SPOR MEDYASI

Yazarlar F.Bahçe için ne yazdı

Fenerbahçe, Avrupa Ligi'nde Steaua Bükreş'i yenerek üst turu garantiledi... Kanarya'nın galibiyeti için spor yazarları şunları yazdı...

Yazarlar F.Bahçe için ne yazdı

Rıdvan Dilmen -Favori devam ediyor- Milliyet

Fenerbahçe kazanıp rahatlamak istiyordu. Zaten takım Şükrü Saracoğlu Stadı’nda konsantrasyon eksikliği yaşamıyordu. Steaua Bükreş’in de kazanmaktan başka çaresi olmadığı için Fenerbahçe’nin karşısında defans yapan bir takım da yoktu. Bunun sonucunda da tempolu ve çok güzel hareketlerin yaşandığı bir maç oldu.

Alex’in takıma katılması da Fenerbahçe’nin çehresini değiştirmişti. Biraz arkadaşlarının gerisinde olduğu için 4-2-3-1 tahtada kaldı. Alex, Kazım’a yakın oynayınca sistem de 4-4-2’ye döndü. Skor 2-1 olduktan sonra Alex orta sahaya geldi. Pasla hem skoru korumak, hem de çabuk kontratağa çıkıp üçüncüyü bularak rahatlamak istiyordu Fenerbahçe. İstediği de gerçekleşti. Büyük oyuncu Alex’in yoktan varettiği gol aslında turun müjdecisiydi.

Yoktan varetti diyorum; çünkü ne rakip savunma onu durdurabildi, ne de bir arkadaşından yardım geldi. Ne bilim, ne teknik, ne psikoloji, ne biyoloji ne derseniz deyin... Böyle bir gol yok. Tamamen Allah vergisi yetenek. Tedbiri olmayan mükemmel bir futbolcu. İkinci yarının ortalarında orta sahadan dripling yapacaksın, rakibi ekarte edeceksin ve ceza alanına yaklaşırken şiddetli vuracaksın. O kadar kolay değil... Ama Alex için zor değil...

Fenerbahçe defansının dördü de çok disiplinliydi. Emre ve Cristian mücadeleci, basit oynadılar. Çok risk almadılar. Teknik Direktör Christoph Daum da ikinci yarıda doğru değişikliklerle oyunu tutmak istedi. Hatta Özer’i de alıp maç kondisyonunun artmasını sağladı.

Dos Santos maça çok iyi başladı ve müthiş bir gol attı. Ondan sonra idare edip Carlos’un önünde kaldı. Mehmet Topuz önceliği Gökhan Gönül’e verdi. Sürekli ona yardım etti.

Steaua Bükreş takımı Fenerbahçe’nin ayarında değil. Ama Romanya’daki maçtan daha iyi oynadılar. Fenerbahçe kuralar çekildiğinde bu gurubun favorisiydi. Favori olarak yoluna devam ediyor. Hem de kupanın favorisi olarak...

Ahmet Çakar -Kalite farkı konuştu- Sabah

[page_end] Ahmet Çakar -Kalite farkı konuştu
F.Bahçe UEFA'da güle-oynaya bir maç oynadı ve büyük ihtimalle bir üst turu garantiledi. Dün gecenin en önemli özeti şu: Kaliteli oyuncun varsa, koşmasa da, tempo düşük olsa da, olmadık pozisyondan gol kazanabiliyorsun. Mesela, dün gece Dos Santos'un attığı ilk gol böyle bir gol. Bir anda kaptığı topla ceza alanına girişi, kalecinin hareketlendiğini görmesiyle kaliteli bir vuruş yapması Fener'e golü getirdi. Alex'in attıgı gol de böyle. Alex de Souza çok önemli bir oyuncu. Ama fizik olarak çok iyi değil. Ne kadar problemi olursa olsun o da en ilginç anlarda kalitesini gösteriyor. Dün gece attığı goldeki vuruş tekniği de böyleydi.

Aslında dün gece Fenerbahçe'nin temposu çok iyi değildi. Maçı seyredenler herhalde şu yorumda bulunmuşlardır: Fenerbahçe gerektiği kadar koştu, zaman zaman yürüdü ve yakaladığı her pozisyonu gole çevirdi. Rakibi bakıyoruz, Steaua Bükreş. Adı büyük ama eski Steaua'nun yerinde yeller esiyor. Süper Lig'de oynasalar küme düşmemeye oynarlar. Ve F.Bahçe dün gece yediği gol dışında Bükreş'e tek pozisyon bile vermedi.

LUGANO GECENİN EN İYİSİYDİ
Fenerbahçeli oyunculara baktığımızda hepsi iyi oynadılar gibi görünse de aslında düşük tempoda fazla göze batmadılar. Mesela Emre, zorlanmadı. Ama Lugano belki de dün gecenin en iyi adamıydı.

Kazım'a birkaç şey söylemek lazım. Gereksiz bir sinirlilik içinde ve bu takımın iç sahadaki santrforu olamaz. Kapalı defanslarda ne zaman ve nereye koşacağını tam olarak kestiremiyor. Ama deplasmanlarda pekala Fenerbahçe'nin ideal forveti olabilir. Çünkü kontratağa daha yatkın bir hücum oyuncusu.

