Yazarlar Galatasaray için ne yazdı?
Şampiyonluk yolunda yara alan Galatasaray Kayserispor’la kendi sahasında 1-1’lik skorla berabere kaldı. Spor yazarları maçı şöyle analiz ettiler.
Sergen Yalçın: Lincon 10 arkadaşına ayıp etti (Vatan)
LINCOLN’E söyleyecek tek lafım var: Düne kadar G.Saray’a çok puan kazandırmış olabilir ama dünkü kaybedilen 2 puanın tek sorumlusu Lincoln.. G.Saraylılar çok tepki gösterdi ama pozisyonları soğukkanlı incelersek 2 sarı kartın da verilebilir olduğunu görüyoruz.. 2. sarı kart, G.Saray-Beşiktaş derbisinde Delgado’nun gördüğüne çok benziyor.. Bu tip durumlarda kartın nasıl verildiğinden çok nasıl alındığına bakıyorum ben.. Lincoln gibi bir yıldızın sahada ‘ayrıcalıklı’ymış gibi davranması ve hakemle oynaması yanlış herşeyin başında.. 1.5 senede 3. kırmızı kartını görmesi suçun biraz da Lincoln’de olduğunu gösteriyor zaten.. 20 sene futbol oynadım, 2 kırmızı kart gördüm.. 10 numara dediğin futbolcu zaten öyle büyük ikili mücadeleler yaşamaz, tekme atmaz.. Yani kırmızı görmesi o kadar kolay değildir..
LINCOLN’ÜN temel problemi % 100 hazır olmadan maça çıkmasındaydı.. 20 gündür maç yapmadığı ve zor bir sakatlıktan çıktığı için ligin ilk yarısında fırtına gibi esen Lincoln’ün yerinde yeller esiyordu.. Fiziksel açıdan ’fit’ken rakiple değil topla oynuyor ve ne kadar durdurmaya çalışırsan çalış, durdurulamıyordu.. Oysa dün kendisi de yeterince kuvvetli olmadığını bildiği için her pozisyonda kendini yere bıraktı, boş işlerle uğraştı.. İlk girdiği pozisyon penaltı değil, ayağını kendisi rakip defansa çarptırdı mesela.. Şu kırmızı kartın benim futbol lügatımda tek karşılığı var: Sorumsuzluk..
ÇÜNKÜ Lincoln atılmasa G.Saray maçı kesin kazanırdı.. 10 kişiyken sergiledikleri futbol bunun kesin kanıtıydı.. Ama G.Saray bunca eksiğine, sakatına, cezalısına rağmen taş gibi takım.. Kayseri gibi ligin en iyi takım savunması yapan ve sert oynayan ekiplerinden birine karşı 1 eksikle yenilmeden dayanmak büyük başarı.. Hatta 3 puanı alacak oyunu G.Saray sergiledi.. Bunun temel sebebi de Servet’in gelişiyle beraber takıma geri dönen mücadele ruhu.. Koca defansı tek başına ayakta tuttu, bütün gedikleri kapadı.. Onun direnci bütün takıma yansıdı.. Orta sahada Ayhan yine korakor futbolda gözünü budaktan sakınmayan oyunculardan biriydi.. Sürekli göbekten delmeye çalışan Kayseri, bu ikilinin sağlam kademesini aşamadı.. Onu bırakın, 80 dakika neredeyse tek pozisyon bile bulamadı..
BAROS ile Eren arasında sert bir mücadele yaşandı.. Ben Baros’u daha ‘çıtkırıldım’ sanıyordum ama sinirlenince futbolun izin verdiği ölçüde sert oynayabileceğini gösterdi.. Gönül istiyor ki, aynı ‘kemik gibi’ futbolu deplasmanlarda da sergilesin.. Maalesef olmuyor.. Dışarda karşısına Eren gibi bir stoper çıkınca “Ben almayayım sen buyur” havasında geçiriyor bütün maçı..
