Yazarlar G.Saray için ne yazdı
G.Saray, Ali Sami Yen'de konuk ettiği Bursaspor'u iki golle yenip 3 puanı aldı... Kötü futbol ve şans golleri için spor yorumcuları şunları yazdı
G.Saray, Bursa karşısında kötü de oynasa 2-1 kazanıp zirve takibini sürdürdü... Ali Sami Yen'deki karşılaşma için spor yazarları köşelerinde şu görüşleri kaleme aldı..
İşte çarpıcı yorumlar...
RIDVAN DİLMEN-//MİLLİYET
Açıkcası dün akşamki kadar temposuz bir maç hiç görmemiştim. Maçta ne güzel bir, hareket ne güzel bir organizasyon vardı...
Ligin ikinci yarısında maçlar genelde tempolu ve zevkli geçiyordu. Takımlar iyi ya da kötü oynuyorlardı ama tempo hep yüksekti. Açıkcası dün akşamki kadar temposuz bir maç hiç görmemiştim. Maçta ne güzel bir hareket, ne güzel bir organizasyon vardı.
Goller deseniz zaten bir garipti. Fazla korner atışı da olmadı. Galatasaray maçın başında bulduğu iki sürpriz golden sonra ataktan sonra Konya deplasmanındaki gibi skoru korumayı tercih etti. Bülent Korkmaz 2-0 olunca önce Aydın’ı sonra Kewell’ı çıkarıp Mehmet Güven ve Volkan’ı alarak oyunu tamamen yarı sahasında kabullendi. Perşembe günü Hamburg ile oynanacak önemli maç nedeniyle Arda dinlendirildi, Baros ve Kewell erken çıktı.
Galatasaray gibi takımlar iki farklı öne geçtiklerinde çok rahat kontratak yapmaları gerekiyor. Ancak bunu ne Konya’da, ne de Bursa önünde göremedik. Galatasaray seyircisi Bülent hocadan sonra hep yüreği ağzında maç izliyor. Çok pas yapan Galatasaray’dan eser yok, hızlı hücuma çıkan Galatasaray’dan eser yok. Hele Arda da olmayınca ileride top tutacak kimse kalmadı. Kewell, Nonda ve Lincoln fizik olarak yetersiz kalınca kolay maç zora girdi. İki bek Hakan Balta ile Serkan Kurtulmuş rakip yarı alana geçmedi desek yeridir. Bu da takımın ileride çoğalmasını engelledi. Kısacası rakiplerine karşı bu kadar mahkum oynamak ilerisi için Galatasaray adına endişe verici sinyaller.
Bursaspor, İstanbul’da izlediğim en vasat takım görüntüsündeydi. Ne kontratak yapabiliyor (burada Galatasaray’ın sahasında kalması önemliydi), ne de hücum organizasyonu. Zaten attığı gol de duran toptan oldu. Açıkcası çok şeyin yazılacağı bir maç değildi.
Hakem İlker Meral hata yapmadı. Zaten hata yapmasını gereken bir pozisyon da olmadı.
Mehmet Demirkol'un yorumu diğer sayfada...[page_end]
MEHMET DEMİRKOL-//MİLLİYET
Dün öne çıkmış rakibe karşı sadece bir pozisyona girebilmeleri ve biri gol olan 3 net pozisyon verip sürekli baskı yemeleri büyük bir hayal kırıklığı
Bülent Korkmaz da, Ertuğrul Sağlam da orta sahada sıkı basan bir oyun istemişler belli ki. İlk yarıda savunma önceliğiyle rakibe alan bırakmayan oyunları da kurmayı bildiler. Bir tarafta Volkan-Sercan Tadeu, diğer tarafta Baros, Kewell Lincoln’ün beceri ve farklılıklarına ihale edilmiş bir skor arayışı vardı.
