Yazarlar G.Saray hakkında ne yazdı
Galatasaray'ın liderlik şansını tepmesi geceye damgasını vurdu. Spor yazarları da ağırlığı bu konuya ayırdılar. Peki kim ne yazdı.
Rıdvan Dilmen: El freni Rijkaard (Milliyet)
Önce Beşiktaş berabere kalmış, ardından Fenerbahçe yenilmiş. Kötü gidişata dur demek için en uygun gün ve maç. Üstelik rakibin Tum ve İbrahim Akın gibi sıkıntı yaratacak iki önemli forveti de yok. Hem de haftanın son maçını evinizde oynuyorsunuz. Kısacası her şey uygun...
Tabii ki kazanmak için önce mücadele edeceksiniz, rakipten daha fazla koşacaksınız. Son 15 dakika hariç ben açıkcası Galatasaray’ı çok beğendim. 75 dakika boyunca her bölümde oyuna hükmeden taraftı. Presle rakibine üç pas bile yaptırmadı. Ve oyun içerisinde kapanan Belediye karşısında çabuk oynayarak, sürekli kenarlara giderek pozisyon üretmeye çalıştılar. Gole kadar 4-5 tane net pozisyon da yakaladılar.
Galatasaray öne geçtikten sonra farkı artırabilecek pozisyonları da buldu ama değerlendiremedi. Ardından takıma hem yorgunluk çöktü, hem de Teknik Direktör Rijkaard’ın inanılmaz değişikleri psikolojik olarak arkaya yaslanmalarına yol açtı. Tabii bunda liderlik baskısının da etkisi vardı.
Tablo böyle olunca 75 dakika nefes alamayan Belediye, Galatasaray’ın üzerine gelmeye başladı. Yani son 10 dakika bir anda maça ortak oldular.
Bu tür maçlarda ikinciyi bulmanız lazım. Bulamadığınız zaman son dakikalar sıkıntılı geçer. Teknik Direktör Rijkaard da resmen takımın el frenini çekti. Siz Elano’yu, Arda’yı, Nonda’yı çıkarırsanız nasıl öne oynayabilirsiniz. Ayhan ile ileri gidebilir misiniz? Topu ileride tutacak üç oyuncusu var Galatasaray’ın; Nonda, Arda ve Elano. Bunlar olmayınca tüm takım savunmaya dayandı. Tam bir panik havası başladı. Dönen tüm topları Belediye topladı. İşte Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe gibi takımlar bu yanlışa düşmemeli.
Belediye takımının baskıdan kurtulacak oyuncuları yoktu. Hele önde savunma arkasına dripling yapacak İbrahim Akın ve topu stoperler arasında tutacak Tum olmayınca işler çıkmaza girdi. Abdullah Avcı oyunun sonlarına doğru biraz daha ofansif oyuncular soktu, Rijkaard da ekmeğine yağ sürünce bir puanı alıp gitti.
Levent Tüzemen: Rüyadan kabusa (Sabah)[page_end]
Galatasaray adına dramatik bir gece oldu. Maç oynanmadan önce Belediye'nin eksiklerini de düşünürsek herkes "Galatasaray rahat yener ve lider olur" görüşündeydi. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Galatasaray "Liderliği kucakladım" dediği rüyası, +94'te yediği golle kabusa dönüştü. Altını çiziyorum; Hüseyin Göçek çapsız bir hakem. Kötü maç yönetti. Verdiği ters kararlarla oyunu çileden çıkardı. Tribünleri öfkelendirdi, Galatasaraylı oyuncuları çıldırttı. Bu hakem, geçen yıl Kadıköy'de Galatasaray'ın çanına ot tıkamış, derbiyi yanlı olarak yönetmişti. Peki hakem kötü de, hırsızın hiç mi suçu yok? Bence kaçan liderliğin başsorumlusu Rijkaard. Kadro seçimlerinde yaptığı hatalarla Galatasaray'ın akordunu bozdu.
