Yazarlar G.Saray için ne yazdı?
Cimbom, Antalya'yı deplasmanda devirdi... Spor yazarları 2-0 geriden gelip maçı çeviren G.Saray için köşelerinde şunları yazdı.
Rıdvan Dilmen -O kadar kolay değil- Milliyet
Üç maçtır kazanamayan, demoralize Galatasaray, moralli Antalyaspor karşısında deplasmanda çok ilginç bir galibiyet elde etti.
Antalya’da iki gündür yağan yağmur belli ki oyunun sonunda sahayı ağırlaştıracaktı. Bu yüzden Galatasaray oyunun başlarında işi bitirmek için önde baskı kurmak istedi. Ama ilk duran topta hiç çalışılmadığı halde ofsayt taktiği yapınca golü yediler. Hatta ikincide de ofsayt taktiği yüzünden gol geldi. Oyuncuların bu ofsayt taktiğini daha önce denemedikleri o kadar kendini gösterdi ki, bunu nasıl yaptılar anlayamadım. Zaten ilk kez bu dörtlü savunma yan yana oynadı. Caner, Hakan Balta, Servet ve Uğur’u daha önce birlikte gören olmamıştır herhalde. Duran toplarda eğer ofsayt taktiği uygulayacaksanız, hafta boyunca bunun egzersizlerini yapacaksınız. Çünkü bu dikkat gereken bir taktik. Bu iki şok gol, - ki iki golde de savunma lideri Servet takımı öne çıkarmıştır - Galatasaray’ın savunmasını iyice ileri çıkarmasına yol açtı.
Galatasaray arkada daha büyük boşluklar verecek derken, Kewell ve Keita’nın rakibin üzerine giderken çok etkili olması sıkıntıyı azalttı. İlk yarıda gelen gol de Galatasaray’ın ikinci yarıda oyuna ortak olmasını sağladı.
Galatasaray ikinci yarıda da çok baskılı oynuyor ama bu kez pozisyon bulamıyordu. Necati’nin direkten dönen kafa vuruşundan sonra, savunmayı üçe üç yakalamışken kaptırılan topun dönüşte gol getirmesi Antalyaspor’un direncini kırdı. Ardından Keita tam oyundan çıkmak isterken, galibiyet golünün pasını attı.
Teknik Direktör Frank Rijkaard, daha sonraki bölümde sürekli oyuncu değişiklikleri ile maçı tutmak istedi. Bu çok doğaldı. 2-0 geride gelip oyunu 3-2’ye taşımak ister istemez yorgunluğu da beraberinde getirmişti. Rijkaard’ın hamleleri doğru olsa da top tutması, arkadaşlarını dinlendirmesi için sahaya sürülen Nonda’nın hemen hemen bütün topları rakibe vermesi sorun yarattı. Nonda yarar yerine, takıma yük bindirdi.
Aslında maç iki takıma da gitti, geldi. Ama son gülen Galatasaray’dı. İyi oynamasalar da alınan üç puan ve arzu onlar adına önemli bir artıydı.
Hakem Deniz Çoban çok iyi bir yönetim gösterdi.
Hakan Şükür -Yabancı cenneti Antalya!- Fanatik
[page_end]Hakan Şükür -Yabancı cenneti Antalya!
Her yıl binlerce yabancının gelip büyük keyif alarak, döndüğü Antalya'dan bu sene yabancıları ve camiasıyla mutlu dönen Galatasaray oldu.
Her yıl binlerce yabancının gelip büyük keyif alarak, döndüğü Antalya’dan bu sene yabancıları ve camiasıyla mutlu dönen Galatasaray oldu. Oyuna çok isteksiz ve güvensiz başlayan Galatasaray daha ne olduğunu anlayamadan kalesinde iki gol gördü. Bu gollere baktığımızda belki mecburiyetten belki de farklı bir sebeten bilinmez kadrodaki ani değişiklikler etkiliydi. Rijkaard, Mehmet Topal’ı yine orta sahanın ortasına, Hakan Balta’yı onun yanına koyup Caner’i de sola çekerek başladı maça. Caner’in bölgesine atılan iki pasla iki kopya gol yedi Galatasaray.
Eldeki kadro yeterli
Elindeki kadro kalitesi maçın her anında istediği şeyleri yapabilecek düzeyde Sarı-Kırmızılı ekibin. Belki de çok efor sarfetmeden, top gezdirerek, sabırla Antalyaspor’un şansısızlıklarını da değerlendirerek yabancılarının bulduğu gollerle galibiyete uzandı Galatasaray. Bu, şu anlama geliyor: Eldeki kadro, Antalyaspor, Manisaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor gibi direnç gösteren takımlar karşısında biraz daha sorumluluk alırsa maça yıldızlarıyla damgasını vurabilir.
Elano’nun son haftalardaki belki çok gösterişli değil ama istekli oyunu ve isabetli pasları Galatasaray’ın hücum organizasyonlarında etkiliydi. Ama bu oyuncudan aşırı şeyler beklenmemeli. Çok basit ve sade oynayarak etrafındakilerin de hareketliliğiyle hünerlerini gösterme fırsatı buldu.
