SPOR MEDYASI

Yazarlar Beşiktaş için neler yazdı?

Son şampiyon Beşiktaş, 3. maçında 2. beraberliğini alark puan kaymetmeyi sürdürdü... Spor yazarları köşelerinde siyah-beyazlı ekip için şunları yazdı...

Yazarlar Beşiktaş için neler yazdı?

ERMAN TOROĞLU- Rahat değiller -HÜRRİYET

İsterseniz en sondan başlayalım. 86. dakikada Burhan, Sivok’un yanından attı gole gidiyor...

Sivok da uyanık  ya, önünde durdu. Yani kasıtlı olarak. Hakemin kararı devam. Size söylemek istediğim şu, bu pozisyonu çözemeyip yorumunu yapamayan hakemden hiçbir şey olmaz. Eğer pozisyonu çözüp de Sivok ikinci sarı karttan atılacak diye vermemişse yine bu hakemden bir şey olmaz. O zaman da korkak.  Bazen bakıyorsunuz acaba olacak  mı diye. Ama olmuyor işte.  Yani iyi olsunlar diye itiyorsunuz,  ne kadar iterseniz itin bunların kapasitesi bu kadar.

Gençlerbirliği Yönetim Kurulu iki takımla uğraşmaktan kurtulup bir takıma dönünce  Gençlerbirliği’nin takım hüviyeti geri gelmiş.  Şu ana kadar seyrettiğim takımlar içinde en dengeli olanlardan biri Gençlerbirliği . İyi yoldalar.  Aynen devam.

Beşiktaş, hiçbir şey yapamadı. Çünkü bir türlü oyunun direksiyonunu ellerine geçiremediler. Gençlerbirliği oyun alanını iyi parselleyip topu da çabuk kaybetmeyince, siyah beyazlılar netice alamadılar. Şu bir gerçek; iyi defans yaparsan, futbolda başarılı olamama şansın yok. Gençlerbirliği de Alman teknik adamla birlikte iyi defans yapmaya başlamış ve bunu takım olarak yapıyorlar geride bekleyenlerle değil. Gençlerbirliği kazansaydı sürpriz olmazdı. Aama maçı Beşiktaş kazansaydı futbol adına yazık olurdu.

Nihat da farkında
Mustafa Denizli kenarda hiç rahat değildi. Ama takımı da sahada rahat değildi. O takımın sorumlusu da Mustafa. Yani Mustafa önce futbolcularına kızmayacak.  Nerede hata yapılıyor ona bakacak. Çünkü bu işte hesap ondan sorulacak. Oyuncu hazır değilmiş, daha antrenman yememiş, yok yemek yemesi lazımmış, kahvaltı yapması lazımmış kimseyi ilgilendirmez.  Taraftar sahada çatır çatır takım bekler, isim değil. Mesela Nihat. Artık kimsenin beklemeye tahammülü yok. Tahmin ediyorum kendisi de bunun altından eziliyor.  Çünkü güçsüzlüğünün ve etkisizliğinin kendisi de farkında. Bu, yüz ifadesinden net okunuyor.

Şu andaki görüntüye göre Beşiktaş’ın geçen yılki başarıları yakalayamayacağı gözüküyor.  İnşallah yanılırım da Beşiktaş sonuna kadar bu yarışın içinde olur, hepimiz de keyif alırız. Dün Gençlerbirliği’nin geri dönmesine sevindim. Çünkü Ankara’nın ihtiyacı var. Zaten Ankaragücü ile Ankaraspor birbirlerini yemekle meşguller. Hiç olmazsa kırmızı siyahlılar Başkent’e yakışır futbol oynar.

MEHMET DEMİRKOL'UN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

MEHMET DEMİRKOL- Kulübede futbol -MİLLİYET

Şampiyonun durumunu bir cümleyle özetleyebiliriz: Beşiktaş oyunu kendisi sıkıştırıyor. Ve kendisini bir 10 numaraya mahkûm ediyor.

Çok yavaş top çevirip rakibi hiç yormuyor ve şaşırtmıyorlar. Hücum alanını genişletmek rakip için savunulması gereken alanı büyütmek için hiçbir şey yapmıyorlar.  

Sürekli ceza sahası önüne yığılıyorlar. Sonra da orada doğal olarak oluşan mahşeri kalabalık içinde verkaç yapmaya çalışıyorlar.

Eğer böyle oynarsanız, oyunu bu kadar yavaş oynayıp bu kadar sıkışık bir alana doldurursanız, orada ‘telefon kulübesinde adam geçme’ yeteneğine sahip bir adam ararsınız.

Beşiktaş kendisini hasta edip sonra da mucize bir ilaç bir arayan adam gibi... Beşiktaş 10 numaraya bu kadar mahkûmsa bu futbolun şartı olduğundan değil. Oyunu bir telefon kulübesine sıkıştırdıkları için, bu kadarlık bir alanda adam geçebilecek birilerine ihtiyaç duyuyorlar. 

Beşiktaş’ın orta sahasında kanada giden oyuncu yok. Ernst - Uğur - Fink. İlerideki 3’lü bloktan yani Nihat,  Holosko ve Tello’dan da 3. bölgede bu alanlara giden kimse yok. Savunmanın 2 kanadı da hiç çizgiye inemiyor. Bu tabloda Gençler için savunma yapmak o kadar kolay ki.

Erhan’ın ilk yarıda yaptığı erken 4 orta var. Daha ceza sahası çizgisi seviyesine gelmeden. Yapmak zorunda kalıyor, çünkü çizgiye inecek ne bir organizasyon var ne de kanat savunmacıları bireysel olarak çizgiye inmeye cüret ediyor. İşin ilginç tarafı, terse yapılan 4 ortada da topa yakın bir tek Beşiktaşlı yok. Herkes ceza sahasının, ortanın yapıldığı tarafına yakın bölgesinde yığılmış. 

Yani Beşiktaş için saha fiziken olduğu gibi değil. Sahayı dikey olarak üçe bölün sadece ortadaki alandan ilerleme çabası var. Bu oyuncu kalitesiyle filan alakalı değil. Mesele organizasyondaki kekemelikte... Zira Erhan’la, İbrahim sahadayken de aynı oyun vardı. Rıdvan’la, İsmail varken de...

İşin ilginç tarafı aynı durumun Gençler için de geçerli olmasıydı. İlk yarıda Mustafa Pektemek’in, Burhan’dan aldığı topu şutlayamaması dışında onların da bulabildiği bir pozisyon yok dolayısıyla. Halbuki bu tek pozisyoncuk da soldan gelişmiş bir atağın sonucu. Ama onlar da o kadar edilgen oynadılar ki rakip nerede oynuyorsa oraya mahkum oldular.

Doll takımına gerçekten iyi bir fizik kondisyon vermiş. Ama belli ki böylesine zaafları olan bir şampiyonla karşılaşacağını hiç düşünmemiş. Hiçbir hücum çabası olamadan kör kontrataklarla beraberliğe razı bir oyundu onlarınki de... Sonuç azap gibi bir 90 dakika oldu.