MAÇIN en güzel hareketlerinden biri Nonda’nın attığı goldü.. Öyle jeneriklere geçebilecek özellikte değil ama çok zor bir goldü.. Havadan gelen topu diziyle stop edip, düşerken öyle topa vurabilmek her babayiğidin harcı değil..
G.SARAY’IN yediği golde ise kaleci de Sanctis’i % 100 hatalı buluyorum.. Kucağına gelen şuta körlemesine atladı.. Boşu boşuna gol oldu..
SKIBBE’NİN tek hatası vardı, H.Balta’nın ısınırken sakatlanmasından sonra M. Topal’ı solbeke çekmesi.. Oysa daha kolayı var, Mehmet Güven’i ön liberoda oynatacağına Volkan’ı solbeke, Topal’ı ön liberoya kaydır ve takımla böyle oynamamış ol.. Ama Skibbe bu tip icatları seviyor.. Arda üst üste çok maç oynamaktan ötürü ‘metal yorgunluğu’ yaşıyor galiba.. Çok istekliydi ama kafasındakileri sahaya yansıtamadı.. Çabuk yoruldu..
KAYSERİ’Yİ ise beğenmedim.. Hücuma çıkamadılar.. Final paslarında hep yanlış yaptılar.. 10 kişiye karşı son dakikada 1 puanı kurtarabildiler.. Şansları yaver gitti..[page_end]
Levent Tüzemen (Sabah): Mucit (!) Skibbe
Lincoln çıktıktan sonra tempolu maçın gazı kaçtı. Dereli verdiği bu kararla güzel oyunu katletti. Kayseri gibi dinamik bir ekibe karşı eksik oynamak zordu. Galatasaray orta sahaya ağırlık verirken, olası başka golü de kontrataklara bıraktı.
İkinci yarı Kayseri ağırlıklı bir oyun oldu. Tolunay hoca, Olembe-Bilaz Aziz gibi hızlı oyuncuları alınca, çok adamla Galatasaray'ın üzerine gitti. De Sanctis, Saidou ve Mehmet Topuz'un vuruşlarında başarılıydı. Ama Mehmet Eren'in golünde kontrpiyede kaldı.
NOT: Hakan ısınırken sakatlanınca Volkan'ı tercih etmesi gereken mucit (!) Skibbe Mehmet Güven'i alıp, Topal'ı sol bek yaptı. Bir hoca bu kadar mı bilgisiz olur? Bir değişiklik hakkın var. Kayseri üzerine yıkılmış. Al Volkan'ı sola, çıkar Nonda'yı, Topal'ı da göbeğe çek, rakibi kilitle, skoru koru. Nerdeeee.. Bunu yapmak için hoca olmak gerekir...[page_end]
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Galatasaray Değil Sırça Saray!
Kayseri bu sene az atıyor az yiyor. Yapacağı belli. Oyun orta sahaya kitlenmiş, Skibbe de Mehmet Topal'ı sol beke koymuş! Hakan Balta ısınırken sakatlanmış, Galatasaray'ın çorba içerken dişi kırılmış... Mış mış da mış mış... Bu kadar sakatlık da kabak tadı verdi be kardeş. Bu takım Galatasaray değil sırça saray!
Koysana Volkan'ı sol beke Alsana Topal'ı ortaya... Nonda, Baros, Lincoln ve Arda hücumda etkin ama bence Topal solda olunca takımın ortası daha da topal! Bereket Nonda mükemmel bir gol attı. Hava topunda Eren, Nonda'nın üzerine yıkıldı, Nonda da yere yıkılırken son anda çok akıllı vurdu Galatasaray kefeni yırttı! Lincoln ondan sonra atıldı. Selçuk Dereli de maç boyu suçluluk hissiyle kıvrandı durdu.
