Yazarlar Beşiktaş için neler yazdı
Lige kötü bir giriş yapan Beşiktaş 4. haftada 3. beraberliğini Antep karşısında aldı... Spor yorumcuları siyah-beyazlı ekip için şunları yazdı...
MEHMET DEMİRKOL- Panik atak -MİLLİYET
Beşiktaş, iştahsız değildi. Maçı kazanmayı istediler. Mustafa Denizli’nin hafta içinde yaptığı çıkıştan gerekli mesajları almış gibiydiler. Biliyorsunuz Mustafa Denizli o açıklamayı basına değil, basın üzerinden oyuncularına vermişti. Dün bu mesajın alındığını gördük. Ancak bu mesajın yan etkileri de olmuş.
Başta dediğim gibi takımın iştahı yerindeydi. Ancak çabuk olmaktan ziyade aceleci, rakibi boğmaktan ziyade birbirinin üzerine çıkan, hücumda soğukkanlı olmak yerine çok sık ofsaytta kalan, bir takım oldular. Beşiktaş ataktan çok, panik ataktı.
Halbuki Erkan, Deumi, Sezar ve Oğulcan’dan kurulu şüpheli Antep savunması onlara gerekli boşlukları tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi verdiler. Antep’in zannediyorum yokluktan tercih ettiği bu savunma hattını İnönü’de geçememek Beşiktaş’ta şu ana kadar gördüğümüz en önemli S.O.S sinyali.
Bu panik atak halinin tek istisnası oyuna akım, hırs ve organizasyon bilgisi aşılayan tek oyuncunun Fabian Ernst olduğunu söylemek lazım. Derin La Liga tecrübesine rağmen Nihat’ın onca ofsaytta kalışı, yanlış şut tercihleri, gol stresi de göze çarpıyordu.
Denizli’nin, Ernst’i oyundan alışı sanırım taraftarın gözündeki güvenilirliğini oldukça sarsacak. Nihat ise Beşiktaş’tan ayrıldığı günlerde bile o genç ve tecrübesiz halinde dahi görmediğimiz bu psikolojik toyluk nasıl giderilir bu konuda da sanırım yardım gerekli. Beşiktaş, milli maç arasında önce sakinleşmeli. Sonra organizasyon sorunları ile ilgilenmeli.
Şunu kabul edelim. Gençlerbirliği maçındaki kekemelik, rakibe teslim olma hali dün yoktu. Ancak, bu kez de panik haline teslim olundu. Bunu Tabata’yı ya da Ronaldinho’yu transfer ederek çözmek kolay değil. Bu sorun Mustafa Denizli’nin karşısına Fenerbahçe’deki ikinci senesinde de çıkmış ve Şampiyonlar Ligi’ndeki korkunç sonuç sonrasında da görevine son verilmesiyle sonuçlanmıştı. Umarız Denizli’nin o günden sonra geliştirdiği bir tedavi metodu vardır.
ERMAN TOROĞLU'NUN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
ERMAN TOROĞLU- Kargaları çağıran sensin Mustafa -HÜRRİYET
BU futbol öyle bir olay ki her maç teknik direktör için değişik bir bahane bulabilirsiniz.
Tabii ki bu teknik direktör de bu işlere çanak tutmamalı. Bunu neden yazıyorum. Beşiktaş’ın bu kadrosunda bir buçuk santrforu var. Biri Nobre, diğeri yarım Bobo. Öncelikle şunu kabul etmek lazım. Nihat santrfor tipine bir oyuncu değil. Santrforun arkasında oynayan ve onun açtığı yerlere giren, oralardan rakip defansa batan ve oralardan şut atan bir oyuncu. Yani, aradan sürpriz çıkışlar yapan bir tip.
Gaziantepspor’un arka ortasındaki iki uzunun arasına Nihat’ı sokunca bu oyuncuyu eziyorsun. Nihat bu sefer geriye kaçınca, o ikili rahat oynuyor. Bu sefer Holosko ile Serdar etkisiz hale geliyorlar. Diyelim ki Holosko ile Serdar kenardan top getirdiler, orta yaptılar. Kafayı kim vuracak? Yine kimse yok. Yani, Beşiktaş orta sahaya 10 numara, 10.5 numara derken bu sefer santrfor sorunuyla karşılaştı. Bu da Beşiktaş’ın uzun zamandır süren transfer politikasının yanlışlığı.
Hikaye mücadele
Yönetim net kararlar verip, nokta transferler yapamıyor. Dörtte bir, beşte bir para verip alacakları oyuncuları çok büyük paralar vererek alıyor. Haliyle de verdikleri paraların, karşılığını alamıyorlar. Dün gece Beşiktaş’a baktığınızda mücadele var mı? Eh işte. Ama nereye? Çoğu boşa.
Gaziantepspor’un ilk defa bu yıl akıllı top oynadığını gördüm. Neden? Bütün futbolcular birbirlerine yardım ettiler. Şov yapıp kendilerini göstermeye kalkmadılar. Orta alan ve defanslarını boşaltmadılar. Kontrollü hücuma kalktılar. Beto iyi değildi. Belki de Beto’nun morali, Tabata’ya verilen paradan bozulmuştur! “Ben de bu kadar para etmez miyim acaba” diye.
Siyah beyazlılar fazlaca kenara inip, orta yapmadıkları için rakip defansı zorlayamadılar. Aslında top Gaziantepspor yarı sahasında fazla oynandı ama hikaye oynandı.
Kafam karıştı
Hakem Deniz Çoban, kötü maç yönetmedi. İki takımdan birer tane aldatmaya yönelik hareket vardı. Sarısını kullanmadı, takdiridir. Maç da onu zorlamadı. Ama şu var, iyi niyetli bir hakem. Şartlanmıyor, gördüğünü çalmaya çalışıyor. Fazlaca büyük, küçük takmıyor. O iyi.
Gaziantepspor, İsmail Köybaşı ile Tabata’dan 14 milyon Euro para aldı. Yani, kamyonla para. Bu iki futbolcu kötü oyuncular mı? Hayır. Peki dünya piyasasında bu parayı ederler mi? Kesinlikle hayır. Helal olsun, hem 14 milyon Euro’yu aldılar hem de o Beşiktaş’tan puan. Ama, Tabata da kafam karıştı. Hem dün geceki Beşiktaş maçında hem de geçen seneki Beşiktaş maçlarında cezalı olup oynamadı. Bu çok büyük bir tesadüf mü acaba?
Sevgili Mustafa, senin takımın böyle futbol oynadığı müddetçe kargalar kendiliğinden gelmez. Sen çağırmış olursun. Onların kategorisi leş mi olur, kılavuz mu? Onu da ben bilemem.
AHMET ÇAKAR'IN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
AHMET ÇAKAR- Bravo Denizli -SABAH
Yarattığın takımla gurur duyabilirsin. O kadar iyi oynuyorlar ki bu sene hem lig hem de Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olabilecek müthiş bir kadro yaratmışsın. Üstelik bu takımı Çeşme'de oturup tatil yaparken planlamışsın. Bazı kargalar Beşiktaş'ın kötü yolda olduğunu söyleyebilirler.
Ama onlara inanma, onlar leş kargalarıdır ve sana yol gösteremezler. Mesela ne iyi ettin de dün gece oyun sitilleri birbirlerine yakın Serdar, Nihat ve Holosko'yla başlayıverdin.
Ondan sonra da bu orta boylu adamlara geriden uzun toplar çıkarttırdın. Ne iyi ettin de sahanın en iyisi Ernst'i oyundan aldın. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi sol beki olarak fiyatlandırılmış İsmail'i kutlaman lazım. Şaka bir tarafa Denizli sınıfta kaldı.
