Yazarlar derbi için neler yazdı?
Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı Arena'da dize getirdiği derbiyi analiz eden yazarlar köşelerinde şunları kaleme aldılar...
Haftalardır beklenen derbi, dün sonuçlandı. Şampiyonluğa emin adımlarla ilerleyen Fenerbahçe, Türk Telekom Arena'daki ilk Galatasaray derbisinden 2-1'lik galibiyetle ayrıldı.
Spor yazarlarının yorumlarından sizler için derlediklerimiz...
Hagi'nin daha önceki hatalarından ders çıkarmadığını derbide de gösterdiğini belirten Meleke, "Maçın başındaki atmosfer, Kadıköy'deki F.Bahçe-Trabzon müsabakasını andırıyordu: Seyrantepe'de harika bir taraftar-oyuncu bütünleşmesi söz konusuydu dün. Buna (mimarisinden olsa gerek) stadın iyi akustiği de yardım etti. Bir anlamda Cem Yılmaz'ın "mekân oynatıyor" esprisinin ete kemiğe bürünmüş hali gibiydi dün geceki ilk 85 dakika. Bu bölümde Avrupai stada en büyük yardımı Hagi'nin yaptığını da eklemek gerek. Orta sahasında 1 defansif kullanarak ileride ayağına top yakışan oyuncu sayısını artırdı. F.Bahçe'nin oyun olarak dengeyi kuramadığı, sadece bir duran topla skorda eşitliği sağladığı sırada) Ayhan/Yekta geri adımını attı. Bu noktada mevzunun Ayhan'ın/Yekta'nın performanslarıyla ilgili olmadığını, Hagi'nin yaptığı bu tarz her değişiklikte kendi takımını frenleyip, rakibin sönük ateşine benzin döktüğünü not etmek gerek."
"Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki orta saha hamlığı sadece Emre'nin yokluğu ile açıklanabilir mi? Ya da ikinci yarıda sadece Semih-Alex-Niang (Stoch) üçlüsünün arasındaki pas trafiğinin rakibe üstünlük sağlanmasında yeterli olması enteresan değil mi? Baştan başlayalım. Kendi standardının da ötesinde bir top kaybıyla oynayan Selçuk'un topun dağıtımından birinci derecede sorumlu oluşu ilginçti. Bu görevi üstlenmesi beklenen Baroni ise hiç sorumluluk almıyordu. Alex 'Ben forvetim karışmam' halindeydi doğal olarak. Diğer önemli aday Özer'in ne yaptığına dair bizzat kendisinin dahi herhangi bir fikri olduğunu zannetmiyorum. Hani modern zaman futbolcusu bir iki hamle sonrasını hesap etmeli diyoruz ya. Özer bir adım öncesini bile hatırlamıyor sanki. Ligin ikinci yarısının en parlak oyuncusu Topuz için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. İleri koşarken bir bakıyorsunuz kendi kalelerine doğru dönmüşler. Ya da iki çalım atmışken kaleciye pas veriyorlar. Kafalarında hiçbir şablon yok gibi. Dolayısıyla her şey Gökhan Gönül'e kaldı. O da eksik kaldı tabii. Bütün bu durumu Emre'nin yokluğuyla açıklayabilir miyiz? Bir anda şampiyonluk adayından amatör küme seviyesine düşüş mümkün olabilir mi böyle!"
[page_end]
Arena'da aslan silkindi, Fenerbahçe sindi kaldı. Sanırsın Hagi'nin takımı sahada tek başına oynuyor. Lider görünürde yok! Bu görüntü iki şeyin altını çizdi;
Galatasaray kazanmaya yeminli,
Fenerbahçe kaybetmekten korkmuş.
İlk yarıda Fenerbahçe'nin yarım pozisyonu var yok! Rakip kale önünde devamlı Galatasaray var. Şans biraz yardım etse sahada gergef işleyen Galatasaray devreyi üç golle önde bitirirdi. Hele Culio'nunkine yandım! Öyle güzel pozisyondu ki Culio kafayı iyi vursa Volkan kımıldayamazdı bile. İki adımdan kaçtı gol.
