Yazarlar Galatasaray için ne yazdı
Galatasaray'ı düne kadar öve öve bitiremeyen yazarlar, Ankara bozgunu sonrası, Cimbom'u yerden yere vurdu. İşte onlardan bazıları...
Levent Tüzemen (Sabah): Bağıra Bağıra Geldi
Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı, üçüncüde tuş oldu. Sonunda Galatasaray'a cezayı Ankaragücü hezimet bir skorla kesti. Hikmet Karaman 90 dakika boyu maçı kenardan takımıyla oynadı ve sürekli uyarıda bulundu. Rijkaard iki eli cebinde takımının çaresizliğini izlerken oyuna taktik anlamda hiç müdahale etmedi. Hikmet Hoca taktik anlamında Rijkaard'ı fena mat etti. Rijkaard da "Bükemediğin bileği öpeceksin" diyerek maç sonu rakibini kulübesinde kutladı.
Galatasaray'da oyun disiplini, yardımlaşma hiç yoktu. Oyuncuların akordu öylesine bozulmuş ki; izleyenlere keyif veren ayağa isabetli pas organizasyonu ve takım ruhu kayıptı.
Hala iddia ediyorum; Arda ile Elano aynı anda oynamaz. Oynadığında Arda oyundan düşüyor. İki not: 1- İki motorlu Sabri olmayınca savunma kademe anlayışında delik deşik oldu. 2- Servet kafasına göre ve çok riskli oynuyor.
Topla ileri çıkmayı deneyince geri çabuk dönemiyor.
Yorulduğu için rakibi kontrol edemiyor.
"Elano bizi kurtarır" "Hücum yönünü iyi değiştiriyor"
OSMAN TANBURACI'NIN YAZISI BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Osman Tanburacı (Yeni Safak) : 0.0 Şiddetinde Deprem!
Böyle başlık mı olur demeyin. Böyle maça ancak böyle başlık uyar!... Darbe yok ama Galatasaray 83 dakika sallandı sonunda yıkıldı! Hem de iskambil kağıdı gibi... Bir anda taş taş üstünde kalmadı! Galatasaray ufalandı!...
Aslında Ankaragücü de 'sıfır' kuvvetinde bir şiddet... Ona da boş kale versen gol atacak gücü yok ama Galatasaray çökünce farka gittiler. Bu resmen 99 depreminden beter bir felakettir. Allah devamından korusun!
Ancak; bu felaket geliyorum dedi, Galatasaray uyanmadı!
İlk sarsıntı Kasımpaşa maçında gelmiş, sonrasında artçı şoklar geçiştirilmiş en nihayet gözler Ankara'da Kızılay çadırında açılmıştır.
Bu maçın izahı olamaz.
Bu yıl 'malzemeden çalmadığı' halde dün, Veli Göçer gibi göçtü Galatasaray. Enkaz oldu!
Galatasaray kendi kalesine atmazsa Ankaragücü asla gol atamaz!
Ama o da ne? Galatasaray tirit oldu! İkinci yarı hepten durunca Ankaragücü önceleri direkte patladı, 83'ten sonra Ceyhun'la silkeledi, Murat'la indirdi. Emre'yle ikiledi, Hürriyet Allahın emri üçledi!
Uyurgezer takımı. Ya da virüs kapmış. Yoğun bakıma almak gerek!
Arda gölgesine bile çalım atacak.
Uzatmayalım;
Galatasaray'a golü hap yapıp yuttursan yine de çıkaramaz bunlar!
Tek çözüm var;
Nefesi kuvvetli bir hoca başta Rijkaard alayını okuyup üfleyecek!
Sonrası Allah Kerim...
AHMET ÇAKIR'IN YAZISI BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Ahmet Çakır (Zaman): Başkent'te Gündüz Gelen Felaket!