Daha sezon başında bu kadar puan kaybı Beşiktaş'ın kendine güvenini alır götürüverir. Zaten stresi kaldıramayan bir oyuncu topluluğu var. Son vuruşlar ve son paslar baskıdan dolayı hep kötü. Ernst ve Fink ne kadar ileriye yakın oynasalar da yaratıcılıkları kısıtlı. Her iki bekinin hücum etkileri çok az. Peki şimdi ne olacak? Diyebilirsiniz ki, "Bu takıma Yusuf ve Tabata da gelecek ve her şey düzelecek."
GAZİANTEP GOLÜ DÜŞÜNSE...
Bu o kadar kolay mı? Bu kadro Şampiyonlar Ligi'nde güçlü rakiplere karşı ne yapacak. Geçen sene iki kupayla gelmiş olan çok başarılı bir yıldan sonra 'takımı sabota edin' deseler ancak bu kadar edilir. Dört haftada toplam 6 puan kayıp var. Allah Beşiktaş'ın sonunu hayırlara getirsin. Antep biraz golü düşünse biraz panik yapmasalar maçı alıp gidebilirlerdi de.
Hakem Deniz Çoban bazı faul hatalarına rağmen iyi maç yönetti. İkili mücadelelere izin verdi. Ofsayt diye iptal ettiği gol de doğru. Ayrıca kaleci Mahmut'un da hareketi topa olduğundan penaltı değildi.
HAŞMET BABAOĞLU'NUN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
HAŞMET BABAOĞLU- Yetersizlik! -FOTOMAÇ
Teknik direktör Mustafa Denizli, taraftarları İnönü Stadı'ndaki şölene çağırmıştı hafta içinde. Bu kadar şut, bu kadar pozisyon ama yine gol yoktu! Beşiktaş'ta ilk dört haftada yolunda gitmeyen şey nedir? Çok basit iki cevabı var: Organizasyon yetersizliği ve kanatların zayıflığı... Şimdi Beşiktaş'ta tempolu hücum ve durmadan rakip kaleye yönelik şut atma hevesini görmek bizi yanıltıyor. Soruyorum, tek bir zekice atılmış final pası görebildik mi? İbrahim Kaş'ın maçın başındaki hareketi hariç ceza sahasına kat edip penaltı noktası yakınlarındaki arkadaşına top atmak isteyen kanat oyuncusu ve akını görebildik mi? Beşiktaşlılar'ın bunları görebilmesi için Galatasaray'da Elano veya Arda'ya, Fenerbahçe'de Alex ve Gökhan'a bakmak zorunda kalması acı! Beşiktaş şuursuzca hücum ediyor. Seyretmesi güzel bazen. Ama bu gol için örgütlenmek anlamına gelmiyor!
Kalite elbette önemli
Ernst'i kenara alıp yerine Uğur'u sokmak doğru muydu? Ernst çıkabilir ama yerine girenin Uğur olması Beşiktaş'ın sıkıntısına işaret ediyor. Oysa bu yıl şampiyonluk, kadronuzda her bölgeye iki iyi adam gerektiriyor. Bir adam çıkacak ama yerine giren de en az onun kadar kaliteli olacak... l Tabata transferi dün akşam İnönü'de gördüğümüz Beşiktaş'ın tablosunu değiştirir mi? Zaten dünkü maç bir hafta önce başladı. Tabata uyduruk ikinci sarıdan kırmızıyı gördüğünde. Etik bakımdan tatsız bir manzara. Ama bu işler artık bu hale geldi ne yazık ki! Tabata'nın siyah-beyazlı takımda ne yapacağına gelince, dünkü Tello'dan farklı bir etkisi olur mu? Orası şüpheli!
10 numara lazım ama...
Dün her şeyi Tello yaptı. On buçuk numara gibi oynadı. Ama oynadı da ne oldu? Hiç!.. Tabata belki topu rakip ceza sahasına dikine sokmak konusunda biraz daha etkili olur. Ancak... Şimdi söyleyeceğime dikkat edin! Beşiktaş on numara arıyor fakat on numaraya ihtiyaç duyan bir futbol düzeninde oynamıyor ki! Beşiktaş'ın kanatlarının kalitesini artırmak lazım aslında... l Sürekli puan kaybediyor Beşiktaş. Bu şampiyonluk yolunda şimdiden problem olur mu? Bunu söylemek için çok erken. Ama şu da açık, bizim ligimizde gol yememek için çalışan takım ancak berabere kalır. Alsa alsa da bir puan alır. Gol yerim ama daha çok gol atarım diyen takım ise şampiyon olur... Denizli'nin bu gerçeği görmesi gerek!
SERGEN YALÇIN'IN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
SERGEN YALÇIN- Gelecek karanlık -VATAN
BEŞİKTAŞ bal yapmayan arı. Tempolu oynuyor, mücadele ediyor ama final vuruşunu beceremiyor. Geçen sezon gol atmakta hiç zorlanmayan Kartal, ne ilginçtir ki bu sezon gol atmakta sıkıntı çekiyor. Pozisyon üretmekte sıkıntı çekiyor, bulduğu ender pozisyonları da cömertce harcıyor. Oysa golcüler aynı golcü, takım aynı (takviye bile yapıldı), hoca da aynı, sistemde. O zaman değişen ne?
DEĞİŞEN şu, iki kupalı bir sezonu bir çok oyuncu hayâl bile etmiyordu. Bu büyük hedefe ulaşmak onları rahatlattı. Yeniden motive olamıyorlar. Bir diğer önemli nokta ise geçen yılki lig ile bu yılki arasında dağlar kadar farkın olması. O ligle bu lig aynı değil. F.Bahçe ve G.Saray baştan işi sıkı tuttular..
ANADOLU takımları da öyle kolay lokma olmayacaklarını gösterdiler. Görünen o ki bu Beşiktaş’ın işi bu sefer çok zor. 4. haftada kaybedilen puanlar ortada. Şimdi sırada G.Saray derbisi var. Tam bir kader maçı. Bırakın beraberliği, galibiyet olmadığı takdirde Beşiktaş ligi daha 5. haftada havlu atar. Üzülerek söylüyorum gelecek karanlık.
MAÇA gelince; siyah-beyazlılarda kanatları kullanma konusunda ciddi sıkıntı var. İki kanat beki İsmail ile İbrahim Kaş sonucu etkileyecek ortaları yapmayı beceremiyorlar. Rakip ceza alanı içini çok iyi kullanan Beşiktaş, o bölgeye gelecek etkili kanat ortalarını 90 dakika boyunca bekledi durdu. Bu arada Beşiktaş bu kadar baskılı oynarken Mert Nobre neden kenarda oturdu anlamadım. Herkes gibi ben de şaşkınlık içinde izledim durdum. G.Antep ciddi eksiklikleri olmasına karşın İstanbul’a kazanmak için gelmiş. 60-70 dakika hep hücum oynamaya çalıştı...
DERBİ ÇOK ÖNEMLİ
ASLINDA bu durum siyah-beyazlı ekibin ekmeğine yağ sürdü. Çok geniş alan buldular bu sayede. Ama değerlendiremediler. Çiddi beceri eksiği vardı. Beşiktaş ayrıca maç boyunca çok fazla ve gereksiz ofsayta düştü. Eğer orta alandan iyi pas atan oyuncu olursa hücum oyuncuları ofsayta düşme sıkıntısı çekmez. Oysa dün Nihat ve Holosko doğru pas alamadıkları için sık sık ofsaytta kaldı.
ERNST’İN kenara alınmasına da açıkcası bir anlam veremedim. 85’te durum 0-0 iken Ernst gibi bir oyuncunuzu kenara alıyorsanız, o zaman bir golcüyü sahaya sürmelisiniz. Oysa giren Uğur İnceman’dı. O girince de Antep daha da rahatladı. Beşiktaş’ta işler iyi gitmiyor. Takım’ın saha içi organizasyonunda sıkıntılar var. Çok uyumsuzlar, birbirleriyle anlaşamıyorlar. Beşiktaş’ın fizik gücü yüksek belki ama bazen bu maç kazanmak için yeterli olmayabilir...
