Yazarlar G.Saray için ne yazdı?

Ahmet Çakır (Zaman): Bundan İyisi Olamazdı

Açıkçası maç öncesinde Bülent Korkmaz'ın '11 kişi çıkıyorsak eksik değiliz!' ve 'İnanırsak başarırız' şeklindeki sözlerini biraz basmakalıp bulmuştuk. Daha doğrusu bunlar, Fatih Terim'den öğrenilenlerin tekrarlanması gibiydi.

Fakat hayır, maç başladığında gördük ki onun sözleri kuru bir laf yığını olarak kalmamış, başarı inancı ve isteği olarak oyuncularına yansımıştı.

Aylardır bir şey oynamayan Nonda'nın yanı sıra Lincoln ve Volkan Yaman, Sarı Kırmızılı takımın zayıflıkları olarak göründü. Arda'nın da tutuk kalışı daha büyük sorun oldu.

İlk yarıdaki olağanüstü güç harcama zorunluğu yüzünden ikinci 45 dakikada sıkıntılar başladı. Yenen golden belki daha büyük felaket Emre Aşık'ın oyun dışı kalması olacaktı. Ancak yerine stopere geçen Kewell, kahramanca oyunuyla bunu önledi.

Mehmet Güven'le alınan önlem de pek yarar getirmedi ve rakibin boğucu baskısı sürdü. Martin Jol'ün 70'te Oliç'i almasıyla Cim Bom'un işi daha da zorlaştı. Nonda-Ümit Karan değişikliği de pek derde deva olacak bir durum sayılmazdı. Bülent Korkmaz'ın son kozunu aylardır oynamayan Hasan Şaş'la oynaması da bu konudaki sıkıntının belgesiydi. Böylesine zorlu bir karşılaşmadan yenilmeden çıkmış olmak gerçekten büyük başarıydı. Galatasaray gerçekten de Avrupa'da bir başka olduğunu yine gösterdi. Elbette ki bir hafta sonra Cim Bom, Ali Sami Yen'de çok daha iyi durumda olacak ve istediğini elde edecektir.

Yalçın Dümer (Fanatik): Sami Yen'de Görüşmek Üzere

[page_end]Hamburg limanında sessiz bir gemi sarı kırmızı boyalı. Darbeli çürüğü fazla. Üstelik tayfalardan biri kuzey sahillerinde, anlamak zor. Pazubanta siyah çizgi ‘acınızı paylaşıyoruz'. Mekanda ağa temsilcimiz, misafir olmamıza rağmen, şaşıracak bir durum değil. Kulaklara gelen İstanbul nameleri volümü fazla. Bülent Korkmaz'ın tercihleri yerinde, başka opsiyonu yok zaten. Kurgu; alanı daraltıp rakibe yakan top oynatmak, sinsice beklemek ve açık aramak.

Volkan'ı es geçmek ihanet olur yazımıza. İlk kez böyle dirençli, inanan Volkan gördük. Tek başına harmanladı mevkiisini. Yedik golü umarsızca hak etmeyerek. Sonrasında figüran Nonda'nın hovardalığın ardından Emre Aşık'ın kızarması. Panik! Bocalama, Kewell defansta. Mehmet Güven sahaya, tek top tutabilen Lincoln kenara.

Avantajı getiren hala bonservisini bekleyen De Sanctins, Ayhan, Hakan Balta ve her boşluğu dolduran Kewell artı diğerleri. Evet ‘Galatasaray Edirne ötesinde başka' demiştik yanılmadık. Yanlış kararlar ve tercihlere rağmen yola devam. Öyle bir kadronuz var ki her açığa kamufle, her derde deva. Ali Sami Yen'de görüşmek üzere.

Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Nazara Geldiler!

[page_end]Galatasaray'a, Bülent Korkmaz'a ve de kalan sağlar bizimdir diyerek takıma güveniyordum ama bu kadar da kötü bir Hamburg asla beklemiyordum.

Bazı endişelerim de vardı; Sabri sağbek oynarsa orta alanda Ayhan ve Barış yalnız kalacak Hamburg üstümüze çullanacak sanıyordum. Böyle olmadığı gibi Ayhan gol de attı, Kewell defansa yardıma da geldi, Hamburg ilk yarı yokları oynadı! Devreyi 1-0 galip bitirdik.

İkinci yarı Galatasaray nazara geldi!

Sahaya yayılan takım gitti, hata üstüne hata yapan takım geldi...

Nonda öyle bir gol kaçırdı ki kader bile isyanları oynadı!

Arkasından bir gol yedik. Göstere göstere... İsteye isteye... Durup dururken...

