Yazarlar Galatasaray için ne dedi
18. haftada Denizlispor’a konuk olan Galatasaray iki güzel golle üç puana ulaştı. Fakat spor yazarları oyunun zevk vermediğini yazdı.
Sivasspor karşısında aldığı yenilginin ardından Denizli'ye konuk olan Galatasaray şampiyonluk yolunda önemli bir 3 puana ulaştı.
Spor yazarları karşılaşmada birde golü olan Nonda'yı överken ortaya konan futbolu eleştirdiler.
İşte spor yazarlarının Denizlispor-Galatasaray karşılaşması için yorumları:
Levent Tüzemen (Sabah): Nonda'nın Önemi
Nonda'nın G.Saray için ne kadar önemli bir oyuncu olduğu Denizli maçında bir kez daha belgelendi. Ben son kez bir konunun altını çiziyorum; Galatasaray çift forvet oynayacaksa bir ayağı kesin Nonda olmalıdır.
Galatasaray, Denizli'de kazandıysa en büyük pay Nonda'ya aittir. Nonda sayesinde Baros da rahatladı, markajdan kurtuldu ve daha fazla geniş alan buldu. Baros'un 45'te kaçırdığı golde, Nonda'ya topu çıkarmak yerine şut atması, egoistlikti.
Galatasaray, Denizli'de derli toplu bir görüntü çizdi. Bu değişimin en belirgin özelliği, Nonda'nın dönüşü olduğu kadar, Servet'in yeniden forma giymesiydi. Servet-Meira ikilisi tekrar buluşunca savunma dengesi yeniden kuruldu. Özellikle Meira, sık hücuma çıkan Sabri'nin boşalttığı alanı iyi kapattı. Maçın iyilerinden olan Sabri, sağ kanattan tükenmeyen enerjisiyle defalarca bindirdi. İkinci gol öncesi Roberts'ten topu çalarken hamle zamanlaması mükemmeldi.
Ayhan ilk yarı rakibin sol kanadına sık bindirmeler yaptı. Ancak Ayhan'ın topu ısrarla sol ayağına alarak ve sıfıra inerek orta yapmaya çalışması yanlıştı. Ayhan'ın bu sabit fikri Denizli savunmasının çoğalıp yerleşmesini sağladı.
NOT: Lincoln geldiğinde Nonda kulübede oturmamalı. Çünkü, Arda-Linclon-Nonda-Baros dörtlüsü çok pozisyon üretir.
Turgay Şeren (Akşam): İki Güzel Gol
Oyunun başında Galatasaray, 9. dakikayı geçerken, Arda'nın nefis bir pasıyla Baros, takımının ilk golünü attı. Gol, yardımlaşma ve yapılış bakımından fevkaladeydi.
İkinci yarının ortalarında Nonda'nın attığı golde ise bu sefer Sabri çok güzel topla gitti, durdu, şöyle bir kafasını kaldırdı, Denizlispor ceza sahası üzerinde Nonda'yı gördü. Aynı Arda gibi nefis bir pas verdi. Nonda'nın vuruşu da süperdi.
Galatasaray, Denizlispor'dan daha iyi oynadı. Attığı gollerin dışında, yakaladığı gol pozisyonları da vardı. Ama bir ara gole kapılarını kapattı.
Galatasaray defansa yaslanmak mecburiyetinde kaldı.
Bu da; hemen hemen ikinci 45 dakikada yarım saat kadar sürdü.
Hakan Balta her zamanki gibi defans görevini ön planda tuttu. 'Önce takımıma gol yedirtmeyeyim, gol pozisyonu vermeyeyim, sonra hücuma çıkayım' düşüncesindeydi. Doğru olan da bu.
Bir defans oyuncusu önce kendi kalesini koruyacak, sonra rakip kalede gol arayacak, yahut gol asistliği yapacak. Galatasaray orta sahasında Ayhan kırmızı kart gördü. Rakibine gereksiz fauller yaptı. O da Denizlispor maçında diğer maçlardan çok farklıydı. İyi oynadı, mücadele etti. Arkadaşlarına çok yardımcı oldu ama önümüzdeki maç boşu boşuna tribünde oturacak.