Galatasaray tam bir saat 10 kişi oynadı ama belli olmadı. Hep gol aradı. Savunmada Emre Aşık garanti sertifikası. De Sanctis oyunu çok sıkı takipte; sezgileri ve kurtarışları tam not. Bence mükemmel.
Tolunay Kafkas 10 kişilik rakibine karşı hiçbir hücum üstünlüğü sağlayamadı. Agahowa ve Cangele bunlara ilaveten Mehmet Topuz da top gezdirince gol atmaları başka bahara kaldı.
Bitişe az kala seken bir top De Sanctis'i aştı Dereli'nin hatası iki puanı yedi. Üzülme Galatasaray müthiş mücadele ettin, kaderi yenemedin![page_end]
Ahmet Çakır (Zaman): Hakemi Değil Yıldızları İzlemek İstiyoruz
Dün gece bir de teknik adam fiyaskosu vardı. Bu yaşıma kadar teknik direktörlükle öğrendiğim en tartışılmaz gerçeklerden biri şu: 10 kişi kalan takım, atılan adamı iki forvetinden biri değilse mutlaka oyuncu değiştirir ve tek forvetli oynar.
Skibbe bunu Lincoln atıldığında değil devrede bile yapmadı. İkinci yarıya başlarken asıl hamle yapan Tolunay Kafkas oldu ve bu sayede tek kale oynamaya başladı.
Daha maç başlamadan Hakan Balta'nın sakatlanması bir kez daha Cim Bom'un düzenini bozmuştu. Mehmet Topal'ı solbeke çekmek, bir önceki maçta iyi oynamış olan Mehmet Güven'i ödüllendirme anlamı taşır gibiydi. Ayhan ve Arda'nın olağanüstü çalışkanlıkları, Servet'le Emre Aşık'ın dikkati, Sabri'nin zaman zaman gösterdiği patlamalar, karşılaşmanın dikkat çekici yanlarıydı.
Böylece bu zorlu dönemeçte iki altın puan daha kaybeden Galatasaray için bundan sonra her şey çok daha zor olacak. Hakem konusunda ise derdinizi ancak Marko Paşaya anlatabilirsiniz![page_end]
Cüneyt Tanman (Takvim): Dereli ve Skibbe
Galatasaray bugüne kadar Kayseri'ye hiç puan vermemiş. Bir de yıldızı Lincoln sahada. Ama, Ali Sami Yen'de hiç bu kadar kötü bir Galatasaray izlememiştim.
G.Saray, son andaki Hakan Balta sakatlığı nedeniyle Mehmet Topal stopere çekilişiyle 3-4-1-2 dizilişiyle oynadı. İyi bir Lincoln ve iyi bir Mehmet Güven olsa bu diziliş doğru olabilirdi.
Nonda ise Sivas'ta da iyi değildi. Dün de gol dışında kayıptı. Sadece, pozisyon sayılamayacak bir karambolde attığı 1 gol var. Başarısızlar arasına bir de Skibbe'yi koyuyorum.
Tolunay Kafkas, bir fazla oynadığı ve kanatları daha fazla kullanmak istediği için oyuncu değiştirirken Skibbe, sahada hiçbir şey yapmayan oyuncularını uzun süre değiştirmezken geldiği günden beri oynamayan Linderoth'u ve dizi dönmüş (nasıl döndüyse) Barış gibi iki riskli oyuncuyu sahaya sürerek puan kaybına çanak tuttu.
Sonuçta Sivas maçının yorgunluğu, Selçuk Dereli gibi bir şanssızlık, Skibbe gibi bir seyirci ile Galatasaray'ın bu maçtan 3 puan çıkarması bir başarı olurdu. Sarı-Kırmızılılar, bu başarıyı gösteremedi ve zirve yolunda çok arayacağı 2 puanı bıraktı.[page_end]
Yalçın Dümer (Fanatik): Turkuazlı Bey!