Ancak bu farklı özelliklere sahip tehlikeli hücum hatları, bu sıkışmış alanlarda farklılıklarını ortaya koyamadılar. Sercan ve Baros hiçbir şey yapamazken Bursaspor’un inanılmaz kale önü hataları maçı bir anda Galatasaray’a çevirdi. Kewell’ın sert ortası ve Aydın’ın takipçiliği övgüyü hak etse de ilk golde Volkan Bekiroğlu’nun ikinci golde de Ivankov’un başrolde olduğu aşikâr.
Sonrasında hikâye tanıdıktı. Galatasaray skor avantajını ele aldıktan, 2-0 olduktan sonra oyunu tutamadı. Bordeaux maçında 3-1’ken, Kocaeli maçında 1-0’ken de aynı sıkıntıları yaşamış olmalarının üzerinde durulması gerekiyor. Bir büyük takımın evinde rakibi açılmaya zorlayacak skora ulaştıktan sonra oyunu istediği gibi yönlendirememesi büyük bir zaaf.
Dün öne çıkmış rakibe karşı sadece bir pozisyona girebilmeleri ve biri gol olan 3 net pozisyon verip sürekli baskı yemeleri büyük bir hayal kırıklığı. Bunun sebebi sanırım maça orta alanda yüksek ritimde bir presle başlamaya çalışmaları. Hem kadro yapısı hem de bu fizik kondisyon seviyesiyle bu oyunu oynadıklarında çabuk yoruluyorlar. Hem de pozisyon zenginlikleri çok zayıf kalıyorlar. Bülent Korkmaz bu kadrodan çok çabuk çok fazla şey istiyor gibi.
Şunu söylemek lazım ki, her ne kadar efsanevi bir maç olsa da Bordeaux karşılaşmasında da durum buydu.
Dün Bursa iyi oynayamadıkları ilk yarıya rağmen Ali Sami Yen’den puanla ayrılabilirdi. Bülent Korkmaz ise oyunun hakkından fazlasıyla Almanya’nın kuzeyine gitmenin mutluluğunu yaşıyor olmalı. Ancak sanırım Hamburg’da en iyisi Skibbe’nin planına dönmek. Kontrollü oyun, dengeli enerji sarfiyatı.
Şansal Büyaka'nın yorumu diğer sayfada...[page_end]
ŞANSAL BÜYÜKA-//AKŞAM
Bir maçın yürüyerek başlayıp yürüyerek bittiğine ilk kez tanık oluyorum...
Bakmayın Bursa'nın son beş dakikada can havliyle saldırmasına...
Galatasaray yürüdü...
Bursaspor yürüdü...
Hakem bu yürüyerek oynanan maçı bile her pozisyonda kesip futbol çilesine, bir de hakem çilesi ekledi...
Galatasaray'ın gene bir mazereti var...
Takımın yarısı Sakatspor'da...
O zaman sahada olanlara ekstra yük düşüyor...
Özellikle Lincoln'e, Kewell'a...
Ama sanki umurlarında değil...
Sanki Hamburg maçını bekler gibi bir halleri var...
Ustalar böyle, gençler nasıl derseniz, onlar daha da kötü...
Aydın'ın bu kaçıncı şansı...
Oynasana kardeşim, göstersene kendini...
Yarın öbür gün yeniden düşersen Anadolu yollarına, o zaman anlarsın Galatasaray'ın kıymetini...
Savunma Servet'i arıyor...
Hele Meira'nın, Emre Aşık'ın hatalarını gördükten sonra...
Hadi bir takım eksik olur, bir takım kötü oynar da...
Bir takım bu kadar isteksiz oynar mı?
Ne oldu Bordeaux maçındaki o hırs patlaması...
Bülent Hoca'ya 'Hoş geldin' demek için bir atımlık barut muydu yoksa...
Bursa derseniz, ilk golü attığı 53. dakikaya kadar Galatasaray ceza alanına girmedi...
Yemin ediyorum girmedi...
85. dakikada kaçırdığı gol de mutlak bir Emre Aşık hatasıydı...
İki pas yapamadı Bursa...
Tek şut atamadı Bursa...
O zaman üç gol nasıl atıldı derseniz...
İkisi neredeyse Bursa'nın kendi kalesine...