SERGEN YALÇIN'IN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

SERGEN YALÇIN- O iki değişiklik -VATAN

HENÜZ ligin 3. haftası ve Beşiktaş’ın kaybettiği toplam puan 4.. Kartal’da görüntü çok bulanık, çoook. Sorunlar giderek büyüyor ve ne üzücüdür ki çözümü de bu mantaliteyle zor görünüyor... Son zamanlarda seyrettiğim en zevksiz maçta aklıma en çok Mustafa Denizli’nin kadro tercihi takıldı. Beşiktaş’ın onbirini anlamakta büyük güçlük çektim.

“BEN formsuzum, 90 dakika oynayamam” diye bas bas bağıran Nihat, ilerde tek başına hücum yapmaya çalışıyor. Ona destek için Holosko ve Tello var. Arkalarında ise 3 tane ön libero yan yana. Sanırım Mustafa Hoca ortayı güçlü tutmak adına Uğur’u da Ernst-Fink ikilisinin yanına koymuş. Böyle olunca Beşiktaş’ın gol bulması mucizelere kaldı. Zaten koskoca 90 dakikada iki cılız pozisyon vardı. Nobre de formsuz ama iki hücumcuyla başlamak sonucu değiştirebilirdi.

DOLL’E HELAL OLSUN

G.BİRLİĞİ’NİN hakkını da teslim edelim. Çok iyi takım olmuşlar. Bu sezon Ankara’da çok takımın canını yakarlar. Harbuzi yerinde bir transfer. Tozo ile birlikte orta sahanın tüm kontrolünü ellerinde tuttular. Kahe de Beşiktaş savunmasını çok zorladı. Thomas Doll başarılı bir ekip oluşturmuş. Takımı 90 dakika boyunca oyunu istedği gibi yönlendirdi. Biraz daha akıllı ve kollektif oynamayı becerselerdi o goller de kaçmazdı.

BEŞİKTAŞ dün oyunun hiçbir bölümünde G.Birliği’ne üstünlük kuramadı. Ayrıca rakibin ayağa pas yapmasını ve hücuma çok hızlı çıkmasını da engellemekte büyük sıkıntı çekti. Dün gördük ki Beşiktaş, karşısında diri mücadele eden bir takım bulduğunda zorlanacak. Bu tesbitim diğer büyük takımlar içinde geçerli. siyah-beyazlılar içn en kötü durum ise dörtlü savunma ve önlerindeki üç ön liberoya karşın müdafadaki büyük hatalardı. Adam kaçırdılar, araya atılan toplara yetişemediler ve inanılmaz bireysel hatalar yaptılar.

İLK KEZ GÖRDÜM

MUSTAFA Denizli’nin Nihat’ı bu performansıyla tüm maç boyunca nasıl sahada tuttuğunu anlayamadım. Günümüzde maçları isimler değil, koşan, mücadele edenler kazanıyor. Denizli’nin uygulamalarındaki en büyük şaşkınlığı ise sağ ve sol beklerini değiştirmesi sırasında yaşadım. Bir maç 0-0 giderken iki kanat bekinin birden değiştirildiğini ilk kez görüyorum. Eğer defans hattında böylesi köklü değişikliğe gidiyorsan ya büyük fark yemiş olman gerekir ya da ciddi sakatlıklar olmalı. Aksi durumda hamle şansını yitirirsin. Oysa kenar değişikliklerinin amacı maçın gidişatını değiştirmektir. Beşiktaş takımında çok formsuz var. Bunlardan biri de Denizli.

BEN gidişatı hiç de iyi görmüyorum...

ATİLLA GÖKÇE'NİN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

ATİLLA GÖKÇE- Pazara devam -MİLLİYET

Beşiktaş’ta 10 ya da 10,5 numara arayışı mı önemli yoksa golcü noksanı mı? Bence ikincisi...
 
Anlaşıldı... Beşiktaş yine pazara girecek. Dönüp dolaşıp adam seçecek... Pazarlıklar sürecek, cezalar, tazminatlar ödenecek. Formüller bulunacak ve bu iş çözülecek!
Gençlerbirliği karşısında da görüldü ki bu takım bırakın UEFA Şampiyonlar Ligi’ni, Turkcell Süper Lig’i bile taşıyacak güçte değil! Taktik, sistem, oyun felsefesi filan... Hiçbiri önemli değil. Beşiktaş’ın acilen bir golcüye ihtiyacı var.

Transfer şart!
Sekiz yabancıdan birini maliyeti ne olursa olsun elden çıkarıp piyasadan uygun bir yabancı golcü bulacaklar... Artık Bobo mu gider, yoksa genç Batuhan’a hızlı bir telafi programı mı uygulanır? Bilemem. Ama Beşiktaş saldırdıkça bunalıma giriyor, bastırdıkça eziliyor.

Çünkü gol atamıyor.
Hırs basıyor, öfke kabarıyor... Takım içi telaş ve gerilim artıyor. Çözüm aranıyor bulunamıyor. Sezonun başında beklenmeyen puan kayıpları can sıkıyor.
Ankara’daki maçın ilk yarısında Beşiktaş tek kale oynadı adeta. Denizli’nin Nobre’yi kenarda bekleterek oyuna Nihat’la başlaması, takımın son dakikalarda bir arıza ile karşı karşıya kaldığını gösteriyordu. Nihat, Holosko ve Tello birbirlerinden kopuk ve uzaktılar... Buna rağmen özellikle Uğur İnceman’ın ceza alanına yaptığı ortalar sahipsiz kaldı. Sadece Nihat’ın zor pozisyonda bir vuruşu var, olmadı.
Beşiktaş’ın kanatları da durdu dün... Erhan, Uğur, Holosko sağ kanatta etkin bir işbirliği içinde görünemediler. Sol kanatta da İbrahim Üzülmez adeta tek başınaydı... Ernst ve Tello’dan hücum organizasyonlarında yeterli desteği göremedi. Ya da onlara istediği desteği veremedi.

Kanatları çalışmayan bir takım, ortadan varyasyonlarla hücum düzenler, derin toplarla, sürpriz şutlarla gol arar... Bunları da yapamadılar. Topu ayağına alan, yan paslarla zaman harcamaktan başka bir işe yaramadı. Dış şutlar da göremedik Beşiktaş’tan. O zaman bu boşuna baskının anlamı ne? Hiç!

Gençlerbirliği ilk yarıda kapandı, ikinci yarıda oyuna ortak oldu. Kahe ve Burhan çok etkili ataklara imza attılar. Mustafa da öyle! Derinliğine hücum anlamında ev sahibi takım rakibine oranla daha başarılıydı.

Beşiktaş’ta 10 ya da 10,5 numara arayışı mı önemli yoksa golcü noksanı mı? Bence ikincisi... Nobre’nin gayretlerine saygılar, ama o bir golcü değil... İyi bir hücumcu, o kadar!