Kupayı saymazsak uzun bir aradan sonra Sami Yen'de buluşma... Galatasaray'ın rakibi Kayserispor... Siz bakmayın misafirin bu sahada galibiyeti olmadığına, Tolunay Kafkas ve öğrencilerinin ligin her daim keyif veren ekibi olduğunu da es geçemeyiz. Oyunu çirkinleştirmeden, anlık hevesler peşinde olmayan her iki takımının mücadelesi zevk verecekti kuşkusuz...
Hakan Balta ısınırken uf olunca Skibbe'nin şekli-şemali değişti tabii. Mehmet Topal'ı sol kulvara adaşı Mehmet Güven'i Ayhan'ın asistanı olarak yerleştirdi Alman hoca. Volkan olmaz mıydı, sorusu akıllarda hep kaldı bütün maç boyunca koca bir soru işareti olarak.
Oyunda kalabildiği ana kadar enfes bir Lincoln, Nonda'nın golü, Arda'nın lezzeti, Baros'un arzusu, Sabri'nin inadı... Kızarmadan sonra içe çekiliş ama son derece onurlu bir direniş. De Santics'in arkadaşlarına hayat veren refleksleri. Ve Linderoth'a hoşgeldin! Kaybettirilen 2 puan! Başta keyifli geçecek dedik, yanılmışız. Nereden hesaplayabiliriz ki turkuaz renkli formasına rağmen akşamı simsiyah yapan hoşgörülü beyefendiyi! [page_end]
Rıdvan Dilmen: Önemli kayıp (Milliyet)
Kayseri’nin tek şansı ceza sahası dışından gol atmaktı. Nitekim son dakikada da Sanctis’in yardımıyla bunu başardılar
Galatasaray geçen hafta Denizli’de kazanıp morallenmişti. Maç öncesi Hakan Balta’nın sakatlanması oyuncuların yerlerini oynattığı gibi şablonu da değiştirdi. Skibbe mecburen 3-4-1-2’ye döndü. Göbekte Servet, sağ stoper Emre Aşık, sol stoper Mehmet Topal. Önlerindeki dörtlü; sağda Sabri, onun yanında Mehmet Güven, onun yanında Ayhan, solda Arda. Bu dörtlünün önünde Lincoln, ileride de Nonda ve Baros. Top rakibe geçince Nonda orta sahaya yardımcı oluyordu. Baros ve Nonda sürekli hareket halindeydi.
Buna karşılık Kayserispor iki çabuk forvetle çıktı sahaya. Ama maç boyunca ve uzun süre bir fazla oynamalarına rağmen ne Cangele’yi, ne de Aghahowa’yı savunma arkasında topla buluşturdular. Hem atılan son paslar iyi değildi, hem de Galatasaray savunması derinlik yaparak dikkatliydi. Zaten Kayseri’nin sezon başından beri en büyük problemi önde “santrfor” diyebileceğimiz, “sezon ortalaması 15 gol olur” diyebileceğimiz bir ismin olmaması.
10 kişi oynamak tabii ki kolay değil. Galatasaray bu yüzden oyunun devamında arkaya yaslanmak zorunda kaldı. İyi de kontra yapamadı. Önde biraz Arda topu tuttu. Takımı dinlendirdi. Galatasaray’ın iyi yaptığı şey uzun süre eksik oynamalarına rağmen Saidou’nun solla vurduğu topun dışında pozisyon vermemesiydi. Kayseri’nin tek şansı ceza sahası dışından gol atmaktı. Nitekim son dakikada da Sanctis’in yardımıyla bunu başardılar.
Trabzonspor ve Sivasspor’un kazandığı haftada gerideki Galatasaray’ın kredisi yoktu. Bu yüzden çok önemli bir iki puandan oldular.
