. Futbolcuyu seyirciye sunanlarda bir endişe var bence. Ben de Reina'yı merak ediyorum.
- 10 puan üzerinden kaç puanlık bir futbolcusunuz?
- 8
- İki puan nereden gitti?
- Defansif yönüm çok zayıf, teknik yönde eksikliklerim olabilir. Türkiye'de belli maçlar ve oyuncular vardır, ben o maçların oyuncusuydum. Maçı çevirebilen bir yapıya sahiptim. Sahanın içinde yapılmaması gereken şeyleri yaptım.
- Neydi onlar?
- Kulübede kırmızı kart görmek gibi...
- Futbolcu rahatsız, mutsuz bir insan modeli midir?
- Kaybettiğinde evet.
- Hayatta nelerde kaybettiniz?
- Hayatımdan çok zaman kaybettim. Futbol son 16-17 senedir benden çok şey götürdü. Hayatım otel odalarında geçti. Zamanı satın alabilme gücünüz yok ki. Artık bende bana yetecek kadar ben kalmadı.
SABIRSIZ, ŞİZOFREN VE UKALAYIM GALİBA
- Yaş 35, futbol dünyasında gördüğünüz en büyük değişim ne?
- Hiyerarşiyi kaybettik. Ben genç futbolcuları korurum. Sahanın içinde eskiden bir hiyerarşi vardı. Büyük büyüklüğünü, küçük küçüklüğünü bilirdi.
- Arda için ne diyeceksiniz?
- Avrupa Şampiyonası'nda söyledim onlara. 45 gün beraber yemek yediğimiz Arda'sı, Tuncay'ı, Ayhan'ı, Sabri'sine dedim ki "Burada beraber yatıp kalkıyoruz, yarın bir gün derbi maçlarında şu günleri hatırlayalım. Aksi bir şey olursa birinin ağzının ortasına bir tane çakacağım, ibreti alem olsun diye yapacağım," dedim.
- Ne fayda oldu?
- Ben yoktum, sahada olsaydım belki durabilirlerdi.
- Beşiktaş'ın şampiyonluğu?
- Hak ettiler. Fırsatı da iyi değerlendirdiler. Sivas'ın şampiyon olması çok isterdim, üzüldüm. Gönüllerin şampiyonu olmak tarihe geçmez, onlar da geçemedi.
- Sizde takım ruhu var mı?
- Sanırım ferdi sporu daha iyi yapardım.
- 35 yaşındasınız aynaya baktığınızda nasıl bir adam görüyorsunuz?
- Dona! Yani donanımı tamamlanmamış. Yavaş yavaş olacağız. Bir buçuk sene daha futbol oynayacağım. Bir sene dinleneceğim sonra da hoca olmak istiyorum. Bir buçuk sene kesinlikle yurtdışında oynayacağım. Şimdiki aklım olsa 10 sene önce giderdim.
- Kendinizi tarif etseniz...
- Sabırsız, ukalayım galiba ve şizofren paranoyağım. Bundan da çok yoruldum.
BEŞİKTAŞ'TA HUZURSUZDUM
- Bugün düşündüğünüzde gürültü koparan Fenerbahçe transferiniz doğru bir karar mıydı?
- Üzerinden üç sene geçti, bugün aynı şeyi yine yapardım.
- Sebep?
- Beşiktaş'ta çok huzursuzdum. Bir türlü istediğim gibi olmadı. İçimde yaşattığım Tümer Metin'in değerini orada hissetmedim, gittikten sonra gösterilen tepkiden hissettim ama... 'Onlar için önemliymişim meğer,' dedim.
- Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Kör öldü, badem gözlü oldu durumu. Bence Fenerbahçe'ye gitmem, aldığım en doğru kararlardan biridir.
- Türkiye'nin iki büyük kulübünde oynadınız, 100. yıl şampiyonluklarını gördünüz. Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın farkı nedir?
- Beşiktaş'ın benim için yeri çok özel. Tuttuğum takımda oynamak ve şampiyonluk yaşamak çok özel bir duygu. İnkâr edemem, bu hiç değişmeyecek. Fakat Fenerbahçe çok büyük bir camia. Ben Beşiktaş'ta oynarken 'Fenerbahçe Cumhuriyeti' derlerdi, bu da neyin nesi dedim. Ne zaman ki onların içine giriyorsunuz, farkı anlıyorsunuz. Bir futbolcu Fenerbahçe'de oynamadan futbolu bırakmasın.
DAUM, FENERBAHÇE İÇİN BÜYÜK AVANTAJ
- Çok iddialı bir laf, niçin?
- Futbolcu olduğunuzu Fenerbahçe'de anlarsınız da ondan.
- O zaman ne olacak bu Fener'in hali?
- Tercih Sayın Aziz Yıldırım'ındı; Aragones'i getirdiler, ben altı ay çalıştım hocayla. Şöyle diyeyim, hayatımda gördüğüm en kötü hocaydı.
- Aragones'le neden anlaşamadınız?
- Adamın heyecanı yoktu, tepkileri çok farklıydı. Belki çok profesyoneldi, 'Ben işimi yaparım, kazanırsak kazanırız' mantığındaydı. Türkiye farklı, kaybederseniz hayat sekteye uğrar. Türkiye'yi bilmiyordu ve kimseye güvenmiyordu. Hiçbir şey söyleyemiyorduk, iletişimi yoktu.
- Daum'un gelmesine ne diyeceksiniz?
- Fener için büyük avantaj, camiayı ve Türkiye'yi çok iyi biliyor. Bence kaldığı yerden devam edecek. Hayırlı olsun.
KİMİN İÇİN NE DEDİ?
Fatih Terim: Gördüğüm en iyi hocalardan.
Mustafa Denizli: Karizması var.
Aziz Yıldırım: Çok güçlü.
Yıldırım Demirören: Kırgın değilim.
Serdar Bilgili: Başkanı çok seviyorum.
Aşk: Her anlamda olmalı.
Evlilik: Çok özel
Bekârlık: Sultanlık
Sigara: Seviyorum
İçki: Dozunda
Disiplin: Şart
Huzur: Çeşme
Şöhret: Sıkıcı
Hıncal Uluç: Kahkaha
Erman Toroğlu: Amcam