Beşiktaş’a iyi bir golcü gerek...
O golcü gelene kadar, sıkıntıya devam

ÖMER ÜRÜNDÜL'ÜN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

ÖMER ÜRÜNDÜL- Beşiktaş biri kurtardı -SABAH

Beşiktaş, hatalı takım tertibi ve ikinci yarıdaki yanlış değişikliklerle kaybetmesi gereken Ankara'daki Gençlerbirliği maçını bir puanla bitirdi. İlk devre hızlı ve atak başlayan Gençlerbirliği idi. Ancak kısa süre sonra oyunun kontrolu Beşiktaş'a geçti. Ernst ve Fink gibi iyi yer seçen ve iyi pres yapan iki ön liberoya bir de Uğur İnceman eklenince rakibin organize olması engellendi ve defans bloğu rahatladı. Hücum girişimlerinin odak noktası üç orta saha ve onlara bölüm bölüm destek veren Sivok'tu. Ayağa paslarla olumlu kat edilen mesafeler, ileri üçlüdeki yanlış kurgu yüzünden üretkenliğe dönüşmedi. Nihat'ın her zaman söylediğim gibi ileride son adam rolüne kesinlikle uygun olmayışı dün gece de Gençlerbirliği defansını rahatlattı. Holosko da devredışı kaldı.

Mustafa Denizli, ikinci yarıya iki değişiklikle başladı. Nobre'yi sahaya sürmesi doğruydu. Ama takıma daha alışmamış, defansif yönü zayıf Rıdvan'a sağ bekte görev vermesi ve Fink'i çıkararak risk alması büyük handikap oluşturdu. Beşiktaş hücumda yine etkili olamadığı gibi, bu sefer ilk devrenin aksine çok ciddi kale önü tehlikeleri yaşadı. Ancak Gençlerbirliği cezayı kesemedi. Sonuçta bence Beşiktaş dün gece iki puan kaybetmedi; bir puan kazandı. Ernst'in müthiş profesyonelliği ile Beşiktaş'ın her zaman için en önemli temel direği olduğu bir kez daha görüldü.

GENÇERLER'İN İKİ HATASI
Gençlerbirliği çok disiplinli ve mücadeleci bir futbol sergiledi. İyi çalıştıkları belliydi. Hücum organizasyonlarında aynı geçen seneki gibi beceriksizdiler. Ama bu sene tehlike yaşayacaklarını hiç tahmin etmiyorum. Dün gece Thomas Doll'dan Burhan'ı ikinci yarıda sol kulvarda kullanmasını beklerdim.

Hakem Koray Gençerler alışılmış biçimde, kendine güvenli ve sakindi. Genelde yönetimi iyiydi. Ama iki tane büyük hatası var. Biri Holosko'ya göstermediği net sarı kart. İkincisi de Sivok'un Burhan'a orta alanda yaptığı harekete faulü çalmamasıydı. Böylece Sivok da ikinci sarı kartla ihraçtan kurtulmuş oldu.

ATIF KEÇECİ'NİN YORUMU DİĞER SAYFADA...[page_end]

ATIF KEÇECİ -Şampiyon bir puan aldı -ZAMAN

Yeni sezonun ilk dış saha maçı Beşiktaş için kolay geçen başkentteydi. Yeni pro-lisanslı teknik direktörü ve yerli yabancı kadroya dahil edilen futbolcularla oynadığı maçlarda beğeni kazanan G.Birliği kağıt üzerinde kolay geçilecek bir ekip olarak değerlendiriliyordu.

Önceki maçlarda Bobo–Nobre ikilisi forvette yer alırken bu defa Holosko ilk onbirdeydi. Mustafa Denizli orta alanı kalabalık tutmayı tercih ederek "önce güvenlik" der gibiydi. Ankara takımının İsveçli orta saha oyuncusu Harbuzi'nin liderliğinde atak futbolu ilk yarıda saha üstünlüğünü elinde tutmasını sağladı.

Erhan'ın bindirmelerde kestiği ilk yarıdaki 4 top arka direk ortası gibiydi ama o alanda hiçbir arkadaşı olmayınca bu hal rakibe avantaj sağladı. Uğur İnceman'ın oyuna hiçbir katkısı olmaması, Fink'in karşı ataklarda müdahalede geç kalışı Ernst'i de bozunca haliyle oyunda üstünlük kurulamadı. İlk 45'te Ernst ve Holosko'nun bırakın çerçeveyi 5 metre yakınından bile geçmeyen şut denemeleri sahadaki görüntünün anlatımı için yeterli olur kanısındayım. Gençlerbirliği forvetleri biraz becerikli olsalar soyunma odalarına skor avantajı ile girebilirlerdi.

İkinci yarıya başlarken bizlerin tespitini haliyle Denizli de yapmış ve Erhan'ı genç Rıdvan'la, dün gece verimsizliği üst seviyedeki Fink'i de Nobre ile değiştirmişti. Ancak ilerleyen dakikalarda etkili olması beklenen geçen sezonun şampiyonu yerine Kırmızı-Siyahlı takım daha çok pozisyon üretti. Tozo, Kahe ve Mustafa Pektemek gol kaçırma yarışı yapar gibiydiler. Mustafa Denizli 80'de İbrahim Üzülmez'i oyundan alıp yerine gene bir defans adamı olan İsmail Köybaşı'nı sokarken beraberliği koruyayım anlayışını sergiliyordu. Bu düşünce şampiyon bir takım için çok düşündürücüydü.

ALİ GÜLTİKEN'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]
 
ALİ GÜLTİKEN- Bir puana sevinmek -SABAH

Günümüz futbolunda en önemli şey tempo Ve çabuk oyun. Bunu yapabilen takımlar rakiplerini hataya zorlarlar. Bu bazı maçlarda son 5 dakika, bazı maçlarda 30 dakika, bazı maçlarda da rakibe göre daha yüksek tempolarda yapılabilir. Amaç rakibin dengesini bozmak ve kendi artılarınızı ortaya koymak ve skoru değiştirmektir.
Dünkü maçta 'Beşiktaş bunu ne kadar yaptı veya yapabildi mi?' diye baktığımızda çok olumlu şeyler söyleyemiyoruz. Özellikle Gençlerbirliği takımının maçın ilk dakikasından bitimize kadar tüm maç süresi içerisinde her topa hakim olduğunda garanti ve basit oynaması, topu kendinde tutmaya çalışması dönem dönem Beşiktaş'ın bıraktığı alanlara çabuk çıkma düşüncesi hepsi başarılı oldu.

Belki gol bulamadılar ama önemli pozisyonlar yarattılar. Bunun karşılığında rakibi zorlaması gereken, sıkıştırması gereken, hataya zorlaması gereken taraf Beşiktaş çok cılız bir kaç pozisyon dışında bunu gerçekleştiremedi. Bunda oyuna başlayan 11'deki orta saha oyuncularının seçimi ve sonrasında yapılmaya çalışılan değişikliklerin etkili olmaması neden oldu.