Bursa'nın attığı ise bir duran top...
Hele o Volkan Şen...
Sol kanatta 80 dakika top ezdi...
Topu bu kadar seven bir oyuncuyu bu ligde görmedim...
Arkadaşlarına tek pas atmadı...
Atamadı değil, atmadı...
Ertuğrul Hoca da bu Volkan'ı 80 dakika oyunda tuttu...
Sana da helal olsun Ertuğrul Hoca...
Kimse birbirini kandırmasın...
Sadece Volkan değil, Bursa takımı da bir şey oynamadı...
İşin kötü tarafı, Hamburg maçı öncesi sahadaki futbolu görünce ruhum karardı...
Ama bir tesellim var:
Galatasaray'ın Avrupa tutkusuna, hırsına ve tecrübesine güveniyorum...
Sergen Yalçın'ın yorumu diğer sayfada...
[page_end]
SERGEN YALÇIN- //VATAN
BAROS’UN erken golü ve hemen ardından Bursaspor kalecisi Ivankov’un büyük hatası -ki pozisyon bile yoktu- sonrasında maç her iki takım adına da bitti... 90 dakika heyecansız, kalitesiz, hemen hemen hiç pozisyonsuz oynandı ve G.Saray’ın istediği biçimde sonuçlandı...
Dünkü karşılaşmada sarı-kırmızılar adına söylenebilecek en önemli şey, Arda’nın bu takımın temel taşı olduğudur. Genç oyuncunun eksikliği ağır biçimde hissedildi. G.Saray, onun yokluğunda ne oyunu istediği gibi rakip kaleye yıkabildi, ne tempo yapabildi ne de Ali Sami Yen de oynamasına karşın maçın sahibi olabidi. Arda’yı bu kadar çok aramak tehlikeli bir durum. “Tek adama” dayalı bir takım nereye kadar gidebilir ve kötü oynayarak daha ne kadar maç kazanabilir ?
Oysa G.Saray’da oyunun seyrini ve sonucunu değiştirebilecek kalite ve kapasitede oyuncu çok var. Örneğin Lincoln. Dün biraz silkinse, biraz bildiğimiz Lincoln’e yakın oynasa çok farklı bir G.Saray izlerdik. Oysa o yan paslarla kendini gizledi. Ya da Kewell... O da ekstra işler yapabilecek, araya paslar atabilecek ve takımını çabuk hücuma çıkartabilecek bir oyuncu. Oysa bu özelliklerinin tekini bile dün göstermedi. Sürpriz asisti var o kadar. O asiste kendisi de şaşırmıştır zaten. Kaçak oynadı. Bir de Ayhan var tabii ki. Haftalarca G.Saray’ı sırtlayan kaptan, ne yazık ki son dönemlerdeki düşüşünü dün de sürdürdü. Mücadele gücü inanılmaz eksikti öyle olunca da orta saha kayboldu gitti...
Elbette çok eksiği var G.Saray’ın. Servet, Mehmet Topal, Sabri ve Emre Güngör’ün olmaması sıkıntı yaratıyor. Ama bu kadar kötü oynamaları için bu eksiklikler bir mazeret değil bence. Özellikle dün gol yollarında son derece etkisiz kalan Bursaspor karşısında cezalı ya da sakat olan bu oyuncularına hiç ihtiyaçları yoktu. Şampiyonluğa giden UEFA’da final hesaplayan G.Saray’ın kendi sahasında çok daha etkili, sonuç getiren ve özellikle de o bildiğimiz keyif veren futbolunu sergilemesi gerekirdi. Düşünün koskoca G.Saray’da dün bir tane oyuna ağırlığını koyan, göze batan oyuncusu yoktu.
Bursaspor iki kötü golden sonra oyunun kontrolünü ele geçirdi. İlk yarı tıpkı G.Saray gibi kötü oynadı. İkinci yarı ise biraz daha derlenip toparlandı ve kötünün iyisi oldu. Yeşil-beyazlılar özellikle ikinci yarı orta sahayı iyi kontrol etti, çok kolay G.Saray ceza alanına kadar indi ama hücum hattında etkisiz kaldılar. Attıkları gol maçtaki tek gol gibi goldü... Ama onca mücadele karşın istedikleri sonucu alamadılar. Bursaspor ile ilgili özeti “bal yapmayan arı” diye yazabiliriz.
