Yazarlar Galatasaray için ne yazdı?
Galatasaray Hamburg karşısında aldığı yenilgi ile final hayallerini tamamen kaybederken spor yazarları şu şorumda bulundu.
Rıdvan Dilmen (Milliyet) Cimbom intihar etti
İnsanın bu maçın skoruna inanası gelmiyor. Hamburg fişi çekmiş, hafta sonu oynayacağı lig maçını düşünmeye başlamışken, Galatasaray hayır istemem diyerek turu elinin tersiyle geri çevirdi.
Galatasaray maça kontrollü başladı. Oyunu kendi yarı alanında kabullenince Hamburg daha baskılı gözüktü. Ancak bu baskı pozisyon getirmedi. Savunma bu bölümü hatasız atlattı. Çünkü Hamburg iki kanadı Sabri - Serkan Kurtuluş, Volkan - Arda yardımlaşması yüzünden kullanamadı. İlk 20 dakikadan sonra presi hücumda başlatan ve klasik oyun anlayışına dönen Galatasaray oyunun kontrolünü eline almakta zorlanmadı. Baros’un müthiş zekasıyla yarattığı penaltıyı kullanan Kewell’ın golü rakibin direncini iyice kırdı. Galatasaray ikinci yarıya da baskılı başladı. Baros farkı ikiye çıkarınca Hamburg tamamen havlu attı.
İşte bu dakikadan sonra Galatasaray’ın son maçlardaki hastalığı hortladı. Bülent Korkmaz göreve geldikten sonra takımı ısrarla kontrollü oynamaya teşvik ediyor. Ancak bu anlayış Galatasaray’a ters geliyor. Üstelik eksikler nedeniyle savunma dörtlüsü birbiriyle hiçbir araya gelmeyen isimlerden kurulu. Yani hata yapma olasılıkları çok yüksek. 2-0’dan sonra geriye çekilince, öndeki baskı gidince Hamburg sağdan soldan yürüyerek Galatasaray ceza sahasına sokuldu.
Bülent Korkmaz, Trabzon’da yaptığı hatayı yine tekrarladı. Orta sahaya direnç getireceği yerde oyunu seyretti. Halbuki Mehmet Güven ile bu bölgeyi takviye etse sorun kalmayabilirdi. Lincoln’ü kenara alıp bu değişikliği gerçekleştirse belki de oyun dönmeyecekti. Skor 2-1’e gelince doğal olarak takımda müthiş bir panik havası başladı. Fazla geçmeden beraberlik golü geldi. Maçı çevirecek zaman olmasına rağmen Bülent Korkmaz’ın hatalı değişiklikleri işleri tamaman çıkmaza soktu. Hasan Şaş’ı oyuna almak tam bir intihardı. Arkada sürekli geniş alan bırakılınca Hamburg arka arkaya yüzde yüzlük pozisyonlar yakaladı. Sonunda galibiyet golünü de attı.
Bordeaux maçı, ardından Trabzonspor karşılaşması Galatasaray teknik heyetine ders olmamış. Aynı yanlışları bu kez Hamburg cezalandırdı. Kısacası çekirge üçüncü kez sıçramadı.
Levent Tüzemen'in yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Levent Tüzemen (Sabah): Kulübe Kaybetti!
İnsanın inanası gelmiyor. Dakika 48; Galatasaray Baros'la ikinci golü buluyor ve çeyrek finalin kapısından içeri giriyor. Herkes "Turu geçtik" diye sevinirken Guerrero üç dakika içinde attığı iki golle Ali Sami Yen cehennemini Hamburg adına cennete çeviriyor.
Kenar yönetim oyuna müdahale konusunda bu kadar aciz kalır mı? Bu kadar yanlış değişikler yapar mı? Pitroipa'ya önlem almaz mı?
Bülent Korkmaz sahaya doğru bir kadro çıkarmıştı. Serkan sağbekteydi, Sabri de hem hücuma çıkıyor, hem orta sahaya destek veriyor hem de Serkan'a yardım ediyordu. Ayhan oyunu mükemmel yönetiyor, fedakar Arda maestro gibi oynuyordu. Baros, Hamburg savunmasının arasına müthiş koşular yapıyordu. Çek yıldızın kazandırdığı penaltı çabukluğunun, attığı gol de klasının ürünüydü. Ama kenar yönetimin zekası maçı okumaya yetmediği için Galatasaray kaybetti.