BÜTÜN YÜK TELLO'YA BİNDİ
Orta alan içinde olmayan özellikle ilk yarıda Fink, Ernst ve Uğur takımın oyun organizasyonun gerçekleştiremediler. Gerçekleştiremedikleri gibi rakibin bu alanda aldığı dönen toplarda da mücadeleleri kazanamadılar. Daha da önemlisi özellikle maçın ikinci yarısında rakibin orta alanda çok iyi pas yapmasına, oyunun temposunu ayarlamasına, çabuk atağa çıkmasına ve buradan oyun kurulmasına engel olamadılar.
Bu üçlünün ilk yarıda yapamadığı işi Tello üstlenmeye kalkınca bu sefer ön taraftan orta sahaya gelme mecburiyeti hissettiğinden Beşiktaş, Holosko'nun da çok dışarda kalmasıyla forvette etkisiz kaldı.

İkinci yarı Tello'nun oyun kurma görevini devralmasıyla ön taraftaki oyuncuların çok etkili ve hareketli olamamaları rakip defansın markajı altında kalmaları da Beşiktaş'ın etkisizliğini devam ettirdi. Beşiktaş kazanamadığına elbette üzülmeli ama bunu düşünürken verdiği bu kadar çok gol pozisyonuyla da aldığı 1 puana sevinebilir.

HAKAN CAN'IN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

HAKAN CAN- Nihat'ı beklerken -FANATİK

Mustafa Denizli yarışmacı bir insan. İddialı ve iddiacı. Eli kalem tutan herkesin yazdığı yazıların hesabını sorar gibiydi.

Mustafa Denizli yarışmacı bir insan. İddialı ve iddiacı. Eli kalem tutan herkesin yazdığı yazıların hesabını sorar gibiydi. Geçen hafta Antalyaspor maçının akışını ve pas trafiğini değiştiren Uğur İnceman ile sonucunu değiştiren Holosko ile başlayıp, “Alın size” dedi, “Çok bilmişler”. Ankara’daki 4-3-3, Nihat’ın solda daha önce Yusuf ve Bobo’da olduğu gibi etkisiz eleman rolüne bürünmesi ve Uğur’un ekstra kötü performansıyla 4-3-0’a döndü. 

Orhan, İlhan, Radeljic ve Aykut’lu savunmanın önüne Tozo ile Cem Can’ı koyan başkent temsilcisi neredeyse pozisyon vermeden devreyi tamamlarken, takımın golle bitecek kontrataklar üretmesinin de anahtarı oldu. Denizli sırtı dönük oynayamayan ve top tutamayan takımın öbür sahada kalmasını sağlamak için Nobre’yi aldı. Nobre’nin ve Rıdvan’ın girişi ne denli doğruysa ekstra kötü oynayan Uğur’un sahada kalması o denli yanlıştı. Nobre top tutamadı, çünkü top alamadı. Kanatlarda oynayan oyuncular sıfıra inip, rakibin dengesini bozamadı, kaliteli tek bir orta yapamadı. Siyah Beyazlılar’ın pozisyonları Tello’nun direkten dönen korneri ile Tello’nun ayağından çıkan paslarda Holosko ve Nihat’ın vuramadığı şutlardı. Ernst her zamanki gibi müthiş, Hakan, İbrahim ve Ferrari iyi, diğer tüm oyuncular sıradandı.

Beşiktaş’ın neredeyse yeni toplanmış bir takım görüntüsü verdiği müsabakada, bu denli kötü gözükmesinin sebebi çokça da Gençlerbirliği takımıydı. Tüm savunma harika, solda oynayan Aykut mükemmel oynadı. Holosko, Nihat, Erhan ve Rıdvan’lı bir kanadı böyle güzel savunmak alkışlanmalı. Harbuzi de sanki Denizli’nin aradığı 10,5 numaraydı. Çok pozisyon kaçırdılar, oyuna bakınca 2 puanı kaybeden onlar!
Mustafa hoca karakteri yüksek ve maç değiştirebilecek Nihat’ı kazanana kadar, puan kaybını göze aldıysa söyleyecek bir şey var: Dön artık Nihat.

CAN ÇOBANOĞLU'NUN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

CAN ÇOBANOĞLU- Decoder bulunamadı -FANATİK

Gol atanın galip geleceği bir maç oynandı dün gece Ankara'da. Gol atanın galip geleceği bir maç oynandı dün gece Ankara’da. Gençlerbirliği iyi takım oluşturmuş. Hocasıyla, futbolcusuyla geçen seneden daha farklı olacaklarının sinyallerini veriyorlar. Oyunun boyunu uzatmadan birbirlerine yakın oynayarak, rakibe alan bırakmıyorlar. Çok koşuyorlar, mücadele ediyorlar ve topun arkasına çabuk geçiyorlar. Tempoyu da mümkün olduğunca düşürmüyorlar. İlhan Başkan belli ki bu sene tribünde daha rahat oturacak. Beşiktaş’ta ise işler iyi gözükmüyor. 10,5 diye çıkılan yolda, henüz buçuğu bile bulunamadı. Geçen sezonun çifte kupası, bu seneye avans olarak düşünülüyor sanki. Önünde Şampiyonlar Ligi ve omzunda çifte kupa apoleti taşıyan Beşiktaş, teğet geçmeyecek krize doğru gidiyor bizden söylemesi...

Ankara gecesinde üç önliberolu Kartal vardı sahada. İkisi bilinen Almanlar, onlara ek olarak Mustafa hoca, bir de ince ayar olsun diye Uğur İnceman’ı sürmüştü sahaya. Rakibin orta saha üstünlüğünü kırmaya çalışmıştı Beşiktaş bu üçlüyle. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Yavaş oynadıkça Siyah-Beyazlılar, Gençlerbirliği’nin iştahını kabarttılar. Tello, Holosko ve Nihat geriye doğru gelip top aldıklarında, kafalarını kaldırıp geldikleri bölgeye baksalar, orada ki yalnızlığı göreceklerdi. Ama bunu hissetmediler, ısrarla geriye geldiler.

Hücum çeşitliliği olsun diye Tello ile Holosko yer değiştirdiler. Bu iyi bir düşünceydi ama zaten başladıkları yerde de, bir şey yapmadıkları için sadece düşüncede iyi kaldılar. Uygulama işe yaramadı. Nihat cılız, İnceman anlamsızdı. Ters kanatta ki içeri girerek, ön tarafı ikilemeye çalıştığı pozisyonlarda ise Gençlerbirliği’nin kalabalık defansına tosladılar. Kanatları denemeliydiler, Gençler’i oradan açabileceklerdi. Onu da yapamadılar. Böyle sıkışık anlarda açamıyorsan rakibini şut denemelisin... Bunu da denemediler.

