Yazarlar Beşiktaş için neler yazdı
Beşiktaş G.Antep'te kaybederek zirve yarışında ağır bir yara aldı... Spor yazarları köşelerinde siyah-beyazlı ekip için şu analizleri yaptı.
Rıdvan Dilmen -Haftadan haftaya!- Milliyet
Beşiktaş’ın, hem Avrupa’dan, hem de Türkiye Kupası’ndan erken elendikten sonra tek kulvarda yarışması çoğu kişiye göre avantaj gibi gözüktü. Ama işin gerçeği bu dezavantajdı. Beşiktaş için en büyük kuşkum buydu. Tek kulvarda yarışan bir takımı yönetmek kolay değildir. Hem fizik kalitesini düşürmeyeceksiniz, hem de konsantrasyon olarak takımı sürekli hazır tutacaksınız. Bu zordu ve iniş - çıkışlar olacaktı. Dün iniş günüydü...
Mustafa hoca geçen haftaki son periyotta görev alan oyuncuları kullandı. Daha sonra Yusuf’u da soktu oyuna. Nobre’yi Bobo’nun yanına koydu. Artık fazlasıyla risk almıştı. Nitekim hem Beşiktaş 2-3 net pozisyona girdi, hem de Gaziantep ani çıkışlarda bol bol fırsat yakaladı. Beşiktaş takımının orta sahasında oynayan oyuncular top rakipteyken pres yapmadılar. Dolayısıyla ayağa top yapan Antep takımı güzel zeminde rahat rahat hücuma çıktı. Da Silva ve Olcan çok iyi oynadılar. Hemen hemen her ataklarında gol fırsatı yakaladılar. Ya Rüştü’ye takıldılar, ya auta attılar. Beşiktaş orta sahasının geriye hiç dönmemesi, forvetleri karşılaşmaması yüzünden stoperler hep 2’ye 1 yakalandılar.
Beşiktaş’ın işi zor
Gaziantep takımı yıllardır rahat oynayan bir takım. Yine rahat oynadılar. Beşiktaş’ta Gaziantepspor’dan gelme beş oyuncu vardı. İlginç bir tesadüftü. Ancak Gaziantep gidenlerin yerini bir şekilde doldurmuş. Onların asıl sorunu istikrar. Dün gece İbrahim Üzülmez kadar Ekrem de bindirme yapsa Beşiktaş ikinci yarının başında rakibini yakalayabilirdi. Beşiktaş’ın artık işi çok zor. Galatasaray derbisi ya devam olacak, ya havlu atılacak.
Ömer Üründül -Hatalar zinciri- Sabah[page_end]
Ömer Üründül -Hatalar zinciri
Beşiktaş dün gece 90 dakika çok olumsuz bir görüntü sergilediği maçta çok önemli 3 puan yitirdi. Beşiktaş, maça tempolu ve atak başlayan Gaziantepspor karşısında ilk dakikalarda topa sahip olamadığı gibi geride yerleşme düzeninde de büyük hatalar içindeydi. Bu tabloda erken de bir gol yiyince artık işleri oldukça zorlaşmıştı. Skorda geriye düştükten kısa bir süre sonra oyunu karşı alana yıkmaya başladılar.
Ancak İsmail Köybaşı'nın yapısına ters düşen görev yerinde oynaması, takıma bir katkısının olmadığı gibi İbrahim Üzülmez'in de ofansif etkinliğini engelledi. Ekrem hem hareketli Olcan'ı durdurma hem de ofansa destek verme görevinde yalnız kaldı. Çünkü Holosko durgun olduğu gibi sürekli içe kat ediyordu. Bu durumda iki kanat da çalışmadı. Temposuz yüklenip risk alındığından Gaziantepspor'un geniş alandaki ani ve bilinçli çıkışları çok etkili kontrataklara dönüşüyordu.
Juilo Cesar Souza'nın kaçırdığı yüzde yüzlük pozisyon ve Rüştü'nün kurtarışları devre arasına ağır hasarla girilmesini engellemiş oldu. İkinci yarıya Mustafa Denizli geç de olsa doğru bir hamle yapıp İsmail-Yusuf değişikliğiyle başladı. Ancak duran toptan yenen ikinci gol moralleri bozdu. Bundan sonra Beşiktaş bastırdı. Ama her Gaziantep kontratağı da tehlikeye dönüşüyordu.
SİVOK KÖTÜ GÜNÜNDEYDİ
Mustafa Denizli son hamlesini de Tello- Nobre değişikliğiyle yaptı. Nobre maç eksikliğinden dolayı çok net iki pozisyonu gole çeviremedi. Sonuçta önemli bir üç puan kaybedildi.
Yusuf-İbrahim Üzülmez ikilisinin ikinci devrede sol kanadı nasıl hareketlendirdiğini gördükten sonra Mustafa Denizli herhalde takım tertibindeki hatasını anlamıştır. Bu arada Sivok'u bu kadar kötü bir gününde ilk defa seyrediyorum.
Bence Beşiktaş'ın en iyi oyuncuları Bobo ve Rüştü'ydü. Gaziantep çok başarılı bir futbolla hak ettiği galibiyeti aldı. 2-0'dan sonraki kontratakları daha iyi değerlendirseler fark daha da artardı. Deneyimli Tomas'ın defans bloğuna bundan sonra önemli katkılar sağlayacağı dün gece belli oldu.
Mehmet Demirkol -Soğukkanlı bir Antep- Milliyet[page_end]
Mehmet Demirkol -Soğukkanlı bir Antep
Maçın hemen tamamının Gaziantepspor’un istediği gibi gitmesinde bir özelliklerinin büyük payı var.
Topu savunmadan son derece soğukkanlı bir şekilde çıkarmaları...