Hasan Şaş bu görüntüsüyle oyuna giriyorsa Semih de en az Hasan kadar oynardı. Ama Bülent Korkmaz bu cesareti gösteremedi. 2-2'den sonra Lincoln'ü çıkarması ne kadar doğruysa, fiziksel olarak hiç hazır olmadığı tribünden bile görülen Hasan'ı (Bunca yıllık arkadaşlığın hatırına da olsa!!) sahaya sürmesi o kadar yanlıştı.
Sergen Yalçın'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Sergen Yalçın: Bu maç Lincoln'ün sonu oldu (Vatan)
BÜLENT Korkmaz, sayısını G.Saraylı taraftarların bile unuttuğu onca sakatlık ve cezalara karşın elindeki en iyi kadrosunu sahaya sürdü. Taktiği de akılcıydı... Ancak bu turun kaybedilmesinde büyük hatası vardı. Bülent hocada hamle eksikliği var. Orta sahayı güçlendirecek, takımın direncini artıracak, yorulanları dinlendirecek hamleyi yapamadı. Skor, G.Saray’ın 2-0 lehineyken kenardan oyuna müdahale etmekte çok geç kaldı. Lincoln’ü işte o zaman kenara almalıydı. Skor 2-2 olduğunda değil.
BU hatayı Bordeaux maçında da yapmıştı. Korkmaz, sarı-kırmızılı ekip 3-1 öndeyken yine hamlede geç kalmış ve durum 3-3’e gelmiş, sonra şans golüyle turu geçmişlerdi. Ne yazık ki aynı şansı dün bulamadı Bülent hoca.. Ama bu yenilginin tüm sorumluluğunu Bülent hocaya yüklemek de haksızlık olur. Asıl faturayı Lincoln’e çıkartmak gerekir. Trabzon’da takım arkadaşları olağanüstü çaba sarfederken o kenarda dinlenmişti. Ve dün fizik olarak takımın en ‘sağlıklı’ ismi olmasına karşın, ‘beyin’ olarak sahadaki en ‘sağlıksız’ futbolcuydu..
HAMBURG maçı Lincoln’ün G.Saray’da sonu oldu. Bana göre Bülent Korkmaz, Brezilyalı futbolcusuna son şansını verdi, o da bu şansı iyi kullanamadı. Saha, hava ve takım seçmesiyle tanıdığımız Lincoln dün oyunda kaldığı süre içinde tek bir olumlu hareket yapmadı. Takım arkadaşları ellerinden geldiğince mücadele ederken o kendi gölgesinin ardına saklandı. Ne iğnelerle oynayan Arda’dan utandı ne de stoperdeki Kewell’dan. Ben artık Bülent hocanın onu düşüneceğini hiç sanmıyorum. Sadece teknik ekibin değil artık takımın da güvenini yitiren Lincoln’ün bana göre G.Saray macerası bitmiştir.
G.SARAY dün iyi başlamadı. Tedirgin ve biraz da kontrollü bir oyunla ilk 20 dakikayı geçti. Bu dakikadan sonra dengeyi sağladı. Özellikle Arda (Ki sakatlığına karşın sergilediği mücadele olağanüstüydü) ve son derece güzel bir gol atan Milan Baros’un etkili oyunuyla üstünlük bile kurdu. Arka arkaya gelen iki golle de aslında kapıyı araladı. Ama o iki gol sonun başlangıcı oldu. Çünkü tüm G.Saraylı futbolcular iki gollü üstünlükten sonra turu atladım düşüncesine kapıldılar. Mücadeleyi bıraktılar.. Karşılarında bir Alman takımı olduğunu unutup Kadıköy rüyasına daldılar. Ve bu onlara pahalıya patladı.
KALİTE ve kapasite olarak G.Saray’dan çok aşağıda kalan ve savunma oynamayı seven Hamburg, rakibin rahatlamasını affetmedi. Disiplinli oynamayı 90 dakika boyunca hiç elden bırakmayan Hamburg, zayıf ve silik bir takım olmasına karşın sürpriz gollerle turu aldı, gitti..
KANATLARI çalışmayan ve sadece Arda’yla hücum eden G.Saray’ı artık çözmek çok kolay. Arda’yı durdurdun mu G.Saray’ı da durduruyorsun. Genç oyuncu tek başına mücadele ediyor. Takım da atağa kalktığında hemen hemen tüm pozisyonlarda onun kanadını kullanıyor. Böyle olunca da Arda çabuk yoruluyor. 60-70. dakikalardan sonra Arda kayboluyor. Bülent hocanın zaman geçirmeden hücuma zenginlik getirmesi, kanatların tamamını kullandırması gerekiyor. Artık UEFA finali, Kadıköy rüyası bitti. Bülent hocanın bu maçtan çıkartacağı önemli dersler olduğunu düşünüyorum.