İSMAİL ER'İN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
İSMAİL ER- Hedefsiz kaptan -HÜRRİYET
KAŞ bizim alt yapının Kaş’ı, ama kiralık. Kaş yapayım derken göz çıkarmışız da haberimiz yeni oldu.
Takımın her şeyinden sorumlu kaptanı Mustafa Denizli’nin Gaziantepspor karşısında da geçen maçlardan farklı bir organizasyonu yoktu. Zihniyet aynı, tertip aynı, diziliş aynı, kargalar aynı, tek fark hakem!
Stat İnönü, kadroya bakıyorum sahaya çıkan 18’de üç adet sağ bek yedeği var. Demek ki, A2 takımından kadroya alınacak hiçbir oyuncu yok. Ben iyi olmasını istemem mi! Yapılan yanlış transferler ve yanlış zihniyet sıkıntı oluşturuyor. Galatasaray maçına 1 hafta, Şampiyonlar Ligi’ne 10 gün var. Hatırlatayım dedim.
Siyah beyazlı takımın yönetimine kaptan Denizli yurt içi ve dışındaki yeni sezon büyük hedefler için 50 milyon Euro’ya kadar harcama yaptırdı ama takımda hala kalite yok. Benim gibi İnönü Stadı’nda maçı izleyenler Gaziantepspor ile Beşiktaşlı futbolcular arasında farkı göremedi. Kaptan bizim gördüklerimizi unuttuğu için fark etmiyor..
90 dakika içinde parmakla gösterilecek tek önemli dakika 62’de oldu. Nihat Kahveci ofsaytta olmasına rağmen ofsayt olmayan Serdar Özkan’ın önüne koşarak takımını bir golden etti. Hedefsiz kaptan Denizli hamle yapmış olmak için Mert Nobre’yi ve Ekrem Dağ’ı 70’ten sonra oyuna aldı.. Nobre’nin özellikle sahanın en çok koşan adamı Serdar Özkan ile değiştirilmesi yanlışlar ötesiydi. Ernst’in değiştirilmesine tribünler bile isyan etti. Denizli bu değişiklik ile sanki yorulduğunun mesajının veriyordu. Delik tenis raketi görünümündeki, bal yapmaz arı Fink’e bu kadar sabretmenin ne anlamı vardı bilemiyorum. Kargalar belki de futboldan anlamazlar ama ona kadar saymayı çok iyi bilirler.
Hedefi olmayan kaptanın gemisine hiçbir rüzgar yardım etmez, hele hele kargalar hiç kılavuzluk etmezmiş.
ALİ GÜLTİKEN'İN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
ALİ GÜLTİKEN- Sıkıntılı günler -SABAH
Futbolda teknik adamın, futbolcunun kafasında oluşabilecek şüphe ve acaba düşüncesi en kötü şeylerden biridir. Çünkü bu içerisinde belirsizlik kadar bilmemezlik ve şüphe getirir. Beşiktaş, sezon öncesi ve sezonun başlamasıyla birlikte hem saha içinde hem saha dışındaki olaylarla teknik adam, futbolcu ve yönetim yanında; oynanan bu Antep maçıyla taraftarında da artık ciddi şüpheler uyandırmaya başladı.
Bu kötü çünkü bu takım geçen senenin en başarılı ekibi. Gereksiz yere şampiyonluk sonrasında oluşan transfer saçmalıkları ve gündem değiştirme çabalarıyla bambaşka bir yere sürüklendi. Bir de bu işin sorumlusu olanlar isteyerek veya istemeyerek takımda sanki çok büyük yetersizlik ve eksiklik varmış görüntüsü oluşturdular. Sakatlıklar olabilir, eksiklikler de olabilir. Bunları telafi edebilirsiniz ama en zoru güven bunalımını aşmaktır. Bugün Beşiktaş kendi kendine oluşturduğu bu bunalımın sonuçlarını yaşıyor. Bu ortamdan maça döndüğümüzde, bunların birebir sonuçlarını sahada gördük. Beşiktaş kendi seyircisi önünde her zaman daha iyi işler yapabilen bir takım.
YA HATA YAPARSAM!..
Özellikle güvenli olduğunda bunu çok farklı olarak ortaya koyuyor. Dün takımda sanki bu acaba düşüncesi maçın berabere bitmesindeki en büyük etkendi. Çünkü sahadaki oyuncu kafasının arkasındaki "Hata yaparsam tepki alırım" düşüncesini veya kendi iradesini yüzde yüz ortaya koymadaki şüpheleri sahaya taşıdı. Oyunun belli bölümleri var. Özellikle ilk yarının son bölümü ve maçın bitimine yakın bir 10 dakika Beşiktaş'ın maksimum performansla rakibini sıkıştırdığı dönemlerdi. Ama neticeyi değiştirecek sonuç malesef bu isteğe yetmedi. Oyuncularla ilgili isim isim herhangi bir değerlendirme yapmayacağım. Çünkü Beşiktaş'ın problemi takımın bütününde yatıyor. Geçen sene ortaya konan birlikte oynama, tek vücut olma ve bunu yüzde yüz sahaya yansıtma iradesi bu sene biraz gerilerde kalmış görünüyor.
Beşiktaş takım olarak şu eksik veya bu transferle ilgili değil, bu iradeyi ve düşünce yapısını geriye getirdiği zaman tekrar başarı grafiği yakalayabilir. Eğer bunu tekrar başaramazsa bundan sonra Beşiktaş'ı sıkıntılı günlerin beklemesi kaçınılmaz.
ATİLLA GÖKÇE'NİN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
ATİLLA GÖKÇE- Şifre çözülmüş -MİLLİYET
Kendi yarı alanınızda toplanır, akıllı adam paylaşmalarla yerleşirseniz, en azından Beşiktaş’a karşı oyunu dengede tutabilirsiniz
Beşiktaşlı futbolcularla taraftarların özlediği kadar varmış... Geçen yıldan kalan cezayla İnönü’de ligin ilk maçını (Antalyaspor) seyircisiz ve sessiz oynayan şampiyon, dün coşkunun, hırsın, ihtirasın ve bitmez tükenmez enerjinin gösterisini yaptı.
Taraftar futbolcu dayanışmasının zirve yaptığı bir maçtı. Ama yine de yetmedi...
Nihat’ın özlem ve iştahla attığı deparlar, yaptığı vuruşlar ses getirmedi. Üstüne bir de ofsaytlara düşünce sadece Nihat’ın değil, takımın da morali bozulmaya başladı.
Beşiktaş’ın transferdeki büyük ortağı Gaziantepspor, elbette aldığı milyon euro’ların hatırına kaleyi boşaltıp ceza alanını açacak değildi. Aksine kapattılar. Kalabalık ve dinamik bir yığın oluşturarak delikleri kapadılar. Beşiktaş’ın kanatlardan, ortadan bindirmeleri birkaç cılız şuttan fazlasını üretemedi. Onları da kaleci Mahmut, armut gibi topladı.
Denizli’nin onca kornere rağmen bir kafa vuruşu yapamayan forvetleri çalışkan ama etkisizdiler. Şampiyonlar Ligi’nde Manchester United’la evinde yapacağı ilk maça bu etkisizlikle çıkarsa Beşiktaş ne yapar? Kuşkunuz olmasın, bol bol santra vuruşu yapar.
Nobre kulübedeydi. Denizli’nin onu 90 dakikalık maçın tamamında oynatmamasını anlayabiliyoruz. Ama yedek kulübesindeki bir oyuncu, hele adı Nobre ise oyuna katılmak için 75. dakikayı beklememeliydi. Beşiktaş ataklarını besleyen, başlatan, uzak vuruşlarla rakibini tehdit eden, oyunun santral görevini üstlenen Ernst’in 83’te yerini Uğur İnceman’a bırakmasını kimse anlayamadı.
Beşiktaş’ın şifresini çözmüş rakip takımlar. Kendi yarı alanınızda toplanır, akıllı adam paylaşmalarla yerleşirseniz, en azından oyunu dengede tutabilirsiniz. Hele Gaziantepspor’dan daha ciddi ve etkin bir kontratak planınız da varsa, Ferrari’ye rağmen fazlasını da alabilirsiniz şampiyondan!