Bülent Korkmaz da afalladı; işe bakın, Lincoln'ü oyundan aldı Mehmet Güven'i soktu.

Komedi bitmedi; Kewell defansın ortasına geçti. Atak üstüne atak yedik... Top kazandık toplar kaybettik...

Deli dolu saldırdık...

Bir ara Arda, Sabri, Barış atılacak diye yüreğimiz ağzımıza geldi! Saha karıştı...

Hamburg yine uykularda...

Hasan Şaş da giriyor oyuna aylar sonra. Galatasaray'da ne kadar olmaz varsa hayata geçiyor, top bir türlü çizgiyi geçmiyor.

Futbol bunun neresinde? Aaa o da ne Arda da çıkıyor.

Galatasaray'a bakıyorum;

Meira, Servet, Emre Aşık, Arda, Baroş, Mehmet Topal, Lincoln, Nonda, Linderoth, Uğur yok, Almanya'da 1-1 beraberlik var.

Peki ama Hamburg nerede?

Umarım Galatasaray çeyrek finalde...

Rıdvan Dilmen (Milliyet) 20 dakika yetti

[page_end]Son iki maçta savunmayı ön planda tutan, hücumda sıkıntılar yaşayan Galatasaray bu kez oyunun ofansif bölümünü de 10 kişi kalana kadar başarıyla uyguladı

Galatasaray, hakikaten Avrupa’da bir başka oynuyor. Futbolcuları maça hazırlamanıza bile gerek yok. Çünkü kendilerinden motive oluyorlar, sorumluluklarını iyi biliyorlar, tükenene kadar savaşıyorlar. Dün gece de yine aynısı oldu. Düşünün son dakikada takımın en önemli ismi Meira’yı Almanya’ya giderken havalimanından Rusya’ya uğurluyorsunuz, Hakan Balta’yı stopere çekiyorsunuz. O yetmiyor Emre Aşık atılıyor, bu kez Kewell’ı son yarım saatte o bölgede oynatıyorsunuz. Böyle bir tablo ile inanın hangi takım karşı karşıya kalsa maçın sonunu getiremezdi. Ama Galatasaray her zamanki gibi zoru başardı.
Aslında Hamburg’a karşı ilk 20 dakikadaki akıllı futbol yeterli oldu. Son iki maçta savunmayı ön planda tutan, hücumda sıkıntılar yaşayan Galatasaray bu kez oyunun ofansif bölümünü de 10 kişi kalana kadar başarıyla uyguladı. Önde pres yaptı, kontratağa etkili çıktı. Nitekim bunların bir tanesinde Ayhan’ın akıl dolu golü takımın moralini daha da artırdı. Herkes daha dirençli oynamaya başladı. Hamburg’un ilk yarıda yakaladığı gol pozisyonlarında ise Sanctis sahne aldı. Zaten iyi kaleciler çok top geldiğinde iyi oynarlar. Takımlarını ayakta tutarlar. Mesela Rüştü gibi. Sanctis de iyi bir kaleci olduğunu bir kez daha kanıtladı.
İkinci yarıda Emre’nin tartışmalı kırmızı kartından sonra ister istemez oyun planı da arızaya uğradı. Galatasaray skoru koruma telaşı içinde geriye yaslanmak zorunda kaldı. Bu sırada Bülent Korkmaz’ın Lincoln - Mehmet Güven değişikliği takımı daha da geriye gitti. Nonda’yı çıkarmak daha yararlı olabilirdi. Orta sahada topa sahip olabilecek, arkadaşlarını rahatlatacak bir Lincoln daha fazla iş görebilirdi. Bu değişiklik yüzünden bütün yük Arda’nın üzerine bindi. O da son bölümde çıkmak zorunda kaldı. 
Son yarım saatte ileriye gitmekte güçlük çekilse de savunmadaki aşırı dikkat, tabii bunda Hamburg takımının da organizasyon sıkıntı yaşaması Galatasaray’ın çok fazla sıkıntı çekmesini engelledi. İki karambol pozisyonda şans da biraz yardım edince rövanş için çok avantajlı bir skor ortaya çıktı.
Ancak bu skor kesinlikle garanti görülmemeli. Çünkü Hamburg takımının deplasmanlarda daha tehlikeli olduğu unutulmamalı.

Levent Tüzemen (Sabah): Mucizeler Zinciri

[page_end]Bir teknik adam rakibi iyi analiz edeceği gibi kendi takımını da iyi tanıyacak . Oyuncularının neler yapacağını bilecek. Ve en önemlisi kenardan maçı iyi okuyup, akıllı müdahaleler yapacak. Bülent Korkmaz herkesin bildiği kadroyu sahaya sürdü. Hamburg'un hocası Jol G.Saray'dan çekinmiş olacak ki, en önemli silahı Oliç'i kulübede tuttu.