Turgay Şeren'in yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Turgay Şeren (Akşam): Enayice Yenilen Goller
Galatasaray'ın Hamburg karşısında bir değil iki şansı vardı. Ama maalesef Galatasaray bu iki şansı kullanamadı. Bırakın kazanmayı, golsüz berabere bile kalmayı beceremediler. Ali Sami Yen'i dolduranlar, Galatasaray'ın 2-0 önde götürdüğü maçı görünce önce sevindiler, alkışladılar. 'Biz Kadıköy'e doğru gidiyoruz' dediler. Peki ya sonra!
Kadıköy neresi; UEFA finalinin oynanacağı yer değil mi? Sonra Galatasaray durdu. Neden durdu, kimse bilmiyor? Önce beraberlik oldu. Arkadan Hamburg takımı maçı kazandı. Söylenecek bir şey yok...
Galatasaray futbol takımı şu anda bebeklerden kurulmuş bir takım olarak gözüküyor. Lincoln diyorsun. Nerede Lincoln? Ben Lincoln'ü sahadan çıkana kadar görmedim. Siz gördünüz mü? Ayağını şöyle bir kıpırdattı mı? O zaman neyi konuşuyoruz Allah'ınızı severseniz.
Sevgili Bülent; takımın 2-0 öndeyken neden takımda bir değişiklik yapmadın. Neden oyuncularına hücum yerine defansif görevler vermedin? Neden oyunu soğutmaya gitmedin? Burada senin de büyük hatan var... Galatasaray futbolcuları kendi yarı sahasına kapanmalıydı.
İki farklı galibiyeti korumalıydı. Ama kim koruyacak, kim korutacak? Galatasaray rakibin üstüne üstüne gitti, kontrataktan üç tane gol yedi.
Osman Tanburacı'nın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Doktor Derdime Çare
Kansere çare bulunur Galatasaray'ın iki dakika içinde iki gol yemesine çare bulunmaz! Bordeaux maçının aynısı yine oldu ve Hamburg karşısında 2-0 öne geçen Galatasaray arka arkaya iki gol yiyince turdan oldu! Bülent Korkmaz hala ıslık çala dursun takımı 3. golü de yedi ve pisi pisine elendi...
Maçın iyileri de vardı ama Hakan Balta, Sabri, Baroş, Arda, Ayhan ve Kewell büyük bir özveriyle oynuyorlardı...
Şu Kewell dünya harikası bir macun... Nerede sorun var çek oraya bi Kewell bitsin dertler...
Hakkını yemeyelim Arda da Galatasaray'ın can damarı... Sakat sakat sahaya çıktı çimende ayak basmadık yer bırakmadı.
Penaltıyı Kewell attı... Metin Oktay'ın ruhuna rahmet okuttu. O ne vuruştu öyle... Baba Metin'den sonra gördüğüm ilk fişek gol... Bu golde Baroş'un da hakkı çok. Topla dansı mükemmel... Topla adam geçen forvete canım feda...
Bitmedi; Baroş ikinci golde şakıyan bülbül...
Sonrası kanayan yara...
Galatasaray bu yıl yanlışlarının kurbanı oldu...
Uzun süre 'eğri gemi, doğru sefer' yaptı ama bu kez hayaller denizinde boğuldu. Hem de en avantajlı olduğu anda!
Turu geçti, son etapta gemi su aldı!
Hakan Ünsal'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Hakan Ünsal (Star): Hayallerin Bittiği Kabus Gibi Gece
Seyirci stadı hınca hınç doldurmuş, zaferi seyretmeye gelmişti. İlk yarım saat geçtiğinde maçta en dikkat çekici isim, usta bir defans oyuncusu gibi takımı yönlendiren ve Galatasaray'da bugüne kadar oynayan en teknik stoper olan Kewell'dı... Sabri'nin çalışkanlığına, diğer oyuncuların mücadelesi de ekleniyordu.
Lincoln'ün yakın markajda etkisiz kalması ve Baros'un yalnızlığı, gol bulma şansını sıfıra indiriyordu. Takım için her şeyini ortaya koyan isim ise yine Arda idi. Geriye iyi yardım eden orta saha, Hamburg'un gelmeye çalıştığı dakikalarda, pozisyona girmesini engelliyordu.
atılan 2 gol Galatasaray'ı çok rahatlatmış olacak ki, Bordeaux maçının ikinci yarısındaki kabus tekrar geri döndü. Yine 2 farkı yakalayan Galatasaray, yine kısa sürede yenilen 2 gol...