Kazım'ın golü Galatasaray'ın oyununa lezzet kattı. Santos'a kurnaz bir baskı, rakibi hataya zorlama, güzel bir asist, Baroş'tan iyi sıyrılış dönen topa yine Kazım'dan sert bir gol!
Golün asistini yapan da Kazım, golü atan da Kazım. Hemen arkasından bir gol daha kaçıran da Kazım. Galatasaray durmuyor, Fener kımıldayamıyor...
Yardımcıları sınıfı geçen Fırat Aydınus, Baros'un iptal ettiği golünde yanlış düdük çaldı. Çek golcü topu temiz aldı ve golünü attı. Aydınus bunu göremedi. F.Bahçe'nin ilk golünü hazırlayan serbest vuruşta Neill'ın eli topa gitti
Türk Telekom Arena'daki Galatasaray- Fenerbahçe derbisinde bir derbiye yakışacak mükemmel bir atmosferde heyecanı üst düzeyde bir mücadeleye tanıklık ettik.
Maçtan önce Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan'ı yardımcı hakem Serkan Ok'un 25 ay sonra bir Fenerbahçe maçına atanmasının ve bunun Galatasaray derbisine oluşunu eleştirmiştim. Ok'un büyük baskı altında sahaya çıkacağını belirtmiştim. Doğrusu, Ok bu baskının altından kalkmayı başardı.
Derbide Fenerbahçe, uzun süre yenik götürdüğü maçta son 15 dakikadaki iki kafa golü ile çok önemli bir 3 puan kazandı.
Galatasaraylı futbolcuların bu derbiye şartlar gereği üst düzey motive olacağı beklenen bir durumdu. Bunun bilincindeki Fenerbahçe maça kontrollü ve topa rakibine göre daha fazla sahip olarak başladı. Santos'un büyük hatasıyla oluşan sürpriz pozisyonda Galatasaray skor avantajını yakaladı ve seyircisiyle birlikte morallenerek daha mücadeleci bir kimliğe büründü. Fenerbahçe iki ön liberosunun ofansif yetersizliği, Alex'in markajda sıkışması ve Galatasaray'ın iyi presi karşılığında ilk 45 dakikada hücumda neredeyse görünmedi. Sarıkırmızılılar ise aşırı stresten, çok koşmasına ve yenik durumdaki rakibinin risk almasına rağmen etkili hücum aksiyonları sergileyemedi.
Aykut Kocaman, ikinci yarıya Semih'i oyuna alarak başladı. Bu doğru bir düşünceydi ancak çıkan isim yanlıştı. İleride Alex-Niang-Semih bir aradaydı ve üstelik Niang son derce düşük bir performanstaydı. Arkalarında da Mehmet Topuz, Cristian ve Özer üçlüsü ile Fenerbahçe defansif zaaf içindeydi. Bu durumda Galatasaray mutlaka hücumda daha aktif olacaktı, öyle de oldu. Ama bulduğu pozisyonları değerlendiremedi.
[page_end]
G.Saray hırslı ve kararlı başladı.. F.Bahçe ise çekingen ve ürkek... Santos’un hatasıyla gelen Kazım golünün getirdiği moral ve coşku ile G.Saray bir süre oyunu forse etti. Az futbol, bol mücadele, çok telaş vardı. Devre sonuna doğru G.Saray sahasına çekildi; F.Bahçe ise karşı alanda oynamaya başladı. Ancak sarı-lacivertlilerin bu kadrosu ne pas yapmaya ne de tempo yapmaya uygun değildi. Emre’nin yokluğu hissedilirken orta alandan akılcı paslar çıkmadı. G.Saray ise çok kontrolsüz, gelişigüzel ve panik toplarla karşı sahaya geçmeye çalıştı.
Fenerbahçe ikinci yarıdaki futbolunu ilk yarı niye oynayamadı!
Hadi diyelim ki, Galatasaray'ın kondisyonu bir devrelikti!
Peki Fenerbahçe'nin !
İlerde tek başına üç kişi ile boğuşan bir Niang..