Decoder’i bulunamayan maçın, 2. yarı değişikleri de fayda getirmedi. Fink yerine İnceman çıksa daha iyi olurdu. Kara Kartal’a bu maçın tek faydası şifre çözücü bir 10 numaranın ortaya çıkmasıdır bizce...

KORKUT GÖZE'NİN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

KORKUT GÖZE- Bu ne hal -HÜRRİYET

Beşiktaş, topu ve oyunu kanatlara taşımakta duyarsız davrandığı sürece, hücum yollarında benzer sıkıntıları hep yaşayacak.

Allah aşkına, savunmadan çıkacak Erhan Güven ile kanat bindirmeleri denemek... Ve bundan da sonuç beklemek hiç akla-mantığa uyuyor mu!

Erhan’ın oyun hevesine hayranım. Ancak, ilk 45 dakikada yaklaşık 10 kez ayağındaki topu ve yaptığı ortayı rakibe gönderen birine böylesine ağır bir görev yüklemek... Ve de ısrar etmek sadece bir zaman kaybı değil mi... Bu bölgenin özelliklerinden hiç nasibini almamış bir genci değiştirmek için ilk 45 dakikanın sonunu beklemenin anlamı neydi. Hiç anlayamadım.

Sol kanada bakıyorum. Bomboş, kimseler yok... Bazen o boşluğa Tello giriyor. Zaman zaman Ernst gidiyor. Fırsat buldukça İbrahim Üzülmez savunmadan çıkıp, hücum denemelerine  girişiyor.

Hepsi de o bölgenin gölge adamları. Sol kanattan topu alacak, Beşiktaş’ı rakip yarı alana taşıyacak ve de kanat organizasyonları oluşturmak gibi direkt bir sorumluluk taşımıyorlar.

Sanki orası ihtiyari bir durak. Gitsen de olur gitmesen de!
Oyunun genelindeki Beşiktaş’a bakıyorum. Bir parkta çılgınca koşuşan çocuklara benziyorlar. Sahada onları yönlendirecek, arada sırada kulak çekip onları doğru yola koşturacak bir ağabey yok.

Herhalde buna da 10.5 numara diyorlar. İşte öyle birini israrla bekliyor Beşiktaş.

TELLO’dan bu işi bekleyenler fazla heveslenmesin. Tello bir maç oynuyor, bir maç kenara çekiliyor. Onun özellikleri başka. 10.5 numara oynayacak kimsenin hiç ara vermeden 90 dakikanın her anında varlığını hissettirmesi gerekir.  Başkan, böyle birini ısrarla alacağını söylüyor, Beşiktaş da özlemle bekliyor!

Fink ile Ernst’i birlikte yorumlamak istiyorum. Birbirini tamamlayacak aynı ekolün iki adamı. Dün, sanki birbirlerini tanımıyan iki yabancıydı.

Onların sorumlu olduğu bölgeden G.Birliği’nin yarattığı pozisyon sayısı, tribünlerin yüreğini oynattı. Orta saha yol geçen hanıydı. Gençler bu bölgede sanki gönül eğlendirdi.

Israrla söylüyorum ve sürekli hatırlatacağım. Nihat Kahveci henüz oynayacak fizik ve moral güçten uzaklarda. Bir takım düşünün, ilk yarıda sadece tek pozisyon yakalıyor karşı kalede. O fırsat da Nihat’ın ayağına geliyor. ..
Arayıp da bulamadığı bir pozisyon Nihat’ın...
Ama nerede o Nihat. Bildiğimiz Nihat nerelerde! 

DÜN gece izlediğim Beşiktaş oyunun hiçbir bölümünde ağırlığını ve varlığını hissettiremedi. Holosko, zaman zaman savunmaya, bazen de Nihat’ın yanına giderek oynaması gereken bölgeleri terketti.

Oysa, kanatları kullanarak rakip savunmayı yıpratacak ve Beşiktaş’a hücum kulvarları açacak tek adamdı. Yanlış yerlerde iş aradı.

Uğur İnceman oyunun hiçbir anında görünmedi. Sivok’un fırsat buldukça oyuna ve hücuma katılma isteği iyiydi. Ancak, kaptırdığı ve attığı hatalı paslar  korkuttu.
Beşiktaş’ın en iyisi kimdi diye sorarsanız... Ferrari’yi işaret ederim.
Gençlerbirliği’nin böyle bir dirençle oynayacağını düşünmüyordum. Beşiktaş’ı yordu, düşündüğünü uygulamasına hiç fırsat vermedi.
Doğrusu, oynadıkları oyun, hücuma çıkışları ve pozisyon oluşturmakta Beşiktaş’tan daha farklıydı.

Beşiktaş için fazla bir şey söyleyemeyeceğim...
Oynadıkları oyuna şöyle bir baksınlar. Ve perişan hallerini gözleri ile görsünler. 

İSMAİL ER'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

İSMAİL ER- Dahiyane hareketler -HÜRRİYET

Mustafa hoca maç öncesi sahaya çıkacak ilk 11’i açıkladığında şaşırmayan oyuncunun olduğunu sanmıyorum.

Deneme yanılma yöntemi ile takım oluşturulursa, ancak bu kadar kötü olur. Beşiktaş karşılaşmaya üç ön liberolu, santrforsuz, forvetlerle gol arayan bir sistemle başladı. Mustafa hoca herhalde “Hamle yaptı” desinler diye önemli oyuncuları, özellikle de Nobre’yi yanında oturtuyor.

32’nci dakikada ilk kornerini, 36’ncı dakikada ikinci kornerini kullanıyor Beşiktaş... 41’inci dakikada da ilk autunu atıyor Gençlerbirliği. İki kupalı ve geçen sezona göre takviyeli Beşiktaş’ın düştüğü duruma bakar mısınız...

6.5 milyon Euro’luk İsmail Köybaşı kulübede, 1 milyon Euro’luk Rıdvan Şimşek kulübede, acaba hangi maçta oynayacak bu genç arkadaşlar! Futbolcu yedek kulübesinde mi yoksa sahada mı yetişir, anlamış değilim. Hem maç, hem de genç futbolcu kazanamayacaksın Mustafa hoca! Bu düşüncelerimi ilk yarıda yazdım; ikinci devrede ne bir harf ekledim, ne de çıkardım.

Görüyorumki 46’ıncı dakikada Nobre ve Rıdvan oyunda...
Sevgili Yıldırım başkan kendi parasını görev verdiği teknik adamların isteği doğrultusunda, düşünmeden Beşiktaş’ın transferi için harcarken, Mustafa hoca da sahada düşünmeden bozuk para gibi takımı harcıyor.

Sevgili Başkan da adrenalin fazlalılığından locada yerinde oturamıyor. Gençlerbirliği’nin yeni transferi Harbuzi ayarında bir oyuncu Beşiktaş’ta yok. Tello örneği ortadayken iyi bir izleme komitesi oluşturulmuş olsa böyle mi olur?