Keita moral verdi
Kewell her ne kadar kanat oyuncusu olsa da iki tane kafa şutu ve Keita’nın attığı goldeki vuruşu maçın tehlikeli anlarıydı. Ve Keita’nın Galatasaray’ı devreye 2-1’le sokan golü büyük moral verdi. Aynı zamanda da Antalyaspor’u gereksiz bir paniğin içine soktu. Şundan eminimki, devreye 2-0 girilse Mehmet Özdilek çok farklı bir oyun planıyla ikinci yarıya çıkacaktı. İşin özeti 2-0 hatta 2-1’den sonra Antalyaspor’un direkten dönen topları, son dakikada Jedinak’ın kaçırdığı inanılmaz gol Kırmızı-Beyazlılar’ın puan ya da puanlar almasını engellediği gibi son haftaların büyük güven problemi yaşayan Galatasaray’ın da bundan sonraki sürece daha olumlu bakmasını sağladı. Ve sonunda da bu turizm cennetinden çok büyük bir moralle yeni yıla doğru yelken açtı Galatasaray.
Mehmet Demirkol -Hali saha maçı- Milliyet
[page_end]Mehmet Demirkol -Hali saha maçı
Bu kadar durgun bir maçın ilk 30 dakikasında 3 gol, 70 dakikasında 5 gol olabilmesi küçük çaplı bir mucizedir. Bunu bir kenara yazalım.
Sonra da bunun nasıl olduğuna bakalım. Galatasaray’ın ideal savunmasından 3 oyuncu yok. Sol bekte sol bek olmayan ve muhtemelen olması da zor olan Caner, göbekte takımın en formsuzu Hakan ve sakatlık sürecinin psikolojik etkilerini atlatamayan Uğur... Çok basit çapraz uzun toplara ya da ara paslara tepki veremediler. Ya da ilk goldeki ofsayt taktiği denemesinde olduğu gibi korkunç reaksiyon gösterdiler. Öyle ki Sedat topa vurduktan sonra çıktılar. Olacak iş değil.
Olmayacak bir diğer iş ise şu pasif ofsayt kuralının anlamsızlığı. Yardımcı ve orta hakemlere müthiş bir yük bindiren, tribünde izleyenlerin asla doğru kararı vermeyeceği bir garabet bu. Ve iki gol de bu garabetten geldi. Platini buraya bir el atsa fena olmayacak. Yoksa böyle olacağına ofsaydı kaldırsalar daha iyi (Ali Taran’ın kulakları çınlasın).
Maçın bu noktaya gelişi başka bir yönüyle daha inanılmaz. Orta sahada hiç baskı yapmayan, hiç pas yapamayan Antalya’nın 21 dakikada 2-0 öne geçişinden bahsim. Galatasaray o ana kadar 6 orta sahayla oynamasına rağmen, bu hiç pas ve baskı yapamayan rakip karşısında döküldü. Rakip kaleye hiç şut atamadan.
Sonrasında Arda’nın direkt sonuca yönelik oyunu dışında Galatasaray’ı ileri iten hiçbir şey yoktu. Gol de onun çabası Kewell’ın becerisi Keita’nın takipçiliğiyle geldi.
İkinci yarıda Antalya’nın yorulmasına Mehmet Özdilek’in, Ertuğrul-Gürhan değişikliği de eklenince Antalya orta sahası un helvası kıvamına geldi. Galatasaray orta sahası ise zaten öyleydi.
İki takım da herhangi bir orta saha organizasyonuna girmeden, dirençle karşılaşmadan istediği her an birbirlerinin kalesine iner oldu. Galatasaray içeri vurdu, Antalya direğe ya da dışarı. Tek fark bu!
Sahada çok kötü, organizasyonsuz, korkunç iki takım vardı. Ama 5 gol oldu. Yani bir nevi 40 yaş üstü halı saha maçı kıvamı.
Ve bu oyundan bu kadar yazı çıkmasını da artık benin becerim mi, yoksa münasebetsizliğim mi sayarsınız, o da sizin bileceğiniz iş!
Ahmet Çakar -Keita'sız olmaz- Sabah
[page_end]Ahmet Çakar -Keita'sız olmaz
Galatasaray'ın kazandığına bakmayın. Sadece bazı kaliteli oyuncuların bireysel becerileriyle gelen gollerle şanslı bir üç puan aldı. Yedikleri goller skandal. İlk gole bakın; sözüm ona Galatasaray savunması ofsayt taktiği yapıyor ama Servet çıkamayarak Orhan'ın gol yapmasına imkan tanıyor.
Jedinak ile gelen ikinci gol de öyle... Ofsayt taktiği çok riskli bir iştir ve Galatasaray özellikle dün geceki maçta bunun acısını çekti, faturayı daha ağır ödeyebilirdi.
İlk lafımız Rijkaard'a: Elinde Keita gibi bir oyuncu varsa, onu oynatmamak futbola ihanettir. Aynı Keita'yı maçı kurtaran adam olarak göstermek, diğer oyunculara asla saygısızlık olmaz.
Attığı ilk golde direkten dönen topu takip edip gol yapması Rijkaard'a önemli bir cevaptır.
Kewell'a attırdığı gol öncesi inatçılığı ve ısrarı sonrasında yaptığı orta ile "Ben bu takımının vazgeçilmez oyuncusuyum" dedi.
Galatasaray'ın en önemli iki problemi şu:
İlki, takım savunma yapamıyor ya da yapmak istese bile çok açık veriyor. İkincisi ise böylesine yetenekli oyuncular olmasına rağmen Galatasaray, takım oyunundan çok çok uzakta.
Her zaman dün geceki gibi şanslı olamazlar.
Bireysel yetenek her maçı kurtarmaz. Hele hele Antalyaspor'un direkten dönen iki topundan biri gol olsa Galatasaray İstanbul'a mutlu dönemezdi.
