UEFA'nın büyük yalanı ortaya çıktı
Türkiye'de halk böyle kandırılıyor. İşte UEFA'nın büyük yalanı...
Türkiye'de halk böyle kandırılıyor. Büyük yalanı ise Bugün Gazetesi yazarı Ali Atıf Bir ortaya çıkardı.
Futbolun yönetimine olan ilgim bundan dört beş yıl önce başladı. Haluk Ulusoy döneminde yaklaşık iki yıl Türkiye Futbol Federasyonu'na "iletişim danışmanlığı" yaptım. Söz konusu iki yıl benim için Türkiye'de futbolun "yönetim hallerini" anlamak için müthiş bir deneyim oldu.
Bu deneyimi bir yıl önce sekiz madde altında özetlemiştim. Bu özeti yeniden yazayım:
1) Türkiye'de hiçbir kulüp profesyonel zekayla yönetilmiyor.
2) Futbol yönetimi "maganda ve mafyatik erkek kültürünün" etkisi altında.
3) TFF dahil olmak üzere bu işi meslek haline getirmiş profesyonel sayısı çok az ve olanlar da maganda ve mafya kültürünün etkisi altında eziliyorlar.
4) Siyaset dibine kadar futbolun hâlâ içinde.
5) Kulüplerin mali disiplininde çok ciddi sorunlar ve üçkâğıtlar var.
6) Hakemlik kurumunda yanlışlar var ama hakemlerin çoğu sadece işini yapmak ve tarafsız maç yönetmek istiyor.
7) Spor medyası ile futbol camiası arasında "yakınlıktan öte" ilişkiler var. İnsanlar, sporcular, kurumlar bu ilişkiler sonucu kolayca ekranlarda, köşelerde harcanıyor.
8) UEFA sanıldığı kadar "tutarlı" bir futbol kurumu değil. İstenirse hem siyaset hem TFF tarafında rahatlıkla yönlendirilebiliyor ve yerel kararlar alabiliyor.
Gördüğünüz üzere şike olayı ve sonrası gelişmeler, ne kadar haklı çıktığımı gösteriyor. Hâlâ da haklı çıkmaya devam ediyorum. Gelin sekizinci maddenin şu anda nasıl çalıştığına bakalım. UEFA şike konusunda acayip duyarlı değil mi? Sözümona sıfır toleransla davranıyor değil mi? Fenerbahçe'yi Devler Ligi'ne bu nedenle göndermedi değil mi?
Şimdi sıkı durun. Aynı UEFA şike iddianamesinde 21 yıl hapis isteğiyle yargılanacak olan TFF Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ'ı nasıl içine sindiriyor? Evirmece çevirmece doktorluğuyla açıklaması yapılan Gümüşdağ'ın bir ay yönetim kurulu toplantılarına girmeme kararı UEFA tarafından nasıl yeterli bulunuyor?
Belli ki çıkacak yasa değişikliği Gümüşdağ'ın durumunda değişiklik yapacak ve bu değişiklik için zaman kazanılıyor. İyi de UEFA hâlâ niye bekliyor? Niye her zaman yazdığı mektuplardan birini TFF Başkanlığı'na yazıp TFF yönetimini rahatlatmıyor!
İşin özü UEFA'nın sıfır tolerans iddiası koca bir yalan! Hatta UEFA koca bir yalan. Kimse bana Türkiye'de yaşanan futbol krizini UEFA çözemez demesin. İstese öyle bir çözer ki kimse bir daha düğümleyemez! Van münit! Sorun burada ya! Niye istemiyor? Kim istemiyor?
Futbolun yönetimine olan ilgim bundan dört beş yıl önce başladı. Haluk Ulusoy döneminde yaklaşık iki yıl Türkiye Futbol Federasyonu'na "iletişim danışmanlığı" yaptım. Söz konusu iki yıl benim için Türkiye'de futbolun "yönetim hallerini" anlamak için müthiş bir deneyim oldu.
Bu deneyimi bir yıl önce sekiz madde altında özetlemiştim. Bu özeti yeniden yazayım:
1) Türkiye'de hiçbir kulüp profesyonel zekayla yönetilmiyor.
2) Futbol yönetimi "maganda ve mafyatik erkek kültürünün" etkisi altında.
3) TFF dahil olmak üzere bu işi meslek haline getirmiş profesyonel sayısı çok az ve olanlar da maganda ve mafya kültürünün etkisi altında eziliyorlar.
4) Siyaset dibine kadar futbolun hâlâ içinde.
5) Kulüplerin mali disiplininde çok ciddi sorunlar ve üçkâğıtlar var.
6) Hakemlik kurumunda yanlışlar var ama hakemlerin çoğu sadece işini yapmak ve tarafsız maç yönetmek istiyor.
7) Spor medyası ile futbol camiası arasında "yakınlıktan öte" ilişkiler var. İnsanlar, sporcular, kurumlar bu ilişkiler sonucu kolayca ekranlarda, köşelerde harcanıyor.
8) UEFA sanıldığı kadar "tutarlı" bir futbol kurumu değil. İstenirse hem siyaset hem TFF tarafında rahatlıkla yönlendirilebiliyor ve yerel kararlar alabiliyor.
Gördüğünüz üzere şike olayı ve sonrası gelişmeler, ne kadar haklı çıktığımı gösteriyor. Hâlâ da haklı çıkmaya devam ediyorum. Gelin sekizinci maddenin şu anda nasıl çalıştığına bakalım. UEFA şike konusunda acayip duyarlı değil mi? Sözümona sıfır toleransla davranıyor değil mi? Fenerbahçe'yi Devler Ligi'ne bu nedenle göndermedi değil mi?
Şimdi sıkı durun. Aynı UEFA şike iddianamesinde 21 yıl hapis isteğiyle yargılanacak olan TFF Başkan Vekili Göksel Gümüşdağ'ı nasıl içine sindiriyor? Evirmece çevirmece doktorluğuyla açıklaması yapılan Gümüşdağ'ın bir ay yönetim kurulu toplantılarına girmeme kararı UEFA tarafından nasıl yeterli bulunuyor?
Belli ki çıkacak yasa değişikliği Gümüşdağ'ın durumunda değişiklik yapacak ve bu değişiklik için zaman kazanılıyor. İyi de UEFA hâlâ niye bekliyor? Niye her zaman yazdığı mektuplardan birini TFF Başkanlığı'na yazıp TFF yönetimini rahatlatmıyor!
İşin özü UEFA'nın sıfır tolerans iddiası koca bir yalan! Hatta UEFA koca bir yalan. Kimse bana Türkiye'de yaşanan futbol krizini UEFA çözemez demesin. İstese öyle bir çözer ki kimse bir daha düğümleyemez! Van münit! Sorun burada ya! Niye istemiyor? Kim istemiyor?