Bu Gençlerbirliği bu sezon hem çok keyif verir, hem de geçen sezonlarda yaşadığı sıkıntıları kesinlikle yaşamaz.

Böyle giderse Allah, önce sevgili başkana, yönetime ve en önemlisi 12’nci adama sabır ve kolaylıklar versin.

ZEKİ ÇOL'UN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

ZEKİ ÇOL- Bırakın kazanmayı Beşiktaş pozisyona giremiyor -ZAMAN

İlk yarı bittiğinde kendimi zorladım... Futbol keyfi olarak aklımda kalan ne? Bunun yanıtını aradım. Açıkçası pek bir şey bulamadım.Çünkü iki takımda da oyunu yönlendirmekle ödevli oyuncular, fazlasıyla yetersiz kalmıştı.
Savunmacıların daha dikkatli oldukları bir gerçekti. Ama onları zorlayacak atak girişimleri de yok denecek kadar azdı.

Beşiktaş, Nihat'ı önde oynatarak maça başladı. Denizli, Nobre'yi kenarda tutup, tercihini Nihat'tan yana kullanınca Beşiktaş doğal olarak ileride top tutmakta zorlandı. Nihat türünde bir oyuncuyu santrfor oynatıyorsanız, oyun tercihinde de bazı değişiklikleri yapmalısınız. Nihat pivot santrfor değil. Yüksek toplarda etkili değil. Çabuk, hareketli, tek vuruşları iyi yapan bir oyuncu. O zaman Nihat'ı savunmanın arasına, arkasına atılacak toplarla buluşturarak, onun bilinen özelliklerinden yararlanmalısınız. Oysa Beşiktaş'ın dün sahaya sürdüğü başlangıç onbirinde, Nihat'ı bu tür toplarla buluşturacak oyuncu yok denecek kadar azdı. Bir tek Tello o topları atabilir. O da rakip tarafından iyi kontrol edilince, Nihat'ın o bölgede oynatılmasının hiçbir yararı olmadı. Artı, çapraz koşularla öndeki dış oyuncuların santrfor arkasına girmelerini sağlayacak paslar da atılmadı. Oyunun orta alanda sıkıştığı, rakibin alanları iyi kapattığı böylesi oyunlarda hücuma etkinlik katmak için iki seçenek vardı... Biri dış şutlarla avantaj sağlamak. İkincisi kanatlara işlerlik kazandırmak. Beşiktaş oyunun ilk bölümünde bunları da yapamadı. Erhan'la birkaç kez sağ kanattan bindirdi. Lakin Erhan, topu sürekli arkadaşlarının aksiyon sahalarının dışına ortaladı.

Bu arada yadırgadığım bir hareketi de belirtmeliyim. Bir korner atışı sonrası oluşan taçı Nihat kullandı. Takımın santrforu taç kullanmaz. Böylesi zamanlarda gol bölgelerinde kendisine gelecek topu bekler!

Mustafa Denizli, ilk yarıdaki etkisizliği gidermek için ikinci yarıya iki değişiklikle başladı. Sağ bekte verimsiz Erhan'ın yerine Rıdvan, Fink'in yerine ise Nobre'yi oyuna aldı. Nobre'yi santrfora, Nihat'ı arkasına çekti. Böylece bir fazla hücumcu oynatıp verimsiz kalan orta sahada da hem topa daha fazla sahip olmak hem oyun organizasyonunu daha aktifleştirmek istedi. Bunu kısmen gerçekleştirdi. Söz gelimi Nihat, oyuna daha fazla katıldı. Beşiktaş rakip alanda daha fazla top dolaştırdı. Ancak pozisyon üretiminde yine çok yetersiz kaldı.

Aslında Beşiktaş'ın temel sorunu da burada yatıyor zaten. Ve bu sorun yalnızca bu maça özgü değil. Hücum organizasyonunda Beşiktaş'ın açıkça gözlenen yetersizliği var. Hele de Yusuf'un olmadığı oyunlarda bu sorun kendisini çok daha fazla hissettireceğe benziyor. Çünkü Beşiktaş'ta kanatlar işlemiyor. Orta alan destekli organize ataklarla ceza sahası içine girilemiyor. Maçı değiştirecek oyuncu sayısının sınırlı oluşu, iyi kapanan savunmalar karşısında takımı seçeneksiz bırakıyor.

G.Birliği, oyun disiplinini maç boyunca bozmadı. Çok iyi mücadele etti. İyi savunma yaptı. Beşiktaş'ın risk üstlendiği ikinci yarıda geniş alanlar bulup, etkili kontrataklarla gole yaklaştı. Yakaladığı fırsatları değerlendiremedi ve kazanabileceği maçı beraberlikle noktaladı. Son şampiyon Beşiktaş, lige sancılı girdi. Üç maçta 4 puan kaybetti. Beşiktaş'ın acilen toparlanması gerekiyor. Bu kısır oyunla ileride daha büyük sıkıntılar yaşayabilir.

ERSUN YANAL'IN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]
 
ERSUN YANAL -Beşiktaş’ın geçen yılki iştahından eser yok -VATAN

BEŞİKTAŞ önde oynamaya ve rakiplerine baskı uygulamaya çalışan bir takım.. Böyle oynayan takımın rakip stoperleri oyalayacak, bunaltacak 1 veya 2 merkez santrfor kullanması akılcı bir çözümdür.. Hele G.Birliği gibi iyi kapanan ve diri savunma yapan takımlara karşı.. Beşiktaş’ın elinde bu özelliği taşıyan 2 adam var: Bobo ve Nobre.. Hadi Bobo sakattı ama Nobre’nin ilk 11’de başlamaması, ön tarafta Beşiktaş’ın zaafiyet taşımasına neden oldu..

MUSTAFA Denizli’nin dün gece için tuhaf seçimleri vardı.. Sağ açıkta Holosko’nun oynaması normal, solda Tello normal ama ortadaki Nihat kule gibi defansın arasında fiziksel açıdan ezildi.. Bu üçlüye geriden destek olması beklenen adamlara bakarsanız Uğur İnceman, Fink ve Ernst.. Üçü de defansif orta saha.. Nitekim en ufak bir hücum aksiyonu üretemediler.. Mesela bu bölgede Serdar Özkan niye denenmiyor, akıl sır erdiremiyorum..

BEŞİKTAŞ’IN futbolunun güdüklüğünün sebebi sadece buradaki seçimler değildi.. Bu tabloda kanatların işlevi çok önemliydi.. Oysa ne Erhan, ne 2. yarıda onun yerine giren Rıdvan, ne Üzülmez ne de İsmail G.Birliği’nin kademeli takım defansını aşıp çizgilere inebildiler veya olumlu orta üretebildiler.. Ortaların çoğu kalabalığın arasına ve rastgeleydi.. Denizli, iki kanadı da değiştirip bu verimsizliği kabul etti ama geç kalmıştı..