Beşiktaş kalabalık çıkıp kelepçeyi takmaya niyetlendiği hemen her akın girişiminde, topu kaptıkları anda hiç paniğe kapılmadan, neredeyse topu hiç şişirmeden çıkarak, o kelepçenin daha sıkı ve sürekli olmasını engellediler. Bu yüzden Beşiktaş neredeyse maçın hiçbir anında rakibi üzerinde baskı kuramadı. Kalabalık olarak rakibin üzerine gittikleri her akın hep tek atımlık oldu. Antep rahat çıktı.
Yani her seferinde kuşatma harekâtını yeniden başlatmak zorunda kaldılar. Surları yıkacak sürekli bir baskı kuramadılar. Beşiktaş hep geri dönmek zorunda kaldı.
Geçen hafta zaman zaman da olsa tempolu top çevirerek, akınları geri dönemeden yineleme şansı bularak ligin sıkı takımlarından Gençleri yenmişlerdi. Bu sefer bu oyuna hiç yaklaşamadılar.
Antep’in bu soğukkanlı çıkışları Beşiktaş’ın özellikle orta sahası için büyük bir kâbusa dönüştü. Çünkü yine eski hastalık tekrarlandı ve hücum hattı Ernst ve Fink’e hiç katılmadı. Savunma hattı ise hep geri kaçıp rakibe topla oynama alanı bıraktı. Olcan’ın kariyerinin en iyi Süper Lig performanslarından birini sergilemesi, Serdar ve Murat’ın ona destek vermesiyle bu boş alanları çok iyi kullandılar. 2 topları direkten döndü. Rüştü 3 gollük topu çıkardı. Julio Cesar da iki kez topu neredeyse boş kaleye itekleyemedi.
Oyunun bu kaderini Bobo’nun ofsayta takılan sayısı ve Nobre’nin boş kaleye yuvarlayamadığı 2 top değiştirebilirdi belki. Ama bu tekil şanslardan da yararlanamadılar.
Yani yapısal olarak var olan sıkıntıları, pahalı ve yetenekli silahlarla gidermeyi de başaramadılar.
Benim bu tüm bu hikâyeden aklımda kalan soru ise başka. Rakip ne kadar soğukkanlı ve takdire şayan olursa olsun o kadar da tempolu çıkmıyordu. Geçen hafta Gençler topu kazandığı anda basıp topu hep tehlikeli alanda tutan Beşiktaş neden bu sefer kopuk kaldı. Oyucuların formu değişebilir. Ama takım anlayışı bir haftada nasıl bu kadar değişir. Nasıl tam bir takım olmaktan bu kadar kopuk bir takıma dönüşülür? Bunu açıklamak zor.
Ali Gültiken -Silah geri tepti- Sabah[page_end]
Ali Gültiken -Silah geri tepti
Beşiktaş kendi stratejisi ile vuruldu. Genel olarak uyguladığı oyun taktiği olan rakibi biraz üzerine çekip arkasında yakaladığı alanlarda çabuk atağa çıkma düşüncesi bu sefer rakibi tarafından çok daha etkili uygulandı. Bunda Gaziantep'in gerçekleştirdiği çok iyi bir kontratak organizasyonunda Cesar'ın ayağından bulduğu erken golün büyük etkisi var. Bu dakikadan sonra kendi alanında daha çok kalan Gaziantep, Beşiktaş'ın geliştirdiği ataklar sırasında kaptığı toplarla da çok etkili kontrataklar geliştirdi. Bunlardan iki tanesini Cesar'ın ayağından değerlendiremedi. Diğerlerini de maçı kaybetmesine rağmen Beşiktaş'ın en iyi oyuncularından biri olan Rüştü'nün başarılı kurtarışları önledi. İkinci yarı bu görüntü genel olarak değişmedi. Gaziantepspor kendi alanında oynamaya devam ederek Beşiktaş'a oynayacak alan bırakmadı. Bu devre yakaladığı çok net gol pozisyonları var. Bunlar da Gaziantep adına bu maçta kaçan önemli gol fırsatları oldu.
TABATA KAYBOLDU
Gaziantepspor, oyunu kendi yarı alanında kabul ettiği dönemlerde müthiş bir defans organizasyonu yaptı. Beşiktaş'ın iki kanadını da işlemez hale getirdi. Özellikle İsmail ilk yarıda çok etkisizdi. Sağ tarafta da Holosko ve Ekrem'i, Cenk ve Olcan ile markaj altına alıp bu kanadın da Beşiktaş adına iş yapmasını engelledi.
Bir de maçın içerisinde Beşiktaş forması giyip sahada olamayanlar vardı. Tabata tüm maç boyunca etkili olamazken maçın sonuna kadar oyunda kalması da şaşırtıcı oldu. Keza Bobo, rakip defans göbeği içinde çok etkisiz kaldı. Beşiktaş'ın her zaman belirli derecede oyun içerisinde olan ve fayda sağlayan oyuncusu Ekrem bu maçta Beşiktaş'a geldiğinden beri belki de en kötü performansını sergiledi.
İşin özetinde Gaziantep maçın her bölümünde oyuna hakim ve kontrolü kaybetmeden oynayarak Beşiktaş'ı bu maçta etkisiz hale getirdi. Yakaladığı onca pozisyon yanında yalnızca iki golü tabelaya yazdırabilmiş olmaları kendileri açısından bir şanssızlık olarak görülebilir. Beşiktaş'ın yalnızca Nobre değişikliğinden sonra bu futbolcuyla yakaladığı iki net pozisyon dışında başka hiçbir etkinliğinin olmaması zaten maçın genel görüntüsünü net olarak açıklıyor.
Sergen Yalçın -Kendi düşen ağlamaz- Fanatik[page_end]
Sergen Yalçın -Kendi düşen ağlamaz
Futbol maçları sahada kazanılır. Sanal olarak kafada oynanır ama iş sahada biter. Beşiktaş, ikisini de yapamadı. Bana göre Mustafa Denizli'nin çıkardığı kadro çok doğru değil. Özellikle sol kanatta önlü arkalı oynayan İbrahim Üzülmez ve İsmail Köybaşı seçimi sıkıntılı, yanlış bir tercihti.