OLUMLU SİNYAL VERMİYOR
Şanslı bir gece sonunda üç puan sevindirici olabilir ama neredeyse sezonun birinci yarısı bitiyor ve Galatasaray ileriye yönelik çok olumlu sinyaller veremiyor.
Maçın hakemi açısından çok zor bir maç olmamasına rağmen Deniz Çoban gereksiz kartlar gösterdi. Bazıları doğru ama bazıları ise üst düzey hakeme hiç yakışmıyor.
Mesela son dakikada Harry Kewell oyun icabı sahanın dışında kalmış, tedavi olmamış ve oyuna girerken hakemden izin almak zorunda değil.
Ama ne hikmetse Kewell da bu kartlardan nasibini alan futbolcu oluyor.
Can Çobanoğlu -Elano açılımı- Fanatik
[page_end]Can Çobanoğlu -Elano açılımı
İki usta ayaktan çıkan iki vuruş, Antalya deplasmanında kötü oynadığı gecede Galatasaray'ı kurtardı. Keita'nın Ömer'in hatasını pozisyonla değerlendirmesi ilk golü getirdiğinde Antalya için de tehlike çanları çalmaya başlamıştı.
İki usta ayaktan çıkan iki vuruş, Antalya deplasmanında kötü oynadığı gecede Galatasaray’ı kurtardı. Keita’nın Ömer’in hatasını pozisyonla değerlendirmesi ilk golü getirdiğinde Antalya için de tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Usta ayaklar Elano ve Kewell ise, telaşsız, nereye vuracağını bilerek gol yaptıklarında, gecenin hakedeni 3 puanı cebine koydu, İstanbul’a dönü. İlk 30 dakikada rakibe önde tutmaya çalışan, çabuk oynayan, oyun içinde baskı yapan Antalyaspor’du. Galatasaray defansının bozuk balansını gayet iyi kullandılar. Servet’in 3. haftada 3. değişik stoper ortağı ile yaptığı kademe hataları Antalya’ya birbirinin kopyası 2 tane gol getirirken, Galatasaray belki de bu sezonun en dağınık ve en kötü futbolunu oynuyordu. 30. dakikada Antalya’nın sanki fişi çekildi, elektriği kesildi. Yediği golle, doğru yaptıklarının hepsini yanlış yapmaya başladı... Ve oyunu Cim Bom’a teslim etti.
Büyük takımlara fırsat verirseniz, başınıza böyle büyük işler açarsınız. Kötü de oynasalar, onların oyunun kaderini değiştirecek oyuncuları var. Hem paniklemiyorlar hem de sahanın içinde ne yapacaklarını biliyorlar. Dün gece Galatasaray’ı gollerde ve oyun içinde taşıyan isimler, aslında gecenin de öne çıkan isimleriydi. Etkili noktalarda doğru işler yaptılar, Antalya’nın helvaya dönen defansını ustalıkla kullandılar. Keita, Kewell ve Elano bu isimlerdi. Dün gecenin önemli görüntüsü ise; Elano kalitesi kullanıldıkça parlıyor, oyunun yükü ona verildikçe kalitesi ortaya çıkıyor
Ersun Yanal -Giden maçı Keita geri getirdi- Vatan
[page_end]Ersun Yanal -Giden maçı Keita geri getirdi
G.SARAY ‘şaka gibi’ 2 gol yedi. Antalya’nın yedikleri de farklı değildi. Aslında maç da şaka gibiydi. Toplam 5 gol var. Direkten dönen toplar cabası. Ama ortada futbol adına elle tutulur hiçbir şey yok. G.Saray’da sistemle ilgili ciddi koordinasyon eksikliği var. Bir türlü organize olamadılar. Takım oyununu Antalya’ya kabul ettirmekte güçlükler çektiler. İşi bireysel yetenekler çözdü. Elano’nun oyunu hızlandırma isteği, Keita’nın mücadele arzusu, Arda’nın da ateşleyici gücü, ağır bir tempoyla oynayan ve çok erken arkaya yaslanan Antalyaspor’un havlu atmasına yetti. Ve elbetteki maçın adamı mükemmel asistiyle oyuna damga vuran Keita’ydı...
KARŞILAŞMANIN genelinde pozisyon üretmekte çok zorlanan bir G.Saray izledik. Sarı-kırmızılı futbolcular birbirlerinden çok kopuk ve dağınık bir oyun ortaya koydular. Hücuma çıktıklarında topu Antalyaspor’a kaptırınca ne yapacaklarını şaşırdılar hep. Ama en önemlisi rakibe bir türlü baskı kurmayı beceremediler. Elbette Antalya’nın sert oyunu da bunda etkili oldu ama G.Saray’ın takım oyunu konusundaki sıkıntısı kötü futbolun temel nedeniydi. İkinci yarıda 5 ofansif oyuncuyla oynamak, hucum sırasında savunmanın yerleşme sorununu bir ölçüde çözmesi kaybedilmek üzere olan maçı G.Saray’a geri getirdi.
HAYATİ BİR GALİBİYETTİ
ÖZELLİKLE karşılaşmanın ilk yarısında orta sahada ve savunmanın arkasında derin boşluklar bırakan bir G.Saray vardı. Öyle olunca da Antalya orta sahayı son derece kolay geçti. Ve aynı kolaylıkla savunmanın arkasına çok sayıda top atma becerisini de gösterdi. G.Saray’ın savunma bloğu oyunun neredeyse tamamında yerleşme hatası yaptı. Aralara çok top yediler. Ve rakip forvetleri paylaşmakta da önemli sıkıntı çektiler. Sarı-kırmızılı oyuncular ikinci yarıda birbirlerine biraz daha yakın oynamayı becerdikleri anlarda da sağlam pasla hayati golleri buldular.