Denizli yeni oyuncular transfer etmiş ama takımlarını güçlendirememişler. Ali İpek, Denizlispor'un kümede kalmasını istiyorsa; bu takımı düzeltmeli.
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Şutlar Kaleye Değil Pamukkale'ye...
Bu kadar da olmaz. Tamam, deplasmandan galip dönülüyor ama Galatasaray'ın oynadığı futbolun da kokusu var rengi yok! Oturduğun yerden durmadan burnuna yanık kokuları geliyor, hangi cenahtan geldiği de belli değil. Sabri'den mi, Barış'tan mı, Topal'dan mı bilemem. Ya da mutlaka sahada biri bir yerlere çömmüş yanık bir de türkü tutturmuş çığırtıyor!
Devre biterken Baros bir pozisyon yakaladı gözünü bağlasan, kör ebe oynatsan yine gol olur. Baros topu dışarı attı. Hani çalımla kaleci Cenk'i geçse golle beraber soyunma odasına gidecek. Beceremedi.
Galatasaray üç puanla dönüyorsa gecikmeden bir fakire sadaka vermeli.
Daha maçın başında 10'a girmeden soldan kombine bir atak, Nonda, Ayhan ve Arda'dan güzel paslaşmalar Baros'tan gol!... Hepsi o!... O da olmasa korku tüneli!...
Hakkını yemeyelim; 73'te Nonda'nın attığı gol Ümit Karan'a şapka olurken galibiyetin de perçini oldu.
Denizli'de boy pos mükemmel ama çil horozun ibiği düşmüş. Savunmada ve orta alanda çırpınıyor, gol noktalarında o da yok! İki yeni oyuncudan boyunsuz Bangura hafif sıklet ama becerikli ve çabuk. Fakat yapayalnız ve de bitik. Öteki Dzemal Berberoviç tam bir kadın berberi! Top oynamıyor fön çekiyor! İkinci devre dışarı aldılar.
Böyle giderse... Horoz ibiği dikmezse, Demedi demeyin Denizli'de de sabah zor olur!
Galatasaray da bu futbolla Sivas'tan vaz geçtim ama Bordeaux'da mos mor olur!
Hakan Ünsal (Star): Çift Forvet Şart
Galatasaray mevsime göre gayet iyi sayılacak bir zeminde ve tek düşüncesi defans olmayan bir Denizlispor ile oynadı. Galatasaray gibi, oyuncularının çoğunun ayağa iyi pas yaptığı bir takım için sadece zeminin iyi olması bile avantajdır. Arda'nın yaptığı asistin haricinde verdiği paslar ile Nonda ve Baros'a gelmeyen ayarsız paslar defans zaafını ve golleri haber veriyordu.
Deplasmanda yapılabilecek en iyi işi yapıp golü erken bulan Galatasaray, oyunun ilk yarısında bol pozisyon üreten görüntüsünden uzaktı. Golün haricinde karşılıklı iki pozisyon vardı. Önde oynayan Nonda-Baros ikilisine pozisyon hazırlaması gereken Ayhan-Arda ikilisi ceza sahasına uzak bölgede kalınca Galatasaray adına kısır diyebileceğimiz oyun ortaya çıktı.
Galatasaray'da Lincoln olmayınca pozisyon bulamama sıkıntısı bu maçta daha azdı. Fakat ligde Denizlispor'dan daha iyi defans yapan takımlar var ve ligin ikinci yarısında hep savunan takımlara karşı maçlar oynanacak. Son olarak Ayhan kırmızı gördükten sonra Arda'nın kaptanlık bandını takmayıp Mehmet Topal'a vermesi genç starın yaşanan kaptanlık krizine tepkisinin hala devam ettiğini gösteriyor. Bu da ayrı bir konu ama bana göre haklı...