Galatasaray, yeniden galibiyet serisine başlama umuduyla gittiği Başkent'te, ilk yenilginin ötesinde kendisine çok şey kaybettirecek futbol rezaleti yaşadı. Daha iki hafta önce şampiyon ilan edilen takımın bu inanılmaz çöküşüne anlam verebilmek de kolay değil...
35'inde Milli Takım aday kadrosuna alınmanın güveni içindeki Ceyhun Eriş ve arkadaşları, son 10 maçtır yenemedikleri Sarı Kırmızılıların canını sıkma konusunda kararlı görünüyorlardı.
Hepsi tamam da Keita'nın yokluğu büyük sorun oldu. Oyunun hem akışkanlığı hem de sürprizleri azaldı. Onun yerine denebilecek şekilde Servet'in çılgın dalışları oyunu gülünçleştiriyor. Servet'in hücuma çıkışı Galatasaray'a hiçbir şey kazandırmıyor, tam tersi oluyor.
Ankaragücü'nün direkten dönen topu da maçın inanılması güç görüntülerinden biri ve sonrasında olacakların da sinyaliydi. Buna karşılık goldeki beceri olağanüstüydü ve Ankaragücü'ne 3 puanın üzerinde getirisi olacak nitelikteydi. Hele ikinci gol Sarı Kırmızılı takım adına tam bir skandaldı.
Daha iki hafta önce şampiyon ilan edilen takımdaki bu olağanüstü düşüş, çok başağrıtacak gelişmelerin kapısını açacaktır. Sadece ilk yenilgi ve kaybedilen 3 puan değil, futbol değerlerinin de epeyce azalmış olması, Cim Bom'un üzerindeki gri bulutların epeyce koyulaşmasına yol açacak gibi görünüyor.
Ankaragücü, bu sonucu getirecek bir futbol oynamadı ama ne olursa olsun Galatasaray'ı bu şekilde yenmek büyük olaydır ve takdiri hak eder. Asıl kahraman Hikmet hocaydı. O, her dakika oyuna müdahalesi ve inancını sonuca dönüştürme becerisiyle ayakta alkışı haketti.
EBRU KILIÇOĞLU'NUN YAZISI BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Ebru Kılıçoğlu (Sabah): Total Çöküş
Üst üste iki beraberlikle sarsılan Galatasaray, Ankaragücü'nden 6 dakikada 3 gol yiyerek dağıldı. Total futbolun temsilcisi Rijkaard'ın öğrencileri, çöküşte de toplu hareket etti. Sarıkırmızılılarda elle tutulur tek isim yoktu.
Lig uzun maraton. Bazen oynamadan da maç kazanabilir takımlar. Ama G.Saray'da Kasımpaşa maçında başlayan bu 'moda' Eskişehirspor maçıyla zaafa dönüşmüş durumda. Bu nedenle son iki maçtaki 'büyüyünce unuturlar!' diye avunulabilecek puan kayıpları Ankaragücü karşısında sergilenen kısır oyun yüzünden, "Ne eksik acaba?' başlıklı bir araştırmaya dönüşüyor. Tamam kadroda eksikler var. Ama bu yedekler sezonun başından beri forma bulan ve alkış alan cinsinden! Sol bek Caner, bu maçta biraz daha ön planda. Ama 'artizlik' dozu biraz fazla kaçmış. Sağ kanatta Aydın, özlenen değil beklenen (!) performansında ve bütün bunlara daha ileride olması gereken Elano'nun geride ve geride olması gereken Servet'in de habire 'çakma forvet' rolünde ileride olması ekleniyor.