Sonuçta F.Bahçeli oyuncular belki de Avrupa Kupaları'ndaki en rahat ve en az yoruldukları maçı oynadılar. Büyük ihtimalle garantiledikleri turda grup birinciliği için mücadele verecekler. O da Saracoğlu Stadı'nda 2-1 yenildikleri Twente ile Hollanda'da oynayacakları maçın sonucuna bağlı olacak. Dün gece gördük ki, F.Bahçe'de birçok denge yerine oturmuş. Çok adamla hücum etmiyorlar, panikleyip geriye yaslanmadıklarında da rakibe pozisyon vermiyorlar. Belki de gelecek için en önemlisi bu. Böyle maçlarda hakem olmak ne kadar kolaydır. Kritik pozisyon yok ve oyuncular çok iyi niyetli. Tablo böyle oyunca da hakem çok başarılı görünüyor.
Tıpkı dün geceki gibi.

Erdoğan Şenay -Alnının Akıyla -Milliyet

[page_end] Erdoğan Şenay -Alnının Akıyla
Fenerbahçe ile Steaua Bükreş çok hareketli ve oldukça da kaliteli bir futbol yarışmasını sergiliyorlardı Kadıköy’de.

Sarı-lacivertli kadronun dün sahaya sürülen 11’i, Daum’un elindeki isimlerin en doğruları ve bu yarışmaya en layık olanlarıydı doğrusu... Çakma santrfor Güiza’dan arınmış olmak, Kazım’ı o bölgeye sürerek, Fenerbahçe’nin gol kulvarlarındaki etkisini artırması dahi, Daum hocanın önemli bir yanlıştan çark etmesi olarak değerlendirilmelidir...

Ayrıca Mehmet Topuz’un ilk tertipte yer alıp, formaya kavuşması Fenerbahçe’nin hücuma çıkışlarında ne denli pozisyon tehlikeleri yaratıyordu birlikte izledik. Delikanlının top kullanma tekniği çok yüksek. Çabukluğu ve gözü pek oyun stili de Fenerbahçe’ye çok uygun. Yani takım tertibi haftanın en formda oyuncularından ve doğru isimlerinden oluştuğu zaman işler daima tıkırında gider diyoruz...

Gerçi Andre Santos’un enfes golü sonrasında Kapetanos’un araya sokulup, yaptığı dokunuş ve enayice yenen gole Bilica’nın seyirci kalışı çok da anlamsızdı, ama ne yapılabilir ki. Futbol oyunu işler iyi giderken de böylesine iş kazalarına açık bir meslektir işte.

Bilica’ya yaptığı masum kabahat çok koymuş olacak ki, bu oyuncu ikinci 45’in daha ilk dakikalarında attığı anlamlı golle tekrar kazanıyordu tribünlerin gönüllerini. Ayrıca takıma uyumu ve Fenerbahçe formasına liyakatı olarak da baktığımız zaman Bilica’nın başarı çıtasını sürekli yükselttiğini net şekilde görmekteyiz...

Mimar Alex
Steaua Bükreş’in de yenilgiye rağmen Romanya’daki maça göre çok daha başarılı ve göz alıcı bir yarışma çıkardığını söylemeliyiz. Zaten Steaua’nın yüksek tempoda ve çabuk oynaması Fenerbahçe’yi tahrik etmekte, gruptaki yerini kaybetmek istemeyen ve kazanmayı kafasına takmış olan sarı-lacivertli kadro işte bu arzular içinde ve “alnının akıyla“ kazandı bu anlamlı yarışmayı.

Fenerbahçe’nin olmazsa olmaz oyun mimarı Alex ile bağlamalıyız yazımızı. Bu büyük oyuncunun başarı dolu çalışmaları ve çok klas bir vuruşla yakaladığı olağanüstü golü ayakta alkışlanmalıdır. Ancak ben öyle hissettim ki, dünkü kadro Alex oynayamaz durumda olsaydı dahi maçı kolayca kazanabilirdi. Çünkü futbolda içten gelerek ve ille de kazanmak üstüne oynamakta kararlı kalırsanız kaybetmek kelimesi ortalardan kaybolur.

Tanju Çolak -Yine Alex- Fanatik

[page_end] Tanju Çolak -Yine Alex
Rumen takımlarında eskiden çok yetenekli oyuncular vardı... Rotariu, Hagi, Popescu, İlie gibi... Hem Fenerbahçe'nin hem de Galatasaray'ın oynadığı Bükreş takımları ve Rumen futbolu oldukça gerilemiş...

Rumen takımlarında eskiden çok yetenekli oyuncular vardı... Rotariu, Hagi, Popescu, İlie gibi... Hem Fenerbahçe’nin hem de Galatasaray’ın oynadığı Bükreş takımları ve Rumen futbolu oldukça gerilemiş.

Fenerbahçe deplasmanda oynanan ilk karşılaşmada 1-0 kazanmanın avantajı ile sahaya çıktı. Ligde Kayserispor maçındaki kötü oyunun üzerine bu mücadele ilaç gibi gelir diye düşünüyordum. Gerçekten de sonuç olarak öyle oldu, ama oyun olarak Fenerbahçe’de eksikler göze batıyor.