Ahmet Çakır (Zaman): Ege'de Futbolsuz 3 Puan Keyfi
Geçen haftaki Sivasspor yenilgisinin Galatasaray'ı ne kadar sarstığını bu karşılaşmada görmek mümkündü. Ligin 16 maçlık bölümünün sonlarında özellikle hücumda büyük bir akışkanlık kazanıp çok rahat gole gidebilen Sarı Kırmızılı takım şimdi bu özelliğini mumla arar gibi.
Doğrusu böyle bir dönemde Denizlispor gibi sezon başından bu yana sarsıntılardan kurtulamayan bir rakiple oynamak şanstı. Nitekim hemen hiçbir şey oynamadan Galatasaray golü buldu. Fakat sonrasında bir türlü oyuna egemen olamadı ve kör-topal oyunuyla ayakta durmaya çalıştı.
Galatasaray'ın istediği futbolu oynayabilmesinde Lincoln'ün çok büyük payı ve yeri var ama onsuz bu kadar bocalamak da olacak iş değil. Bu futbolsuzluğa karşın ilk yarının sonunda Barış'ın büyük çabasıyla kazanılan topta bomboş durumdaki Baros'un topu dışarı atması Galatasaraylılara saç baş yolduracak bir beceriksizlikti.
İkinci yarıda Sarı-Kırmızılı takım büsbütün oyundan düştü. Tam 20 dakika boyunca rakip kale önünde sadece Arda'nın bir vuruşuyla görünebildi. Sanki çok güçlü bir rakip karşısında elde ettikleri tek golü korumak en uygun durummuş gibi bir oyun anlayışı içindeydiler.
Takım kaptanlığı sorumluluğu taşıyan oyuncunun bu sorumsuzluğu hem maçtaki çabasına gölge düşürdü hem Sivasspor maçı için sorun çıkardı. Denizlispor hâlâ kendisini arayan bir takım durumunda. Yeşil Siyahlı ekibin kilit adamları sayılan Kratochvil ve Tomas Abraham gibi iki oyuncunun gönderilmiş olması, yaşanan sarsıntının bir boyutunu gösterir gibiydi. Böyle bir durumda Galatasaray'dan puan almaları da mümkün değildi. Hakemden sözedilmesi gerekmeyen bir karşılaşma oluşu da gecenin sayılı güzelliklerinden biriydi.
Cüneyt Tanman (Takvim): Cim-Bom Zorlanmadı
Galatasaray için zirveden kopmamak adına mutlak kazanılması gereken bir maçtı ve Sarı-Kırmızılılar bu kritik sınavı kazandı.
Denizlispor zaman zaman gol pozisyonları yakalasa da Galatasaray tüm maç boyunca kontrolü elinde tutan taraftı ve kolay kazandı diyebiliriz.
Golü erken buldu, maç boyunca tek sıkıntısı ikinci golü bulana kadardı.
Onu bulduktan sonra maçı tamamen kopardı. Sarı-Kırmızılılar Denizli'de güzel bir zemin buldular.
Özellikle Denizlispor 18'ine yakın bölgelerde Galatasaray'ın orta saha oyuncularının katılımıyla çok iyi pas yaptılar. Sanki halı sahada oynar gibi top gezdirdiler. Galatasaray'ın lokomotifi orta alan. Orta saha Mehmet Topal ve Ayhan çok iyi ikili oluşturuyorlar ve uyumları mükemmel. Sol tarafta Hakan Balta, Arda Turan ve Ayhan Akman sanki otomotiğe bağlamışlar gibi çok rahat top yaptılar ve Galatasaray'ın en etkili atakları buradan geldi. Arda gerçekten her takıma lazım bir oyuncu. Galatasaray'ın tüm ataklarını yönlendirdiği gibi defansif olarak da çok özverili oynadı.
Galatasaray'da görünen tek sıkıntı sağ tarafta... Bu sıkıntı özellikle de ilk yarıda Sabri'nin çok fazla hücuma çıkmasından kaynaklandı. Meira'nın da çok çabuk bir oyuncu olmamasından dolayı Denizli'nin tüm tehlikeli atakları bu bölgeden geldi.
