Yazarlar Beşiktaş için ne dedi?
Beşiktaş, İnönü'de Bursaspor'a boyun eğdi... Kara Kartal'ın aldığı bu şok yenilgi için spor yazarları köşelerinde şunları yazdı.
Mehmet Demirkol -Bursa ne istediyse- Milliyet
Dün maçın ilk yarısında Beşiktaş’ın karşısında Şampiyonlar Ligi standardında bir rakip vardı. Zaten ev sahibinin içine düştüğü durum da Şampiyonlar Ligi’nde evinde karşılaştığı durumla birebir aynıydı.
Son derece ağır zeminde ısrarla futbol oynamaya, pas yapmaya çalışan ve bunu akıl almaz bir şekilde başaran taraf Bursaspor’du. İtiraf edeyim başta bu çabalarına güldüm. Ama yaptılar işte. Orta sahada ısrarla rakibe basıp, ev sahibine ve son şampiyona hiç top yaptırmayıp, kendi yarı sahalarını tamamen temiz tuttular. Orta sahaları hücum hattıyla bir bütün olarak çok iyi çalıştı. Top rakipteyken büyük bir hızla daralıp, topa sahip olunca hızla açıldılar. Ivan Ergiç’in komutasında, Volkan Şen’i çok iyi bir silah olarak kullandılar. Zeminin ağırlığından kaçmayıp sahanın tamamını kullandılar.
Bu oyun için Ertuğrul Sağlam’ın zirvesi diyebiliriz. Kayseri ve İstanbul’da takımlarını belli bir standartta oynatmayı başarmıştı, ama bu sefer tüm bunların ötesine geçti. Ligin en sağlam savunmasını böyle bir zemin handikabına rağmen çok iyi bunalttılar. Sanki San Siro’nun, Allianz Arena’nın şahane zemininde gibi güvenliydiler.
Ve tüm bunların Sercan fazla inceciliğe kaçmasa hiç pozisyon görmeden durumu 3-0’a getirebilirlerdi. Rakibiyle birebir aynı bir dizilişle, oyuncu kalitesi dezavantajına rağmen bu oyunu oynayabilmeleri nedeniyle Bursa’yı ayakta alkışlamak lazım.
Ama bu oyun 47. dakikada değişmeye başladı. Sercan’ın kaçırdığı akıl almaz pozisyonla yumuşadılar. 56’da Beşiktaş’ın ilk ciddi pozisyonunda Nobre’nin golüyle üstünlüklerini kaybettiler.
İki golde de kızacakları, isyan edecekleri şeyler olabilir. Hak veriyorum. Ama bu kadar çabuk yılgınlığa kapılmaları şampiyonluğa oynayan bir takım için kabul edilmez bir hal. Bunu galibiyete rağmen söylemek lazım.
İtirazım var
Ve tabii eğer bir sakatlık ya da aşırı yorgunluk yoksa Volkan’ın çıkarılmasına da itirazım var. Ömer’in oyun alınmasındaki sağlam ‘rest’ ne kadar takdire şayansa Volkan’ın çıkması da rakibin elini güçlendiren bir hamleydi. Bu eleştiriyi övgüyü artırmak için yapıyorum aslında. Çünkü bu kötü ruh halinden harika bir geri dönüşle çıkmayı başardılar. Oyunu bu zor duruma getiren de onlardır. Oradan geri dönüp bu galibiyeti efsanevi yapan da.
Son olarak: Hakem hata yapar. İkinci golde İbrahim Toraman’ın penaltıyı yedirmesinde olduğu gibi. Hakemi bunlar için, ofsaytlar, kart tercihleri, topun çizgiyi geçip geçmemesi tartışmaları için suçlayamazsınız. Ama Beşiktaş’ın ilk golü öncesindeki su gölü balesi hareketleri için hakeme ne demeli? Vallahi bilemiyorum... Bursa’nın aleyhine olan bu hata, kural hatası olarak değerilendirilip maç tekrar edilirse, hakem bunu nasıl anlatacak.
Ali Gültiken -Kaybedilen prensipler- Sabah
[page_end]Ali Gültiken -Kaybedilen prensipler
Beşiktaş-Bursaspor maçı, takımların sahip oldukları puan ve sıralamadaki yerleri yanında kulübelerinden gelen rekabeti de sahaya yansıttı. Fakat bu rekabet görüntüsünü daha mücadeleci hale getiren yağmurlu hava ve zor zemin oldu. Bu şartlar takımların maça başlayış, oyun stratejileri ve oynayış şekillerinde etkili oldu.
Beşiktaş kendi evinde oynadığı bir maçın özellikle ilk yarısında çok etkisiz kaldı. Bursaspor'a hem oynama şansı verdi hem de özellikle ikili mücadelelerde ve ikinci toplarda üstünlük sağlayamadı. Sahanın zor şartları da buna eklenince pozisyon üretmek bir yana rakip ceza alanına çok az gidebildi. Özellikle maçın 1-0'a gelmesinden sonra Sercan'la Bursaspor adına girilen iki gol pozisyonu var ki bunlar değerlendirilebilse maç çok daha farklı hale gelebilirdi. Burada Sercan'la ilgili şunu söyleyelim: Yetenekli bir oyuncu, etkili de bir oyuncu. Ama skoru değiştirmek farklı bir şey. Büyük futbolcu olabilmek için, yıldız kavramının içini doldurabilmesi için bu tip pozisyonları değerlendirmesi gerekir ki farkını ortaya koyabilsin.
Değerlendiremediği için de Beşiktaş ikinci yarıyla beraber yapılan Nihat ve Nobre değişikliğinin yanında saha zemininin daha elverişli hale gelmesiyle müthiş bir baskı kurdu. Bu baskı sonucunda golleri de getirdi. Fakat Bursa takımına baktığımızda dirençli, istekli ve inancını kolay yitiren bir takım değil. Nitekim de 2-1'den sonra kısa bir bocalama sonrası Beşiktaş'ı tekrar baskı altına alıp golleri buldular.