BARIŞ ile Uğur dün en ilginç görüntüyü sergileyen oyunculardı. Uğur, ofansif oynamayı prensip edinen takımında kanattan hiç çıkmayan oyuncuydu. Forvetlerine garip bir biçimde hiç destek götürmedi. Oysa diğer kanatta Caner yerinde çıkışlarla ciddi katkılar sağladı. Barış ise geri dönüşlerdeki en sorunlu oyuncuydu. Antalyaspor ters kanatta çıkarken o kendi bölgesinden savunmasına yürüyerek gidiyordu. Ve bu durumda derin boşlukların nedeniydi.
ANTALYASPOR’A gelince... Çok önemli bir fırsatı teptiler. Akıllı oynasalar, ileride daha fazla top tutmayı becerebilselerdi bu zorlu maçtan kolayca puan çıkartabilirlerdi. G.Saray hücuma çıktığında kaptıkları topları çok iyi değerlendirmelerine karşın, tıpkı G.Saray gibi geri dönüşlerde sorun yaşadılar. İki takım arasındaki en büyük fark, G.Saray zorlukla yakaladığı üç pozisyonu da gole çevirirken, Antalya direkleri dövdü, yakaladıklarını da cömertçe harcadı. Bu yüzden mağlup oldu...
MAÇIN kırılma anı Necati’nin direkten dönen vuruşuydu. Ve G.Saray, üst üste gelen puan kayıplarının ardından hayati bir 3 puan aldı... Bu galibiyetle G.Saray lige tutundu...
Levent Tüzemen -Söylem ve eylem!- Sabah
[page_end]Levent Tüzemen -Söylem ve eylem!
Galatasaray en uyumsuz, en dengesiz ve birbirini tamamlamayan kadro yapısıyla Antalya'da 2-0 geriden gelip "Kritik" bir maç kazandı. 3-2'lik galibiyet büyük başarı gibi görünse de Galatasaray'ın Antalya'dan ilk 21 dakikada yediği iki fotokopi türü gol sorgulanmalı. Avrupa'da lider olan, ligde zirveyi kovalayan Galatasaray gibi büyük bir takımın savunması böyle goller yer mi? Servet, Hakan Balta Milli Takım'ın oyuncuları değil mi? Rakibi ofsayta düşürmek isterken kimse hem kendinin hem de rakibin nerede olduğuna bakmaz mı?
Doğru pozisyon almaz ve konuşmazsan bu golleri yersin. İki topu direkten dönen Antalya bu pozisyonları yürüyerek buldu. Galatasaraylı oyuncuların rakibin bu zaafını değerlendirecek zihinsel ve fiziksel refleksi yoktu. Rijkaard, "Galatasaray oyunu geride kabul edebilecek bir takım değil. Önde oynamalıyız" diyor.
Ama takımın Rijkaard'ın söylemlerini eyleme çevirecek mecali yok. Koşmayan, rakibe baskı koymayan, agresif oynamayan ve takım savunması yapamayan Galatasaray önde oynayamaz. İyi ki devre arası geldi. Çünkü Galatasaray'ın ciddi bir ayara ihtiyacı var.
KEİTA KANITLADI!
İki Panathinaikos maçında sahne alan Elano, Antalya'da Keita ile birlikte Galatasaray'ın en iyileriydi.
Keita, Rijkaard'a her halde kendisini kanıtlamıştır!
Fildişili oyuncu Antalyalı Şenol'un başını döndürdü, ayağına aldığı her topta Galatasaray'ı hücuma taşıdı.
Elinde Keita gibi bir silah varsa Rijkaard kaprisi bırakıp ilk onbire onun adını yazmalı. Keita bir gol bir asistle geceye damgasını vurdu.
Gecenin bir başka mimarı da Elano'ydu.
Etkili paslar attı, sıkışan oyunu uzun toplarla ters kanada taşıdı.
Attığı golde sakin ve akıllı bir vuruş yaptı. Elano ile Keita Galatasaray'ı sırtlayan isimlerdi. Rijkaard Elano'ya yatırım yapmaya devam edecekse takımın oyununu da ona göre kurgulamalı. Çünkü Galatasaraylı oyuncuların gözleri topla buluştuğunda Elano'yu aramıyor.
Elano da Hagi gibi cazgır olmadığı ve içine kapanık olduğu için sessiz kalıyor. Ayrıca Bezilya Milli Takımı'nda duran topları Elano kullanmıyor mu? O zaman topun başına başka bir oyuncunun gitmemesi lazım.
Servet ayarsız enerji gibi.
Koşuyor. Çalışıyor. Ama yeteneği kısıtlı olduğundan geriden attığı uzun toplar rakibe gidiyor.
Not: Galatasaray yönetimi kaleci Franco'yu gözden geçirmeli. Arjantinli, hiç güven vermiyor.
Hakan Ünsal -Ali Sami Yen topçusu- Hürriyet
[page_end]Hakan Ünsal -Ali Sami Yen topçusu
YİNE bir deplasman yine sürpriz. Rijkaard bu sürprizleri yapmak için bilerek deplasmanı seçiyor galiba. Nonda’nın dizleri 3 maç üst üste oynayamayacak kadar kötü olduğundan mıdır, yoksa performansından mıdır, yine kesik yedi.