Denizli’nin gol umutlarından en sıcağı da Holosko idi. Ne var ki ayağına kadar gelen topları uyuyarak karşıladı. Tello’nun zoraki 10 numara misyonu da tüm çabasına karşın çözüm getirmedi.
Şimdi Tabata transferiyle beklenen anahtarı buldular mı? Beşiktaş’ın elindeki onca forvet elemanına karşılık bir tek golcü karakterinin bu oyunlarda rol almaması şampiyon takıma ne kadar yakışır?
Yıldırım Demirören’in patlattığı bombalar(!), dün yönetimi destekleyen taraftarları ne zaman sıkıntıdan patlatır? Bu çözümsüzlük nereye varır?
Sorular uzayıp gider. Sorunlar çözülmez, düğümler birbirini izler!
Beşiktaş’ın kaderidir bu, hep bekler... Hep sabreder!
İLKER ATEŞ'İN YORUMU DİĞER SAYFA [page_end]
İLKER ATEŞ- Böyle gitmez -FOTOMAÇ
Ligin ilk maçından bu yana "Bu sezonun Beşiktaş'ından hiçbir şey anlamadım" diyerek giriş yapıyorum. Bu söylemi bir sure için rafa kaldırmak durumundayım. Nedenine gelince. Gençlerbirliği ve Gaziantep gibi rakipler önünde Beşiktaş'ı çözmek kolay değil. Çünkü bu tür takımlar hem iyi savunma yapıyorlar hem de hücuma çok adamla çıkabiliyorlar. Böyle olunca Beşiktaş'ı çözmek zorlaşıyor. Şu aşamada Beşiktaş için kimileri "İyi", kimileri "Kötü" diyebilir. Bence Beşiktaş için kesin kararı verme yönünde bir sure daha beklemekte yarar var. Nereye kadar? Galatasaray derbisinin bitmesine ve Şampiyonlar Ligi'nde birkaç maçın geride kalmasına kadar. Beşiktaş'ta hocanın da işi zor. Hem ideal 11 hem sistem arayışı maçtan maça devam ediyor. Şu ana kadar net ideal 11 bulunabilmiş değil, ne de sistemin oturmuşluğundan söz edilebilir. Örneğin Nihat'lı tek forvetle olmuyor. Bu oyuncunun yıldızlaşabilmesi için onun yanında Mert Nobre ya da Bobo'dan birisine şidetle ihtiyaç var.
Ernst eleştirisi
Savunmada İbrahim Kaş'ı dün ilk kez sağ bekte gördük. Hoca, onu orada denemekte haklı. İbrahim Kaş'ın bu şansı iyi kullanıp kullanmadığı ise başlı başına bir soru işareti. Aynı görüşü ortanın solunda ilk kez oynayan Serdar Özkan için de söyleyebiliriz. Beşiktaş'ın maç boyunca çok etkili atakları ve kıl payı dışarı giden gollük pozisyonları var. Ama bütün bunların içinde vuruş beceriksizliğinin ön plana çıktığını söylemekte yarar var. Seyircili ilk maçta Beşiktaş'ın kendi kalesi önünde yaşadığı üç gol net pozisyonunu da unutmayalım. Dünkü maç şunu gösterdi. Oyuncu değişiklikleri yapabilirsiniz. Ahmet'i alıp Mehmet'i sokabilirsiniz. Ama Ernst gibi sürekli enerji üreten bir oyuncuyu dışarı alamazsınız. Böyle bir şey yaparsanız, Denizli bile olsanız açık-seçik eleştirilirsiniz. İşin özeti dört maçta 6 puanlık bir kayıp varsa şampiyon için durum parlak değil.
HAKAN CAN'IN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
HAKAN CAN- Kargalar pusuda- FANATİK
İsmail ve Tabata'yı Beşiktaş'a satarak 15 milyon Euro kazanan Gaziantepspor en ufak bir gerileme yaşamamış, Beşiktaş'ın futbolu ise bir Euro'luk gelişim sağlamamıştı.
İsmail ve Tabata’yı Beşiktaş’a satarak 15 milyon Euro kazanan Gaziantepspor en ufak bir gerileme yaşamamış, Beşiktaş’ın futbolu ise bir Euro’luk gelişim sağlamamıştı. Ama sezonun en tempolu müsabakalarından birini izledik. Keşke futbola bu kadar sadık kalmaya çalışan takımların futbolcuları şu tempoya kaliteyi de ekleyebilseydi.
Beşiktaş’tan kazandığı paralarla ihya olan Gaziantepspor, daha dakika dolmadan kaçırdığı ya da Hakan’ın kurtardığı pozisyonla futbol oynamaya geldiğini gösterdi. Antep önde basıp temiz ve güzel futbol oynarken tribünde de başkan İbrahim Kızıl, “Seneye Yıldırım Başkan’a Ferdi ve Murat Ceylan’ı 10 milyon Euro’ya satmam, 12’ye olur” hayalini kuruyordu.
Nihat gazete okumuyormuş. Böyle oynayacaksa bir müddet daha okumasın! Gol de atamıyor gol pası da yapamıyor. Sabırsızlandıkça usta değil acemi gibi gözüküyor. Arkada Ferrari, ortada Ernst hep aynı mükemmellikte oynarken, öndeki futbolculardan Serdar Özkan dışındakiler coşkularına ters düşen büyük hatalar yapıyor. Dünkü Tello’yu görünce kimse Tabata’nın bonservisine kafayı takmasın. En doğru transfer. Bu takımın topu doğru kullanan, son vuruşu iyi yapan bir futbolcuya ihtiyacı var. Holosko buldozer gibi ezip geçiyor ama pozisyonların finalinde topu kırıyor! Bir düzgün pas, bir düzgün vuruşla çözülecek maç her geçen dakika izleyeni bunalıma sürüklerken, forvetler defalarca ofsaytta kalarak rakibin ekmeğine yağ sürüyor, hocalarının geleceğini iki hafta sonraki Galatasaray maçına taşıyor.
Denizli ‘karga’ benzetmesi yaptığı gazetecilerden 15 gün çekeceğe benziyor. Dileriz Başkan Demirören eski hatalarına düşmez, 7. hafta gelen Denizli 5. hafta oynanacak Galatasaray maçından sonra gitmez, gönderilmez.
KORKUT GÖZE'NİN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
KORKUT GÖZE- Peynir gemisi -HÜRRİYET
TRİBÜNLER, bir gol için kıvranırken bakışlarımı adeta Beşiktaş’a yapıştırdım. İlk yarının röntgeni flu görüntülerle doluydu.
Beşiktaş’ın 30. dakikaya kadar rakip kalenin uzağında kalışını hiç yadırgamadım.
O dakikalarda Beşiktaş’ı rakip ceza alanına taşıyacak ayaklar oyuna ısınmakta zorlanıyorlardı. Tello, henüz havasında değildi. Birkaç pasın dışında oyuna kopuk kopuk katılıyordu.
Nihat’ın, hırsına yüklediği aşırı heyecan bütünlüğünü bozuyordu.
Serdar Özkan ve Holosko kanatları kullanırken, taşıdıkları toplar karambolde kayboluyordu.
Pas hataları ve kaptırılan toplar her an Beşiktaş’ın başına bir iş açabilirdi.
Beşiktaş’ın, hiçbir pozisyon yaratmadığı bu bölümde rakip iki fırsat yakaladı. Savunmanın her iki pozisyona da sağuk kalışı ve rakibe sunduğu rahatlık ürkütücüydü.
İki pozisyonda da Hakan Arıkan devreye girdi. Ve skoru dengede tuttu.
BEŞİKTAŞ’ın tribünlerin coşkusuna karşılık vermesi biraz zaman aldı. İlk yarının son 15 dakikasında İsmail Köybaşı’nın sol kulvardan geliştirdiği etkili bir atak...