Herkesi şoke ettikten sonra toparlanan Galatasaray, ilk yarıda yaptığı iyi pas trafiğini tekrar devreye soktu. Maç Almanya'daki görüntüye döndü. Hamburg kendi alanına hapsoldu ama pozisyon da vermediler.
Lincoln, bir önceki Hamburg maçında hocasına yaptığı hareket sonrası, bu maçta sahadaki haliyle, kendisiyle ilgili yorum yapılamayacak kadar kötüydü.
Galatasaray, milli maç arasına girmeden önce, Eskişehir maçını oynayıp, sakatlarının dönmesini bekleyecek. Elinde kalan tek hedefe çok daha sıkı sarılmak zorunda...
Ahmet Çakır'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Ahmet Çakır (Zaman): Bu İş Tamam Derken...
Galatasaray, Hamburg karşısında tam işi bitirdi denilen dakikalarda yediği olmayacak iki golle UEFA Kupası'na veda etti. Sarı Kırmızılı takım çok korkulan savunmasından ziyade kaleci De Sanctis'in yediği gollerle yıkıldı.
Beklendiği gibi Kewell, stoper oynayacaktı. Mehmet Güven'in yerine Serkan Kurtuluş 11'de şans bulmuş, Sabri de öne çıkarılmıştı.
İlk 10 dakika geride kaldığında durum Cim Bom için pek parlak görünmüyordu. Tarafsız gözle bakan biri, 'Bu maçı maviler rahat kazanır' derdi. Özellikle Serkan Kurtuluş'un Jonathan Pitroipa'nın gölgesine bile yetişemeyişi ciddi sorun olacak gibiydi...
Bu arada stoper oynaması herkesi endişelendiren Kewell tam tersine savunmadan sakin ve dengeli çıkışlarıyla yeni bir Popescu modeli ortaya koymuş gibiydi...
golle dağılan Cim Bom'un ikinciyi yemesi de sadece 2 dakika sürdü. Bu golde de kaleci yok gibiydi. Böylece tıpkı Bordeaux maçındaki gibi garanti görünen maç bir anda elden uçup gitmişti. Artık yeni bir mucize gerekiyordu. Kalan süre bunun için yeterli olmanın ötesinde fazlaydı bile. Ancak Bülent Korkmaz'ın Ümit Karan ve Hasan Şaş ile hamle yapmaya çalışması, yaşanan çaresizliğin belgesi gibiydi.
Hamburg atakları karşısında tamamen dağılan Cim Bom'un bu golü ağlarında görmesi de gecikmedi. Serkan'ın yerine Nonda'nın alınmasıyla sıfırlanan savunma güvenliğinin bu sonucu vermesi normaldi.
Oyun başka türlü olsa "Yine de teşekkürler Galatasaray" deyip bu defteri kapatırdık. Ancak gerçekten avucunun içindeki çeyrek finali verdi Sarı Kırmızılı takım. Üzücü olan buydu...
Cüneyt Tanman'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Cüneyt Tanman (Takvim): Böyle Olmamalıydı
Futbolda olmaz olmaz diye birşey yok. İlk maçta deplasmanda 1-1'lik avantajlı bir skor Ali Sami Yen'de 55'e kadar 2-0 ve turu kaybediyorsunuz. Olmaz, oluyor. Bordeaux maçında mucize eseri tur gelmişti bu defa mucize gerçekleşmedi. Avantaj önemli ama koruma iç güdüsü, stresi de beraberinde getiriyor. Maçın ilk 30 dakikasında ve maç 2-1 olduktan sonra bunu çok açık olarak gördük. Oyunun ilk bölümlerinde topla oynama oranı Hamburg'un lehine yüzde 38'e karşı 63, olması bunun önemli bir göstergesi.
Oyuncuların çoğu elinden gelen herşeyi yaptı. Bir kişiyi hariç tutuyorum Lincoln.. Sahada bu kadar silik ve etkisiz olması bu kadar kötü oynaması mümkün değil. Dün akşamki görüntüsü ancak kapris ve intikam olarak nitelendirilebilir. Bülent Korkmaz'ın hem kadro kurulumu hem de oyuncu değişiklikleri elinin çok bol olmadığını söyleyebiliriz. Ancak bunlar yapılabilirdi. Galatasaray elenmesine rağmen sahada aslanlar gibi mücadele eden oyunculardan da bahsetmek lazım. İlk sırayı Arda alıyor.