ACI BİR GÖRÜNTÜ
Burada Beşiktaş adına tartışılması gereken kendinizle aynı puanda olan bir rakiple oynarken ve şampiyonluk hedefi ortadayken kendi evinizde 3 gol yiyerek bir o kadar da gol pozisyonu vermek. Bu, bugüne kadar gelen az gol yeme ve iyi takım savunması yapma prensiplerinin tamamını bu maçta kaybetmişsiniz veya uygulayamamışsınız demektir.
Zaten Beşiktaş'ın genel olarak en önemli özelliği iyi mücadele edip çok gol atmaktan ziyade gol yemeden maçları götürmek ve skoru değiştirebilmek.
Fakat bu maçta bunların tamamının tersine bir performans ortaya çıkınca da ligin ilk yarısı böyle acı bir görüntüyle kapandı.
Atilla Gökçe -Yağmur adam- Milliyet
[page_end]Atilla Gökçe -Yağmur adam
Hiç kimse denizdeki fırtınayı, tayfaların isyanını dinlemez. Limana bakar herkes...
Gemiyi getirebildin mi, getiremedin mi?
Getirdiysen ne ala!.. Getiremediysen, git kendi kendine ağla!
Beşiktaş için İnönü’deki maç olabilecek en zor koşullarda başladı. Metrekareye düşen su miktarı, topun bir metre bile sürülmesini engelliyordu. O nedenle ev sahibi Beşiktaş da, Bursaspor da anormal sayıda top kaybettiler. Sulu zeminin azizliğinde oluşan bu ikram toplarını alanlar da yeniden ikram (!) ederek oyuna katıldılar.
Sulu zemin, oyunla ilgili zaten çözülememiş bir yığın sorunu bulunan Beşiktaş’ı daha da zorladı. Bursaspor savunması yerinde çakılı dururken Beşiktaş’ın etkisiz forvetlerine karşı hiç sıkıntıya düşmedi ilk uyarıda.
Bursaspor’un Volkan - Ozan İpek hava hattından gelen kafa topunu ne Rüştü, ne de savunma engelleyebilirdi. Konuk takım öne geçtiği sırada oyunu zaten Beşiktaş yarı alanına yıkmış olmanın avantajıyla oynuyordu.
İlk yarının sonlarında Rüştü’nün sakatlanarak kaleyi genç Korcan’a teslim etmesi endişeleri daha da artırdı. Ancak Mustafa Denizli, Nihat - Nobre değişikliği yaparak çift santrfora dönüp Bursa yarı alanında ve ceza sahasında daha etkili bir oyunla yüklenmeyi tercih edince hem golleri buldu, hem de rahat bir nefes aldı.
Penaltı pozisyonunda Ferrari ve onun pasıyla buluşan İbrahim Toraman, Beşiktaş savunmasının hücuma soyunmuş iki fedaisi gibiydi. Tolga Özkalfa’nın kararı da tartışmalıydı.
Oyun Beşiktaş’ın önderliğinde sürerken Ertuğrul Sağlam’ın gol ümidi Sercan’ı çıkararak Ömer Erdoğan’ı alması başlangıçta pek anlaşılamadı. Ama Bursaspor genç enerjisine inatçı ve ısrarlı atak oyununu da ekleyince iki golü peşpeşe buldu. Ferrari’nin sakatlığı da işlerini kolaylaştırmıştı. Ergiç ve Zapotocny’nin gollerine Beşiktaş’ın vereceği yanıt yoktu artık.
Cuma maçları Beşiktaş’a yaramıyor, kabul. O maçlarda Beşiktaş hep beraberliğe yakalanıp adeta kilitlenmişti. Ama dün geriden gelip öne geçtiği halde yine geriye düşüp maç kaybetmesi, ne Mustafa Hoca’nın karizmasına, ne de futbolcuların mücadelesine yakıştı.
Bursaspor’u kutlamalıyız. Ertuğrul Sağlam’a “yağmur adam” desek; yeridir artık. Çünkü fırtınadan çıkardığı gemiyi limana getirmeyi bildi. Futbolcularına da bravo!
Bu galibiyetle sanırım zirve hesaplarını daha ciddi yaparlar. Beşiktaş için de tatil değil, yoğun bir ev ödevi olmalı artık!
Ömer Üründül -Nefes kesen maç- Sabah
[page_end]Ömer Üründül -Nefes kesen maç
İkinci yarısı nefes kesen müthiş mücadeleden Bursaspor çok önemli bir üç puanla ayrıldı. Yoğun ve etkili yağış, sahanın zeminini futbol oynamaya çok elverişsiz bir konuma getirmişti. Su birikintileriyle kaplı zemin Beşiktaş'ın sahaya çıkan 11'i için çok büyük dezavantajdı. Bobo, Nihat ve Tello'nun fizik güçlerinin düşük olması büyük handikaptı. Ayrıca koşan, devamlılığı olan isimlerden Ekrem'in yetenek eksikliği defansif ve ofansif olarak bu zemine uygun değildi.
Buna karşılık Bursa'nın koşan, yardımlaşan ve çabuk oyunculardan kurulu bir kadrosu vardı. İlk 45 dakikada oyuna hükmeden taraf Bursaspor'du. Hızlı oyuncularıyla Beşiktaş defansını sürekli rahatsız ederken takım savunmasında da hiç sıkıntı yaşamadılar ve de skor avantajıyla devreyi bitirdiler. İkinci devrede yağışın durmasıyla saha zemini önemli ölçüde düzeldi. Mustafa Denizli baştan, hele bu zemini gördükten sonra Nihat'ın yerine Nobre'yle başlaması gerekirken, geç de olsa Nobre- Nihat değişikliğine gitti. Sercan'ın kaçırdığı inanılmaz golden sonra Beşiktaş hırsla oyunu karşı alana yıktı. Ve de hakem hatalarıyla üst üste iki gol bularak müthiş bir moral avantajı elde etti.