Nihat Kahveci’nin direkte patlayan bir şutu... Ve Tello’nun verkaçında tribünleri ayağa fırlatan bir pozisyon...
Beşiktaş’ın koca bir ilk yarıda tribünlerin o coşkusuna sunduğu karşılık sadece bu üç cılız heyecandı.
Her geçen dakika Beşiktaş’ta kahramanlığa soyunacak bir ismi bekledim. Oyunda ağırlığını hissettirecek... Dağınık bir orduyu andıran Beşiktaş’ı yalnızlığından kurtaracak bir kahramanı aradım.
Holosko’yu hiç bu denli tepkisiz görmedim. Rakip savunmanın hatasını kollayan... Boş alan yaratmak için adeta yırtınan Holosko, dün gece havası kaçmış bir balon gibiydi.
Fink’i pek göremedim. Ernst’e de ikinci yarıda bir-iki şutla şansını denerken rastladım.
Ve kulübedeki Mert Nobre’nin oyuna girmesi için Mustafa Denizli’den gelecek işareti kollamaya başladım.
Galiba, o sihirli işaret 75. dakikada geldi. O dakikalarda herkes bir golü düşünürken, ben iki hafta sonra oynanacak G.Saray derbisiyle uğraşıyordum.
Milli maçlar için verilecek aranın Beşiktaş’a neler kazandıracağını hesaplıyordum.
Yeni transfer Tabata’nın Beşiktaş’a neler katabileceğini düşünüyordum.
Çünkü, dün gece seyrettiğim Beşiktaş’ın o coşkulu taraftara G.Saray derbisinde bekleneni veremeyeceği duygusuna kapılmıştım!
Anladım ki, tek ilaç zamandı. Ve Beşiktaş’ın bu zamanı da akıllıcak kullanması gerekiyordu. Ve gördüm ki, lafla peynir gemisi yürümüyor...
SİNAN VARDAR'IN YORUMU DİĞER SAFYADA [page_end]
SİNAN VARDAR- Sistem kurbanı -TAKVİM
Sezon başından beri Beşiktaş'ta gözlemlenen sistemsizlik Gaziantep karşısında da beni rahatsız etti. Kimin ne oynadığı tam olarak belli değil. Herkes sorumluluktan kaçıyor. Antep'in rakip kaleye gelmeye dermanı yok. Ama Siyah- Beyazlılar'da da gol atacak istek yok!
Gaziantepspor bu futbolunu sürdürdüğü takdirde küme düşer. Bu kadar korkak futbol Süper Lig'e fazla! Mustafa Denizli'nin Nihat'ı ileride tek başına bırakmasına hiç ama hiç anlam veremedim. Sen şampiyonluğun en büyük adaylarından birisin. Ama evinde tek Nihat'la gol arıyorsun. Buna ancak gülerler!
Nobre gibi bir silahın var... Gaziantep maçlarını çözen adam yedek kulübesinde. O da ne! 75. dakikada oyuna giriyor. Hem de sahanın en iyi isimlerinden Serdar Özkan'ın yerine. Batuhan gibi bir yıldızın tribünde. 18'e bile giremiyor.
Oyunu çözecek isimlerden Tello dün sahada yoktu. Kaçak dövüştü. Sazı eline almaktan kaçındı.. Dün gecenin en iyi oyuncuları her şeye rağmen Serdar Özkan, İsmail Köybaşı ve Hakan Arıkan'dı. Özellikle İsmail sol kanadı çok iyi kullandı. Serdar Özkan da oyundan çıkana kadar yaratıcı işlere imza attı. Bu takımda genç oyunculara daha çok şans verilmeli. Mustafa Denizli'nin Ernst-Uğur değişikliğine de anlam veremedim doğrusu.
Beşiktaş taraftarına gerçekten yazık. Mükemmel taraftar yeni sezonda acı çekmeye devam ediyor. Bu puan kaybı Beşiktaş için hiç ama hiç iyi olmadı. Beşiktaş dün gece sisteminin kurbanı oldu.
Yeni transferlerden İbrahim Kaş, ilk maçına çıktı. Sırıtmadı. Vasatı aşamadı ama hırsıyla bu takımda yer alacağını gösterdi. Beni asıl tedirgin eden Tabata transferi. Öncelikle Tabata'nın yeteneğine hiç kimse söz edemez. Ancak, maliyetini duyunca hayretler içinde kaldım. 8 milyon Euro gerçekten büyük para.
Tabata transferi bu haliyle abartı. Ama takıma faydalı olur. İsim olarak iyi transfer. Maddi anlamda ise gerçek bir kayıp
KAAN BORA'NIN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
KAAN BORA- Derbi şimdi daha zor- FANATİK
İftar ve cuma günü olması gibi seyirciyi statlardan uzak tutan faktörler gözönüne alındığında, azımsanmayacak derecede doluydu İnönü'nün tribünleri.
İftar ve cuma günü olması gibi seyirciyi statlardan uzak tutan faktörler gözönüne alındığında, azımsanmayacak derecede doluydu İnönü’nün tribünleri. Çifte kupalı şampiyonun aylar sonra bir resmi karşılaşma için evine dönmesi, İnönü’deki coşku ve sevgi gösterisi dozajının, oldukça artmasına neden olmuştu.
Kartal maça bir şokla başlayabilirdi, eğer Hakan, Souza’nın kafa vuruşunda doğru hamleyi yapmasa.. Maçın başında bocalayan Beşiktaş, 20. dakikadan sonra oyunu rakip sahaya yığdı. Serdar, Nihat, Holosko üçlüsü oyun anlayışları nedeniyle, hücum etkinliğini hep kanatlara yaydılar. Hücumcuların son vuruşlardaki etkisizlikleri, sanki Beşiktaş’ın gerçek eksiğinin 10.5 numaradan çok bitirici nitelikli bir santrfor olduğunun göstergesi gibiydi. Sakat Nobre ve Bobo da, Beşiktaş için çare değil.
Orta alandaki pas trafiğinin en işlevsel oyuncusu Fink, yüksek isabet oranıyla takımının iyileri arasındaydı. Beşiktaş’ın La Liga’dan ithalatı Nihat ve İbrahim Kaş’ın, performansları hiç iç açıcı değil. Çok istekli davranan Nihat’ın fiziksel eksikliği, kendisine engel oldu. Kaş, gittiği gibi dönmüş hatta eksiyle. Bir savunma oyuncusu için çok gelişmiş sezgilere sahip Ferrari, yerinde müdahalelerle Antep ataklarını başlamadan bitirdi. Denizli’nin Ernst’i oyundan alırken ne yapmak istediğini kimse anlamadı. Saçbaş yoldurtan kimliğinden sıyrılma sinyalleri veren Serdar Özkan’ın performansı, Beşiktaş adına tek sevindirici durumdu.
İki direkten dönen top ve oyunun genel anlamda Antep yarı alanında oynanmasına rağmen, ofansif anlamdaki kısırlık ve pozisyon azlığı, Beşiktaş’ta bir şeylerin garip gittiğinin göstergesi. Fiyatı itibariyle 8 milyon Euro’luk Tabata, bonservis bedeliyle çare olmaktan çok bir isyana neden olursa, Beşiktaş için işler daha kötüye gidebilir.. Ve 4 haftada kaybedilen 6 puan ayrıca, zaten zor geçmesi beklenen Sami Yen’deki derbi randevusunu, Beşiktaş için mutlaka kazanılması gereken bir karşılaşma haline soktu. Bu da takım üzerindeki baskının artmasına neden olacak ve işler Beşiktaş adına zorlaşacaktır.
ATIF KEÇECİ'NİN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
ATIF KEÇECİ- Kartal bu defa iyi oynadı ama... -ZAMAN
Beşiktaş ilk defa buluştuğu seyircisine tempolu ve futbol adına güzel görüntüler izlettirdi. İbrahim Kaş'ın da forma giydiği maçta Serdar Özkan da ilk onbirde sahadaydı.