Hakem kararları çok tartışılacak. Lincoln, savunma oyuncusunun bilinçsiz ayağını sokması üzerine topa ayağına soktu. Çok kişi penaltı değil diyebilir ama bence penaltıydı. Ancak aldatmaya yönelik kart gördü. İkinci de atıldı.[page_end]
Mehmet Demirkol: Hakemlerimizin aşırılık sorunu (Milliyet)
Lincoln’ün ilk sarı kartı gördüğü pozisyonda Eren’le teması var mı? Var... Penaltı olduğuna inanmayabilirsiniz. Ama sarı kart için sebep ne?
İkinci sarı kartta, gollük bir akın mı kesiliyor? Hayır. Tıpkı sarı kart istemelere verilen kartlar gibi kitabına uydurabilirsiniz. Ama oyunun vicdanına uydurmak mümkün mü?
Beni hakemle yazıya başlamaya zorlayan bu durum, artık görmezden gelinemez bir hal aldı. Burada hakem hatasından ya da kötü niyetinden bahsetmiyorum. Meselenin bu olmadığını biliyorum.
Mesele farklı:
Türkiye’de hakemlerin bir aşırılık sorunu var.
Elini azıcık kaldırıp kart istemeye, kart gösterilen dünya yüzündeki tek ülkede yaşıyoruz. Çünkü yine hakemlerimizde çok ciddi bir aşırılık sorunu var.
Dün bu durumun kurbanı Lincoln’dü. Dün Delgado, yarın başkası olacak.
Bunun sebeplerini bu yazıda analiz etmeye çalışacak değilim. Ancak basit bir fikir yürütmeyle doğru ya da yanlış şu sonuca varabiliriz sanıyorum: Topunla tüfeğinle üzerine gittiğin bu adamların elinde silah olarak ne var, kartlarından başka!
Tribünleri ve Skibbe’yi zıvanadan çıkaran bu kararların Galatasaraylı oyuncularda negatif bir yankı bulmayışı dün Galatasaray’ı son dakikaya kadar ayakta tuttu. Sabri’ninki standart isyanlarıydı ve bu kartlar olmasa da olacaktı. Baros’unki de Emre Aşıkvari bir görevle sahaya çıkan Eren’in can sıkıcı markajına... Bunun dışında sağlam durdular.
Daha maç başlamadan Hakan’ın sakatlığıyla üçlenen geri hat, bu eksik oyuna iyi ve soğukkanlı bir savunmayla uyum sağladı. Onları sıkıntıya sokan Lincoln’ün eksikliğinden çok Baros’un sakatlanması sonrası topu ileride tutan kimsenin kalmayışı oldu. Baskı arttı. Çok az hata yaptılar. Ancak başka bir durumdan etkilendiler.
Skibbe Baros’u çıkarmak zorunda kalmadan misal Nonda’nın Barış’ı sahaya sürebilse, ev sahibinde herkesin işi daha kolay olabilirdi.
Bu şansı olmadı. Ali Sami Yen’de edilgenliği bir karakter haline getiren Kayseri bu kadar çok avantajdan bir beraberlik çıkarabildi.[page_end]
ZAFER ERTEM: DERELİ DELİRTTİ (FOTOMAÇ)
Bir hakem bir maçın önüne ancak bu kadar geçebilir ya da geçmek için bu kadar özel çaba harcar. Sessiz-sakin başlayan maçta hakem Dereli futbol oynamak isteyen iki ekibi öylesine çıldırttı ki inanmak zor.
Devre arası seminerlerinin belli ki pek katkısı olmamış hakemlere. Sayın Sarvan acilen bazı hakemlere asli görevlerini yeniden hatırlatmalı. G.Saray şanssız başladı asılnda maça. Hakan Balta'nın maç öncesi ısınırken adalesinden sakatlanması Skibbe'ye kadro şeklini zorunlu olarak değişttirtti. Ama bana göre tercihi yine yanlıştı.
Attığı gol dışında Nonda'daki ısrarı anlamış değilim. Elinde Ümit Karan gibi dinlenmiş bir golcü varken! Anlamak zor. İki kayıp puan G.Saray'ı şampiyonluktan edebilir.