Maçın ilk yarısında defansın akıl almaz uzun top oynama isteğine, Emre Belözoğlu’nun anlaşılamaz basit oyun ve basit pas yerine fanteziye kaçması ve bunun akabinde orta alanda top kayıplarının yoğun yaşanması, 3. bölgeye topun geçmemesi, gol posizyonlarında da kısır bir görüntü verdi. Nitekim bu durumda Fenerbahçe’nin gol atması ya kişisel beceriyle ya da duran topla olabilirdi. Atılan goller de böyle oldu. O oynarsa Fenerbahçe bambaşka bir takıma bürünüyor, Alex’iniz varsa sorun yok. Hem attırıyor, hem atıyor. Daha ne yapsın Alex?

Uzun zamandır ortalıklarda görünmeyen Dos Santos, 15. dakikada öyle bir gol attı ki, tamamen kişisel becerisiyle pozisyonu kendisi hazırladı ve golle sonuçlandırdı. Neden Brezilya Milli Takımı aday kadrosunda olduğunu bize hatırlattı. Ama tekrar hayalet adam kimliğine bürünmesi gecikmedi.

Fenerbahçe’nin yediği golde Bilica hatalıydı. Hatasını Alex’in ortasını gol yaparak kapadı.
Sonuç olarak; Alex, Alex ve yine Alex...

Gürcan Bilgiç -Mutasyon notalar- Sabah

[page_end] Gürcan Bilgiç -Mutasyon notalar
Tam bir 'açılım' takımı izledik. İlk yarıda arabesk, ikinci yarıda klasik'ten hip hop'a kadar tüm nağmelerin sambaya uyarlanmış 'mutasyon' notalarıyla, her damağa uygun bir tat yaratan Fenerbahçe takımı vardı.

Başlarına bir şey gelene kadar, maçı akıllarında tutamayan bu oyuncuların, Alex dürtmesi ile başlarını kaldırıp, "Biz bunu da yaparız, bu konçertoyu da çalarız" demek gibi bir özellikleri var. Hiç kimsenin işine gelmeyen, ama her rakibe de ne yapacağını şaşırtıp, her kararı yeniden düşündürten bir yapı.

Hangi Fenerbahçe'yi yorumlayacağımızı düşünürken, her olumlu kararımıza 'acaba mı' notu düşüp, diğerlerinin başına da bir 'ama' koyarak yazıdan düşürüyorduk.
Dünkü takıma bakalım; Alex ve Emre'yi yana ayırırsak, diğerlerinden öne çıkan, satırlara adını düşürmeyi hak eden bulamıyoruz. Ama Santos şiir gibi bir gol atmış, Bilica da rakibe hediye ettiği pozisyonun ardından, galibiyet kapısını açan kritik sayının sahibi olmuş.

Brezilyalıların şovunda, sapına kadar Türk olan tek şey tribünler. Santos'un rakibin hafif değmesi ile kendini yere atmasına Avusturyalı hakem 'devam' dedi. Halbuki dört gün önce benzer 'doz' uygulamasını yapan Roberto Carlos için 'penaltı' kararı çıkmıştı. Yorum farkı var elbette. Bence de hakem haklıydı ama seyirciye göre değil. Islık bombardımanı ile birlikte, sahadakilerin sigortaları tekrar irtibatlandı. Alextriklerin tekrar fazlanmasıyla birlikte Steaua'nun hayalleri de bitti, umutları da.

YOLLARINI AÇTILAR
Üçüncü golü mecburiyetten attı sanki kaptan. Orta sahadan sürdü, pas düşündü, vazgeçti. Sürdü, baktı ki Santos da rakibin arasına dalıyor yine vazgeçti ve köşeye sert plaseyi bırakıverdi.

Santrfor Kazım'ın rakip kaleye değil ama kendi kalesinin direğinin üstünden giden bir şutu var. Santos'un gol dışında olumlu kullandığı tek top yok. Cristian şuta sevdalanmış durumda, Mehmet Topuz nasıl oynayacağına henüz karar verememiş halde.

Bütün bunlara rağmen, her maçında bir kahraman yaratmayı becererek Avrupa Ligi'nde yollarını açtılar

Selim Soydan -Ne Alex ama- Vatan

[page_end] Selim Soydan -Ne Alex ama
HAFTA sonundaki Kayseri maçıyla dünkü kadro arasında ne fark var?” diye soracak olursanız, sayalım.. Sol kanatta Vederson’un yerine Andre Santos; defansta Önder’in yerine Bilica ve ilerde Güiza’nın yerine Alex sahadaydı.. Peki “Futbol olarak ne fark var?” derseniz, Alex olmadan bu takımın kötürüm kaldığını belgelemesi açısından önemli bir testti..

ALEX sahada, Güiza ise kulübede olunca F.Bahçe çok daha fazla pozisyon üretti.. Artık seyirciye bile sıkıntı veren “1 gol atalım, üstüne yatalım” anlayışı, özellikle Kazım’ın forvette, Santos’un ise sol kanatta yer almasıyla yerini daha yaratıcı bir futbola bıraktı.. Tabii ki başrol yine Alex’in.. Enfes bir 3. gol attı.. Kendi başına topu çekti ve uzaktan yan direğin örümceklerini aldı.. Bilica’nın attığı 2. golde artık o alıştığımız kavisli duran top ortalarından birini yaptı.. 72. dakikada bir gol daha atıyordu ama aşırtma yapmadan önce dengesini kaybedince santimetrelik bir hesap hatası yaptı.. Sadece Santos’un 3 kişiyi çalımlayıp attığı ilk golde Alex yoktu ortalıkta.. Kısaca F.Bahçe’ye bu sezonki her maçta olduğunu gibi galibiyeti getirdi..