İşler yoluna girmiş, rakip de moral olarak düşmüştü. Ama oyunun kırılma noktası Ferrari'nin sakatlığı oldu. Denizli burada çok büyük bir teknik adam yanlışlığı yaptı. Bobo ve Tello iyice yorulmuştu, koşan Ekrem'i sağ beke çekip hazır olmayan Yusuf'u sahaya sürünce Bursa baskısı başladı.
SAĞLAM BİR HAMLE!
Aslında Beşiktaş bu şekilde de maçı kazanacak durumdaydı. İşte o anda, ikinci devrede tam onun yeteneklerine uygun ortam oluşmuşken Volkan'ı oyundan alma yanlışına düşen Ertuğrul Sağlam, mükemmel bir değişikliğe gitti. Bir tanesi yüzde yüz üç net gol kaçıran Sercan'ı çıkarıp stoper Ömer'i Beşiktaş defansının arasına santrfor olarak sahaya sürdü. Ve Ömer'in hava hakimiyetiyle defansın dengesini bozması sonucu arka arkaya iki mükemmel gol atarak zoru başardılar ve önemli bir galibiyete imza attılar.
Hakem Tolga Özkalfa genelde iyi maç yönetirken arka arkaya Beşiktaş lehine öyle iki büyük hata yaptı ki ikisi de gol oldu. Birincisinde topun önüne gelerek baraj açmak isterken Tello oyunu başlattı, sonra da yanlış bir penaltı verdi.
Sergen Yalçın -Mustafa Denizli'nin kehanetleri!- Fanatik
[page_end]Sergen Yalçın -Mustafa Denizli'nin kehanetleri!
Beşiktaş'ın yaptığı yanlışlarla oyunu Bursaspor'a vermesi gecenin en iyi özetidir.
Aslında sonuç çok fazla sürpriz değil. Neden? Çünkü iki teknik direktör de maça çıkarttıkları kadrolarla bir anlamda oyunun kaderini belirlediler. Özellikle böyle bir zeminde oynanacak oyun açık ve net. Yerden oynamayacaksın, havadan uzun topları tercih edeceksin.
Maçı analiz etmek gerekirse; iki takım açısından da çok iyi bir mücadele oldu. Ağır zemine rağmen takımlar iyi bir futbol sergiledi. Oyuna baktığımızda Mustafa Denizli iki tane yanlış hamle yaptı ki maçı kaybetmesindeki en büyük etken buydu. Böyle bir zeminde formsuz bir Nihat ile başlamak son derece yanlıştı. Denizli aslında maça Nobre ile başlayabilirdi. Oyun çok fazla yerden oynanamayacağı için hava hakimiyeti yüksek olan Nobre tercih edilmeliydi. Denizli’nin ikinci en büyük yanlışı ki, bu maçı kaybetmesine etki etti bence; Ferrari’nin yerine Yusuf’u oyuna sokmasıydı. Yusuf tercihi son derece yanlıştı. Denizli bu dakikalarda takımı daha fazla ayakta tutabilecek birini almalıydı. Mustafa Denizli yaptığı hamlelerle Beşiktaş’a maçı kaybettirdi.
Sıkıntılı süreç
Beşiktaş artık yavaş yavaş sıkıntılı bir dönemin içine girmeye başladı. Denizli bundan sonra şu haftayı bu haftayı bekleyin diyerek insanları avutmaya devam edecektir. Çok akıllı bir teknik direktör. Zaman kazanmasını bilen biri.
Geçen sene Beşiktaş’ın rakipleri Sivas ve Trabzonspor’du. Bu sene Fenherbahçe, Galatasaray ve Kayserispor. Buna dikkat edilmeli.
Beşiktaş kazanması gereken maçları kazanamıyor. Neden? Bobo’nun haricinde ön tarafta üretken oyuncusu yok. Kartal dişe diş oynayan, defansı iyi olan takımlar karşısında sıknıtı yaşıyor. Bugün Mustafa Denizli’nin 1,5 senelik dönemine baktığınınz zaman yapılan transferler Siyah-Beyazlı camiayı sıkıntıya sokmuştur. Alınan oyuncular ve maliyetleri çok fazla. Bu kadar maliyetli oyuncuların alınması son derece yanlıştır. Çok fazla olayın ayrıntısına girmek istemiyorum. Oyuna baktığınız zaman maçı iki üç yönlü değerlendirmemiz lazım. Beşiktaş’ın yaptığı yanlışlarla oyunu Bursaspor’a vermesi gecenin en iyi özetidir.
Bursa’nın hakkını yemeyelim
Bursaspor’un da hakkını yememek lazım. Özellikle Sağlam’ın çıkardığı 11 ve sonda Sercan’ı çıkarıp Ömer Erdoğan’ı sokması Bursa’nın maçı çevirmesinde en büyük etkendi. Hüseyin Cimşir de orta sahada takımını ayakta tutan ismiydi. Bence gecenin adamı Ertuğrul Sağlam’dır.
Not: Beşiktaş camiasını bundan sonnraki dönemde çok zorlu bir süreç beklemekte. Alınan sonuçlar bunu göstermekte. Bunları hem yönetime hem hocayı söylüyorum. Bu takım bu kadroyla hem ligi hem kupayı götüremez.
Erman Toroğlu -Sağlam olan çözüyor- Hürriyet
[page_end]Erman Toroğlu -Sağlam olan çözüyor
63. dakikada maçın yorumunu yapsaydım eğer, sadece iki şeyden bahsederdim. “Bu maçın neticesini iki kişi belirledi. Biri Sercan, diğeri hakem Tolga Özkalfa” derdim. Neden mi?