ŞÜKRÜ KANBER: OLMADI DERELİ (FOTOMAÇ)
Ben hakem yazmayı sevmem. Yazdığımda da genelde onları destekler, spor medyasının bu dilsizler sınıfına saldırarak geçimini sağlayanlarla dolu olduğunu dile getiririm. Arşiv bu söylediğimin şahidi. Ancak dün öyle bir hakem izledik ki "Yuh artık!" dedirtti.
Neyse, gelelim maça.. Galatasaray bir yandan düzelenler ve bir yandan sakatlananlar ile son maçlarda ideal takım ile sahada yer alamıyor. Rakip dişli Kayseri.. Kolay pozisyon vermeyen ve mücadeleci bir takım. Galatasaray'a ters gelen cinsten.
Maçın son dakikaları kıran kırana geçti. Ama eksik takımla mücadele bir yere kadar... Hafta içi 120 dakikanın yorgunluğu da eklenince maçın sonunda gelen gole engel olamadılar.
YAŞAR YALÇIN: HAKEM REZALETİ (FOTOMAÇ)
Bir hakem ancak bu kadar kötü bir maç yönetebilir. Yıllarca birçok maç seyrettim, birçok hakem hataları gördüm ama böylesini ilk defa görüyorum. Selçuk Dereli için "Hata yaptı" diye yazarsam vicdanım sızlar, bana göre kasıt var. Ya da Dereli'nin hakemlikle ilgisi yok.
Hakan ısınırken sakatlanıyor, Skibbe yerine Mehmet Güven'i ilk 11'e koyuyor. Olacak iş değil. Volkan var orda, sen Mehmet Güven'i oynat, adaşı Mehmet Topal'ı defansın soluna koy.
Ama maçın hakemini geçemediler. Bir de Skibbe'yi... Futbolcuların alın terine yazık oldu. Bu beraberlikle ligdeki işlerini biraz zora soktular ama daha çok maç var, onun için şampiyonluktan kopmuş değiller. Şimdi deplasmanda Antalya ile zorlu bir maç var. Arkasından UEFA Kupası'nda Bordeaux ile gerçekten çok zor geçecek bir karşılaşma...[page_end]
HAKAN DİLEK: HAKEMİ TUTUN! (FOTOMAÇ)
Demek böyle oluyormuş usta. Şampiyonluk yarışında ipi göğüsleyeceğin belli olunca top başka türlü yuvarlanıyormuş... Bir oyunun nasıl döndüğüne ilişkin fikir sahibi olmak isteyen, bu maçı bir kez daha izlesin. Dün gece olanlar ilk yanlış kart hezeyanıyla bütün oyunun kontrolünü kaybetti gibi bir önyargıyla geçiştirilebilir mi? Bir kafası yarılmadığı kalmıştı topçuların o da oldu bu maçta. Bu maçta iki takımın da oyundan kopması; zaten önce oynatmamaya kararlı Kayserispor'un işine yaradı öncelikle. Eee Galatasaray gibi bir rakiple oynuyorlardı ve Ali Sami Yen'den alınacak puan ya da puanlar ligin geri kalanı için oksijen deposuna yarayacaktı.
Sanctis'in belki de maç boyunca yaptığı tek hata son dakikaya denk geldi. Galatasaray eksik -hem de en usta kramponundan- kaldığı andan itibaren oyun disiplininden kopmadı. Baros'un artan isteği belki golü bulmasını bile sağlayacaktı ama o da kafasındaki yarıktan akan kanı durduramayan sağlıkçının uyarısına kulak veren teknik sorumlusu tarafından oyundan alındı. Taraftar için bir iki şey söylemek biraz belki tribündeki yerime oynamak isterim; 'O marş, o koronun cevvaliyetiyle söylendi ya! Korkmayın bu takım şampiyon olacaktır!' 70'lerde oyuna müdahale etmek zorunda kaldı taraftar.