Kaş ve İsmail Köybaşı kenar bindirmelerinde oldukça başarılı bir grafik çizdiler. Atak futbol anlayışı haliyle oyuna zenginlik taşıdı. Yan ortalardan Nihat ve Holosko yeterince istifade edemediler. Özellikle hava toplarında rakip defansın göbeğinde oynayan Deumi ve 55 sırt No'lu Sezar Santos kesici olarak başarılı bir oyun sergileyince bu ikilinin topla buluşmaları zorlaştı.
Baskılı oyun gereği karşı ataklarda iki bekin kademelerinde olması gereken Serdar Özkan ve Tello bu işi önemsemeyince Siyah-Beyazlı takım kalesinde tehlikeler yaşadı. Sonuç alınmama konusunda Beto'nun beceriksiz ve heyecansız hali önemli rol oynadı. Siyah-Beyazlı takım ilk yarıda önemli fırsatları harcarken Nihat'ın vuruşunda topun direkten geri dönmesi şanssızlıktı. Bu gol olsa Gaziantep çözülürdü.
İkinci yarıda baskının iyice artması, sonuca bir an gitme istemi top kayıplarına neden olurken özellikle Nihat bu hususta başı çeken isimdi. Aynı zamanda bu oyuncunun ofsaytta yakalanması da oldukça dikkat çekiciydi. Görünen, Nihat için daha zamana ihtiyaç var. 60'tan sonra 3 forvetle oynamaya başlanılması oyunu rakip yarı alana taşıdı. Çoğu pozisyonda 6 Siyah-Beyazlı futbolcu karşı kaleyi adeta kuşatma altına aldı. Ernst'in kaleyi gördüğü noktalardan yaptığı sert vuruşlardan da sonuç çıkmadı.
Dün Fink ile birlikte iyi oynayan Ernst'in 75'te Uğur İnceman'la yer değiştirmesi tribünlerin oldukça sert tepkisine neden oldu. Tüm olanakların kullanılması, yapılan değişiklikler hakem Deniz Çoban'ın 7 dakika deyip 8 dakika oynattığı ek süreye rağmen Beşiktaş, üç puan getirecek golü atma başarısını gösteremedi. Beşiktaş, Gaziantep karşısında oyunun büyük bir bölümünde istekli bir görüntü çizse de rakip yarı alanda önemli gol pozisyonları bulacak organizasyonlar içine giremedi. Baskı vardı, çaba vardı, istek vardı ama sonuç yoktu.
Gaziantep ise teknik olarak iyi götürdüğü maçta zaman zaman yaptığı önemli ataklarda hucüm bölgesinde görev yapan futbolcularının basit pas hatalarıyla pozisyonları cömertce harcadı.
Beşiktaş'taki 10,5 numara sıkıntısı bu maçta da boy gösterdi. Kartal'ın bu maç öncesi Gaziantep'ten transfer ettiği Tabata Siyah-Beyazlı ekipte bu sorunu çözebilecek mi merak konusu.
Beşiktaş ile Gaziantepspor arasında son yıllarda artan transfer olaylarında çuvalla Euro'lar hep güney ilimiz takımına giderken İstanbul'a hep hüsran kaldı. Bir de bu Tabata'nın geçen sezon ve bu sene transfer dedikoduları çıktığında kart görüp oynamaması inşallah tesadüftür. Maçın sonucu da bir yerde bu dostluğa çağrışım yaptırıyordu.
TURGAY ŞEREN'İN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
TURGAY ŞEREN- Mustafa Ernst'i neden çıkardın? -AKŞAM
Mustafa şans seninle gitmiyor! Beşiktaş'ın İstanbul'da oynadığı bir maçı daha yazmıştım. Berabere biten (İstanbul Büyükşehir) o maçtan sonra da yazımın başlığına 'Mustafa şans seninle gitmiyor' demiştim.
Dün de öyle oldu. Oyunun tamamına bakarsanız, siyah-beyazlı takım, rakip Gaziantep yarı sahasında oynadı ama girdikleri gol pozisyonlarında son vuruşu yapacak futbolcu yok gibi gözüktü. Gaziantep kalecisi Mahmut, bayağı iyiydi. Özellikle hava toplarına çok hakim. Yılmadan, kendi ceza sahası içersinde hemen hemen her topa çıktı ve aldı da.
Gaziantepspor defansında Cesar ile Deumi, fevkalade oynadılar.
Ayrıca sol tarafta oynayan Olcan, hem hücumda hem de defansta Gaziantepspor'un en iyi oyuncularından biriydi.
Ha bu arada Erman Özgür ile Murat Ceylan'ı unutmamak lazım.
Beşiktaş'ın bitmek bilmeyen akınlarında adeta vücutlarını siper ettiler. Başarılı da oldular.
Beşiktaş'ta iki Alman futbolcu Fink ile Ernst, bir şeyler yapmaya çalıştı. Ancak ben Fink'i anlayamadım.
Ernst, Gaziantep defansı için çok tehlikeliydi. Ne hikmetse Denizli onu oyundan aldı.
Tabii tribünler de Denizli'yi protesto etti. Burada haklılar. Ernst, Beşiktaş orta sahasının en iyi oyucusuydu. Öyle Fink gibi değil. Sağlam oynuyor, koşuyor, şut atıyordu. Bir iki şutu da az daha gol oluyordu.
Beşiktaş defansında İbrahim Kaş ile İsmail hiçbir şey yapmadılar. Oysa kanatlardan gelip Cesar ve Deumi'nin hatta Olcan'ın arkasından dolaşıp, top çıkarmaları lazımdı.
Ancak gol böyle olurdu. Ama onlar da ayağındaki topları iyi kullanamadılar.
Ben Nihat'a dikkat ettim. Vurduğu bir şut yan direkten döndü. Ama Nihat oyunda yok ki. Tello da, Serkan Özkan da öyle. Hele hele Holosko. Ben onu hiçbir maçında bu kadar sıfır görmemiştim.
Böyle bir Beşiktaş nasıl maç kazansın. Mustafa'nın şansı da Beşiktaş'a maç kazandırmaz. Nedeni de; şansı onunla yürümüyor.
OKAY KARACAN'IN YORUMU DİĞER SAFYADA [page_end]
OKAY KARACAN- Tabata'sız bu kadar! -ZAMAN
Maç öncesinde, maç içinde ve işte şimdi son düdükle birlikte, hep aynı şeyi düşünüyorum. Tabata? Nesini düşünüyorum, niye düşünüyorum, konuyu ona neden getirmek zorunda hissediyorum kendimi bilemiyor; kendime mahcup oluyorum.. Transferdeki rakamın, gizli bir planın ürünü olduğu eleştirilerinin; oyunu iştahla beklemek ve izlemek yerine, ötekinin oyun olduğuna inanmaya şartlandırması olsa gerek..
Mukayese yöntemiyle birbirleriyle ilişkili birkaç örnek üzerinden sistem eleştirisi yapmak, bilhassa futbol oyununda kolaycılıktan başka bir şey değil.
G.Saray'ın önde oynama arzusunu, F.Bahçe'nin daha alternatifli rakip alan kullanma becerisini izledikten sonra geçen haftaki Beşiktaş, sistemin zayıf halkası ilan edilmişti.
Bir önceki hafta kanatları kullanamayan, göbekten 18'e giremeyen, pozisyon bulamayan bir takım, tam tersine dönüşmüşse potansiyeli olan futbolcular topluluğudur.
Sahanın her tarafında rakip eksilten, mesafe kateden uzun mesafeli isabetli pas sayısını dramatik bir şekilde geride kalan haftalar ortalamasının üzerine çıkaran Beşiktaş tribündeki enerjiyi 35'inci dakikada arkasına alabildi.