Biz de idman topçusu” diye bir tabir vardır. İdmanlarda süper olan adam bir bakarsın maçlarda yokları oynuyor. Nonda da acaba Ali Sami Yen topçusu mu oldu?
Orhan Ak uyandırdı
Galatasaray son dönemlerde gördüğüm en kötü, en kabullenmiş, en öylesine başlangıcı yapınca kendine getirme işi eski oyuncusu Orhan Ak’a düştü. Galatasaray iyi gitmediği bu dönemi işi en sıkı tutması gereken maçlarla geçerken bu başlangıç ve oyun inanılır gibi değildi. Böyle temposuz, zevksiz bir ilk yarıda 3 gol ancak bariz hatalarla olurdu öyle de oldu. Sezon başında duran top potpurileri sunan Galatasaray şimdilerde eski günlerine dönüp duran toptan golleri yemeye başladı. Yenilen 2 golde de kafa vurulan yerde olması gereken Caner sanki Galatasaray’ın oyuncusu değil gibiydi.
Bir bek bindirme yapamayabilir, iyi orta yapamayabilir, tekniği iyi olmayabilir ama asıl işi olan defansı yapmıyorsa,mücadele etmiyorsa ve pozisyonları arkadan seyrediyorsa yetenekli ve gelecek vaadeden biri olması hiç önemli değil; bunları yapmayanın geleceği de olmaz zaten.
G.Saray hazır değildi
Ya defansın ofsayt taktiği ve adam paylaşmadaki hataları... Gökhan yoktu, Hakan yerinde oynamadı denilebilir. Bu gollerin ve oyunun tek açıklaması var. Galatasaray maça hazır değildi. Bir de bu takımdan Rijkaard’ın cezalısı Keita’ı çıkarın, Galatasaray kaleye zor giderdi.
Keita Galatasaray’ı rakip alana taşıyan tek oyuncu idi. Rijkaard, Keita konusunda biraz kapris yaptığını kabul etmeli. Rakip kaleye bu kadar dikine ve çabuk giden bir adamı kenarda tutmak olsa olsa rakip hocaların isteği olur. Fakat cezası bitmeyen bir oyuncu daha var. Ayhan. Haftalardır yazıyorum; Ayhan bu takımın orta sahasının vazgeçilmez oyuncusudur.
Rijkaard seyrediyor
GALATASARAY, temposunu ve özgüvenini kaybetmiş. Keita ve Kewell’ın ekstra oyunu ile kazanılan bu maç bir şeyleri örtebilir ama gerçekler dimdik Galatasaray’ın karşısında bekliyor. Galatasaray’ın kötü iken iyi görünmesini sağlayan sedece bir direkti. Eğer bir takımda oyuncular sonraki hafta oynayıp oynamayacağını hatta nerede oynayacağını bilmiyorsa o takım ya müthiş formdadır ya da kötü durumdadır. Galatasaray’ın hangisi olduğu ortada. Bunu düzeltmesi gereken Rijkaard ne yapıyor? Maçlarda kulübede yaptığını; seyrediyor. Rijkaard galiba bu durumun kendiliğinden geçeceğini veya şans, tesadüf gibi faktörlerle tekrar iyi oynayacağını düşünüyor.
Özdilek mi rica etti?
MAÇIN kırılma anı Necati’nin direkten dönen topu oldu. Galatasaray ikinci yarı ilk yarıya göre daha toparlanmış bir takım gibiydi. Aslında toparlanan Keita ve Kewell oldu. Fakat Rijkaard ne enteresandır takımın en etkili oyuncusunu çıkardı. Yada Mehmet Özdilek rica etti!
Tanju Çolak -Borçları yok mu sizce?- Fanatik
[page_end]Tanju Çolak -Borçları yok mu sizce?
Galatasaray'da eskiden sorun savunmadaydı. Şimdi hem defans, hem orta saha, hem de forvet, adeta dökülüyor. Antalya'daki maçta ev sahibi maça iyi başladı ve daha dirençliydi.
Galatasaray’da eskiden sorun savunmadaydı. Şimdi hem defans, hem orta saha, hem de forvet, adeta dökülüyor. Antalya’daki maçta ev sahibi maça iyi başladı ve daha dirençliydi. Galatasaray duran top organizasyonlarında amatör takımların yapmayacağı hataları yaptı. Böyle ofsayt taktiği uygularsanız, sonu golle biter, biletinizi keserler. 2. gol de aynı birinci golün kopyasıydı. Yenilen gollere baktığımızda, forvetler mi defansı tutuyor defans mı forvetleri? Resmen komedi gibi. Bu kadar üst düzey takımda, böyle basit goller yenilir mi? Galatasaray, savunmada top kaybedince arkalarında inanılmaz boşluklar veriyor. Takım oyunu konusunda da, rakibine oyununu kabul ettiremiyor. Sarı-Kırmızılılar, top kendinde iken rakibine ne tempo olarak, ne de agresif oyunda üstünlük sağlayamadı. Top rakipte iken de kopuk, dağınık bir takım durumundaydı.
İkinci yarıda Galatasaray da elle tutulur ve takımda bir şeyler yapan, takımı ateşleyen, kazanmayı isteyen tek oyuncu Keita’ydı. Rijkaard daha önceki maçlarda nasıl olur da, böyle bir oyuncudan yararlanmaz! Antalyaspor oyuncularını ve Mehmet Özdilek’i tebrik etmek gerek. Çok koşan, mücadele eden , oynamayı düşünen bir takım olmuşlar. Sonuç olarak Antalya’da yoklardan, var olmayı başaran Galatasaray ve Rijkaard’ın, Keita’ya bu galibiyet için teşekkür borçları yok mu sizce?