Futbol maçları sahada kazanılır. Sanal olarak kafada oynanır ama iş sahada biter. Beşiktaş, ikisini de yapamadı. Bana göre Mustafa Denizli’nin çıkardığı kadro çok doğru değil. Özellikle sol kanatta önlü arkalı oynayan İbrahim Üzülmez ve İsmail Köybaşı seçimi sıkıntılı, yanlış bir tercihti. Bu tek santfor oynama işi de yeni çıktı. Beşiktaş’ın çift santrfor oynayacak kadrosu var ama maalesef birçok oyuncusu formsuz. Formsuz demek de çok doğru değil. Artık futbolcu olarak miladını tamamlamışlar. Üretken olması beklenen oyuncular Bobo, Tabata, Holosko’ydu. Sonra bunlara Nobre ve Tello da dahil oldu. Ancak maça başlayanlar da bitirenler de pek fazla üretken değildi.
Bir takım, bu kadar isteksiz olur
Beşiktaş kanatları hiç kullanamadı. Holosko-Ekrem kanadının iyi işlemesi gerekirdi. Ama beklenti boşa çıktı. Beşiktaş’ı heyecansız gördüm. Bir takım neden bu kadar isteksiz olur. Çok daha heyecanlı, istekli, arzulu olmaları gerekirdi oysa.
Beşiktaş’ın bu görüntüsüne karşılık çok daha istekli, arzulu, kazanmaya inanmış, haddini bilerek oynayan bir Antep vardı. Oyunu kendi alanında kabul edip Beşiktaş’a çok fazla pozisyon vermedi, kazanılan toplarla çok çabuk kontratağa çıktı. Hücumda Olcan, Beto ve Julio Souza gibi çok etkili oyuncuları vardı. Bu üç oyuncu bence Beşiktaş’ın işini bitirdi.
Beşiktaş, emekliler takımı gibi
Bu Beşiktaş, Mustafa Denizli ve Yıldırım Demirören’in yarattığı bir takım. Sezon başından beri bunu yazıyorum. Bu takım çok ağır oynuyor. Emekliler takımı gibi. Gaziantep sezon boyunca giremediği kadar pozisyona girdi. İnşallah yeni yönetimde etkili isimler vardır da bir şeyler yapılır. Çünkü bu takım bu sezonu götüremez. Hamleler yapılmazsa Beşiktaş, önümüzdeki seneyi de kaybedecek. Bir an önce yabancıların değiştirilmesi şart. En az 5’i gönderilmeli. Bunların yanında bir iki de yerli var yollanacak.
Denizli, hocalık hayatının sonuna gelmiş
Geçen haftaki Gençlerbirliği galibiyeti insanları kandırdı. Oysa o maçta da 75’e kadar birşey yoktu. Kartal, çok tempolu, müthiş bir maç oynamadı geçen hafta. Beşiktaş’ın gerçeği bu. Çok fazla abartmamak lazım. Beşiktaş bu kadar. Bundan daha ileri gidemez. Şampiyon olması zor. Avrupa ve kupaya zaten veda etmiş. Önemli olan önümüzdeki sezonu kurtarmak. Mustafa Denizli artık antrenörlük hayatının sonuna gelmiş. Sezon başında “yoruldum, bırakacağım” diyen hocayı zorla takımın başında bıraktılar. Teknik direktörlüğüne birşey söylemek istemiyorum ama Denizli doymuş bir hoca. Seneye bu takımın başında olmaz. O yüzden radikal kararlar alıp uygulamak lazım. Başarıya aç bir antrenör gerekiyor.
Atilla Gökçe -Hoca mı hasta, takım mı!- Milliyet[page_end]
Atilla Gökçe -Hoca mı hasta, takım mı!
O’nun sağlığı her şeyden daha önemli... Mustafa Denizli, stent operasyonundan sonra dinlenmeyi kısa kesip görevinin başına döndü, takımını maça hazırladı. Gaziantep Kamil Ocak Stadı’ndaki maçta ekrana gelen yüzü belli bir yorgunluğu taşıyordu. Buna rağmen karizmayı çizdirmedi. Kulübede oturmayı aklına bile getirmeden her maçta olduğu gibi maçı ayakta izleme alışkanlığını sürdürdü.
Peki ya Beşiktaş’ın durumu?
Onlar, hocalarından daha yorgun görünüyordu. Hem fizik, hem de mental bakımdan... Maçı düşük tempoyla oynamak, anlaşılan o ki işlerine geliyordu. Topla buluştuklarında da, topsuz oyunda da hiç hızlanamadılar. Adam eksiltip topu ileri taşıyamadılar. Kanatlardan oynamakta isteksiz ve etkisizdiler. Sol kanatta Üzülmez-Köybaşı bir şeyler yapmaya çalıştı ama, yine de etkin bir pozisyon izleyemedik. Öte yandan Holosko da Bobo ile o kadar yakın ve dip dibe oynuyordu ki sağ kanatta Ekrem tek adam olarak en sıkıntılı maçlarından birini yaşıyordu. Ekrem’in Olcan’ı kaçırışında, devamında Julio Sezar’ın golünde bu yalnızlığın etkisini gördük.
Çerçeveyi bulan tek şut, tek korner atmadan ilk 45’i tamamladılar.
Gaziantepspor, Beşiktaş’ı hem kanatlardan, hem de savunma kalabalığı ile ortadan kurduğu baskı ile işlemez bir makine haline dönüştürdü. Savunmanın ötesinde topu kaptıklarında hızla hücum oyununa yöneldiler. Julio Sezar’ın kale ağzından kaçırdığı iki mutlak golün dışında Serdar Kurtuluş’un uzaktan direği ve Rüştü’nün parmaklarını bulan vuruşu da aradaki etkinlik farkını gösteriyordu.