Kırkbeşe kadar olan süreye kaleye cesurca atılan şutlar eklendi. Geçen yılın en önemli transferi Ernst ile Fink daha çok ileri çıkıp ön taraftaki dörtlüye katıldılar. İsmail-İbrahim'in kanat hareketliliğine kısıtlı ilaveleri, Galatasaray'ın övdüğümüz oyununu Kartalların da kopya etme becerisini gösterdi. Son vuruşlarda ise, Galatasaray kadrosunun isabet ortalamasına yetişemediler.
Burada bir soru tribüne: Taraftar, 'Kartal gol gol gol!!' tezahüratıyla takımın dengesini bozduğunu düşünüp mü sustu acaba?
Beşiktaş kaleye her mesafeden şut atabilen özelliği ile iki ezeli rakibiyle yapılan kıyaslama kaleminden olumlu not aldı. Takım ofsayt tuzaklarını, Holosko takımın pas-şut mantalitesini sezemiyor. Yine de Beşiktaş geçen yıl hiçbir oyununda bu kadar göze hoş gelen bir portre çizmemişti. Geçen hafta düz oyunculardan kurulu olduğu söylenen Beşiktaş'ın çok yönlü karaktere sahip olduğunun ispatıdır bu maç aslında, beklemeye tahammül varsa birkaç hafta sonra vuslat..
Bir soru da Hoca'ya: Ernst'in oyundan çıkışıyla kopan tribün fırtınasını hoca La Fontaine masalındaki kahraman ile ilişkilendirdi mi acaba?
Uğur girip, Ernst çıkınca denge bozuluyorsa, kaygılanmak; Tabata gelince dertler bitecekse heyecanlanmak lazım. Bazen oyuncular, bazen hoca formsuz olma hakkını kullanır. Dün hoca son değişiklikle formdan düştü. İkisinin formda olacağı günler aslında çok uzakta değil..
Yeter ki, şu Tabata meselesine takılmayalım. Kendime sorarak bitiriyorum, mukayese ile nereye kadar?..
Cevap, kolay olduğu için... Günün sonunda, Tabata'sız Beşiktaş, Tabata'sız Gaziantepspor'u bile yenemedi
TURGAY DEMİR'İN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
TURGAY DEMİR -Kahramana kement! -FOTOMAÇ
İki cuma, bir pazartesi. Şampiyona reva görülen bu! İşte koca cumartesi bomboş ama Beşiktaş ilk kez seyircisiyle buluşacağı maçta yine cuma oynadı. "Uyuma federasyon" diyelim, biz geçelim karşılaşmaya. Serdar Özkan, Nihat, Tello üçü de boydan kısa ayaktan usta. Bu üçlü yerden oynadıkları zaman etkili oldular, kanatlardan gelen ortalara karşı ise yapacak hiç bir şeyleri yoktu. Gaziantep sakin ve akıllıydı. İlk yarının ortalarında Beto ve Ferdi, beş Beşiktaşlı arasında yaptıkları verkaçla kalabalıklar arasından nasıl çıkılacağını gösterdiler. Hakan'la karşı karşıya kalan Beto son vuruşu iyi yapabilse tabelayı da değiştirirdi.
Şans da olmalı!
İlk 45'te her şeyi bir arada yapmak isterken bir şeyi hep eksik yapan şanssız bir Nihat, gayretli bir Serdar Özkan ve yanlış tercihler kullanan Tello ile savunmadan çıkarken topla savaşan defans oyuncuları izledik. Nihat'ın ayak içiyle köşeye gönderdiği top direkten dönünce aklıma çölde kutup ayısıyla karşılaşan Bedevi fıkrası geldi. Futbolda beceri kadar şans da lazım. Bir santim içeride zafer, bir santim kenarda hüsran var çünkü. İkinci yarıda Beşiktaş yine aynı kazanma iştahıyla oynadı... Bir yandan gol girişimleri şu ya da bu arızayla sonuçsuz kalırken diğer yandan konuk Gaziantepspor'un etkili çıkışları da Murat Ceylan'ın müthiş şutunda olduğu gibi tribünlerin yüreklerini ağızlarına getiriyordu. Bir gol Beşiktaş'ın patlamasına yetecek, görünen köy 'kılavuz' istemiyor, maçın hali bu fakat bir türlü gelmiyor o gol. Kanat bindirmeleri, araya atılan toplar, Ernst'in şutları derken başta kaleci Mahmut ve Cesar'ın müthiş oyunlarıyla siyah-beyazlı hevesler kursaklarda kalıyordu. Bir kurtarıcı şarttı. Tam Ernst o role soyunuyordu ki Mustafa Denizli'den kement yedi ve tribünler patladı. Uzun sözün kısası şu: Beşiktaş geçen hafta kötü oynayarak bir puan kazanmıştı, dün gece iyi oynayarak iki puan kaybetti. İlerleme mi var gerileme mi karar sizin.
ÖMER GÜVENÇ'İN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
ÖMER GÜVENÇ- İştah ve arzu yetmedi -AKŞAM
Bu sezon ilk kez taraftarının karşısına çıkan Beşiktaş'ı son derece istekli ve arzulu gördüm. Peki neden kazanamadı? Çünkü beceriksizlik ve şanssızlık istek ve arzunun çok önündeydi.
Gerçeği söylemek gerekirse Beşiktaşlı futbolcular kazanmak için ellerinden geleni yaptılar. Kanatlardan gittiler, göbekten gittiler, şut attılar ama ağları bulamadılar.
Bu kadar istekli ve arzulu olan bir takımı kazanmak hakkı olmalıydı.
Ama sadece istek ve arzu yetmiyor. Biraz da beceri lazım. Beşiktaşlı futbolcular skoru getirecek son pas ve vuruşlarda yeteri kadar iyi olamayınca gol orucuna devam ettiler.
Mustafa Denizli, Nihat'ı oynatma ısrarında devam ediyor.
Herhalde bir bildiği var. Haftalardır seyrettiğimiz Nihat'ın ismi Nihat değil de Mahmut olsaydı, herhalde Denizli de onu oynatmazdı. Ama şurası da bir gerçek ki Nihat, kazanılması gereken bir oyuncu....
Tello, Holosko, Nihat, Serdar Özkan, Nobre gibi golcü ve skor değiştirecek oyuncuların var, ama gol atamıyorsun; inanılır gibi değil...
Dün bir gerçek daha gözler önüne serildi ki; eğer sakat ve cezalı değilse Nobre bu takımda oynamalı...
Hakan'a pek fazla iş düşmedi. Bir kere kendini göstermesi lazımdı, onu da yaptı. Murat'ın harika şutunu inanılmaz kurtardı. Ferrari, takımın en iyi oyuncularından biriydi.
Gaziantepspor'u yaptığı mücadeleden dolayı alkışlıyorum.
Ama sadece ve sadece gol yememeyi düşündüğü için ve bu yönde bir futbol ortaya koyduğu için de doğrusu ayıplıyorum.
Maçın hakemi Deniz Çoban'a gelince dört dörtlük bir maç yönetti. Bravo Deniz hocam... Yardımcılarıyla da çok iyi anlaştı.
Özetle Beşiktaş, her geçen gün ve her geçen hafta ikişer ikişer puan kaybetmeye devam ediyor.
Bu da Beşiktaşlıların canını sıkıyor.
RECEP ÇETİN'İN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
RECEP ÇETİN -Forvet yoksa gol de yok -FOTOMAÇ
Beşiktaş, sevgilisi taraftarıyla nihayet İnönü'de buluştu. Coşkuyla maçın başından sonuna kadar takımını destekleyen 12. adam dün yine muhteşemdi. Ancak ne yazık ki onlara galibiyet haramdı. Rahat bir maç seyretmek bence en çok onların hakkıydı. Lakin geçen sezonun çifte kupalı şampiyonunu biz sahada göremedik. Her maça değişik kadrolarla çıkmak zorunda kalan Denizli yine ilginç bir kadroya sahaya sürdü. Tabii bizleri de hiç ama hiç şaşırtmadı.