ZATEN F.Bahçe’nin problemi Alex dışındaki isimlerde.. Onların katkısını yükseltmesi gerekiyor.. Emre her zamanki ileri-geri koşan, çalışkan futbolunu sergiledi.. Yanındaki Cristian da Kayseri’de attığı golden sonra havaya girmiş olmalı, sürekli uzaktan şut denedi.. Ama hepsi karavanaydı.. Lugano mükemmeldi, savaşçı yapısı ve diriliğiyle Steaua ataklarında caydırıcı rol oynadı.. Kazım’ın önde tek forvet oynaması ise rakip defansların aklını alıyor.. Çünkü Kazım sürekli çapraz koşular yapıp stoperleri kenarlara çekiyor, arkadan gelenlere boşluk açıyor.. Bu saydıklarım takımın iyileri..

ARA DAHA İYİ GELECEK

VASATLARA gelirsek.. Gökhan Gönül pek ileri çıkmadı, sıradan maçlarından birini oynadı.. Sol kanatta Roberto Carlos aksadı, 4 günlük tatilin programını çoktan yapmış gibiydi.. Grupta hiç golü olmayan Steaua’nın atakları hep onun tarafından geldi.. Bilica, Lugano kadar iyi değildi.. Santos hücumda hareketli ama çok ilerde oynaması yüzünden Carlos’un daha fazla açık vermesine neden oldu.. Mehmet ise sağ açıkta en azından savunmaya koşuyor, oyun disiplini daha yüksek..

SONUÇTA bu galibiyetin tek bir anlamı var: F.Bahçe, UEFA Avrupa Ligi’nin ilk 32 takımı arasına girdi.. Ligde de durumlar iyi.. Her oyuncuyu niye böyle tek tek anlattım, biliyor musunuz? Arada Ankaraspor maçı bay ve milli maç olduğu için 15 gün bu takımı göremeyeceğiz.. Son durumu bilin istedim..

Zeki Çol -Alex devreye girdi, Fener, Steaua'yı bitirdi- Zaman
 
[page_end] Zeki Çol -Alex devreye girdi, Fener, Steaua'yı bitirdi
Şampiyonlar Ligi'nde boyumuzun ölçüsünü aldıktan sonra, UEFA Avrupa Ligi inanın ilaç gibi geldi. Önce G.Saray, sonra da F.Bahçe galibiyetleri ve devam eden grup liderlikleri... Galiba, bu galibiyetler, bizim asıl ligimizin burası olduğunun da göstergesiydi!

Bu Rumen takımlarından eskiden çok çekmiştik. Ne zaman eşleşsek, genelde onları kazanırken görür ve hayıflanarak izlerdik. Şimdi 4 maç, 4 galibiyet... Devir değişti, artık biz komşuya tepeden bakar hale geldik.

F.Bahçe kötü bir ilk yarı oynadı. O yarıda inanın sıkıldım. Hatta F.Bahçe'nin skor avantajını ele geçirdiği bölüm de dahil sıkıldım. Çünkü F.Bahçe temposuzdu. Oyun bütünlüğü yoktu. Hücum organizasyonu yetersizdi. Rakibi baskı altında tutamıyor, kanatları kullanamıyor, önde gereğince çoğalamıyor, dışarıdan şut atamıyordu. Dahası savunma yapmayı da beceremiyordu. Dos Santos, 14. dakikada bireysel yeteneklerini konuşturmuş, üç oyuncuyu geçmiş ve şık bir gol atmıştı. 25. dakikada önce Mehmet, ardından dönen topta Emre'nin üst üste attıkları şutları kaleci çıkarmıştı. Onun dışında sahada bir F.Bahçe keyfi, bir futbol heyecanı ne yazık ki yoktu.

Oysa Steaua, daha derli toplu oynuyor ve etkili kontrataklarla F.Bahçe kalesine geliyordu. Lugano, Gökhan ve Bilica'nın üç bireysel hatasından üç kez yaklaşmış ve sonuncusunda Bilica, Kapatenos'u kaçırınca golü de bulmuştu.

İkinci yarıda oyunun rengi, şekli, temposu, akışı tümüyle değişti. Çünkü F.Bahçe, işi ciddiye aldı. Ve kazanmak için, oynaması gerektiğini fark etti. Alex'in de devreye girmesiyle maç hareketlendi. Tribünlere coşku, skora fark geldi. 51. dakikada Alex'in kullandığı faul atışını Bilica çok iyi izledi ve takımının yediği goldeki hatasını affettirircesine topu filelere gönderdi. 67. dakikada bu kez Alex vurdu ve Fenerbahçe 3-1 öne geçti.