Hiçbiri işe yaramıyor
Beşiktaş’ın pasif ve şaşkın oyunu, zaman zaman korkaklığı da beraberinde getirdi. Öyle ki, rakip ceza alanı dışında topla buluşan hücumcular, ileri hamle yerine oyunu orta alana, daha da gerilere savunmadaki arkadaşlarına, hatta Rüştü’ye döndürdüler. Fazladan bir beceri göstermemesine rağmen Ernst takımın hücum-savunma hatları arasında iletişim kuran tek oyuncuydu. Beşiktaş orta alanda o kadar büyük boşluklar bıraktı ki Gaziantepsporlular istese at binip polo da oynayabilirlerdi.
Oyunun sonlarına doğru Nobre’nin girdiği yüzde bin gol pozisyonunda meşin yuvarlağı dışarı atması, artık golle ilgili her şeyi unuttuğunu ve bittiğini gösterdi bize. Beşiktaş’ın zirevede yeri olmadığını ve olamayacağını da!
Galatasaray’ı eleştirenler, yönetimin takımda santrfor bırakmamasını doladılar dillerine. Arkadaşlar bir de Beşiktaş’a baksınlar. Golcünün de santrforun da hücumcunun da bini bir paraya... Ama hiçbiri işe yaramıyor, ne haber!
Kaya Çilingiroğlu -Ligden koptu!- Vatan[page_end]
Kaya Çilingiroğlu -Ligden koptu!
ANTEP şampiyonluk adaylarından bir tanesini dün akşam net bir skorla yendi. Gerçi maç 2-0 bitti ama çok rahat 5-0 bile olabilirdi... Tam 3 topu direkten döndü. Hafta içinde Mustafa hocaya geçmiş olsun dilemek için Ümraniye’ye gitmiştim. Orada Beşiktaş’ın idmanına şahit oldum ve takımı oldukça istekliydi fakat dün aynı Beşiktaş’ı Antep’te göremedim. Son 4-5 haftadır siyah-beyazlıların ciddi sıkıntıları vardı. Özellikle defans ve orta sahada... Bunda Ernst’teki büyük düşüşün ve Ferrari’nin olmamasının etkisi de büyük.
FUTBOL biraz da istatistik oyunu... Düşünebiliyor musunuz 62. dakikada atılan korner sayıları 8’e 0... Maçı izlemeyenler yanlış anlamasın. 8 G.Antep’in attığı sayı. Beşiktaş ilk kornerine 62. dakikada kavuştu. Totalde baktığınızda Beşiktaş’ın 3 pozisyonu var, 2’si Nobre’yle... Antep’in ise toplamda kaçan 5 golü var, 3’ü direkte patladı.
NOBRE’YE gelince duırum çok vahim... Artık gol bile kaçıramıyor, kaleyi tutturamıyor... Ama aldığı para 2.5 milyon Euro, attığı gol sayısıysa sadece 1. Tello ve Delgado da aşağı yukarı aynı paraları alıyor ve bir tanesi sahada yok, diğeriyse kadroda bile değil...
KANATLAR İFLAS ETTİ
BEŞİKTAŞ’IN orta sahası sinyal veriyor. Rakipler 3 pasta orta sahayı geçip, Beşiktaş’ı aciz duruma düşürebiliyor. Kanatlar işlemiyor, Üzülmez ve Ekrem Dağ bas bas ‘Biz bu takımın oyuncusu değiliz’ diyor ama dinleyen yok...
BANA göre Beşiktaş dün şampiyonluk yarışından kesinlikle kopmuştur. Muhtemelen de gelecek hafta G.Saray’ı yenecektir çünkü Denizli ve ekibi bu tarz maçların atmosferini çok iyi kullanabiliyor. Ancak G.Saray galibiyeti bile ümit vermez...
BEŞİKTAŞ seyircisinin Yıldırım Demirören ve ekibine olan kaliteli protestosuna kesinlikle hak veriyorum. Artık onu daha zor günler bekliyor. Çünkü ortada bir enkaz var, kendi yarattıkları. Bunun düzelmesi için çok fazla oyuncuya ve aşırı motivasyona ihtiyacı var. Ve artık bu güne kadarki hoşgörüyü de beklemesinler.
Feyyaz Uçar -Pilot takım- Hürriyet[page_end]
Feyyaz Uçar -Pilot takım
TEKİN adamdır Metin. Parada pulda yoktur gözü, rüzgara göre değişmez lafı sözü. Seçim öncesi vaad edildiği üzere Metin Tekin’in Beşiktaş’ta göreve başlamasını bekliyorum.
Bu sefer de seçim yatırımı olmasın. Yönetimde zaten futboldan gelen yönetici yok. Futboldan gelen bir direktör olsun da milyon dolarlarımız savrulmasın.
İnsaflı kale direkleri
İlk yarıda Julio Cesar 3’ün 1’ini atmasa Gaziantep devrede soyunma odasına farklı skorla girecek. Beşiktaş’ın orta sahası ve defansı o kadar boşluk veriyor ki, elini kolunu sallayan herkes pozisyona giriyor. İnsaflı kale direkleri ve can siparane Rüştü farkın açılmamasında bir başka faktör. Ekrem’in ilk goldeki zamanlama hatasının üstüne bir de stoperler ön direği unutunca ilk gol geldi. İkinci gol de zaten ön direk. Defansta kanatlardan yapılan ortalarda birinci kural ön direğini kapatacaksın. Yapmazsan hüsran olur. Sivok iyi bir pilot değil, Ferrari’si olmadan gidemiyor. Kendi sahasından attığı serbest vuruşları bile Tabata’nın kullanmasına gerek yok. Bu atışları defans adamları da kullanabilir, Tabata öne çıkıp hiç değilse seken topları şutla neticelendirebilir. Forvette gereksiz bir eksilme, ayıp olmasa aut atışlarını bile Tabata kullanacak.
Eldiveni ayağına tak
G.Antepspor’un ardı arkası kesilmeyen ataklarını izlerken gözümüze garip bir şey ilişti. Nihat reklam panolarına dirseklerini koymuş, Rüştü’nün kurtarışlarını seyrediyor. Hiç değilse auta giden topları topla, Nihat bu arada ısınmış da olursun! Nobre eldiveni eline değil de ayağına taksa daha iyi olacak. Kafasına da bir şapka lazım, yünlü olsun. Top ayağını ve kafasını sıyırıp geçmez hiç değilse, yünlüler elektrik de yapar, karda kışta üşümez.