Çünkü bu değişiklikler onun bir hobisiydi. Bobo, Yusuf ve İbrahim Toraman sakat oldukları için tabii ki kadroda yoktu. Forvette yine Nihat-Holosko ikilisi oynarken golcü Nobre yine bençte oturdu. İbrahim Kaş ve Serdar Özkan ikilisi ise Denizli'nin yeni kahramanları olarak sahada yerlerini aldı. İlk yarıda futbol heyecanı olarak zevk aldık. Ancak her iki takım da yakaladıkları gollük pozisyonları değerlendiremeyince ne yazık ki ilk yarı golsüz sona erdi.
Dün bir kez daha gördük ki Beşiktaş takımının 10 numaradan çok iyi bir forvete ihtiyacı var. Kaleye kadar gelen ataklar son vuruşlar olmadığında hep heba olup gitti. Serdar Özkan iyi futbolunu sıkça ofsayta düşerek gölgeledi. Solda İsmail Köybaşı sağda İbrahim Kaş ofansta iyi işler yapmaya gayret ederken defansta zaman zaman rakiplerini kaçırarak kalelerini tehlikeye soktular.
Denizli hatasını geç de olsa anladı Serdar'ı ve İbrahim Kaş'ı değiştirerek hamlesini yaptıysa da çok geç kaldı. Nihat çalışkan fakat şanssızdı. Gollük şutu direğe takıldı. Holosko ne yaptığını bilmez bir şekilde sağa sola koşmaktan yoruldu. Takımın organizatörü Tello ise beklenenlerin tersine çok olumsuz işler yaptı. Değişikliklerden sonra Antep kalesini ablukaya alan siyahbeyazlı ekip doldur boşaltlarla gol aradıysa da beklediği golü bulamadı ve 4. hafta sonunda 6 puan kaybederken kan kaybetmeye de devam etti. Dilerim milli takım için verilen arayı iyi değerlendirir ve kendilerini G.Saray derbisi ile affettirirler.
ALİ SAMİ ALKIŞ'IN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
ALİ SAMİ ALKIŞ- Gözümüzün pası silindi -STAR
Bir sezonda 300’ü aşkın lig maçı oynanır. Geçtiğimiz sezonu gözden geçirdiğimizde, akılda kalacak kalitede 3 maçı zor söylersiniz. Beşiktaş-Antep maçı; bu verimsizliğin ve sevimsizliğin üstüne şurup gibi geldi.
Hele hele Beşiktaş’ın ilk yarılardaki kronik isteksizliğini hatırlayan; dünkü diri başlangıçtan epey umutlandılar. Üstelik olay sadece Beşiktaş’ın iyi oynamasıyla da sınırlı değildi. Gaziantep atak, cesur, kararlı futbolu ve etkili ataklarıyla, bu resitale ortak oluyordu. Birbiri ardına oluşan pozisyonlar; yemeğin üstüne serpilen baharat gibi, damak tadını doyumsuz yapıyordu.
İşte bu sofraya, maç derler.
Ne var ki; her güzelin bir kusuru var. Beşiktaş’ın gol ayakları, pozisyonların final şutlarında gereken beceride değildi. Ya yanlış yere vurdular ya da yanlış zamanda. Yoksa bu hareketliliğe gol gerekirdi.
Maç daha 30. saniyede Gaziantep tehlikesiyle başlarken; konuk takımın iddialı duruşu göze batmıştı. 27. dakikada Beto’yla devrenin en önemli pozisyonunu yakaladılar. Ferdi ve De Souza da Beşiktaş’ın yüreğini ağzına getirdiler. İki taraf iyi ve yürekli olunca seyrettiğin şeyden gel de zevk alma.
Zaten taraftarın da ikinci yarı başlamadan önce takımı tribüne çağırıp, alkışlaması da bu yüzdendi... Ancak ne var ki, maçın ikinci yarısını ilk yarısı kadar sevimli bulmadım.
Beşiktaş’ın bir pozisyonunda Nihat’ın düşmesine penaltı beklentisi oldu. Topa son dokunan Nihat olduğu halde; sonrasında kendini yere attığı için, hakemin devam demesi doğruydu.
İbrahim Kaş’ın İspanya’dan gelir gelmez ilk 11’e alınmasını şart koyan ana neden neydi, kavramış değilim. Netice itibariyle, gittiği yerde başarısız olmuştu.
SANLI SARIALİOĞLU'NUN YORUMU DİĞER SAYFADA [page_end]
Bir hafta önceki Gençlerbirliği maçında Kartal'ın kanatları kırıktı. Mustafa Denizli bu kez haklı olarak Erhan'ın yerine İbrahim Kaş'ı, İbrahim Üzülmez'in yerine de İsmail Köybaşı'nı kullandı. İbrahim fizik güç olarak yetersizdi. Maçın başında iki üç kez gitti, geldi sonra yoruldu. Oyundan düştü. İsmail, en etkili atak girişimini 30. dakikada yaptı. Son çizgiye inip çıkardığı topu Tello değerlendiremedi.
İleri uçun kanatları da Holosko ve Serdar Özkan'a emanet edilmişti. Onlar da emaneti iyi kullanamadılar. İnanılmaz top kaybıyla oynadılar. Maçtan önce röportaj için sahanın içindeydim. Beşiktaşlı taraftarlar bana takım tertibini sordular. Serdar Özkan'ın ismini duyunca da, “Eyvah bomba. Durmadan top kaybediyor” dediler. Haklılar. Top sende kalmaz ve bir de rakibe servis yaparsan elbette kızarlar. Futbolda ilk kural kazandığın topu kolay kaybetmemektir. Serdar Özkan ve Holosko topun kıymetini bilmiyorlar.
Nihat için, “Son forvet olamaz” diyorum. Dün Denizli'nin eli mahkumdu. Bobo sakatlığı nedeniyle 18'de yoktu. Nobre de hafif sakatlığı olduğu için kulübedeydi. Nihat son alternatifti. Ancak bu kadroda da Nihat'ı tek santrfor olarak kullanmak yanlıştı. Nihat-Holosko çifti düşünülseydi her iki oyuncunun da verimi artardı.
İlk 30 dakikada Beşiktaş tek pozisyona giremediği gibi kalesinde de iki gol tehlikesi yaşadı. 30-45 arasında Kartal nihayet kendisine geldi. Bu bölümde hem topu iyi gezdirdiler hem de üç gol şansı yakaladılar.
Tek forvetle olmuyor
Mustafa Denizli'nin Nobre'yi oyuna almak için tam 75 dakika beklemesi son derece garipti. Kilitlenen oyunda Nobre kulübedeki tek anahtardı. Neden daha önce oyuna alınmadı? Mustafa Hoca'yı anlamak gerçekten çok zor. 83'te Ernst'i oyundan alması da tuhaftı. Oysa orta alandaki en çalışkan adamdı Ernst. Denizli'nin son dakikaları bile tek santrforla geçirmesi ise bardağı taşıran son damlaydı. Pozisyona girilemiyor ve inatla tek santrfor.
Durmadan Batuhan dememin nedeni bu maçta açıkça görüldü. Rakip kapanıp kader karambollere kalınca Beşiktaş'ın eli ayağı tutmuyor. Orada bir kuleye ihtiyaç, fazlasıyla görülüyor.
Ferrari-Sivok ikilisi her geçen gün daha iyi oynuyorlar. Bu kez de rakip forvetlere hiç hayat hakkı tanımadılar. Ancak Gaziantep özellikle oyunun son bölümünde Beşiktaş'ın üzerine hemen hemen hiç gelmedi. Ve böyle bir Gaziantep karşısında bile Beşiktaş gol bulamadı. Orta alanda yaratıcı oyuncu eksikliği bir kez daha tüm netliğiyle göze çarptı. Bakalım Tabata bu açığı kapatabilecek mi? Ancak puanlar ikişer ikişer uçup gidiyor. Bu kez arayı kapatmak öyle çok kolay olacağa benzemiyor.