Alex ile arasında on beş metre mesafe...
Onunda orta saha ile kopuklugu on metre.
Orta sahası ileri geri koşun bir Galatasaray. Fenerbahçe ise hücuma hiç katkısı olmayan, sadece topu kazanmayı düşünen ve onu da olumlu oyuna sokamayan bir takım..
Üstelik alışılmış sakinlikten uzak, gergin bir takım.
İkinci yarıda ise bunun tam tersi.
Ne istediğini bilen, maçı kazanacağım, şampiyon olacağım diyen inançlı bir takım.
Bunun da nedeni çok açık.
3 boyutlu ilk maç yayınını izlerken bir kez daha gördüm ki, Süper Lig’imizin en büyük fenomeni Alex’tir. Adam hem sükunet, hem akıl, hem zeka, hem beceri ve hem de taktik harikası. Hiç istifini bozmadan, sinirlenmeden, gerilmeden, darılmadan ve küsmeden işini yapıyor. Bir Brezilyalı için kolay rastlanamayacak soğukkanlılık örneği, ama aynı zamanda takımın da çok değerli bir parçası. Evet... Hatta en değerli parçası! Onu adam adama markajla belki bir süre için durdurabilir, tutabilirsiniz. Ama duran toplarda ne yapacaksınız? Bu işin çaresini ne Gökhan Zan, ne Servet, ne Cana, ne de Hagi bulabildi.
Hagi ve Galatasaray, Arena’da armağan bir golle açılışı yaptılar. Fenerbahçe’den gözardı edilip, kapının önüne konan Kazım, beklenmedik inat ve ısrarla Santos’un üzerine öyle bir baskı yaptı ki, Brezilyalı’dan kopardığı topu önce Baros’a attırdı, Volkan’dan dönen şutu harika golle tamamladı.
Yine de tarih tarihtir. Üç boyutlu ilk derbinin ilk golünü atmak bizim sonradan keşfettiğimiz sevgili yurttaşımız Kazım’a nasip oldu.
Ahmet Çakır: "Buna isyan etmemek zor!" -Zaman-
Maç sonrası gördüğü kırmızı kart nedeniyle Milan Baros'u eleştiren Çakır, "Aslına bakarsanız neredeyse bütün sezonu özetleyen bir maç oldu. Galatasaray oyunun belli bölümlerinde zirvedeki rakibini düpedüz dağıttı. Hatta kılpayı ofsaytlara takılan iki golü bile vardı ama kaderini değiştiremedi. Üstelik yeni stadında seyirci avantajının ne olduğunu gösteren bir durum da yaşanırken... Maçın ilginç bir yanı da Hagi bu kez doğrusunu yapmış olsa da değişikliklerin bir kez daha takımı çökertmesiydi. Arda biraz kıpırdanır gibiydi ama Kewell'in ayağına top gelmedi. Ayhan girerken 'Eyvah' diyen taraftar sayısı hiç az değildi. Haksız da çıkmadılar... Baros maç boyunca beceremediği kırmızı kart görme işini 90 dakika bitiminde başardı. G.Saray'da ilk gönderilecek isim Milan Baros olmalı."
Tayfun Bayındır: "Yeni nesil F.Bahçe" -Vatan-
"Tüm bunlarını benzerlerini yinelemek yerine farklı bir derbi gözlemi aktarmak istiyorum sizlere. Bu tarihi derbiyi gözümde 'James Bondvari' kara bir gözlük, günümüzün de en modern sinemalarından birinde yeni nesil görüntü eşliğinde takip ettim. 3D teknolojisi sayesinde Alex hemen yanıbaşınızdan serbest atış kullanıyor, Kazım'ın golündeki sert şutunda top yüzünüzde patlıyor. Adeta sizin etrafınızda oynuyorlar. Açıkçası değişik bir his. Ama ne var ki bir kötü yanı var bu işin. Gözünüzdeki gözlük ve o devasa ekran yapay bir ortamda olduğunuzu hissetiriyor size. Asla stattaki heyecanı duyamıyorsunuz."