Bu 3 puan aslında G.Saray için çok önemli. Elbette uzun lig maratonunda iyi oynamadan da maç kazanılır. Ama bu periyodu sarı-kırmızılılar bir an önce sonlandırmalılar. Bülent Korkmaz’ın bu oyun temposunu acilen değiştirmesi lazım. Orta sahada basan, araya pas yapan bireysel yetenekleriyle rakip defansı zora sokan G.Saray’ın acilen geri dönmesi gerekir. Bir maçta 8-9 gol pozisyonu üreten, gol atmakta hemen hiç zorlanmayan G.Saray’ın seyircisine yeniden güzellikler sunması gerekiyor. Bence galibiyete rağmen seyirci de yöneticiler de stattan mutlu ayrılmadılar.
Gökmen Özdemir'in yorumu diğer sayfada[page_end]
GÖKMEN ÖZDEMİR-//VATAN
ŞANS kapıyı kırınca... Sözlükte ‘çalınca’ diye geçer ama dünkü maç gözden geçirildiğinde ‘kırınca’ daha uygun olabilir... Bazen şartlar sizi beklemediğiniz anda istediğiniz, hayâlini kurduğunuz imkanlara ulaştırır. Dün gece Aydın ve Serkan Kurtuluş’un eline geçen de bu tür bir şanstı. Sabri, Arda, Mehmet Topal ve Servet yokken, takımın taşıyıcı kolonları kulübede bile yer alamazken formaları giyip sezonun kader maçlarından birinde baş rol oynama fırsatı kimsenin eline kolay kolay gelmez... Serkan için fazla yoruma gerek yok... Formaya, Sami Yen’e, strese çok alışık değil... Ama ya Aydın? Artık sorumluluk alması, yeteneklerini kullanması, en azından beklentilere ufak da olsa bir cevap vermesi gerekmez mi? Demek ki Aydın’ın ipiyle kuyunun dibini zorlamamakta fayda var... Sizi yarı yolda bırakabilir. Dün maça asılmayacaksın da ne zaman asılacaksın Aydın Yılmaz...
SANKİ HİNT KUMAŞI
TOP Aydın’a çarpıp skor 2-0 olduğunda Bülent Korkmaz da Hamburg maçında oynamayacak olan Baros’un yerine Nonda’yı deneme fırsatı buldu. Ama o da şansını iyi kullanamadı. Lincoln yine fizik olarak ‘kurabiye’ kıvamındaydı. Kewell 60 dakika var. Sonra çıkması lazım... Ayhan sezonun en kötü maçını çıkarttı. Mehmet Güven yine ‘bulunmaz Hint kumaşı’ oldu. Barış Bordeaux maçındaki performansının yanına bile yaklaşamadı. Meira, Bursa’ya da asist yaptı. Arkası dönük adama faul yapmak nasıl bir futbol gerçeği, anlamak mümkün değil...
NE varsa yine Emre Aşık da vardı. Kanıyla, tırnağıyla mücadele etti. Bursa forvetlerine karşı ayakta duran adamdı. Tribünler de bunun karşılığını verdi. “Emre Aşık” tezahüratları stadı inletirken Skibbe’nin arkasında enkaz olarak sadece onu bırakamadığını gözlemledik. Ne de olsa herkes yan gelip yatarken Florya’da ekstra idman yapan bir tek o vardı... Ne de olsa formaya Aşık! Bir de De Sanctis... Uzatmalarda kedi olalı fare tuttu. Bu tutuş takımını da yarışın içerisinde tuttu...