Hamburg, Bundesliga'nın en tempolu takımlarından biriydi, Fizik gücü yetersiz Galatasaray'ın Hamburg'a karşı yüksek tempoda oynaması intihar olurdu. İlk yarı aklını ayaklarına taşıyan bir Galatasaray vardı sahada. Ayağa kontrollü pas yapıyorlar, rakibe geniş alan bırakmıyorlar ve rakip kaleye kısa ve isabetli paslarla yaklaşıyorlar, tempoyu sürekli düşük tutuyorlardı. Ayhan-Barış ikilisi göbekte mükemmel mücadele ediyor, rakiple top arasına akıllı giriyorlardı.

Soyunma odasına mutlu giren Galatasaray için ikinci yarı kabusla başladı ama mucizelerle bitti. Jansen'in golünün ardından Emre Aşık'ın atılması Galatasaray adına tükeniş mi olacak tı? Korkmaz'ın şaşırtan değişikleri mucizeye dönüştü . İnanılmaz bir gol kaçıran ve sahada sürünen Nonda'nın çıkması gerekirken Lincoln'un oyundan alınması ne kadar yanlışsa, Kewell'in da stoper oynaması çok enteresandı.

Galatasaray, Hamburg'taki mucize akşamında 'Tur şansı' nı buldu. Ancak aynı şans Ali Sami Yen'de olur mu? Çünkü Galatasaray'da defans bloğu çöktü. Bülent Korkmaz kararlarında etki altında kalmamalı. Trabzon maçına genç Semih'i özel olarak hazırlamalı. Ayrıca maçtan çıkarken bozuk çalan Lincoln'a öfkelenmemeli, sorunu konuşarak çözmeli. Çünkü ligde ve Avrupa'da yarım oyuncuya bile ihtiyaç var. 

Mehmet Demirkol (Milliyet) 1 numaralı aday

[page_end]Doğu bloku takımlarından biri ile finale kadar karşılaşmadığı sürece Galatasaray bu kupanın bir numaralı adayı

Galatasaray’ın durumunu ve maçı en iyi anlatacak cümle son 40 dakikada Harry Kewell’ın ortaya koyduğu performans üzerine kurulmalı... Defansif olarak yumuşak gördüğümüz, kronik hastalığı nedeniyle dayanıklılık sorunu yaşadığı bilinen Avustralyalı, Hamburg’un en kuvvetli olduğu bölgede 90 dakikayı tamamladı. Kewell 40 dakika da stoper oynadı. Şeytanın avukatlığını yapıp şunu soralım; Trabzon maçına stoperde Kewell ile çıkılabilir mi?
Maçın geneli, detayları, başından ya da sonundan analizi, her şey bir kenara Bundesliga’nın zirve takımlarından birine karşı bu seçimle 1-1’i koparıp gelmek efsanevi bir başarı...
Galatasaray, Türkiye Ligi’nin tersine oyuna dengeli ve kontrollü başlamayı bildi. Buna Hamburg’un, bilinen, hücum ve orta saha bölgesindeki pres eksikliği de çok yardımcı oldu. Zaman zaman ev sahibi avantajıyla topa sahip olsalar da Galatasaray’ın, Emre kırmızı kart görene kadar oyunu rahat götürdüğünü söylemek mümkün... Şaşırtıcı olan, eksik kaldıktan ve Kewell stopere geçtikten sonra sarı-kırmızılıların sadece iki net pozisyon vermesi. Bülent Korkmaz’ın Lincoln’ü çıkartma tercihi bana kalırsa oyunun karakterinden bağımsız olarak Lincoln’e bakış açısıyla alakalı... Brezilyalı’nın belki de bu sezon en çok istediği maçta erken dışarı alınması hocanın oyuna değil ona bakışını anlatıyor. Brezilyalı’nın tepkisini de hocanın nasıl idare edeceği Galatasaray’ın geleceği açısından önemli. Bir yumuşak geçiş lazım. Alınan sonuç da herkes açısından böyle davranmak için uygun...
Galatasaray, Bordeaux deplasmanında aldığından çok daha iyi bir skorla dönüyor. Eğer Bordeaux maçındaki kaotik oyun, Rus ruleti olmazsa turu geçmeleri sanılandan çok daha kolay olacak.
Daha ilk maçtan sonra ilerisi için konuşmak erken olabilir ama ben yine de yapayım. Doğu bloku takımlarından biri ile finale kadar karşılaşmadığı sürece Galatasaray bu kupanın bir numaralı adayı. Bu maçtan sonra da böyle...