Artık hem takım, hem de tribünler keyiflenmişti. Alex, golden sonra yakaladığı pozisyonda biraz dikkatli vursa fark iyice açılacaktı. F.Bahçe, oyunun kontrolünü tamamen eline geçirdiği ve pas trafiğini yoğunlaştırarak oynadığı kalan bölümde kendini hiç sıkmadı ve sahasındaki ilk, gruptaki üçüncü galibiyetini aldı. Matematiksel olarak değilse de bana göre dün akşam bir üst turu garantiledi. Şimdi önemli olan, F.Bahçe'nin bu grubu lider bitirip bitiremeyeceği. 2 Aralık'ta Hollanda'daki Twente maçı, büyük olasılıkla grubun final maçı olacak. Benim öngörüm F.Bahçe bu grubu lider tamamlayacak
 
Alaattin Metin -Gerçekler ve çakmalar...-Akşam

[page_end] Alaattin Metin -Gerçekler ve çakmalar...
Güiza ne kadar kötü olursa olsun... Semih’in Romanya’daki maçta, “Galatasaray karşılaşmasında oynamak istiyorum” diyerek kendisini riske atmaması profesyonellik ile bağdaşmasa da...
İki gerçek santrfor varken, Kazım’ı golcü yapmak ne kadar doğru!
Galatasaray maçında ağır Servet’i, fizik gücü ve çabukluğu ile bozdu..
Hadi diyelim, Bükreş’deki maçta adam yokluğunda mecburiyetten oynadı, fena da değildi..
Ama ısrar etmek!
Elindeki gerçekleri yok saymak, “Tutarsa kazanırım. Dahi olma” oyunu mu!
Türkiye’de faullü oynuyor, hakemler anlamıyor diyoruz..
Peki Avusturyalı hakem de mi anlamıyor!
Ya Santos!
Brezilya milli takımının sol beki, Fenerbahçe’de oldu, sol kanat hücumcusu..
Attığı golün dışında ne yaptı!
Dişini tırnağına takan, her maçta sahada savaşan Vederson’a yazık, günah değil mi!
Özer’e ayıp olmuyor mu!
Sorarsan, herkes Özer’i övüyor..
Kapalı kapılar arkasında Özer’in iş ahlakı, çalışkanlığı ballandıra ballandıra anlatılıyor..
Ama ilk 11’e giremiyor..
Emre sakatlanmasa, yirmi dakikada da oynaması zordu..
Kazım kırmızı kart görme moduna girmese Güiza da oynamazdı..
Çakmalar sahada, gerçekler kulübede..
Bir yirmi dakika oynadılar, golü attıktan sonra maç bitmiş gibi durdular.
Neden!
Alex, Emre ve Lugano’nun dışında savaşan, yüreğini ortaya koyan dördüncü oyuncunun olmamasından..
Alex, Kazım’ın yanına gidiyor, orta sahadan top gelmiyor..
Orta sahaya gelip oyun kuruyor, pozisyon hazırlıyor. Bu kez de atan yok..
Sonra da, “Alex yoksa Fenerbahçe duruyor” diyoruz...
Oysa duranlar, oynamayanlar başka...
Topuz yok. Santos kayıp, Kazım bal yapmayan arı gibi devamlı top istiyor, sonra da kaybedince kızıyor..
Kanadın, golcün olmasa nasıl olacak!
İyi ki Alex gibi bir futbolcu var..
Sahada beş kişinin yapamadığını tek başına yaptı.
Önce her zamanki gibi duran toptan skoru 1-1’den 2-1’e taşıdı. Arkasından da enfes bir gol atarak sahadaki ve tribündeki Fenerbahçelileri rahatlattı...
Sonuç mu!
Fenerbahçe Alex’in sayesinde hem maçı kazandı hem de grup liderliğini perçinledi.

Semih Yuvakuran -Sakın Sakatlanma Kaptan- Zaman

[page_end] Semih Yuvakuran -Sakın Sakatlanma Kaptan
Deplasmanda rakibini 1-0 mağlup eden Fenerbahçe, o maçta sezonun en iyi futbolu ve mücadelesiyle göz doldurmuştu. Sarı-Lacivertlilerin Romanya'daki mücadeleden sonra oynadığı Galatasaray derbisindeki oyunu da mükemmeldi. Ama ligde son yapılan dış sahadaki Kayserispor maçı, Gaziantep'te olduğu gibi tam anlamıyla hayal kırıklığıydı.

Steaua Bükreş, ilk maçın rövanşını almak için İstanbul'a geldi. Ama burası Kadıköy'dü. Saracoğlu'ndan çıkışın zor olduğunu sanırım birileri onlara doğru anlatmamıştı. Sakatlıktan kurtulan kaptan Alex sahadaki yerini aldı. İlk tehlikeli atağı Rumenler gerçekleştirdi. Kapatones'in vuruşu 12. dakikada Steaua'yı öne geçirebilirdi.

Hemen sonrasında Dos Santos öyle bir gol attı ki her şeyiyle akıl doluydu. Aranılan, istenilen Dos Santos yine geliyor gibi. Fenerbahçe taraftarı da onun bu hareketlerini özlemiş. Haftalar önce attığı golün bir kopyasını da Steaua ağlarına gönderdi. Steaua'nın tek gol umudu ve defansımızı biraz zorlamaya çalışan Kapatones, ikinci ciddi ataklarında fırsatçılığını kullandı. Durumu 1-1'e taşıdı. Devre bu skorla sona erdi.

İkinci yarıya F.Bahçe, Daum'un uyarılarıyla hızlı başladı. Ve yine Alex klasiği... Yine duran top. Süper bir orta. Savunmanın belkemiği Bilica'nın golü. Alex'le gelen 3. gole ne demeli? Antrenmansızlıkmış, maç eksikliğiymiş hiç fark ediyor mu onun için? Çıkıyor ve işini yapıyor. Ne diyelim sen sakatlanma Alex.