Gökmen Özdemir -Aslan ofsaytta!- Vatan
[page_end]Gökmen Özdemir -Aslan ofsaytta!
SONDAN başlayalım... Yine son 10 dakika.. G.Saray skor olarak önde ve oyunu tutması lazım. Sahada kimler var bakalım... Barış, Aydın, Nonda, Caner, Servet ve pili koşmaktan tükenmiş Elano’yla Kewell...Kim kiminle paslaşacak da G.Saray topu ayağında tutacak? Çoğu futbolu sadece fizik mücadele sanan, topla koordinasyonları sorunlu, 20 metreye top atma özürlü oyuncular bunlar... Kewell ve Elano yorgun oldukları için bu listeye girdiler. Ayakta duracak halleri kalmamıştı. Nonda oyuna girdikten sonra ayağını gelen 9 topun tamamını kaybetti. G.Saray nasıl antrenman yapıyor? Görünüş ne teoride ne pratikte takımın hazır olmadığı yönünde... Geçen hafta da, dün de, sezonun geride bırakılan maçlarında da G.Saray kıvranarak bitiriyor 90 dakikaları... Ve galiba hiç geçmişteki hataların üzerinde durulmuyor. Öyle olsa aynı film 15 kere izlenir mi?
SERVET’İN lakabı kağıt üzerinde “ayıboğ!an” Dün de gördük ki bırakın ayı boğmayı yanına onun fiziğinde bir rakip yaklaştı mı çomağını saklıyor. Onun boğduğu ayılar 1.70, 1.60 civarında, ufak defek, enselerine vurunca lokmaları alınacak cinsten ayılar!! Djehua, Colin Kazım gibi forvetler Servet’i fizik olarak da beyin olarak da tüketiyorlar. 40 metreden lop orta geliyor, Servet 1.95 boyuyla seyrediyor... Belediye maçında da dün yenen 2 golde de öyle olmadı mı? Hamle yapamadan oyundan düşüyor Servet...
DÜNYANIN terkettiği ofsayt taktiğini bu takıma kim yaptırıyor? Umarım Frank Rijkaard değildir. Eğer öyleyse “Barcelona’yı ben de çalıştırırım” diyen çok insan çıkar Türkiye’den... Laporta tercih yapmakta zorlanır! İki gol yiyorsunuz.. İkisi de duran top ve ikisinde de ofsayt taktiği yaparken yakalanıyorsunuz. Modern futbol değil bu, olsa olsa modern kumar! Antalya’nın 3 de direkten dönen topu var. G.Saray ne oynuyor? İnanması gerçekten zor. Dünkü saha mücadelesi G.Saray’da sanki hiçbir şeyin değişmeyeceğinin bir göstergesi gibi. İstediğiniz kadar toplantı yapın, söz verin, birlik içinde olun futbol oynamaz, mücadele etmezseniz G.Saraylı futbolcular olarak fazla uzağa gidemezsiniz.
ANTALYA DAHA İYİYDİ
DÜN G.Saray kazanmadı. Antalya kaybetti. Çok daha iyi hazırlanmıştı evsahibi takım maça. Ama Elano ve Keita’nın kaliteleri onlara fazla geldi. Bir iki küçük saha sihirbazlığı G.Saray’ın oyununun karşılığı olmayan 3 puanı İstanbul ekibine kazandırdı.
DEVRENİN bitimine bir karşılaşma kaldı. O da G.Saray adına kazasız belasız geçerse şampiyonluk yarışında kaybedilen birşey olmadan yeni yıla girecekler. Ama şu bir gerçek ki eğer bu takım devre arasında çalışmaz, takviye görmezse şampiyonluk ‘kaf dağı’nın ardında kalır yine... Hatta Avrupa Kupaları bile... Uzun bir tatil geçen seneki gibi yine sonu hüsranla biten sezon yaşatır G.Saray’a..
HAKEM ofsaytlarda küçük hatalar yapmasına rağmen çok iyiydi. Tartışılan iki gol de ofsayt değildi. Antalya G.Saray’ı tuzağa düşürdü resmen... Ofsaytta adam tutup olmayanlarla golü attılar. Önemli olan hakeme itiraz etmeden önce hakeme hata yapacak fırsatı tanımamak. Maçın en ilginç anı ise bütün maç yerden kalkmayan, öndeyken çirkin şekilde zaman çalan Ömer Çatkıç’ın aynı şeyi yapan Kewell’a isyan etmesiydi. Ömer’i tanıyanlar için bu görüntü gerçekten çok komikti!
Turgay Şeren -Tanrı G.Saray'ı istedi- Akşam
[page_end]Turgay Şeren -Tanrı G.Saray'ı istedi
Antalya maçın başında 2 yan toptan, defansın ve kaleci Leo Franco'nun seyretmesinden 2-0 öne geçti. İlk golü eski G.Saraylı futbolcu Orhan, ikincisini de Antalya'un Avustralyalı oyuncusu Jedinak attı.
Açık söyleyeyim; Herkes gibi ben de şaşkınlık içindeyim. Galatasaray'ın bu kadar futboldan uzak defansı ve kalecisi olduğunu asla düşünemezdim! Herhalde benim gibi kimse de düşünemezdi. Ama Antalyaspor için 30. dakikada maç bitti. Neden bitti diye sorarsanız ona cevap vereyim. Sahadaki futbolcular 2-0'lık sonucu 'Nasıl olsa kazanıyoruz' diye oyun disiplininden koptular. Ve Galatasaray ilk yarının sonunda 2-0 mağlubiyetten, galibiyete gidebilecek kapının anahtarını Keita'nın golüyle yakaladı. Keita dün sahanın en iyisiydi.