Galatasaray'da herşeyini vererek vazifelerini hakkıyla yerine getiren isimler oldu. Final hayali güzeldi, az kalsın hayalin ötesine geçecek ve gerçeğe dönüşecekti. Ne yazık ki olmadı. Böyle bitmemeliydi.
Yalçın Dümer'in yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
Yalçın Dümer (Fanatik): Sadece Arda
Florya'da ayakta kalmış futbolcu bulmak karaborsa. Çare yok, kalan sağlar bizimdir. Bülent Hoca da öyle demiş, sürmüş ögrencilerini Hamburg önüne. Nerden bakarsak zor, hem de ne zor. Hayırlısı diyelim...
Kewell stoper göreviyle nostalji yaşıyor o bölgede sırıttığı gerçek, fakat attığı penaltı ömre bedel. Genç Serkan, Sabri'nin arkasında titremiyor. Sabri demişken bitmek tükenmeyen bir enerji, ah bir de son vuruşlar adrese gitse.
Gecenin starı malum kişi, maçtan önce ‘Yürüyebiliyorsam oynarım' diyen ve sınırları zorlayan Arda. Penaltıya giden yolda o, Baros'un imzasında yine o. İki saçma sapan gol, tüm güzelliği yerle bir eden. İtalyan eldivenin katkılarıyla. Şaşkınız, saldırıyoruz umarsızca Bordeaux benzeri bir sürpriz arayarak...
Evet Lincoln ve De Sanctis dışındaki herkesin emekleri heba oldu bir kaç dakika içinde. Yine de bizi buraya kadar umutlara taşıyan bu çocukları tebrik ediyorum...
Ahmet Çakar'ın yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
AHMET ÇAKAR: PAPAZ PİLAV YEMEDİ (SABAH)
Çekirge bir kere sıçramıştı, yani Bordeaux maçının son dakikasında gelen Sabri'nin golüyle. Ama aynı çekirge dün gece ikinci kez sıçrayamadı. Galatasaray bayılıyor, dakikada iki gol yemeye. Aslında dün geceki maçın büyük bir bölümü tıpkı Bordeaux karşılaşmasına benziyordu. Uğraş, didin, iki gol bul tüm camia tam "Bu iş bitti" desin, birkaç dakika içinde önce tur, sonra da Kadıköy finali uçup gidiversin.
Bülent Korkmaz'a çok ağır eleştirilerimiz var. Kewell'dan savunma oyuncusu olmaz. Gerekirse sen çıkıp oynayacaksın, ama Kewell'ı o mevkide oynatmamalısın. Diğer bir eleştirimiz son dakikalarda Hasan Şaş'ı oyuna alıyorsun. Yürüyecek hali yok. O dakikalarda Lincoln uyur gezer gibi oynasa bile oyundan alınmaz. Çünkü son 15-20 dakikada öyle bir anda öyle bir şey yapar ki o bir hafta önce sana küfreden Lincoln takımı ipten alıverir.
Sezon başından beri defalarca söyledim; De Sanctis, Galatasaray'ın kalecisi değil. Yediği iki gole bakın. Birinde seyrediyor, diğerinde ise erken çıkıyor. Sanctis, hiçbir zaman bir büyük takım kalecisi değildi, bunu da dün gece bizlere çok net gösterdi.
İsmet Tongo'nun yorumu bir sonraki sayfada..[page_end]
İSMET TONGO: YAZIK OLDU (FOTOMAÇ)
Oyun başladığında, Galatasaray anlaşılmaz bir tutukluk içindeydi. Bu biraz da heyecandan ileri geliyordu. Ayrıca gol yememe korkusu da işin cabasıydı. Bütün toplar Hamburg'lu futbolcularda toplanıyor, üç pasta top Galatasaray kalesine geliyor, tehlike üstüne tehlike yaratıyorlardı.
Her şeye rağmen Galatasaray'da Arda, Baros, Ayhan, Kewell çok iyi o oynayanların arasında idi. 81. dakikada, gollerde hatası olan Sanctis, topun direkten dönmesini de seyretti. Bu arada Bülent hocanın, Hasan Şaş'ın yerine kesinlikle Nonda'yı oyuna alması gerekirdi. Son dakikada yenilen golle Galatasaray sahayı 3-2 yenik terk etti. Evet, bir masal böyle kapandı ve Galatasaray çeyrek finali elinden kaçırıp rakibine hediye etti.