Emre Belözoğlu yine çok iyi oynadı. Mehmet Topuz'u çok beğendim. Dos Santos'un attığı gol mükemmeldi. Bilica ve Lugano, defansın en sağlam iki adamı. Baroni, Emre ile çok iyi iş yapıyor. Maç boyunca oyunun kontrolünün hep F.Bahçe'de olduğunu özellikle söylemek istiyorum.

G.Saray'ın Dinamo Bükreş ile oynadığı maçı da izledim. Dolayısıyla Romanya futbolunun bitmiş olduğunu gördüm. 15-20 sene evvelki takımlarından eser yok. Nerede Hagi'ler, Lacatus'lar, Popescu'lar... Özerklik onlara hiç yaramamış. Öyle çok üst düzey yetenekte futbolcu izleyemedim. Eskiden onlar bizimle böyle oynarlardı. Şimdi yer değişmişiz, biz onlarla oynuyoruz. Dinamo Bükreş-Galatasaray karşılaşmasından sonra Fenerbahçe'nin de idman yapacağına inandım. Ve F.Bahçe, bu antrenman maçından 3-1'lik galibiyetle ayrıldı.

Hakkı Yalçın -Her masalın kahramanı: Alex- Takvim

[page_end] Hakkı Yalçın -Her masalın kahramanı: Alex
Yeri doldurulamaz tek adam dün gece sahadaydı.
Pozisyon fabrikası, golün adı.
Takımda başkaldırıyı başlatan adam.
Her masalın kahramanı olmak, ondan başkasına nasip olmadı bu ülkede.
Dün gece de Alex böyle buyurdu.

İlk maçın aksine, futbol kokan bir Steaua vardı bu kez. Bol paslı, kıvrak ve ikili mücadelelerde dirençli.
Fenerbahçe'nin saldırırken, pozisyon yediği dakikalar vardı.
Santos'un attığı gol, üç kişiyi oyundan düşüren bir ustanın, verdiği mücadelenin ödülüydü.
Fenerbahçe'nin yediği gol, iki kez aynı hatayı yapan Fenerbahçe defansının, üçüncü hatasında dersini almasıydı. Bu pozisyonda Bilica'nın "hantallığı" dikkat çekiciydi..

Aslında ilk yarıda, Fenerbahçe adına futbol manzaraları da çoktu.
Alex'in inceliği, Emre ve Mehmet Topuz'un, hedefe kilitli roketatar pozisyonundaki ardarda vuruşları.
"Memur anlayışlı" Vederson'un yerine oynayan Santos'un aykırı zenginliği, dikkat çekiciydi.

Kazım, tek forvet olarak, maça zıpkın gibi başlangıç yaptı. Sonra, pozisyonlara kompliman yapmakla, onu tavlamak arasında sıkıştı kaldı.
Tek forvet meselesine gelince.
"Beni Galatasaray maçlarına emanet ediniz" mesajı verdi sanki.

İkinci yarıda, Fenerbahçe'nin oyunu istediği gibi yönlendirdiğini gördük.
Bu takım kendisine özen gösterdiği zaman, başka takım çıkıyor vitrine.
O zaman diliminde de, işi bitiriyor.
Bilica'nın attığı galibiyet golünde, rakip kale önüne sızması, sanki yenilen goldeki hatasını ödeştirmesiydi.
Ama Alex'in attığı gol, gecenin en büyülü görüntüsüydü. Kaçırdığı bir gol var ki, o da nazar boncuğu olsun.

Dün gece Alex'i ayrı tutuyorum.
Ama Santos'u da "tırnak içine" alıyorum. Harika oynadı.
Mehmet Topuz, en hamarat gecelerinden birini yaşadı.
Lugano'daki sükunet dikkat çekiciydi.

Dün geceki Fenerbahçe, özgürlük ve macera tadındaydı.
İkinci tur adında...
Bu takım dünden geldi, yarına gidiyor.
Yolu açık olsun.

Ogün Altıparmak -Alex'in varsa...- Yenişafak

[page_end] Ogün Altıparmak -Alex'in varsa...
Fenerbahçe Avrupa Ligi'ndeki 4. maçında Steaua Bükreş'i yenerek ikinci galibiyetini elde etti ve bir üst turu büyük ölçüde garantiledi. Fenerbahçe dün sahaya takım kaptanı Alex'li on biriyle çıktı. Futbol takımları aynı ordu idareleri gibidir. Orgeneral olacak, orduyu idare edecek, emirler verecek ve savaşı kazanacak. Fenerbahçe'de de orgeneral değil bir mareşal vardı dün akşam. Kaptan Alex, attığı şahane golle yaptığı asistle klas paslarıyla bir kez daha Fenerbahçe seyircisinin gönlünü aldı.

Fenerbahçe yine klasik 4-4-1-1 sistemiyle oynarken rakibi Steaua Bükreş 4-4-2 dizilimiyle sahada yer aldı. Romen takımı genç futbolculara sahip olmasının avantajıyla mücadeleci bir futbol oynadı ve zaman zaman Fenerbahçe'yi zorladı. Fenerbahçe'de geri dörtlünün göbeğinde oynayan Lugano ve Bilica'nın yine akıllı ve iyi futboluna orta sahanın merkezindeki Cristian da ayak uydurunca sarı-lacivertli takım Emre'nin gününde olmamasına rağmen yine göbek emniyetini sağladı. Yalnız bir pozisyonda Bilica'nın hatasından Fenerbahçe golü yedi.