Hangisi Beşiktaş?
Beşİktaş’ın ilk 11’inde G.Antepspor’dan alınan 5 oyuncu var. Beşiktaş’tan Gaziantep’e giden oyuncu ise Serdar Kurtuluş. Fahiş fiyata Bursaspor’dan alınmış, İsmail Köybaşı’nın takasında kullanılmış, bu gidişle iki takımdan biri pilot takım olacak. Gaziantep mi? Yoksa bu başkanla Beşiktaş mı?
İş bitiriciler
Gaziantepspor daha inançlı. Olcan’a “Sahanın her yerinde şut atcan, gol attırıcan” demişler. O da “Sorun yok”’ demiş. İkinci yarıda da pozisyonları yakalayan taraf çoğunlukla Gaziantep’ti. Nasıl olmaz ki? Sağda Murat Ceylan, solda Olcan, forvet arkasında da Julio Cesar, tutabilene aşkolsun. Üçü de yetenekli iş bitirici.
Atıf Keçeci -Bu futbolla olmaz...- Zaman [page_end]
Atıf Keçeci -Bu futbolla olmaz...
Beşiktaş'ın, futbolcu alışverişlerinde en üst düzeyde birliktelik yaşadığı Gaziantepspor'un karşısına çıktığı kadro ilginçlikler taşıyordu.
Tabata, İsmail Köybaşı ve Serdar Kurtuluş bu sezon transfer işlemlerinin yapıldığı isimlerdi. Mustafa Denizli takımının başında operasyon sonrası ilk defa kulübede otururken yanına da geçen haftanın ilk 11'inde yer alan Nihat ve Tello'yu da almıştı. Yerlerinde İsmail Köybaşı ve Holosko sahadaydı. Oyun anlayışı yine çift ön liberoluydu. Karşılaşmanın başında ev sahibi takım daha atak bir futbolu tercih etti. Siyah-Beyazlılar ise rakip defans blokunu önde kurduğu için topa sahip olmada sıkıntılar yaşadı. Beşiktaş'ta defansif anlayış olarak Holosko ve İsmail yeterli işler yapamayınca her iki kanattan gelen karşı ataklarda yer ve adam kaybı yaşandı. Bu zafiyeti iyi değerlendiren Olcan Adın'ın yerden gönderdiği pasa ayağını uzatan Sezar Da Silva takımını öne geçiren sayıyı kazandırdı. 11'de gelen bu golün Beşiktaş'ı gayrete getirmesi beklenirken aksine Kırmızı-Siyahlı güney ekibi baskısını arttırarak oyuna hakim oldu. Bunun en büyük nedeni Siyah-Beyazlı takımın orta saha oyuncularının geriye dönüşte yavaş hareket etmeleriydi.
39 ve 40'ta önce Serdar Kurtuluş sonrasında İvan Deumi'nin uzak mesafeden yaptıkları gollük şutlarda kalesinde büyüyen Rüştü yerinde müdahalelerle farkın açılmasına mani oldu.
Oynadığı son iki maçta sanki harikalar yaratmış gibi şişirilen 8 milyon Euro'luk Tabata sağa sola hareketlerle oynuyormuş gibi yapmaktan ileriye gidemedi. Fink ve Ernst kesici olarak da topun ileriye taşınması durumunda dün gece çok başarısızdılar. Durum böyle olunca da devre ev sahibi takımın kontrolünde sona erdi.
İkinci yarıya tek değişiklikle başlayan misafir takımda İsmail'in yerinde Yusuf vardı. Organize olamamanın getirdiği başarısız futbola 21. hafta olmasına rağmen hâlâ çare bulunamamasına teknik heyet ne der bilemem.
Beşiktaş'ta bloklar arasındaki uyumsuzluk da kötü futbolun başka bir nedeni olarak düşünülebilir. Mücadele edenin sonuca gitmesi doğaldı ve 51'de bu gerçekleşti. Deumi'nin kale önünde yaptığı kafa vuruşu Rüştü'ye çarparak ikinci gol olarak tabelaya yazıldı.
68'de Denizli iki değişiklikle maçı çevirmek istemini Fink-Tello ve Holosko-Nobre ile yerine getirdi. 70'ten sonra hareketlenen Siyah-Beyazlılar, Olcan ve Cesar'ı kontrol etmede başarılı olamayınca bu ikilinin ayağından çıkan topların yerini bulmasına Rüştü mani olmasa sonuç daha farklı olabilirdi
Can Çobanoğlu -Orda mısınız!- Fanatik[page_end]
Can Çobanoğlu -Orda mısınız!
Bir hafta öncesinin Gençlerbirliği karşısında topa daha çok hakim olan, ayağa pas yapıp, her bölgede basan Beşiktaş'ı Antep'de yoklar gecesi yaşadı.
Maçın adamı topa en çok değeni eğer Rüştü ise, fazla söze herhalde gerek yok. Bir hafta öncesinin Gençlerbirliği karşısında topa daha çok hakim olan, ayağa pas yapıp, her bölgede basan Beşiktaş’ı Antep’de yoklar gecesi yaşadı. Doğru pas yapanı yoktu, saha paylaşımı yoktu, yardımlaşma yoktu... Sorsanız Beşiktaş’ın en etkili bölgesi neresi diye, çoğunluk orta sahasıdır cevabı verir herhalde. Ama dün gece o da yoktu. Kartal’ın kanatlarını Murat Ceylan ve özellikle de Olcan çökertti. Ekrem Dağ çizgide Olcan’a basacağına içeride bekleyince, her pozisyonda Beşiktaş kalesi o kanattan tehlike yaşadı. Antepliler, takım halinde topun arkasına çabuk geçti, çabuk düşündüler, çabuk oynadılar rakibe toparlanma imkanı vermediler. Dönen topları doğru pozisyon yaparak kazandılar. Siyah-Beyazlılar, hem birbirlerine yakın oynamadılar hem de kaybettiklerinin arkasından koşmadılar. Önde Bobo top saklayamadı, Tabata rekor sayıda top kaybıyla oynadı. Fink gölge boksu yapar gibiydi, aslını bıraktı Antepliler’in gölgesiyle uğraştı. Hazır diye sürülen Holosko o görüntüde değildi. Tello’nun umursamazlığını mücadelesiyle kapatır diye önde oynatılan İsmail Köybaşı hala kendini Antep’de oynuyor zannediyordu herhalde!