G.Saray'ın yapması gerekeni yapıp ufak ufak artırdığı 'doz' sayesinde 68'de Semavi'nin direkte patlayan şutu ve 72'de Ceyhun'un Servet'e takılan vuruşuyla netler buluyor. Zaten ardından 83'te Murat'ın golü onları öne geçiriyor. Bu maçın 87'de oyuna girer girmez Emre'nin attığı gol oluyor. Mikado çöpleri gibi dağılan savunmayı 89'de Hürriyet'in golü Ankara'ya toparlanmaya gelmişti G.Saray. Onun yerine başkenti ufaktan 'dağılarak' terk ediyor! Endişe veren noktaysa kesinlikle G.Saray'ın puan kaybetmesi veya gol bulamaması değil. Pozisyon bulamaması. Bu öyle önemli bir nokta ki, asıl 'büyüyünce' unutmamak gerekiyor!
MEHMET DEMİRKOL'UN YAZISI BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Mehmet Demirkol (Milliyet) İkinci sınıf savunma
Hikmet Karaman, Sturm Graz’ın yolundaydı dün öğleden sonra. Özetle ‘topa sahip olan adamı değil, pas verme ihtimali olanları oyuna sokma’ olarak özetleyebileceğimiz bu oyunun savunma yönünde oldukça başarılılardı. İlk yarı için ters giden tek şey, ters top atıp Galatasaray savunmasını tek ayak üzerinde yakalama planının tutmayışı oldu. Bunu hiç yapamadılar. Hem de Karaman’ın sürekli uyarılarına rağmen.
Karşı tarafa geçersek. Onlar ise Karaman’a yardım etti.
Öncelikle Baros’un son top beceriksizliği akıl almaz boyutlara ulaştı. Belki sezonu çok önce açmaktan, belki de başka bilmediğimiz bir sebepten şut formu yerlerde sürünüyor Çek’in. Ama formsuzlukta yalnız değil. Yerine giren Nonda’nın da karbon kopya beceriksiz ve panik vuruşlarını gördük ki. Bu kadarla da bitmiyor.
Arda’nın pas ve dripling tercihlerinde asla en ideal seçeneği tercih etmemesini ekleyin. Bu hep beklenmedik olanı yapma ihtirasına bağlayabiliriz belki. Solda bomboş birisi var o basıp içeri dönüyor misal. Yıldız olmanın temelinin bu olduğunu düşünüyor olabilir. Çünkü gerçekten yaptığı zaman başka türlüsünü yapabiliyor genç kaptan. Ama her seferinde bunu yapmaya çalışmak akıllıca, yıldızca değil. Etkili de değil... Bir de şu var tabii. Arda’nın ayağındaki top rakip için ekstra tedbir demek. Topu erken alanda alıp tuttuğunda ekstra bir savunmayla karşılaşıyor. Halbuki bu alanda daha çabuk ayaktan çıkmalı top. Rakip topla kaleye uzak Arda’yı kontrol eder. Edemeyeceği, kaleye daha yakın yerde topla buluşan Arda...
Ceyhun her şeyi değiştirdi
Bir de üstüne Ankaragücü’nün alan bırakmayan savunmasını geçme konusunda arkadan da fazla destek alamayışları var. Orta sahanın göbeği sürpriz girişler yapmakta zorlandı. Çünkü sadece Ceyhun bile o savunma için çok, ama çok tehlikeliydi. İkinci yarıda daha 60’ıncı dakikada sanki dakika 89’muş gibi rakip kaleye yığılmalarıyla arkadakiler de öne fazla gelmeye başlayınca zaten bu görüldü. Öndeki 4’lünün geri dönüşü yok. Arkadaki 4’lü ise üzülerek söylüyorum ikinci sınıf... Uğur- Hakan-Servet-Caner. Dört oyuncunun 2’si asıl yerinde oynamıyor. Caner bir savunmacı dahi değil ki. Caner = Aydın... Aydın’dan sol bek olur mu?
Orta saha ileri yığılınca, sadece Ceyhun her şeyi değiştirdi. Asla mücadele edemediler. Ankaragücü ise muhteşemdi. Savunmasını asla riske atmadan, ama fazla adamla çıkarak tarihi bir skor yakalamayı bildiler.