OYUNCU seçimleri böyle olunca Beşiktaş oyunun hakimiyetini eline alamadı, alamadığı gibi bir de G.Birliği’ne bıraktı.. Thomas Doll, Alman disiplini ve direncini takımına hemen aşılamış.. G.Birliği, takım halinde topun peşinden çok iyi koştu, Beşiktaş’ın alanlarını mükemmel daralttı, resmen rakibinin top yapmasına izin vermedi, ayrıca dan-dun oynamadı..

DÜŞÜNÜN, ilk oyuncu değişikliğini 89. dakikada yapmalarına rağmen hiç yorulmadılar.. Üstüne, 3. bölgede Cahe başarılı performans sergileyip kendisine gönderilen her topu tutmayı ve Mustafa ile Burhan’a hücum pasına dönüştürmeyi başardı.. G.Birliği’nin 60. dakikadan sonraki bu atak futbolu, Beşiktaş’ın yorulmasına neden oldu.. Beşiktaş sürekli geri koşup G.Birliği’ni kovalamak zorunda kaldı ve genelde rakipleri boğmaya alıştıkları son yarım saatte bu kez rakibin gölgesinde kaldılar.

BEŞİKTAŞ’LA ilgili öteki gözlemlerim şöyle:

1 G.Birliği’nin direnci nedeniyle 3. bölgeye giremeyen Beşiktaş’ın tek şansı duran toplar veya uzaktan şutlardı.. Ama kanatların işlememesi nedeniyle oyun göbeğe birikince G.Birliği rakibine şut şansı bile tanımadı.. Bu takımda Tello, Fink, Ernst, Nihat iyi şut atan adamlar ama 90 dakikayı siftahsız kapadılar..

2 Ferrari’yi çok beğendim.. Çok kritik top kesmeler yaptı, havadan da geçit vermedi.. Sadece G.Birliği’nin tempoyu arttırdığı son yarım saatte Sivok ile aralarında kademe uyumsuzluğu gözlendi.. İbrahim Toraman sakatlıktan çıkıp takıma girerse, Ferrari ile daha iyi bir ikili oluşturabilirler..

3 Nihat yapısı itibarıyla merkez santrfor oynaması imkansız, santrforun arkasında görev alması gereken bir futbolcu.. Dün oynadığı yer yanlıştı ama Nihat’ta da muazzam bir fiziksel eksiklik var.. Mustafa Hoca sanırım maç oynata oynata onu forma sokmaya çalışıyor ama bu şekilde pozisyon kısırlığı yaşanıyor.. Nihat’ta Güiza’nın geçen yılkı travmasına benzer bir durum gözlüyorum..

4 Beşiktaş’taki en önemli değişiklik, geçen sezonki kazanma arzusu ve futbol iştahının yerini tedirginliğe bırakması..

5Hakem Koray Gençerler maçın temposunu yükselten en önemli faktördü.. İkili mücadelelere prim verdi, oyunu akıttı, maçın kontrolünü hiç kaçırmadı.. Tek hatası Sivok’u 2. sarıdan atmamasıydı.. Beşiktaşlılar’ın onu niye protesto ettiğini pek anlayamadım.. Çünkü sorun hakemde değil, Beşiktaş’taydı..

ÖMER GÜVENÇ'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

ÖMER GÜVENÇ -Beşiktaş tat vermedi -AKŞAM

Geçen hafta Antalyaspor karşısından mutlu bir şekilde üç puanla ayrılan Beşiktaş, dün Ankara'dan bir puanla mutsuz döndü. Aslında Beşiktaş, Nihat'ın iki, bir de Holosko'nun ayağından olmak üzere mutlak goller kaçırmasına rağmen, sahada çok koşan, daha iyi futbol oynayan takım Gençlerbirliği'ydi. Defanstan çok hücum futbolunu düşünseler belki golü bulup üç puanın sahibi olabilirlerdi. Zaman zaman çok iyi kontratak yaptılar. Bu kontrataklardan golü de bulabilirlerdi. Ancak Beşiktaş defansının en iyisi olan Ferrari, zamanında yaptığı müdahalelerle gole izin vermedi. Mustafa Hoca'nın, Fabian, Fink ve Uğur gibi defansa dönük üç oyuncuyla orta sahada başlaması bana göre son derece yanlıştı. Beşiktaş'ta dün yardımlaşmada en alt düzeydeydi. Topu ayağına alan Beşiktaşlı pas atacak arkadaşını aradı ama bulamadı. Bulamazdı da.. Çünkü kimse pas almak istemiyordu. Hatta aman bana atmasınlar diye saklanıyordu bile. Pas yüzdesi de çok düşük olunca ortaya kötü bir futbol çıktı.

Çok şeyler beklenen Nihat, dün de vasatın altında futbol sergiledi. İki tane inanılmaz gol kaçırdı. Erhan, çok iyi niyetli, çok çalışan ve koşan bir oyuncu. İyi de bindiriyor. Ama o bindirmelerden hep boş döndü. Yaptığı sekiz tane ortadan, yedi tanesi olumsuzdu. Yazık günah o kadar emeğine, çalışmasına.. Sanki bal yapmayan arı gibi..

Beşiktaş'ta vasatın üstünde performans gösteren iki oyuncu vardı; biri Ferrari diğeri Tello. Onların bu çabası da tabii ki yetmedi. Özetle Beşiktaş, oynadığı futbolla hiç mi hiç tat vermedi. Üç maçta kaybedilen puan sayısı dört. Şampiyonluğa oynayan bir takım için biraz fazla.. Maçın hakemi Koray Gencerler iyi bir yönetim gösterdi. Çıkardığı kartlarda da haklıydı.

SİNAN VARDAR'IN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

SİNAN VARDAR -Beşiktaş'ta keyifler kaçtı -AKŞAM

Turkcell Süper Lig'de Gençlerbirliği ile Beşiktaş arasında oynanan 3. haftanın açılış maçı özellikle ilk yarıda arzu edilen tempo ve seyir keyfinden çok çok uzaktaydı. Orta alan mücadelesi şeklinde geçen ilk yarıda her iki takım da rakip ceza sahasına kadar girse de beklenilen bitirici vuruşlar bir türlü gelmedi.