Mehmet Demirkol: Rakibi yoramıyorlar (Milliyet)[page_end]
Gerçek şu: Galatasaray sahadayken en heyecanlı anlar top Arda’nın ayağına geldiğinde sahneleniyor. Kornere gittiğinde de, ceza sahasına girdiğinde de, çizgi kenarında topla buluştuğunda da... Arda yetenekleriyle önemli bir oyuncu ve dedim ya top ona geldiğinde her şey çok heyecanlı oluyor. Takımın en çok topla buluşan oyuncularından biri olduğundan ve fazlasıyla inisiyatif aldığından bu heyecanlı anlardan çokça yaşanıyor. Peki! Daha iyisi, heyecandan fazlası, hem kendisini hem takımı bir gömlek yukarı çıkaracak bir şey mümkün mü?
Onun zekâsında bir adam için hem çok mümkün, hem de çok kolay. Gereken sadece biraz daha basit oyun. Biraz daha hızlı düşünüp, çabuk oynayarak bu heyecanın ötesine geçmek... Etrafında Elano, Nonda ve özellikle bu basit ve etkili oyunun dünya çapındaki marka oyuncularından Kewell varken...
Arda’nın çok yetenekli bir oyuncudan bir üst sınıfa geçişi, Galatasaray’ı da bir kademe yukarı çıkarışı böyle mümkün olacak. Bunun için ideal bir kadro ve teknik adamla çalışıyor. Umarım bunun değerini bilir.
Dün Panathinaikos maçında olduğu gibi, ilk 70 dakikada sezon başındaki sürat, genişlik ve verimlilikle olmasa da rakip yarı sahada topa sahip olup oyuna hükmeden Galatasaray’dı. Ancak tıpkı Yunanlılara karşı olduğu gibi bu topa sahip olma, Elano’nun iki içeri sızışı dışında pek pozisyon yaratmadı. Oyunu enine hızlı sürdürüp, rakip savunmayı genişletme, bağlarını koparmakta ve onları yormakta zorluk yaşadılar. Ancak önemli eksikleri olan Belediye hücuma çıkmakta zorlanınca Galatasaray yine de topa sahip olmakta zorlanmadı.
İşte Arda’yla ilgili söylediklerim tam da bu bağlamda değerlendirilmeli. Onun biraz daha basit oynaması işi değiştirebilir.
Golden sonra yine Pana maçında olduğu gibi rakibin hiç yorulmadan savunma yaptığı ortaya çıktı. Çok çabuk ve etkili çıktılar. Galatasaray’ın savunmasındaki bildik tüm sıkıntıları eksik kadroyla değerlendirdiler. Yani Galatasaray rakibinin savunmasını genişletemedi, ama Belediye bunu çok rahat yaptı.
İşte bu çok ilginç. Bir büyük takım 70 dakika rakip yarı sahada oynayıp bu kadar eksik rakibini yoramıyorsa, oyun süratinde sorun var demektir.
Hakan Şükür: Bu kadro doğru yönetilsin yeter (Fanatik)[page_end]
Hafta sonunda oynanan karşılaşmalardan sonra üçüncü kez liderlik şansını yakalayan Galatasaray, kadrosunun hemen hemen yarısı sakat ve cezalı olan büyük bir güven ve moralle maça başladı. Kadro UEFA Avrupa Ligi’nde oynanan Panathinakos maçının kadrosuydu. Gökhan Zan’ın yerine Mehmet Topal çekilmiş, onun yerinde de Barış görev yapıyordu.
Stres ve yorgunluk yaşadı
Oyun içerisinde Nonda ve Elano’nun yüzde yüzlük gol pasları ve Arda’nın iki tane direkten dönen pozisyonu maçı çok erken kopartabilecekken son dakikalara stres ve büyük bir yorgunlukla girdi Galatasaray. Zaten skorun 1-0 olarak devam ediyor olması İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un umudunun sürmesi açısından olumlu bir faktördü.
Şöyle bir görüşüm var: Büyük takımların oyunun son dakikalarında skoru koruma çabaları genelde ligimizde çok az olduğu için pozisyon alma hataları da çok oluyor. Nitekim böyle bir pozisyonda adam paylaşımı eksikliği ve ceza sahası üstünden yapılan hata Belediyespor’un attığı mucizevi bir golle beraberliği yakalamasını sağladı.