Eee... Önü-arkası, sağı-solu bu kadar dağınık, takım olmaktan uzak Kartal’ın sahadan mağlup ayrılması da doğaldı.
Erman Toroğlu -Köşeyi dönemedi- Hürriyet[page_end]
Erman Toroğlu -Köşeyi dönemedi
Bu maçı alsalar şampiyonluk için her şeyi konuşabilirlerdi. Bir bakıyorsunuz onlar da sanki Gaziantepspor gibi orta sıralar için oynuyor. Bu ikisini ciddi bir takım dün geceki gibi yakalasa yerle bir edebilirdi.
MAÇ 2-0, Beşiktaş buradan bile döndürebilir. Ama çok net pozisyonları kaçırıyor. Gaziantep’e bakarsanız, çok rahat farka gidebilir. O da çok önemsemiyor. Hadi Gaziantepspor orta sıralar için oynuyor. Rahatlar. Beşiktaş’a bakıyorsunuz, bu maçı alsa şampiyonluk için her şeyi konuşabilir. Bakıyorsunuz o da Gaziantep gibi sanki orta sıralar için oynuyor.
Öncelikle iki taraf da oyunu fazla sıkıştırmadılar. Bütün sahaya yayıldılar. Öyle yayıldılar ki, maç bazen 65-70 metrede oynandı. Bu iki takımı da biraz ciddi bir takım yakalasa dün gece yerlebir edebilirdi.
Maçsızlık zor iş
Tabata için bu maçta fazla bir şey söyleyemezsiniz. Çünkü eski oynadığı takım. Eski takım arkadaşları Tabata’nın bütün özelliklerini biliyor. Nereden geleceğini, nereye gideceğini kestiriyorlar. İsmail Köybaşı da İbrahim Üzülmez’le aynı işi yapınca oradan da bir kişi eksik kaldılar. Holosko daha hazır değil. Maçsızlık zor iştir. Kendisi net gol pozisyonunda, topu sekiz metre gerisindeki dört Gaziantepli arasındaki Bobo’ya atıyor. Neden? Çünkü kendine güveni yok.
Nobre bu işi bitirmiş. Heyecanı kalmamış, veresiye oynuyor. Tello da aynı. O zaman tek başına Bobo da bir şey yapamıyor. Yani Beşiktaş tam bir dönemeç maç oynadı ama ışığı göremedi, köşeyi dönemedi.
Hem satıyoruz hem puan alıyoruz
Gaziantepsporlu yöneticiler ellerini ovuşturuyorlardır. “Hem futbolcuları satıyoruz tonla para alıyoruz, hem de puanları alıyoruz” diye.
MAÇIN 3 ADAMI
Maçta Olcan’ı, Serdar Kurtuluş’u ve Rüştü’yü çok beğendim. Bence maçın üç adamı vardı. Olcan, Serdar Kurtuluş ve Rüştü.
Ali Sami Alkış -Hamalken, yıldız olmaya kalkınca.. - Star[page_end]
Ali Sami Alkış -Hamalken, yıldız olmaya kalkınca..
Fabian Ernst, Beşiktaş’a ilk geldiğinde; uçan, kaçan, seken topları, derleyen-toparlayan... Bunları yapan olmadığında da, kendi dalıp topları söken adamdı. Ortalığı süpürüyor, kazanılmış topları iyi servis ediyordu.
Ancak; arada sırada uzaktan denediği şutların bir-ikisi gol olunca, özde ve gözde olmanın albenisine kapılır gibi oldu... Artık eskisine oranla daha ilerde oynuyor. Orta sahayı çekip çevirmeye değil, takımı kurtarmaya hevesleniyor. Yani hamal olmaktan çıkıp, star olmaya çalışıyor. Artık eskisi gibi değil. Bu heves, Beşiktaş’ın prese yönelik direncini kırdı.
Gaziantep, dün Kamil Ocak Stadı’nda oynanan karşılaşmada atak üstüne atak tazeledi. Özellikle ilk yarıda Beşiktaş’ı bunalttı desek yeridir. Julio Cesar’ın kaçırdıkları ve Serdar Kurtuluş’un direkte patlayan şutu; Beşiktaş’ı devre arasına 4-0 yenik götürürdü.
Fabian Ernst, ilk günlerindeki gibi oynasa; orta saha böyle yolgeçen hanına dönmezdi.
İkinci yarıda da değişen fazla birşey olmadı. Seyircisinin desteğini arkasına alan Gaziantep yine gol kaçırmaya devam ediyor, Beşiktaş bir şey yapamıyordu. 6-0 olacak maçın 2-0’da kalması gerçekten şaşırtıcıydı. Yusuf’un ikinci yarıda Mustafa Denizli tarafından oyuna sokulması bile hiçbir katkı sağlamadı. Sadece oyunun sonlarına doğru Gaziantep’in sahasına çekilmekten kaynaklanan bir avantajla, Beşiktaş etki alanları buldu. Onu da değerlendiremediler.
H H H
Bu arada; Sivok’un 26’ncı dakikadaki hareketi kırmızı bipli mumla kırmızı kartı davet etmekti. Ayağının tabanıyla ve üstelik bilinçli güç kullanarak rakibinin sırtına vurdu. Başka hakem olsa ve rakip yerde biraz kıvransa, Sivok kendisini oyun dışında bulabilirdi.