Sağ koridorda oynayan Gökhan Gönül ile Mehmet Topuz görevlerini yaptılar. Aynı şekilde sol koridorda oynayan Roberto Carlos ile Santos da çok iyi olmamalarına rağmen iyi oynadılar. Ama Santos'un attığı gol süper klas futbolcuya yakışan bir goldü. Onun dışında Fenerbahçe klasına yakışan futbolu maalesef ortaya koyamadı. İleri uçta Mareşal Alex, hem takımı yönetti hem de bir orkestra şefi gibi takımı idare etti.

Fenerbahçe dün akşam seyircisinin de büyük desteğiyle ikinci galibiyetini elde etti ve bir üst turun kapısını araladı. Yalnız takımda bir yorgunluk belirtisi hem Kayseri maçında hem de bu maçta ortaya çıktı. Teknik direktör Daum'un yedeklere daha fazla fırsat vermesi ve karşılaşmalarda daha uzun süreli oynatması bizim tavsiyemiz. Sürekli aynı futbolcularla oynamak Fenerbahçe'ye zarar verir.

Allah'tan önümüzde iki haftalık bir dinlenme zamanı var. Bu zamanda Fenerbahçe iyi çalışarak daha iyi bir noktaya gelir ve randımanını artırır. Hem lig liderliği hem de UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı olmak kolay bir şey değil. Ama Fenerbahçe gibi bir takımın bunların üstesinden gelmesi normaldir ve taraftar da bunu beklemektedir.

Ziya Şengül -Fener’den Avrupa başarısı istiyoruz- Star

[page_end] Ziya Şengül -Fener’den Avrupa başarısı istiyoruz
Sen var ya sen! Bir başkasın Alex! Ben bu yazıya Dos Santos’un güzel golüyle başlamak istiyordum, ama Alex’i birinci sıraya aldım. 2-1’lik skor Steaua Bükreş karşısında risktir. Farklı galibiyete uzanabilecek golü atan her kim olursa olsun benim için özel insandır. Aynen Alex’in attığı gibi. Onu VIP tribününe oturtuyorum. Elbette Santos’un golü güzel gol oldu ama bana göre böyle bir gol her futbolcunun harcı değil. Bireysel yetenek diyoruz... İşte Dos Santos, işte bireysel yetenek, işte gol...

Fener’in bir golle önde götürdüğü maçta Kapatenos, Bilica’nın arkasından gol atıyorsa, Brezilyalı stoperin nasıl böyle bir hata yaptığını taraftar yorumlasın.

Hemen ardından aynı Bilica  kafa golüyle Fenerbahçe’yi öne geçirirken bir kez daha “Dr. Alex”ten bahsetmek istiyorum. Az koşuyor, çok koşuyormuş banane! Santra bölgesinden topu alacaksın bir ipe dizer gibi çalımlarla gideceksin ve Fener’in üçüncü golünü atacaksın... Sen benim için özelsin Alex!

Fener iyi oynamadı. Kendi bulunduğu gruptan tabelaya goller yazarak üst tura çıkmasını bekliyordum. 3 gol, 4 gol atmış önemli değil, önemli olan 3 puandı.

Ben Türkiye’deki Fener’e her zaman varım da artık sıkıldım. Avrupa kupalarındaki, Daumlu Fener’i görmek istiyorum.

Fener, Steaua Bükreş karşısında skoru bulduktan sonra rahatladı. Topu ayağa oynayarak, keyif verici görüntüler sergiledi. Bir kez daha iddialı yineliyorum sözümü; Fener’in artık içerde değil, Avrupa’da varlık göstermesini bekliyorum. O görüntüdeki Fenerbahçe gelecekte bize ve taraftarlara büyük keyif verecektir...

Selçuk Yula -Sihirbaz Alex- Takvim

[page_end] Selçuk Yula -Sihirbaz Alex
Daum, Alex'in takıma katılmasıyla Kayseri'deki çift forvet denemesinden vazgeçti ve eski sistemine döndü. Daum'un Kazım'la tek forvet başlamasına bir şey diyemeyiz. Ama son haftalarda takımın en çalışkan isimlerinden biri olan Vederson'un yeri kulübe değil sahanın içi olmalıydı.

Fenerbahçe maça çok iyi başladı. Gole kadar öyle de götürdü. O gol de Santos'un gerçekten Brezilya işi mükemmel çalımları ve vuruşuyla geldi. Peki ondan sonra ne oldu? Hemen söyleyeyim... Her zaman olan oldu. Golü atar atmaz takım tanınmayacak hale geldi. Bir isteksizlik, bir boşvermişlik bütün takımı sardı. Bilica'nın topu bırakmasıyla "Geliyorum" diye bağıran gol geliverdi.

İkinci 45 dakikaya Fenerbahçe yine önde başladı. Yine golü buldu. Alex'in serbest vuruştan indirdiği topu Bilica güzel tamamladı. Acaba dedik yine aynı olaylar yaşanır mı? Oyunda bir düşüş gözlemlediğimiz anlarda sahneye kaptan çıktı. Tek başına diyebileceğimiz harika bir gol attı. Ve takımını rahatlatan adam oldu.