Sercan ilk yarıda gol atacağı yerde kendini rakip ceza alanında yere atmayı düşündü, çünkü artık yorulmuştu. İkinci yarıda da çok iyi hareketler yapmasına rağmen laubaliliğinden golü kaçırdı. Yani maç 2-0 olup, bir yerde Beşiktaş havlu atacaktı. Ama, 63’te bu sefer Tolga Özkalfa sahneye çıktı. Göstere göstere bir aldatmacaya penaltı düdüğü çaldı. Maç da 2-1 oldu. Bu dakikadan sonra Ertuğrul Sağlam da kendine geldi, Bursaspor’da. Artık ufak hesapların neticeye tesir etmeyeceğini anladılar. “Nasıl olsa öldük. Hiç olmazsa Beşiktaş’ın biraz üzerine gidip ölelim” dediler. Nitekim hem Ertuğrul hamleler yaptı hem Bursaspor. İşin rengi de bir anda değişti.
Peki, Beşiktaş bu maçı niye kaybetti? Çok basit. Siyah beyazlılar kendisi gibi mücadele eden, kendisi gibi topa giren, kendisi gibi defansı sağlam tutup kontratağa çıkan takımlara karşı başarılı olamıyor. Kimlere karşı oluyor? Topu iyi kullanmak isteyen, yumuşak futbol isteyen, top yapmak isteyen, şov yapmak isteyen takımların ümüğünü sıkıyor. Mesela Fenerbahçe’nin.
İSTANBUL REÇETESİ
BURSASPOR sahanın futbol oynanmayacak derecede sulu olduğu anlarda attığı golle maçı bitireceğini zannetti. Eğer İstanbul’dan puan çıkarmak istiyorsan, en az bir gol atacaksın. Yenmek istiyorsan, iki hatta üç gol lazım. Çünkü, mutlak suretle bir veya bir buçuk gol hakkını hakeme ayırman gerek. Bunun birini penaltı için kullanabilirsiniz, buçuğu da orta alanda hakemin çaldığı alakasız fauller için. Sakın dün gece Bursaspor’un aman aman futbol oynayıp da kazandığını zannetmeyin. Zaman zaman sadece Beşiktaş kadar mücadele ettiler. Çünkü, Beşiktaş da futbol oynamadı Bursaspor da. Beşiktaş zaten uzun zamandır futbol oynamıyor. Büyük takım avantajını kullanıyor, iyi defans yapıyor, “Nasıl olsa atarım” diyor.
TOLGA DA inanmadı
TOLGA Özkalfa’ya bir çift laf edeceğim. Çok alakasız bir penaltı verdin. Verirken pozisyona sen de inanmadın. Tribünden senin vücut dilini öyle gördüm. Ama yine Beşiktaş da futbolculara yaranamadın. Önüne gelen sana fırça attı. Seyirci, Aziz Yıldırım’a bağırıyor. Niye? Hakemlere konuşup, Fenerbahçe’nin haksız kazanç sağladığını iddia ediyorlar. İyi güzel de dün gece Beşiktaş da haksız bir penaltı aldı. Ama dava o değil. Türkiye’de biraz bağırana, çağırana prim verilmeye başlandı. Ben Bursaspor Başkanı’nın yerinde olsam böyle galip geldiğim maçtan sonra veryansın ederim. Aziz Yıldırım gibi mağlup olduğum maçtan sonra değil.
Nasıl olacak?
BEŞİKTAŞ-Bursa maçlarına rakip seyircilerin gitmeme cezası ne zaman bitecek?. Buradaki işin püf noktası nasıl açıklanacak? Devlet bu konuda bu kadar güçsüz mü? Yoksa, kulüp başkanları söyledikleriyle, uyguladıklarıyla ayrı ayrı mı oynuyorlar?
Reha Muhtar -Çıkarmasaydın ya Nihat’ı, böyle gayet iyiydik!- Vatan
[page_end]Reha Muhtar -Çıkarmasaydın ya Nihat’ı, böyle gayet iyiydik!
Mustafa Denizli’nin ağır zemin için sahaya sürdüğü onbir tercihi ne kadar doğruydu?
AĞIR saha ne gerektirir? Fizik gücü yüksek futbolcu...
Peki biz haftalardır Nihat için ne diyoruz? Sakatlıktan yeni çıktı, fizik gücü yeterli değil.. İki haftadır Nihat ısrarın yüzünden 4 puan kaybetmişsin.. Taraflı-tarafsız herkes görmüş ki Nihat hâlâ hazır değil... Yine bildiğini okuyorsun ve göle dönmüş şu sahada maça Nihat’la başlıyorsun...
İlk golü nasıl yedi Beşiktaş, izledi mi sevgili Mustafa Denizli?
Maçın 19. dakikası ve büyük umudu Nihat daha ayağına top değememişken, koştura koştura korner atmaya gitti... Hani top değmiyor ya ayağına, duran toplara vuracak da, bir işe yaramış gösterecek kendini...
Attığı korner daha ön direkte Bursa’lı futbolcu tarafından kesildi ve o atak gitti gol oldu Beşiktaş kalesinde... Beşiktaş’ın bir ilk yarıda Nihat’lı takımının oynadığı futbola ve mücadele gücüne bakın, bir de ikinci yarıdaki futboluna...
Haftalardır ne demeye çalıştığımı istediğimi anlayacaksınız?..
* Mustafa Denizli’nin Nihat ısrarı Beşiktaş’a zarar veriyor mu?
MUSTAFA Denizli, sırf inadı yüzünden hem Beşiktaş’a hem Nihat’a zarar verdi.. Beşiktaş’ın son 3 haftada tam 7 puanı yok oldu gitti..