Sertlik konusunda, Anadolu futbolcularını “Kasap” diye suçluyorlar ama; İstanbul kasap değil, celep...
Yani kasapların sahibi!
Okay Karacan -Gaziantep yabancı değil!- Zaman [page_end]
Okay Karacan -Gaziantep yabancı değil!
Gaziantep'li futbolcular için İstanbul'a çıkan en kolay ve kısa yol Beşiktaş'tan geçiyor. Her oyuncunun bu motivasyonu hissettiğini iddia etseniz, az itiraz bulur.
Belli ki Gaziantepsporlu oyuncular iki haftayı iyi çalışarak değerlendirmiş. İlk yarı için söylüyorum, bu tempoyu sevmemek mümkün değil, futbolu izlenesi kılan uzun boylu hızlı paslar, iyi çıkarılan sert şutlar, her şeye rağmen Rüştü'nün kurtarışları ve bireysel hatalar... Gaziantep'teki bu randevuyu renkli kılan bir başka konu malum, Beşiktaş'taki Gaziantep kökenli futbolcular. Onlardan biri olan Ekrem'in hatasını cezalandıran Sezar, Türkiye'de büyük maçlardaki yüksek oyun konsantrasyonuna bir yenisini ekledi. Aynı Julio Sezar 33'üncü dakikada yine Ekrem orijinli hatada topu ağlara gönderebilse Beşiktaş için hayat daha da zorlaşabilirdi. Tıpkı geçen hafta Gençlerbirliği takımının ikinci yarının ortalarında gole çeviremediği iki gollük pozisyonun ardından Beşiktaş'ın oyunun kaderini değiştirdiği gibi Gaziantepspor da tüm senaryoyu baştan sona revize edebilirdi.
Denizli'nin forma vermediği Tello, Yusuf ve Nihat üçlüsünün takımı ceza alanı ve civarında daha fazla pozisyona sokma kapasitesi yüksek bir ilk yarıydı. Denizli'nin kanatları iyi kullanıp sonuca gitme planlarının erken golle bozulması, sonuç getirecek akınları başlatma yükünü Tabata'nın üzerine yıkmıştı. Sekiz buçuk milyon Euro'luk adam postundan Beşiktaş'lı Tabata postuna geçen hafta ilk adımı atan Brezilyalı iyi toplar alabilse devrenin rengi değişebilirdi.
Gaziantepspor'un yabancıları Marcello, Kompela, Johnson ve Preko'dan bu yana her dönem ligin diğer yabancılarına oranla daha dikkat çekici işler yapmışlardır. Attığı gol ve kendi ortalamasının üzerindeki iyi oyunuyla Sezar dışında Deumi ve Beto'yu da ülkeye gelen ve işini iyi yapan yabancılar arasında sayabiliriz. Deumi'nin ikinci yarının başındaki golü Yusuf'la devreye başlayan Denizli'nin planlarını ikinci kez bozdu.
Gaziantepspor savunmadan hızlı çıktığı dakikalarda Beşiktaş'ın karşılama gücündeki zaafı iyi kullandı. Belli ki Portekizli hoca geçen haftaki Gençlerbirliği maçını iyi etüt etmişti. Beşiktaş savunmayı çok geride kurduğunda rakibin hızını kesemiyor. Oyunda inisiyatifi ele geçirmek için daha çok top dolaştıran, daha çok baskı yapan takım olmaları gerekiyor ve bunu dün akşam maçın hiçbir bölümünde başaramadılar. Genelde istikrarsız olan Gaziantep savunması gününde olunca işler biraz daha karmaşık bir hal aldı. İstanbul'un üç büyüklerinin daha kaybedeceği çok üç puan olacak. Herhalde potayı az kaybeden bulur. Yine ilginç bir ikinci yarı olacak..
Neyse sonuçta Gaziantep yabancı değil...
Adnan Aybaba -Kamera şakası- Fotomaç[page_end]
Adnan Aybaba -Kamera şakası
Maçtan önce yol haritası belli... Bu şu demek; bu maça harita filan aramaya gerek yok. Gaziantep'in baklavası bir de şu sıralar fıstık gibi yabancı futbolcuları vitrinde boy gösteriyorlar. Bunların başında da Cesargeliyor. Solda Fenerbahçe eğitimli Olcan diye bir futbolcu var, bu isme dikkat!.. Arazi vitesli 4x4 jip gibi. Bir geldi, gidip gelirken de Ekrem ile Holosko'yu bitirdi. Büyük takım olmak; büyük düşünmek ve büyük futbol ile olur. Gaziantep'in attıklarını bırakın, kaçırdıklarına bakın. Her yerden şut attılar, her yerden pozisyon buldular. Defansta Tomas ve Deumi gibi iki tane ağır futbolcu var. Sen niye tek forvet oynuyorsun ki? Galip takımı bozmayabilirsin. Ama 20 ve 25. dakikalar gösterdi ki bu maçta bu iş tutmuyor. Hemen al Fink'i kenara, koy yerine Nobre'yi ondan sonra seyret. Biraz daha cesur davran çıkar İsmail'i koy Yusuf'u oyuna. Al Holosko'yu koy Nihat'ı.
Futbol bizi hasta etti...
Kişiliksiz ve kimliksiz futbol kabul edilemez. Takasta Serdar Kurtuluş'u veriyorsunuz Gaziantep'e, takır takır oynuyor. Bu nasıl iş? Tamam burada teknik ve taktik olarak birçok hatalar yapılıyor ve üst üste konuluyor, sahadaki futbolcular da bir hafta içinda böyle değişmemeli. Futbol adına bu kadar dengesizlik olur mu? Bunları üst üste koyduğunuz zaman sonuç bu olur. Ben Beşiktaş'ın oynadığı futbolu kabul edemiyorum. Elinden gelen her şeyi ortaya koyarsın. Halı sahalarda bile 50-60 yaşındaki adamlar futbol oynamak için birbirlerine giriyor. Gaziantep'i de tebrik etmek gerek. Olması gerektiği gibi futbol oynadılar. Rüştü yediği golü belki çıkartabilirdi ama öylesine kurtarışlar yaptı ki söz söyleyemiyorum. Futbolcuları rencide etmek istemiyorum ama teslimiyet büyük tehlikedir. Teknik heyetin de düşünmesi gereken birçok şey var. Mustafa hocam iyileşip bizi mutlu etti ancak Beşiktaş'a oynattığı futbolla da hasta etti. Bu maç bana bir kamera şakası gibi geliyor!