Şimdi Nonda-Baros birlikte neden oynamıyor diyecekler. Biliyorum. Ama sorun bu değil ve aslında bu sorunu büyütür. Galatasaray’ın arkasında sorun. Bir ekstra santrfor arkadaki sorunu çözer mi?
Fenerbahçe’yle Galatasaray’ın olağanüstü başlangıçları sonrası 5-6 yıldır süregiden ‘diğerlerinin yükselişi’nin beklenmedik bir anda sona erişine tanık olduğumuzu düşünmüştüm çoğu gibi. Dün Ankaragücü diğerleri için müthiş bir umut meşalesi yaktı. Mükemmel bir planı çok iyi uyguladılar. Galatasaray da onlara yardımcı oldu.
UĞUR MELEKE'NİN YAZISI BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Uğur Meleke (Milliyet) Şut atmamaya yeminliler
Sanırım Rijkaard bu kadar yetenekli adamla daha değişik hücum varyasyonları geliştirecektir Milli Takım arasında...
Malumunuz, dağılan Yugoslavya’nın eski parçaları Sırbistan, Hırvatistan, Bosna ve Slovenya’nın dördü birden Dünya Kupası’nda yer almaya yakınlar. Ama herkes gayet iyi biliyor ki, büyük bir ihtimalle dört takım da G.Afrika’da gruplardan çok öteye gidemeyecek. Oysa orada halen Yugoslavya adıyla mücadele edecek olsalardı, muhtemelen şu anda kupanın favorileri içinde sayacaktık o takımı.
Ankara’nın 4 vasat takımından 2 iyi ekip çıkmasını da buna benzetiyorum ben. Hacettepe’nin G.Birliği’ne, Ankaraspor’un da A.Gücü’ne aktardığı kaynakları başkente 2 sağlam / mücadeleci/seçenekli kadro kazandırdı. Bugün Gençlerbirliği’nde Hurşit-M.Kalkan-Burhan, A.Gücü’nde M.Çakır-Emre-Volkan gibilerinin kulübede oturuyor olması, sahadakilerin arzusunu/enerjisini artırıyor muhakkak.
O enerjiyi maçın başlarında pres yapmak için kullandı Karaman... Rijkaard’ın olmazsa olmazı savunmadan topla çıkmak olduğundan, ölüm-yaralanma gibi çok olağanüstü bir durum yoksa Franco degaj yapmadığı için pres düşüncesi doğruydu. Yetenekleri kısıtlı stoperler Hakan-Servet’e sıkıntı da yaşattı Ankaragüçlüler... Dirençlerini belki 90 dakikaya eşit yayamadılar, ama güçlerinin yetmediği yerde de (tek başına başka bir takım) Ceyhunspor takviyesi girdi devreye.
Ankara’da Graz tavrı
İkinci yarısı Graz’a çok benzeyen ve çok sayıda şutörü olmasına rağmen ceza sahası dışından şut atmamaya yemin ettikleri, hep kalenin içine girmeye çalıştıkları için G.Saray’ın çözemediği bir oyundu yine. Çocukluklarından beri o çizgide beraber oynadıklarından aralarında Nonda-Keita’nın sarısı bir uyum olan Uğur-Aydın’lı sağ çizgi nispeten iyi çalıştı, ama solu bir türlü geliştiremedi Rijkaard...
Duran toplar G.Saray’a ilaç olabilirdi fakat kornerlerde de Arda’nın elini kaldırdığında ön direğe atacağını herkes anladı artık. Ankaragücü de S.Graz’ın bir gömlek iyisi olduğu için maçı kazanacak golleri buldu.
Sanırım Rijkaard bu kadar yetenekli adamla daha değişik hücum varyasyonları geliştirecektir Milli Takım arasında... Belki herkes G.Saray savunmasının yediği 3 gole odaklanacak, ama Hollandalı’nın bu sezonki planı hep yediğinden fazlasını atmak üstüne kurulu olacak gibi geliyor bana.