Birşey daha gitti.. Denizli’nin müneccimlikleri benim gözümde bitti.. Fal açıyor tutarsa Denizli bilmiş oluyor.. Tutmazsa “Ben zaten Beşiktaş şampiyon olur demedim.. 30. haftada bu işin rengi belli olur demiştim” diyor...
İkinci devrenin başında Nihat çıktı, Nobre girdi oyuna.. Takımı ve futbolu gördünüz işte.. Akın zenginliği, pozisyon çeşitliliği, takımdaki dirilik arka arkaya 2 gol getirdi 20 dakikada... Sonra Ferrari sakatlanınca yeni bir “megaculpa” büyük hatasıyla karşılaştık Denizli’nin..
Peki arkadaş, sen bu takımı izlemiyor musun?
Nihat ile Yusuf’un ne güçleri var ne de takatleri... Ferrari gibi takımın neredeyse yarısı olan adamın çıkmış, 2-1 öndesin, “Fizik gücüm yetersiz” diye bağıran Yusuf’un bu Ferrari’nin yerine işi ne bu takımda?
Aklı sıra topu ilerde oynatacak Yusuf’la. Yusuf kaç haftadır ayağını kaldıramıyor, bu havada, taş gibi Bursa karşısında mı topu ilerde tutacak?..
Gelelim şu kaleci meselesine...
Ben hatırlıyorum Denizli’yle konuşmamı, taa F.Bahçe maçı haftası pazartesi günü.. Denizli o hafta açıklama yaptı ki, “Hakan veya Rüştü’den biri sakatlıktan çıkarsa o oynayacak... Ama Hakan çıkarsa ilk tercihim Hakan..”
O hafta Rüştü oynadı..
İyi de arkadaş, F.Bahçe derbisinin üstünden 3 hafta, bu sözlerin söylenmesinin üzerinden 1 ay geçti..
Ne oldu bu Hakan’a? Bir kalecinin sakatlıktan çıkması için nasıl bir uğraş verildi Beşiktaş’ta da, dün 19 yaşındaki bir çocuk Bursa gibi bir takımın karşısında kaleyi teslim aldı?..
* Beşiktaş’ın Denizli’den önceki hocası olan Ertuğrul Sağlam, siyah-beyazlıları tanımanın avantajını kullandı mı?
SEN Ali Tandoğan’ı beğenmemişsin, Zapotocny’yi yeterli görmemişsin vermişsin, yerine Ferrari’yi almışsın, Fink’i almışsın.. Ali ile Zapo, zaten Beşiktaş’a kim olduklarını gösterdiler... Ertuğrul akıllı bir taktikle Beşiktaş’a rakip sahada bastı... Kendi sahasından kolay çıkamayan Beşiktaş arka arkaya golleri yedi...
* Bu sonuçta hakemin tartışmalı kararlarının etkisi var mı?
HAKEM Tolga Özkalfa değil bu maçın sorumlusu.. Sorumlu belli...
Ama kusura bakmasın Mustafa Hoca... Ben onun bir takımın puanlarını arka arkaya yiyecek kadar inatçı olduğunu bilmiyordum.. Hayat inadı kabul etmez Hoca..
Senin dilinle söyleyeyim: “Çeşme’nin rüzgârına yüzülmez...”
Hayat kafamızın içindeki inatlarla sörf yaparak güzelleşmez.. Devre arası için sana iyi tatiller hocam!
Atıf Keçeci -Beşiktaş kayıplarda- Zaman
[page_end]Atıf Keçeci -Beşiktaş kayıplarda
Beşiktaş ile Bursaspor arasındaki mücadele için 'son haftanın en iyi futbol maçı olacak' beklentisi, hava şartlarının kötülüğü sebebiyle itiş kakıştan öteye geçemedi.
Ayakta durmanın zor olduğu bir zeminde mücadele etmeye çalışan oyunculara eleştiri getirmek son derece haksızlık olur. İlk yarı boyunca fizik olarak daha güçlü kalanın avantaj sağlamaya çalıştığına şahit olduk.
Bursaspor'un daha genç bir takım oluşu, topu daha fazla kullanma adına onları ön plana çıkarttı. Volkan Şen, bu hafta forma bulan İbrahim Üzülmez'in tarafında hep üstünlük sağlayan bir performansla oynadı. Beşiktaş tarafında ise gene umut Nihat olmalı ki suskun golcü ilk 11'de sahadaydı. Daha önceleri duran topları kaleye isabet ettirmede başarılarını hatırladığımız Nihat bu özelliğini kaybetmiş gibiydi. İlk yarıda kullandığı ve uygun mesafelerdeki serbest vuruşlarda onu göremedik. Bobo'yu da anlamak çok zor, santrfor; ama devamlı kenarlara gelerek top kazanmak isteği esas işini yapmasına mani oldu.
Yerden oynamanın riskini bilen Ernst ve Fink kazandıkları topların altına ayaklarını sokarak arkadaşlarına vuruş kolaylığı sağlamak için çaba gösterdiler. Ancak yerliler ve diğerleri bu hareketleri örnek almayı düşünmedi. Ağır sahada ikili mücadelelerin galip tarafı topu daha iyi iteleyenlerin olacağı aşikardı. 19. dakikada Ali Tandoğan'ın sürüklediği atakta Volkan'ın arka direk ortasına kafasını uzatan Ozan İpek fileleri havalandırdı. Sonrasında benzer bir atakta bu defa daha rahat pozisyonda Sercan takımını golden mahrum bıraktı.
Bunlar olurken Siyah-Beyazlı tarafta hâlâ bir hareket yoktu. İkinci yarıda sahada Nihat'ın yerine Nobre vardı. Şimdi golcü sayısı ikilenmişti. Yağmur da durmuş, saha biraz olsa su birikintilerinden kurtulmuştu. İkinci yarının hemen başında Sercan tribünlere oynamasa takımını iki farka taşıyacak golü atabilirdi. 56'da soldan kullanılan bir serbest atışta Nobre iyi yükseldi ve durumu 1-1 yaptı. Zeminin sudan kurtulması ev sahibinin işine yaramıştı. Zapo'nun, Toraman'a hareketi Tolga Özkalfa için ceza niteliği taşımış olmalı ki Özkalfa beyaz noktayı gösterdi. Bobo vuruşu gole çevirerek kendini gene kurtarmış oldu.