Siyah-Beyazlılar'da ilk olarak adını anmak istediğim futbolcular Uğur İnceman ve Erhan Güven'di. Dün gece ortaya koydukları performans benim için tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı. Bu denli etkisiz bir oyun çıkaracaklarını açıkçası hiç mi hiç tahmin etmiyordum. Mevcut kadrodaki oyuncu sayısını indirmeyi planlayan Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, Uğur ve Erhan'ı bir an önce takımdan göndermeli. Deneyimli teknik adamın ikinci yarı şans verdiği Rıdvan ise çok daha süratli göründü. Siyah-Beyazlılar'ın Getafe'den yeniden bünyesine kattığı İbrahim Kaş bence son derece yerinde bir transfer. Sağ kanatta büyük bir boşluk var ve genç oyuncu buraya ilaç olacaktır. Stoperde de görev alabilmesi onun artı özelliklerinden biri.
Şunu da belirtmek gerekir ki, Beşiktaş'ın Ankara'dan 1 puanla dönmesini belirli oyunculara bağlayamayız. Tabii ki Yusuf'un sakatlığı nedeniyle kadroda yer alamaması orta alanda yaratıcı oyuncu sıkıntısı çeken Siyah-Beyazlılar'ın önemli handikaplarından biri. Geçen hafta Antalyaspor karşısında yıldızı parlayan Tello ile ikinci yarı oyuna dahil olan Nobre ve büyük umutlarla gelen Nihat Kahveci dün gece pek bir varlık gösteremediler desek yeridir. Özellikle, hala kendini birilerine ispatlamaya çalışır gibi duran Nihat'ın eski günlerine dönmesi zaman alacak gibi duruyor. Üzerindeki psikolojik baskıyı bir an önce atmalı.

Bir paragraf da Gençlerbirliği'ne ayırmakta fayda var. Alman calıştırıcı Thomas Doll, Gençlerbirliği'ne öncelikle disiplin getirmiş. Kırmızı-Siyahlılar, 4-3-3 sistemini layıkıyla uyguladı dün akşam. Başkent temsilcisi bu sezon kolay kolay gol yemeyecek gibi görünüyor... Tek handikapları ise bir o kadar zor gol atacak gibi durmaları. Burhan ve Mustafa ortaya koydukları oyunla milli takımın geleceği için de olumlu sinyaller verdiler.

Ligde geçen hafta Antalya'yı yenerek moral bulan Beşiktaş, dün gece aldığı beraberlikle keyifleri kaçırdı.

TURGAY DEMİR'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

TURGAY DEMİR -Sancılı değişim -FOTOMAÇ

Rüştü, Toraman, Ekrem, Bobo, Delgado, Nobre, Gökhan Zan. Geçen sezon şampiyon takımın ideal 11'inde olup da dün gece sahada olmayanlar bunlar... Hakan, Ferrari, Erhan, Uğur, Fink, Nihat... Geçen sezon yedek oturanlar ve yeni gelip de 11'e girenler de bunlar...

Bir bölümü zorunlu, bazıları keyfe keder bu değişim çifte kupalı şampiyonun kimyasını bozmuş Hazır olmayan Nihat, çok top kaybeden Uğur, etkili ortalar yapamayan Erhan ve kontrolsüz Ferrari başlıca arızalar... İki haftadır kötü oynayan Fink'i de bu isimlere eklemeliyiz. Beşiktaş, Gençlerbirliği önünde topa daha çok sahip olarak oyunu kontrol etmeyi hedefledi... Rakibin baskı yapmadığı bölgede al gülüm, vergülüm paslaşmalarıyla bu hedefe varmaları mümkün değildi... Ceza sahası önünde inanılmaz yanlış tercihler kullandılar...

Denizli ikinci yarıya Nobre ve Rıdvan'la başlayarak arızaları gidermeyi hedefledi. Bir de Nihat'ı çıkarmalıydı onu yapmadı... Rıdvan sağ kanata hareket getirdi, Nobre de rakip savunmayı rahatsız etti. Ancak arkadan Uğur ve Tello'nun doğru zamanda, doğru hamleler yapmayışları ve pas trafiğini ayarlayamamaları beklenen pozisyonların üretilmesini engelledi.. Zor pozisyon bulan bir Beşiktaş vardı sahada İki takımın forvet ve savunma hatları arasındaki mesafeyi 30 metre civarında tutmaları oyunu sıkıştırınca teknik becerisi yüksek oyuncu eksikliği gün gibi ortaya çıktı...

Beşiktaş'ta Tello dışında becerikli krampon olmayınca golü bulması tesadüflere kaldı... Yazık... Beşiktaş üç kuruşluk futbol oynamadı, kazanmayı hak etmedi.. Gençlerbirliği ise ikinci yarıda hem kazanma azmini korudu, hem de iki net pozisyon buldu.. Beşiktaş bu futbolla yenilmediyse haline şükretmelidir. Üç hafta da 4 puan kayıbın hesabını birileri vermeli diyeceğim ama o hesabı kim soracak ki?

İLKER ATEŞ'İN YORUMU DİĞER SAYFADA... [page_end]

İLKER ATEŞ- Kayıp şampiyon -FOTOMAÇ

Bu sezonun Beşiktaş'ından bir şey anlamadığım şeklindeki görüşümü yazık ki koruyorum... Hani dün Ankara'da yabancı bir dostuma rastlasam ve "Gel seni çifte kupalı şampiyonun maçına götüreyim" desem herhalde 90 dakika sonunda müthiş mahcup olurdum... Arkadaşım belki bana küfretmezdi ama sanırım tepkisini bir şekilde belli ederdi. Niye? İnanın Beşiktaş futbol oynamıyor...

Oynamadığı gibi sahadaki futbolcuların hiçbirinin ligin başladığından haberleri bile yok... Çünkü hazırlık maçı temposunda oynuyorlar... Şöyle aldığım notlara bakıyorum maçın galibiyete yakın tarafı, hatta hak eden tarafı kesinlikle Gençlerbirliği... Ankara takımının maç boyunca kaleyi bulan ya da bulmayan 5-6 şutu ve kaçan yüzde 100 iki net pozisyonu var... Bunlardan birisini Hakan, diğerini de Beşiktaş adına melekler kurtardı..

Pozisyonlar artmadı
Peki Beşiktaş'ın hiç mi bir şeyi yok? İnanın maç boyunca sadece Nihat'la oluşan net bir pozisyon var... Hepimizin hayranlık duyduğu bu Nihat pozisyonu için "kaçtı" falan demeye gerek yok. Denilecek şey Nihat'ın bu net pozisyonu eline yüzüne bulaştırdığı olmalı... Beşiktaş ilk yarı Nihat'la tek forvet oynadı... Bu oyun biçimi maç sonuna kadar devam etse Beşiktaş sıfır pozisyon çekmeye devam ederdi... İkinci yarıda Mustafa Denizli, Nobre'yi oyuna alarak Holosko ve Nihat'la birlikte golcü adamların sayısını üçe çıkarttı. Ne varki Beşiktaş'ın pozisyonlarında en ufak bir artış olmadı... Bu Beşiktaş'ı seyreden hiç kimsenin futboldan keyif alması mümkün değil... Ben Denizli'nin de gördüklerinden büyük eziyet çektiğinden eminim. Futbolcular eğer bir şeyler oynadıklarını sanıyorlarsa video başına geçip oynanmış üç maçı dikkatlice izlesinler. Görecekler ki ne takım olarak, ne kişisel olarak ortaya koydukları hiçbir şey yok. Şampiyon hâlâ kayıplarda ve bu futbol çifte kupaya hiç yakışmıyor.

TREND HABERLER
Yorumlar
TREND HABERLER