Bu golle Galatasaray liderliği tepti.
Keita’nın ilk 11’de oynamayışı, Elano’nun istikrarlı(!) performansı, oturan ve oynayan oyuncuların yüksek maliyetleri Galatasaray’da bundan sonraki süreçte bir hayli konuşulacaktır diye düşünüyorum.
Balta’yı zorlayan yok
Eskişehirspor’daki Volkan Yaman’ı gördükten sonra bilhassa sol kanada alternatif olarak alınan Caner Erkin’in Hakan Balta’yı zorlayacak bir defans oyuncusu olamaması onun formsuzluğunu da beraberinde getirdi. Sol tarafa zaman zaman Uğur Uçar’ı koymaları da bu söylediklerimizi haklı çıkartıyor. Burada amaç kontenjan boşaltıp oyuncular satın almak mı yoksa takım planlamasının öncelikle hoca seçilerek yapılması gerçeği mi olduğu sorusunu akla getiriyor.
Büyük yönetici yanlışları olduğunu düşünüyorum. Bunu da hafta içinde daha geniş bir şekilde sizlere anlatmak istiyorum.
Hatalar gözardı edilecektir
Tabloda şampiyonluk şansının devam etmesi ve Avrupa Ligi’ndeki iyi gidiş sürdüğü müddetçe, bu hatalar gözardı edilecektir.
Nihayetinde tribünlere gelen seyircilerin beklentilerinin hem futbol hem skor açısından cevap bulmadığı bir gece yaşadık. İddiam şu ki bu kadro doğru yönetilirse hali hazırda bütün hedeflerine varabilecek bir kadrodur.
Aziz Üstel: Rijkaard’ın, Elano ısrarını anlamıyorum (Satar)[page_end]
alatasaray bütün rakiplerinin puan kaybettiği bir haftanın son maçında sahaya çıktı. Herkes takımın eksik Belediyespor’u birinci dakikadan başlayarak eze eze yeneceğini düşünüyordu. Ama nedense Sarı-Kırmızılılar sanki futbol oynamak için değil de çimlerin üzerinde dolaşmak için sahaya çıkmıştı!
Bomboş geçen bir ilk yarı... G.Saray’ın doğru dürüst bir tek gol pozisyonu yok ve Rijkaard, yine Elano’yu oynatarak takımı sahada 10 kişi bırakıyor. Arda heralde Panathinaikos maçında çok yorulmuş olacak ki; varla yok arası... Tabi Arda’nın her zamanki yeri olan solda oynamayıp; kimi zaman ortada, kimi zaman sağda yer almasını da eklememiz gerekiyor. Çünkü Arda böyle oynadığında hiç de etkili olmuyor. İkinci yarıyla birlikte G.Saray biraz kendine geldi. Ve sonunda da Kewell ile golü buldu. Golün ardından Arda’nın direkte patlayan şutu, G.Saray için büyük talihsizlikti. Bir anda skor 2-0 olurdu ve herkes derin bir nefes alırdı. Ancak bu talihsizliğin ardından özellikle Nonda’nın beceriksizliklerini de hesaba katarsak; Galatasaray ikinci golü bulmakta çok zorlandı.
Rijkaard’ın, Keita’yı oyuna almamasını anlamak mümkün değil. Çünkü Galatasaray’ın gole en yakın ayaklarından birisi Keita... Üstelik sahada da basmadık yer bırakmıyor. Takıma enerji veriyor. Sarı-Kırmızılılar’ın üstüne serpilmiş ölü toprağını kaldırmış atıyor. Ama nedense Elano’da ısrara devam ediyor Rijkaard... Sabri’nin de olmadığı bir maçta Galatasaray’ın sağ kanadı Keita’sız hemen hemen hiç işlemiyor. İkinci yarıda Kewell bir ara sağa geçti. Arda soldaki yerini aldı ve takım hareketlendi. Sonuç olarak böylesine bariz hatalar yaparsanız, 90+4’de golü yersiniz ve “göz göre göre” liderlik şansını böyle kullanamazsınız...