Dün gece iyi bir mücadele örneği veren Ertuğrul Sağlam'ın talebeleri önce Ergiç'le beraberliği yakaladı. Son dakikalarda kurduğu baskı sonucu da Zapo ile üstünlük sayısını kaydetti. Beşiktaş ise ligde ilk yarıyı istediği yerde bitirememenin sıkıntısıyla baş başa kaldı.
Gökmen Özdemir -Galiba bu sezon...- Vatan
[page_end]Gökmen Özdemir -Galiba bu sezon...
TÜRKİYE’DEKİ ‘futbol düzenini’ ortaya bir kez daha koyan bir maç izledik... Bir hayli sert, neredeyse tamamen fiziki mücadeleye dayanan, basit hataların öne çıktığı, hakemin skoru etkileyecek düzeyde düdük çaldığı, teknik direktörlerin akıl tutulması yaşayıp daha sonra sahaya dahice müdahalelerde bulunduğu, kötü zeminde oynanan, yetenekli futbolcuların şımarıklıkla-özgüven arasında gidip gelirken kaçırdığı pozisyonlarla dolu, heyecanlı ve çok zevkli bir 90 dakikaydı... Maç Bursa’nın hakkıydı. Hakeden kazandı. Bir nevi ilahi adalet..
YA hakeden kazanmasaydı? Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı medyaya çıkıp bağırıp çağıracaktı.. Hangi medyaya? Dövmeye teşebbüs edip, tokatladığı medyaya... Bence Yazıcı şimdi başını iki elinin arasına alıp “Ben ne yaptım?” diye bir kez daha düşünsün... Bu küçük hatırlatmayı unutmadan biz maça dönelim... “Bu zeminde maç oynanır mı?” diyenler çıkacaktır bugün. Euro 2008’de böyle bir zeminde İsviçre’yi yenmemiş miydik? Ağır zeminde de top oynanır. Ama onun kuralları başka.. Çıtkırıldımlarla çıkmayacaksın sahaya. Daha dikkatli olacaksın. Daha çok koşacaksın. Dar alanda paslaşmalarla zaman kaybetmeyeceksin..
‘SAĞLAM’ HAMLELER
MUSTAFA Denizli maç öncesi kafasında oynadığı 90 dakikayı hava ve saha şartlarına göre revize etmemiş olacak ki Nihat-Tello ikilisiyle başladı İnönü muharebesine... Bursa bunu fırsat bilip fena hırpaladı Beşiktaş’ı ilk yarıda. Son dakikalara sıkışan galibiyet daha ilk yarıdan zafer bayrağı gibi dalgalanabilirdi. Transferin pahalı gözdeleri Sercan ve Volkan’ın ‘kendilerine’ oyunu bunu engelledi. İkinci yarıda Denizli, Nobre hamlesiyle Ertuğrul Sağlam’a cevap verdi. Beşiktaş, hakemi de arkasına alıp yüklendi Bursa kalesine... Önce dengeyi sağladılar sonra öne geçtiler. 2 golde de Tolga Özkalfa’nın dağınık kararlarının etkisi büyük. İlk golde düdüğünü çalmadan oyunu başlattı, 2. golde de penaltıyı yarattı.
NEYSE ki son dakikalarda Ömer Erdoğan’ı oyuna forvet olarak sokup yine saha koşullarına uygun futbola döndü Ertuğrul Sağlam... Uzun toplar, fiziki güç, bitirici vuruşlar maçı Bursa’ya getirdi tekrar. Hakemi de kurtardı bu durum... Bir bakıma eşeğini kaybedip yeniden buldu Bursa... Hakettiklerini aldılar. G.Saray’dan sonra Beşiktaş’ı da net bir futbolla yendiler. Şampiyon adayı olmak için daha başka ne tip kriterler gerekir merak ediyorum... Beşiktaş da çaktırmadan son 3 haftadaki 7. puanını kaybetti. 3 Büyükler son iki sezondur Anadolu takımlarına “Buyurun şampiyon olun” diyorlar. Bakalım bu sezon o şansı kullanan çıkacak mı?
Okay Karacan -Sağlam ayaklar- Zaman
[page_end]Okay Karacan -Sağlam ayaklar
Oyunu iki 45 dakikayı birbirinden ayırarak değerlendirelim; ıslak zemin şartlarında teknik taktik oyun değerlendirilmesi yapmanın çok inandırıcı olmayacağını peşinen kabul etmek gerekir.
Ayağından çıkan topun takibini iyi yaparsan ikinci şansı yakalamışsın demektir. Bir su birikintisi topun hızını kesip yakalama umudunu kaybettiğin meşin yuvarlağı yeniden sana teslim edebilir. Seken toptan ümidini kesersen koşan rakibin ceza kesmesini peşinen kabullenmiş sayılırsın.
Dün akşam Beşiktaş'ta sezonun ilk devresinde en güvenilir mevki olan savunmanın dengesini sadece zemin şartlarının bozduğunu söylemek Bursaspor'un istekli ve kusursuz oyununu inkar anlamına gelir. İstanbul'a gün boyunca yağan yağmur İnönü Stadı'nı oyuncular için hileli bir zemin haline getirmişti. Bir başka taraftan bakınca aslında minik gölcüklerin oluşturduğu kaos futbolu merakla izlememizi sağladı. Bu durumda zemin sizin için hilelerle doluysa bir parça zeka ve bir parça fizik gücüne ihtiyaç duyarsınız. İlk yarıda doğru olan şeref tribünü önündeki alanda ceza sahasıyla taç çizgisi arasındaki top sürmeye elverişli boşlukları değerlendirmekti.