SKIBBE demişken... “Bir takım ancak bu kadar kötü çalıştırılır” adlı ansiklopediyi yazıp bırakmış Florya’ya... Takım dökülüyor. Sakatlıkların da sebebi böylece ortaya çıkıyor. Sağlık ekibinin günahını boşuna almışız... Bülent Korkmaz’ın Temel Reis misali bu takıma acil müdahale için ıspanak yedirmesi gerek... Yoksa Kocaeli maçında patlayan lastik ileride yeniden patlar.
BURSA’NIN penaltısını hakem İlker Meral çalsa bugün G.Saray boynunu öne eğerdi. Ki bu yıkılış Skibbe’nin gidişinden sonraki gibi tamir edilir cinsten değil, ağır olurdu. Ama Aydın Yılmaz’ın ve Serkan Kurtuluş’un kıramadığı şans kapısını Bülent Korkmaz kırdı. Yine kazandı
Ümit Aktan'ın yorumu diğer sayfada[page_end]
ÜMİT AKTAN-Şapkadan çıkan kuşlar//TÜRKİYE
Basın tribünün altı, kulübenin üstü hepten milli. Maçı bizim gibi izleyenler Arda, Sabri, Emre Güngör filan. Yapabildiği kadar rotasyon yapmış Bülent Korkmaz. Hasan Şaş kenarda, Serkan Kurtuluş, Aydın Yılmaz 11’de gibi...
Rakip çabukları ve güçlüleri ile taş gibi...
Maç da maç gibi...
Pres ve mücadelenin ortasında Kewell, Baros‘un tam kafasına oturttu bir topu ve erken bir golle başladı Galatasaray. Sonrasında hep, “şapkadan kuş çıkarmak” niyetiyle oynayan ama; ancak Lincoln ve Kewell‘ın başarabildiği bu sihirli oyunu frene basarak kesti. Hafiften baskı da yedi. Ancak Aydın‘ın gayretli presi ve “haybeye bir top” için yarı sahayı geçmesi bir gol daha getirdi. Buna ister “kaza golü” deyin, isterseniz “top öyle istedi” deyin. Ancak “şapkadan çıkan gerçek kuş” ikinci golde izlendi...
Bazı oyuncuların “Oz büyücüsü” gibi kalmasının bir sebebi de Bursaspor’un oynamaya çalışan ve asla oyunu çirkinleştirmeyen, üstelik adam markajına da pek itibar etmeyen anlayışı idi. Bunun karşılığını da İbrahim‘in güzel golüyle aldılar ve maça ortak oluverdiler. Aslında yenilen bu gol, Hamburg gibi bir hücum hattı olan takımın öncesinde fena halde “ciddi alarm” sayılır. Çünkü Galatasaray kolay gol atan ama o kadar da kolay gol yiyen bir takım olma özelliğinden henüz kurtulamamış...
İkinci yarıda zaman zaman bu sezon pek görmediğimiz pres anlayışının kıpırtılarını veren yeni Bülent Korkmaz anlayışı üstüne, bir de takım halinde gidip gelen bir anlayışı da sundu bana.
Korkmaz‘ın esas zorluğu korumak zorunda olduğu Baros ve Kewell gibi oyuncularla sakat ve dikişlerle oynayanları diri tutup maç kazanmak zorunda olması. Bunun stratejisi olmaz. Taktik de para etmez. Sadece okşamak ister özveri beklenen oyuncuları. Onu da mükemmel yapıyor Bülent Hoca. Sağlam üç-beş oyuncusu ve yarı sağlam 2-3 oyuncudan bir takım yapıp işini yapıyor.
Şapkadan esas kuş çıkartan o...
Ahmet Çakır'ın yorumu diğer sayfada...[page_end]
AHMET ÇAKIR-!//ZAMAN
Evet, hiç tartışmasız Galatasaray bu zorlu maçta sezonun en büyük balığını yakaladı. Oyunun büyük bir bölümünde mutlak üstün olan taraf Bursaspor'du. Hatta maçtaki üç golü de onların attığını söylemek bile mümkündü. Ancak sahadan eliboş ayrılan da Yeşil Beyazlı ekip oldu. İlk 45 dakikada -birazcık abartarak söylememe izin verin-Galatasaray'ın tek pozisyonu yoktu ama skor tabelasında adının karşısında iki gol vardı!