Fenerbahçe bu yapısıyla mutlaka oyun içinde 2 farkı bulmak zorunda. Ancak, o zaman istediği işleri yapabiliyor. Emre ile Cristian'ın mücadelelerine ayak uydurmak şart. Santos topla buluştuğunda harika işler yapıyor, ama topsuz oyunda hiç yok. Alex'i zaten o şekilde kabul ettik, ama bu 2. ikinci bir Alex'i kaldırır mı onu tartışmak gerekir.

Alex'ten söz açılmışken yazımızı onunla kapatalım. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor. Sahada görünmediği anlarda enstrümanları eline öyle bir alıyor ki ortaya harika bir müzikal çıkartıyor. Rüya gibi pasları ve golleri ortada. Elinde Alex'in varsa sistemini ona göre kuracaksın. Bunda da futbol adına gocunacak hiçbir şey yok.

Necati Bilgiç -Tur garanti- Fotomaç

[page_end] Necati Bilgiç -Tur garanti
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde sahasında Steaua Bükreş'i farklı yenerek liderliğini perçinledi ve 9 puana çıkarak turu büyük ölçüde garantiledi. Fenerbahçe bu sonuçla Avrupa maçlarındaki 200 gol barajını da aşarak 3 güzel golle 201'e ulaştı. Maç, Andre dos Santos'un üç rakibi geçerek attığı güzel golle başladı. Tempolu ve çekişmeli mücadele Topuz ve Emre'nin aynı atakta iki güzel şutunun kaleci ve rakip defans tarafından önlenmesinden sonra Steaua Bükreş, Fenerbahçe'nin gevşemesinden yararlanarak maçı berabere duruma getirdi. Bu gol de Steaua Bükreş'in Avrupa Ligi'ndeki ilk sayısı olması bakımından önemliydi. İkinci yarı Avusturyalı hakemin ikinci gole giden Santos'a yapılan açık faulu vermesiyle başladı.

Kaptan noktayı koydu
Ama sarı-lacivertliler hemen akabinde Alex'in serbest vuruşunda kestiği topa uçarak vuran Bilica'nın golü geldi. Bundan sonra Fenerbahçe rahatladı. Ve perde, santradan aldığı topla tek başına rakiplerini arkasına takarak rakip ceza sahasına sokulan Alex'in muhteşem golüyle noktalandı. Bundan sonra Daum, önce Kazım ile Emre'nin yerine Güiza ve Özer'i, son dakikalarda da Alex'in yerine Selçuk'u alarak bol pas yaptırdı, skoru korudu. Sonuçta Rumen takımı karşısında ikinci galibiyetin gelmesini sağladı. Avusturyalı hakem sert oynayan Rumen futbolcularına kart göstermezken, sudan nedenlerle Fenerbahçeli oyunculara sarı kartlarını çıkararak çifte standart uyguladı.

Ali Sami Alkış -Rumen havasıyla Mastika şenliği!-Star

[page_end] Ali Sami Alkış -Rumen havasıyla Mastika şenliği
Fenerbahçe’nin; maçlarda öne geçtiğinde skorun üstüne yatmak gibi bir alışkanlığı, hatta hastalığı ortaya çıktı. Kayseri maçında da öyleydi, dün de bir ara öyle...
Golünü attığında geriye yaslanmaya başlayınca; o ana kadar bir şey oynamayan rakipleri, toplu ricat karşısında gaza geliyor... Dün de; Steaua’nın bir şey yapacak hali yoktu. Fenerbahçe 1-0’a yapışınca, oyun disiplininden de koptu. Bastırsa, Rumen rakibi çoktan dağılacaktı.

Oysa Dos Santos’un golü, ne güzeldi. İkili mücadeleyle önce topu rakibinden söktü, sonra şık çalımlar attı ve akıllı bir vuruşla finali yaptı... Gerçi rakibinden ilk topu alışında faul yapmıştı ama, hakemin görmediğini biz niye görelim?

Golün atılış biçimi; rakibin moralini bozan, direncini kıran özellikler taşıyordu. Fenerbahçe yüklense, rakip erkenden dağılacaktı. Fakat Fenerbahçe, yanında uyku tulumu getirmiş. Golden sonra içine girdi!

Capetanos’un beraberlik golünde; üstüne doğru gelen topa müdahale etmeyen Bilica’nın büyük hatası vardı. Yunanlı futbolcu onun arkasından koşup yetişti ve ayak uzattı. Bereket versin; Brezilyalı futbolcu attığı golle hatasını ve Rumenler’ın iştahını kapattı.

Fenerbahçe ikinci kez öne geçişte, ilkindeki yanlışını tekrarlamadı. Bu defa, tabelayı daha da zenginleştirmek için baskısını arttırdı, temposunu yükseltti.

Yani uyku tulumu yerine, işçi tulumunu giydi.

Eskiden Rumen takımlarıyla eşleştiğimizde biz korkardık. Şimdi iş tersine döndü. Bizden çuvalla gol yiyince artık onlar bizden korkmaya başladı.

Bugünlere şükürler olsun.

TREND HABERLER
Yorumlar
TREND HABERLER