Bursaspor ilk yarıda Beşiktaş savunmasının sol tarafındaki bu bölgeyi başarıyla kullanmanın ödülünü Ozan'ın golüyle aldı. Ozan, Volkan ve Sercan üçlüsünün enerjilerini sonuna kadar kullandığı ilk yarı aklını ve adalelerini iyi kullanan tarafın üstünlüğüyle sona erdi. Zeminin dakika dakika daha iyiye gittiği ikinci yarı taktik ve teknik değerlendirmeye tabii ki açık. Nobre'nin oyuna girişiyle Mustafa Denizli, ikinci yarıda hava hakimiyeti yüksek oyuncuların sayısını artırarak yüksek toplarla gol planını yürürlüğe koymuştu. Plan aslında hatasız işledi. Nobre'nin golü planlanmış bir sayı olsa da ikinci golü getiren hatalı penaltı hesapta olmayan bir başka sayı kazandırdı Beşiktaş'a.
Şüphesiz ki Beşiktaş'ta Ferrari'nin sakatlığı oyunda kurulmayı bekleyen dengeyi altüst etti. Toraman'ın göbeğe çekilmesiyle açılan kanat Bursaspor'un işine yaradı. Bursaspor, Türkiye Ligi'nin topla oynadığı maçlarda en çok sonuca giden takımı ve bu nedenle Beşiktaş'ın ihtiyacı olan aslında skoru garantiye almaktı. Oysa Beşiktaş, kendisini psikolojik olarak rahat hissetti. Sercan'ın ikinci yarının başında ve durum 2-1 iken kaçırdığı iki gole karşın, Bursaspor takımı, Ertuğrul Sağlam'ın elindeki malzemeyi kullanma mahareti ve Ozan'ın müthiş başarılı oyunuyla sezonun ilk yarısını Beşiktaş'ın önünde tamamlamayı başardı.
Sadece Ozan değil, aslına bakılırsa Bursaspor hemen hemen tüm hatlarıyla çok iyi bir takım oyunu oynadı. Ergiç'in harika golü, Zapo'nun cesareti, Ertuğrul Sağlam'a hak ettiği özel bir gün yaşattı. İstikrarlı olmayı başarırsa Bursaspor bu ligi Beşiktaş'ın 10 puan önünde bitirir. Sahadaki Beşiktaş, yönetime acil yardım sinyali verdi zira.
Güven Taner -İşte bu çok kötü - Star
[page_end]Güven Taner -İşte bu çok kötü
Beşiktaş, Diyarbakırspor ve Manisaspor beraberliklerindeki 4 puanlık zararı kapatmak için zirvede aynı hedefe koşan rakibi Bursaspor’a karşı maçı kazanmalıydı. Bunun tek yolu Bursaspor’u 3-0 yenen Kayseri gibi futbolu çok tempolu oynamaktı.
Bursaspor da kazanmanın özgüvenini ve gerekli donanımını taşıyordu. Her maça asılabiliyordu.
İkisi de kızışmıştı ya, gök de delinmiş yangın söndürürcesine yağıyordu. Zemin doymuş, sürekli yağışla biriken su futbola çelme takmaya soyunmuştu.
Zeminin daha çok etkilediği takım Beşiktaş oldu. Bursaspor kadar pas becerisi gösteremediler, çünkü topu çabuk kullanma alışkanlıkları yoktu. Top taşırken suya ya da su ile birlikte rakiplerine takıldılar. Bunlara bir de diş hekimi hakemin dengesiz faul kararları eklendi. Dişçi, 16.dakikada kartlık faul yapan sarı kartlı Ozan’a nasihat etmekle yetindi, az sonra Ozan golü atan adam oldu. Hüseyin’e ve (ikinci) ceza alanında aldatma atlayışı yapan Sercan’a da sarı kartları göstermedi.
Beşiktaş’ın oyuncu yapısı bu sahada oynamaya uygun değildi. Yetmiyor gibi ilk devre sonuna doğru Rüştü de sakatlandı ve kale hiç maç oynatılmamış genç Korcan’a kaldı!
İkinci yarıda Nihat’ın yerine Nobre’nin başlaması ve sahanın suyunun biraz çekilmesi Beşiktaş’ı hücumda başarılı olmaya itti. İlk yarıda sert faulleri görmeyen hakem Tolga Özkalfa’nın, Zapo’nun Toraman’ı düşürmesindeki inceliği yakalaması ilginçti!
Beşiktaş 2-1 öne geçtikten sonra rakibinin şoka girdiği sırada yakaladığı iki fırsatı değerlendirmeliydi. Bir takımın ve futbolcunun böyle zamanlarda nasıl oynayacağını ne denli titiz olması gerektiğini bilmesi gerekiyor.
Bilmezseniz, böyle rakibi ayağa kaldırıp, yeniliyorsunuz. Yitirilen bu üç puan Beşiktaş’ın canını çok yakacak.
Sanlı Sarıalioğlu -Hak ettiler kazandılar- Yenişafak
[page_end]Sanlı Sarıalioğlu -Hak ettiler kazandılar
Zemin ilk yarıda berbattı. Top sürmek olanaksızdı. Böyle bir ortamda futbol oynamak da çok zordu. İnce iş yapmaya kalkanlar sınıfta kaldı. İkinci yarıda zemin biraz daha iyiydi. Top kontrolü daha kolaydı. Ve top kullanılabiliyordu.
Zemin koşullarını Bursaspor ilk yarıda çok iyi değerlendirdi. Uzun toplarla Beşiktaş kalesine gitmek istedi. Fizik yönden de daha diri oyunculara sahipti. Özellikle de Volkan ve Sercan Beşiktaş defansını oldukça yıprattılar. Zaten Bursaspor'un golü de Volkan'ın bireysel girişimi sonucu gerçekleşti.