İlk golde Kewell'ın ortasının hakkını verelim. İkincide Aydın'ın kaleci İvankov'un üzerine öylesine gitmesinden çıkan gol önümüzdeki günlerde internet sitelerinin yıldızı olur! Konuk takım yediği iki yıkıcı gole karşın bozulmadı ve oyun üstünlüğünü hep elde tuttu. Savunmada belki biraz şaşkındı ama ortaalanda hızlı ve dengeli top kullanıp Galatasaray kalesi önüne çabuk geldi. Ayağa pasların yanında fiyakalı hareketleri de eksik değildi. Ne ki, bunların hepsi rakip cezaalanı çevresine kadardı.
Ceza ve sakatlıklarla iyice eksilen Sarı Kırmızılı takımın sağ kanadında acemilik katsayısı epeyce yükselmişti. Aylardır oynamayan Serkan ile epeydir forma şansı bulamayan Aydın'ın çırpınışları fazla bir futbol değeri kazanmadı. Volkan Şen ile Serkan'ın üzerine giden Bursaspor, bu madeni iyi değerlendirdi.
Bursaspor'un ilk yarıda bağıran golünün ikinci yarının hemen başında gelmesi normaldi. Barış'ın üç, Ayhan'ın iki kişilik oynama çabalarıyla ayakta durmaya çalışan Sarı Kırmızılı takımı diriltebilmek için Bülent Korkmaz fazla gecikmeden Aydın-Mehmet Güven değişikliğine gitti ama o da pek durumu değiştirmedi. Sarı Kırmızılı takımın bu maçı kazanabilmek için ilk 45 dakikadaki şansının biraz daha sürmesi gerekiyordu.
70'ten sonra Kewell bitip oyun artık tamamen Bursaspor'un denetimine girince Volkan Yaman son çare olarak oyuna sürüldü. İnanır mısınız o da hiçbir şeyi değiştirmedi ve Galatasaray yiyeceği golü beklemeye başladı.
Bu noktada da Bursaspor'un o dakikaya kadar gücünü ekonomik kullanmamış olması imdada yetişti. Yeşil Beyazlı takım topa daha çok sahip olan, pozisyon bulan, hatta Emre Aşık'ın büyük hatasıyla işi de çok kolaylaşan taraftı ama görüldü ki o top bir daha Sarı Kırmızılı takımın ağlarına gitmeyecekti.
Böylece Galatasaray belki de sezonun en büyük balıklarından birini yakaladı.
Galatasaray'ın ilk yarıda tek pozisyonu yoktu derken belki biraz zorladık ama ikinci 45 dakika için bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hele son 20 dakikadaki perişanlık görmeyenin inanacağı türden değildi ama unutmayalım ki bu takımın kabul edilebilir bir yığın mazareti vardı. Bu kadar çok sakatlık ve üst üste gelen sıkıntılar çok daha güçlü bir takımı bile bitirebilirdi. Böylesine zor durumda mücadelesini aslanlar gibi sürdürdüğü için Galatasaray'a saygı duymak gerek...
Ahmet Çakar'ın yorumu diğer sayfada...[page_end]
AHMET ÇAKAR-//SABAH
Bülent Korkmaz'ın gelişinden beri Galatasaray arka arkaya kazanıyor. Hiç kimse Korkmaz'la gelen şansı inkar etmesin. Mesela dün gece... Galatasaray 2-1 kazandı ama yakaladığı tek gol pozisyonu yok. Buna goller de dahil. Çünkü goller sadece sayı olarak gol. Biri Bursasporlu Volkan'ın kendi kalesine attığı, diğeri de 10 yılda bir görülecek İvanov'un Aydın'a çarptırarak attırdığı gol. Hepsi bu. Sezon başından beri Galatasaray'ın en az kritik alan bölümü forvet ve gol pozisyonlarıydı. Ama dün gece gol pozisyonundan eser yoktu.