Güven Taner -Her şeyi var, futbolu yok!- Star[page_end]
Güven Taner -Her şeyi var, futbolu yok!
Beşiktaş’ta hoca dâhil herkes tamir oldu. Cezalar bitti. Ve Tabata bile form tuttu. Artık çok daha iyi oynamalıydı. Denizli, Tello’yu kulübeye çekip, sağda Holosko’yu kullanma olanağını bulmuştu. Ortanın soluna İsmail’i koyup temposu yüksek bir Beşiktaş planlamıştı.
Ancak kendi kendine tuzak kurar gibi oynadı Beşiktaş. Bir kere tempolu değildi. Topu birinci bölgede ağır ağır dolaştırdı, oradan üçüncü bölgeye hızla ve olumlu biçimde çıkaramadı.
Daha ikinci bölgede pas hatalarına başlıyor, kalabalıklaştığı üçüncü bölgede çok daha da hataya düşüyordu. Ve bununla da kalmıyor, topu kapıp hızla çıkan Antep’e hücum için geniş alanlar veriyordu. Ne hücuma ne savunmaya dönüşte gereken hızda idi. Antep bir golü rahatça attı iki daha atabilirdi ilk yarıda.
Beşiktaş’ın etkili olmasının beklendiği kanatlarda, Üzülmez-İsmail ve Ekrem-Holosko ikilileri ne çabukluk gösterdiler ne de uyumluydular. Savunma görevlerini de yerine getiremediler.
Yalnız onlar mı, savunmanın ve orta alanın göbeğindeki Toraman-Sivok ve Ernst-Fink ikilileri de bilenen verimlerinden çok düşüktüler. Gaziantep’e pozisyon kazandıran hücumların üretilmesinde bu ikililerin yetersizlikleri önemli rol oynadı.
Ligdeki son 10 maçında 16 gol atıp 5 gol yemiş Beşiktaş; 7 atıp 11 gol yemiş Gaziantep’e pozisyon bulma ve gol atma rahatlığını ikinci yarıda da verdi! Rakibin yakın direğe gelen korner topuna kafa vurmasına üç kişi engel olamadı! Antep ne denli istekli ise Beşiktaş o ölçüde tutuk ve güvensizdi.
Beşiktaş’taki yalnızca güvensizlik değil, fiziksel güç yetersizliğiydi. Belki de güvensizliği tetikleyen de buydu. Hedef ile birlikte maç sayısının azalması takıma zindelik katacağına bir umursamazlık getirmiş. Rüştü hariç tabii. O da arkadaşları gibi olsaydı, Beşiktaş utandıracak, büyük bir fark yerdi.
Turgay Demir -Sistemin çöküşü!- Fotomaç[page_end]
Turgay Demir -Sistemin çöküşü!
Şu maç ilk yarıda bir değil beş olurdu Beşiktaş'ı Allah korudu... Üstelik Denizli yanlış sistemde ısrar etse bile mevcutlar içinde bu sistemi en iyi oynayacak 11'i sahaya sürmüştü. Buna rağmen orta saha boş kaldı. Çünkü geçen hafta Gençlerbirliği önünde savunma ile forvet arasındaki mesafeyi 30 metre civarında tutmayı başaran Beşiktaş dün Kamil Ocak'ta çiçek gibi açıldı! Siyah-beyazlı oyuncular birbirlerinden uzak durmayı sahaya yayılmak sanıyorlar... İsmail solda bekledi, Holosko sağda... Orta sahaya hiç destek vermediler. Mükemmel oynayan Olcan, desteksiz kalan Ekrem'in yanından tren gibi geçip sağ kanadı koridora çevirdi. Önde hiç baskı görmeden Beşiktaş kalesine diri gelen Gaziantep kazanmak adına her şeyi yaptı. "Hazır naklen yayın var kendimizi gösterelim" dercesine oynadılar. Deumi, Zurita, Olcan, İvan, Julio hepsi inanılmaz gayretliydi. Deumi'nin savunmadan bilinçli olarak çıkardığı iki uzun top var ki, Julio ve Beto biraz becerikli olsalar, Deumi 60 metreden asist yapmış olacaktı.
Denizli kabul etmeli
Beşiktaş orta sahasındaki boşluk rakibe kendini gösterme şansı verirken Tabata'nın kaybolmasına, Bobo'nun ileride yalnız kalmasına neden oldu. Holosko bir-iki kez içeri kat edip destek verdiğinde Bobo da, kendisi de pozisyon buldular. Soldaki İsmail ise tek kelimeyle sahada yoktu. İkinci yarıda Yusuf'u o bölgeye monte eden Denizli ön bölgede tutunmayı hedefledi. Ancak Deumi'nin nefis golü Beşiktaş'ı çıkmaz sokaklara soktu. Denizli son çare olarak Nobre'yi sahaya sürdü ama bu hamle de bir şeyi değiştirmedi. Beşiktaşlı okurlar boş yere ilk golden önce Ekrem'e yapılan faulü kafalarına takmasınlar. İyi bir Beşiktaş o golün altından kalkardı. Dünkü Beşiktaş ise onu yemese başkasını yerdi. Son söz: Sevgili Mustafa hocam... Bu takım 4-2-3-1 oynadığı müddetçe kazanması tesadüf olur, kaybetmesi değil. Bu sistemde öndeki üçlünün oyunun iki tarafını da oynayabilen, çok vasıflı futbolcular olmaları gerekir. Senin elinde böyle yıldızlar yok. Artık bu gerçeği kabul etmelisin.