Beşiktaş'ta Tello ve Nihat bu sahanın adamı değillerdi. Dar alana sıkışıp kaldılar. Çalım atmak istediler bu kez de su engeline takıldılar. Orta alanın göbeğinde de Bursaspor daha güçlüydü. Hüseyin ve Bekir, Ernst ve Fink'e karşı üstünlük kurdular. Bu nedenle de dönen topları da Bursaspor aldı. Özetle ilk yarıda Beşiktaş sahada hiç yoktu. Zeminin esiri oldu.
İkinci yarıda zemin biraz olsun düzelmişti. Ve bunu Beşiktaş avantaja çevirdi. Daha iyi pas yapmaya, top çevirmeye başladılar. Teknik kapasitesi yüksek olan Beşiktaş hemen oyuna ağırlığını koyabildi. Ve artık her an gol kokuyordu.
Mustafa Denizli'nin ikinci yarıya Nobre ile başlaması çok yerinde bir karardı. Nihat'ı çıkarmak da doğruydu. Nihat hiçbir şey oynamıyor. Bir şey vermiyor. Eleştirilere küsüyor, sinirleniyor ancak gerçek Nihat'ın beklenen performansından çok uzak olması. Denizli bu oyuncuyu kazanayım derken Beşiktaş kaybediyor. Tello da aynen Nihat gibi hiçbir şey oynamıyor. Takımına en ufak bir şekilde eli değmiyor. Duran topları bile iyi kullanamıyor. Tello'da müthiş bir geriye gidiş var.
İlk yarıda Volkan karşısında zaman zaman zor anlar yaşayan İbrahim Üzülmez ikinci yarıda Volkan oyundan çıktıktan sonra çok rahatladı. Ve ataklara da çıkmaya başladı. Etkili ortalar yaptı. Bir tanesinde Bobo biraz dikkatli olsaydı Beşiktaş farkı açabilirdi. Zaten maçın kader anı bu posizypon oldu. Daha sonra Bursa iki gol atarak yeniden hayata döndü. Ertuğrul Sağlam'ın Volkan'ı çıkarmasına akıl sır erdiremedim. Volkan Beşiktaş'ı oldukça zorluyordu.
İkinci yarı karşılıklı gol pozisyonlarıyla geçti. Her iki takım da daha fazla sayıda gol kazanabilirdi. Beşiktaş defansı bu kez o eski sağlamlığında değildi. Özellikle de Ferrari sakatlanarak oyundan çıktıktan sonra büyük tehlikeler yaşadılar. Ve bunların birinde de İvan Ergiç'e engel olamadılar.
Hemen belirteyim Beşiktaş'ın kazandığı penaltı kararında hakem bana göre hata yaptı. Zapotocny'nin, İbrahim Toraman'a teması yoktu. Aynı Zapotocny Bursaspor'u galibiyete taşıyan adam oldu. Ertuğrul Sağlam'ı gönülden kutluyorum. Mücadeleci bir takım oluşturmuş. Ve de futbolun hem ofansif hem de defansif yönünü iyi uyguluyorlar. Hak ettiler kazandılar
Adnan Aybaba -Beşiktaş mücadeledir- Fotomaç
[page_end]Adnan Aybaba -Beşiktaş mücadeledir
Ne güzel olmuş o reklam!.. Ernst diyorki "Beşiktaş mücadeledir'', sarı fırtına Metin de "Beşiktaş aşktır... Aşk...'' diyor. Doğru, tribünlerde büyük bir aşk vardır taraftarın, ama sahada büyük bir mücadele yok futbolcuların!.. Bobo tek forvet!.. Tamam iyi hoş da Nobre neden yanında yok? Bunu neden söylüyorum Nihat, Ekrem ve Tello... Üçünü toplasan yaptıkları iş bir tane Nobre'nin işini yapamaz! Neden mi? İşte her şey ortada ilk yarı bir Bobo var, takım sahada yok. İkinci yarı Nobre girdi Beşiktaş'a goller geldi. Golleri buluyor ve mağlubiyetten kurtuluyorsun ama golleri yemeyeceksin. Bu gollerin şöyle bir bahanesi olabilir: Rüştü'nün sakatlanması.. Vay be Rüştü sen neymişsin, yokluğun bu maçta çıktıktan sonra hissedildi.
Zapo'yu böyle görmedim
Bir tane "Sercan" denilen bir oyuncu var... Biraz dikkat etse, konsantre olsa inanılmaz pozisyonlar yakaladı, bunları gole çevirebilirdi. Olmadı. Şöyle bir bakıyorsunuz Zapotocny bu takımdan gönderildi, ama ben bu oyuncuyu Beşiktaş'ta böyle hırslı, arzulu görmedim. Belli ki Beşiktaş'a kırılmış. "Beni gönderirisiniz öyle mi'' dedi ve hesabı kesti. Bunda Ertuğrul Sağlam'ı da tebrik etmek gerekir. Bir ara mağlubiyete düşse de oyuna müdahale etti ve çok önemli skor yakaladı. Burda belli ki Ertuğrul'un da kalbi "Beni gönderirsiniz öyle mi ben de gerekeni yaparım'' diyerek, kırgınlığını pozitif enerjiye dönüştürerek haklı bir galibiyet elde etti. Bu arada Ali Tandoğan'ı da unutmayalım. Vay be eski Kartallar, olacak iş değil ama yaptığınız iş etik iş! Ferrari'nin oyundan çıkması dönüm noktası oldu. Nasıl Nobre'nin girmesi dönüm noktası oldu. İleride topu tutma düşüncesiyle Yusuf oyuna girdi! Ancak defans kurgusu bozuldu. Tolga Özkalfa çok koştu, pozisyonlara çok yakındı ancak kararlarında ikilemde kaldı.