İkinci 45 dakikada Keita, Antalyaspor defansını, hele hele sol beki Şenol'u paramparça etti. Kewell'ın attığı üçüncü golde, Keita rakibinin yakalamasını, çekmesini her şeyi arkasında bıraktı. Ve Avustralyalı'ya 'al da at' dercesine nefis bir pas verdi. Kewell'ın zaten harika bir sol ayağı var. Ömer ne yaparsa yapsın Kewell'ın vuruşuna mani olamazdı ve olamadı da. 2-0'lık mağlubiyetten 3-2'lik galibiyete geçen Galatasaray'ı tabi ki alkışlamak ve kutlamak lazım. Ama oyunun çok kritik kırılma noktaları vardı. Antalyaspor hücumunda Necati'nin vurduğu nefis kafa vuruşu direkten geri döndü. Bu çok net gol olabilecek bir pozisyondu. O top döndü Galatasaray'ın ikinci golü olarak Antalyaspor filelerine gitti. Arkadan Keita'nın getirdiği topu Kewell da üçüncü gol olarak filelere gönderince maçın sonucu belli oldu.
Tanrı Galatasaray'ı istiyordu ve istedi de. Antalyaspor'un bir hücumunda Leo Franco, çekilen şuta mani olmak için atladı. Topa da dokundu. Top gitti direğin içine vurdu. Franco'nun sırtına çarptı ama Galatasaray kalesine girmedi. Ne olursa olsun bir takım 2-0 öndeyken maçı 3-2 kaybederse herhalde kahrolur. Ama Antalyasporlu futbolcular tıpkı Galatasaray gibi defansta büyük hatalar yaptılar. Galatasaray iki golü defans ve kaleci hatasından yedi. Antalyaspor da üç golü defansının yaptığı yanlışlardan kalesinde gördü.
Cüneyt Çakır -Bu dönüş Cim Bom'a çok şey getirir- Zaman
[page_end]Cüneyt Çakır -Bu dönüş Cim Bom'a çok şey getirir
Sarı Kırmızılı takım Antalya'da önce cehennemi gördü, ardından da cenneti buldu...
Evsahibi çok erken ve kolay bulduğu iki golle rakibini yenebileceğini sanınca acı bir kayba uğradı. Galatasaray'ın gerçekleştirdiği bu inanılmaz geri dönüş kendisine 3 puandan çok daha fazlasını getirecek nitelikteydi... Bu takımı 35 yıldır izliyorum, bu kadar utandırıcı bir savunma perişanlığıyla ilk 20 dakika içinde iki gol yediğine ilk kez tanık oluyorum! Cim Bom'un çok daha berbat günleri oldu ama bu kadar pahalı bir kadroyla ve Avrupa'nın en büyük hocalarından biriyle yaşadıklarına inanabilmek çok zor... Tamam, F.Bahçe maçından sonra Rijkaard'ın da takımın da bütün kimyası bozuldu, bunu anlamak mümkün. Baros'un sakatlığının ardından takım gol atamaz hale geldi, o da olabilir. Futbol piyasasındaki değerleri rakiplerinin birkaç kat üzerinde oyunculardan kurulu bir takımın bu kadar futbol fakiri hale düşmesine akıl erdirebilmek mümkün değil!
Kadroda Nonda'nın dışarda, Caner'in içerde oluşu ilk anda 'Acaba Rijkaard, rakipleri analiz etmiyor şeklindeki bir eleştiriden mi etkilendi, yoksa Nonda ile 10 kişi oynamaktan bıkıp korkaklık suçlamasını peşinen göze alarak böyle bir düzenlemeye mi gitti?' düşüncesine yol açtı. İkisi de değildi, Sarp'a gelen ceza yüzünden M.Topal'ı ortaalana çıkarma zorunluğu doğmuş, H.Balta da haliyle stopere çekilince Caner kulübeden çıkma şansı bulmuştu... Asıl sorun da bu değil Elano'ya yer açma derdi gibi görünüyordu. Geçen sezona kadar Cim Bom bu deplasmanda yenilgi yüzü görmemişti, kötü gününde bile güle oynaya kazanırdı. O yenilgiyle adeta büyü bozuldu. Son 3 maçtaki dağınıklığı gören haliyle Antalyaspor da onu gözüne kestirdi. M.Özdilek'in maç öncesi 'yeneceğiz'den başka söz etmeyişinin nedeni buydu. Nitekim maç da G.Saray'ın kolaylıkla kaybedebileceğini gösterecek şekilde başladı. Ortaalandan öylesine bir serbest atışta 3 Antalyalı ofsayt olmadan savunmanın arkasına gidebildi. Orhan Ak'ın kafa vuruşu o kadar öldürücü bir noktaya gitmese de Leo Franco herhalde içeri alırdı... İkincide bunu kanıtladı. Bu dağınıklığa karşın bulunan gol G.Saray'ın biraz soluklanmasını sağladı. Çok rahat durumda iken direkten dönen top maçın kırılma anıydı, ardından gelen G.Saray golü zaten beklenen şarkı olmuştu. Rijkaard'a da 'Elano'yu bunun için oynatıyorum' deme imkanı doğdu. Üstünlük sayısında da Keita ve Kewell'ın test edilmiş kalitelerinin payı büyüktü. Rijkaard'ın öne geçtikten sonra Uğur'u çıkarıp Nonda'yı alması 'acaba delirdi mi?' denilecek türden bir hamleydi ama bence doğruydu. Dahası ondan asıl beklenen buydu. Ancak Nonda'nın girdiği dakikada bile ayakta duracak halinin olmayışına inanmak zordu. Doğru yapılmış iş neredeyse felakete yol açacaktı. Yine bir son dakika golü yememek için Kewell'ın bile ne maskaralıklar yapabildiğine tanık olduk. Neyse ki Mustafa Sarp yoktu da Sarı Kırmızılı takım gereksiz bir telaşla kendini yakmadı
Bahri Havadır -Yabancı!- Akşam
[page_end]Bahri Havadır -Yabancı!