Sonuçta Galatasaray için kolay bir maçtı. Ama bu kolay gecede Ayhan'ın gereksiz sarı kartları ve Sivas'ta oynayamayacak olması gecenin Galatasaray'daki tek kaybıydı.
Yalçın Dümer (Fanatik): Kayıpsız Siftah
Bitmeyen Sivas kabusundan sonra yine bir deplasman. Denizlispor arada değişime giden ve geçen hafta Beşiktaş karşısında oynadığı futboluyla, hiç de yabana atılamayacak bir rakip Galatasaray adına. Maçtan önce çıkan olaylar ise mide bulandırıcı. Ne zaman kurtulacağız bu kirlilikten. Halbuki Denizli'de Galatasaray diğer büyükler göre daha fazla sevilir anlamadım gitti. Neyse futbola dönelim, geçelim dün akşama...
Baros'un imzasıyla başladı maç... Arda'nın soldan bindirmeleri kısa zamanda semeresini verdi. Şık bir asist ve Baros'un teki. Hafif bir rahatlama. Merkez endamlı çocuklarla dolu.
Ayhan'ın inceleri de, Lincoln'u aratmayacak cinstendi, ‘ikinci bahar' olsa gerek ne diyelim. Aldığı kırmızı kart büyük kayıp bu trafikte. Şimdilik noktayı koyalım, tüm bunlar yüreğe su serpen fotograflar ama ya tersi.
Denizlispor'a gelince alkışlıyorum sizleri. Hiç değilse on kişi kapanıp ilkesiz bir şekilde sahte zaferler peşinde değiller. Bu tarzlarının elbet bir gün karşılığını alırlar. Galatasaray için sevabının daha fazla olduğu bir akşam yaşadık. İkinci devre kayıpsız başladı. Son bir şey daha yazmazsam rahatlayamayacağım. Ayhan cezalı Sivas önünde, Lincoln kaptan, seyret patırtıyı...
Rıdvan Dilmen: Kalite farkı (Milliyet)
Galatasaray’da savunmadaki ideal dörtlü geri geldi, pozisyon vermelerine rağmen en azından takımı orta sahaya çıkarırken, bloklar arasındaki dengeyi sağladılar.
Kewell ve Lincoln olmayınca 4-2-3-1’den 4-3-1-2’ye döndüler. Orta sahada Mehmet Topal göbekte, sağında Barış, solunda Arda, onlarında önünde Ayhan. Arda ile Ayhan zaman zaman yer değiştiriyorlar. Rakip de açık oynayınca bol pozisyonlu maç oldu. Ama iki takım arasında özellikle hücumdaki kalite farkı sonucu ortaya çıktı.
Galatasaray’ın ilk golü alışılmış bir halı saha golüydü. Nonda sırtı kaleye dönük Arda’ya oynadı. Arda araya koşu yapan Baros’a bıraktı. Baros da yakın köşeye akıllı bir vuruş yaparak golü attı. Benzer pozisyonları kaleye yakın olmasına rağmen Denizlisporlu oyuncular auta attılar. Nonda bir tane fırsat yakaladı, mükemmel vurdu. Goller öyle dakikalarda oldu ki, Denizlispor’un yapacağı bir şey yoktu.
Denizlispor taraftarı “Ümit Kayıhan istifa” diye bağırıyor. Oynanan oyunu gördükten sonra Denizlispor’un özellikle deplasmanlarda can yakayacağını düşünüyorum. Galatasaray takımı çok önemli bir galibiyet elde etti. Belki bireysel anlamda dört yıldızlık oynamadılar ama kötü de oynamadılar. Galatasaray’ın orta halli oyunu bile üç puana yetti.
Hakem Koray Gençerler’e bayıldım. Müthiş bir maç yönetti. Oyunun tempolu olmasını sağladı, avantajları oynattı. Bu yılın formda hakemlerinden biri gibi gözüküyor. Ayhan’ı da doğru attı.