Rijkaard, 2009 Eylül'ünde, 'Benim yürekli futbolcum öyle çok ki' demişti. Ama dün ilk yarıda bu yürekli futbolcuların hiçbiri sahada yoktu.
Hepsi korkak, özgüvenlerini yitirmiş, oyuna yabancı, teknik direktöre küs, hiçbir şekilde armonisi olmayan bir takım görüntüsündeydi. Leo Franco'nun yediği iki goldeki pozisyonları, çocukların mahalle arasında oynadığı maçlarda vermezler.
Rakip iki golü kafayla atarken başta savunma olmak üzere Galatasaray'ın tüm oyuncuları derin uykudaydı. Yenilen iki golde ofsaytın, savunma hatasının, adam paylaşımı gibi hiçbir varyasyonun inanın önemi yok. Dilim varmıyor ama yenilen iki gol son derece aptalcaydı.
Taa ki 30. dakikaya kadar Galatasaray'da biraz yırtınan Kewell, birazcık da Mehmet Topal vardı. Herkes yabancıydı. Futbola da, gollere de, maçı kazanmaya da... Keita'nın attığı golde Elano, Kewell ve işi bitiren Keita'nın akılcılığı vardı. Sonra Galatasaray'ın bitik, silik; Antalyaspor'un aslanlar gibi yürekli futbolu vardı.
İkinci yarıda Keita devreye girdi. Oysa Rijkaard, bana ve Ömer Güvenç'e daha 3 gün önce 'Kendini kanıtlaması için çok çalışması lazım' demişti. İşte o Keita ikinci yarıda sahne aldı. Elano'nun golünün ardından Kewell'a attırdığı golde Keita başroldeydi. Bu yarıda hiç kimse futbola yabancı değildi ama Galatasaray'ın bütün gollerini yabancılar atmıştı. Necati'nin 63. dakikada direkten dönen topu da aslında oyunun kader anlarından biriydi çünkü o top döndü ve G.Saray, Elano ile golü buldu.
Özetle; 2-0'dan maçı çevirmek öyle kolay bir şey değil. Ama Galatasaray'da birliktelik, takım ruhu, oyuncuların birbirini sevmesi, yardımlaşması üst düzeye çıkarılmalı. Çünkü şans her zaman gülmez. Onun için Rijkaard ve öğrencilerinin ellerini vicdanlarına koyup takımı daha da diriltmeleri lazım. Servet'in bir oyun kurucu olmadığını bilmesi lazım. Arda'nın kaptanlığına yakışır yetenekleriyle oyuna ağırlığını koyması lazım. Leo Franco'nun koca bir sezonda maçlar kurtaracağım demesi lazım. Lazım, lazım, lazım... Daha çok şeyler lazım ama en önemlisi giderek birbirine yabancılaşan bu takımın daha çok birbirini sevmesi lazım.
Aziz Üstel -Yüzler üç hafta sonra güldü- Star
[page_end]Aziz Üstel -Yüzler üç hafta sonra güldü
Üç maçta kaybettiğin puan 7... Ligde ilk yarının bitmesine iki maçın var ve mutlak kazanmak zorundasın. Antalya’da iki gündür şiddetli yağış sahayı iyice ağırlaştırmış. Yani fizik gücü üst düzeyde olan, onu ekonomik olarak kullanan avantajlı duruma geçecek. Savunman sezon başından bu yana S.O.S veriyor ve bu sinyal gittikçe güçleniyor. Üstelik stoperlerinden Gökhan sakat, ön liberolarından Sarp cezalı. Rijkaard, Topal’ı stopere çekemediği için, Hakan’ı oraya kaydırıp, Caner’i sol beke monte ediyor. Caner’in en son oynadığı maç, 4 Ekim’de 3-0 kaybedilen Ankaragücü maçı! Bu defa tek forvet Kewell. Nonda kulübede, Keita sahada...
Rijkaard hücum oyuncularının başını döndürüyor. Bir hafta oynayan diğer hafta yok.
Savunma tam bir felaketti. Birbirinin kopyası iki gol yedi. İlki ofsayt kokuyordu, ikincisinde de Jedinak kafayı rahat rahat vurup golleri yaptılar. Antalya 3 kez direğe takıldı, Galatasaray’ın şansı bu sezon ilk kez yaver gitti!
63. dakikada Necati’nin geçemediği direk kırılma anı oldu. Daha sonra Galatasaray yüklenmeye başladı.
Arda, Elano, Kewell ve Keita sorumluluk almaya başlayınca goller de üst üste geldi.
Galatasaray Antalya’dan zor da olsa 3 puanla dönmeyi başardı. Ama bu oyun, özellikle savunma, ileriki haftalarda Cim-Bom’a yeter mi; orası koca bir soru işareti!