Yazarlar G.Saray için ne yazdı?
Cimbom, Ali Sami Yen'de zorda olsa Gençler'i yenip zirveye çıktı Spor yazarları G.Saray için köşelerinde şu çarpıcı yazıları kaleme aldı...
Rıdvan Dilmen -İsmail Şencan- Milliyet
Futbolda nefret ettiğim bazı atasözleri vardır... Bunlardan bir tanesi de “Atamayana atarlar”. Bu söze hiçbir zaman katılmazdım. “Ne demek atamayana atarlar” derdim. Dün hakikaten ben de inandım.
İkinci yarıda Gençlerbirliği bir sürü pozisyon buldu. Hem de öyle pozisyonlar ki, kaçırmanın atmaktan daha zor olduğu fırsatlar. Ama Galatasaray’ın birkaç maçtır yaptığı anlamsız ofsayt taktiklerindeki şaşkın hali sanırım Gençlerbirliğili oyuncuları da şaşırtmış olacak ki Kahe bomboş topları dışarı vurdu. Ardından gelen bir kornerde bu kez de kaptan Orhan, altıpastan topu direğe nişanladı.
Galatasaray takımı öndeki kaliteli oyuncularının üç-dört kez parladığı bölümlerde ancak bu kadar pozisyon yakaladı. Nitekim bunlardan birinde Arda ile başlayan pozisyon Elano’nun nefis ara pasıyla çizgiye inen Keita’ya kadar gitti. Keita klasikleşmiş paralel paslarından birini çıkardı. Yine Kewell klasik koşusuyla golü buldu.
Açıkcası Galatasaray iyi oynamıyor. Ligin eli ayağı düzgün takımlarından biri olan Gençlerbirliği karşısında da iyi değillerdi. Orta sahada hem Mustafa Sarp, hem de Mehmet Topal oynamasına rağmen bu kadar pozisyon vermeleri düşündürücü.
Deplasmanda, hele de Ali Sami Yen’de bundan daha net pozisyonlar bulamazsın. Atamazsan da Gençlerbirliği gibi kaybedersin. Çünkü Galatasaray ne kadar kötü oynasa da yetenekli oyunculara sahip. Skor tabelasını her an değiştirebiliyorlar. Örneğin Elano... Fazla gözükmedi ama gol öncesi Keita’ya attığı ara pas mükemmeldi. Keita maçın başında etkiliydi. Rakibini her pozisyonda geçti. İkinci yarıda ise kaybolup sinirlenmeye başlamıştı. Ama golde yine müthiş bir patlama ile sıfıra indi ve işi bitirdi. Kewell’dan da söz etmeden geçmek olmaz. Birincisi rakip kaleye kusursuz doğru koşular yapan bir oyuncu. Profesyonelliği ve özverisi ile de Galatasaray’da iz bırakıyor açıkcası.
Sonuçta Galatasaray liderlik koltuğuna oturdu. Kötü oynamalarına rağmen üst üste iki maç kazanmaları devreye moralli girmelerini sağladı.
Maçın adamı mı? Tartışmasız yardımcı hakem İsmail Şencan. Kewell’ın attığı goldeki ofsaytı santim santim gören, ikinci yarıda büyük tartışma yaratan Gençlerbirliği ataklarında ofsayt bayrağı kaldırmayarak doğruyu yapan Şencan’ı tebrik etmek gerek.
Hakan Şükür -Şans, takımlara adaletli davranıyor- Fanatik
[page_end]Hakan Şükür -Şans, takımlara adaletli davranıyor
55. dakikaya kadar tek kale oynanan bir maç oldu. Zirvedeki enteresan sonuçlara sahne olan son iki gün, Galatasaray’a -kaçıncı oldu bilmiyorum ama- bir kez daha liderlik şansını getirdi. Sarı-Kırmızılılar, maça bunun moral ve isteğiyle başladı. Öyle ki, 55. dakikaya kadar tek kale oynanan bir maç oldu. Ofsayt ve elle oynama nedeniyle sayılmayan iki gol dışında, o bölgeyi seven Kewell’ın müthiş koşular yapması, Keita’nın kendisine destek vermesiyle, Galatasaray pozisyon üstüne pozisyon buldu. Ancak Kewell, Arda, Elano gibi oyuncuların rakip savunmaya baskı yapmayı sevmeyen yapıları nedeniyle, ikinci yarının ilk anlarından sonra Gençlerbirliği oyunda dengeyi kurdu.
Golden sonra müthiş mücadele verdi
55. dakikadan sonra Başkent ekibi, yaklaşık 5 net pozisyon yakaladı. Bu pozisyonlardan herhangi biri gol olsa, Cim Bom’u kâbus dolu anlar bekleyecekti. Ancak Belediye maçında Galatasaray’ın birçok fırsatı harcadıktan sonra son saniyede yediği golle beraberliğe razı olup, liderliği kaybettiğini göz önüne aldığımızda, “şansın böyle adaletli davrandığı da oluyor” diyebiliriz. Galatasaray yakaladığı şansı iyi değerlendirip bulduğu golden sonra, galibiyeti korumak için son saniyeye kadar müthiş bir mücadele verdi.
Gençler de 5 net pozisyon buldu ama...
Bu mücadelenin karşılığı da liderlik oldu. Trabzon-Fenerbahçe maçının sonucuna göre, belki de bu ilk liderliği olacak. Bu da, böylesine kaliteli kadronun, ikinci yarıya çok büyük moral ve özgüvenle hazırlanması demek. Sadece -geçenlerde de söylemiştim- yabancıların izin sürelerinin iyi ayarlanması şartıyla.
Gençlerbirliği, ilk 55 dakika da, o golleri kaçırdığı süredeki gibi oynasa, Ali Sami Yen’den puan çıkararak, zirveye ortak olacak bir duruma gelebilirdi. Evet, eksikleri vardı. Her şeye rağmen verdikleri mücadeleden dolayı onları kutlamak gerekiyor. İkinci yarı da aynı şekilde devam etmeleri halinde, karışık zirve hesaplarının yapıldığı ligde, Bursa ve Kayserispor gibi üst sıralarda yer alabilirler.
Bir forvete gereksinim var
Galatasaray’ı bu galibiyeti nedeniyle kutladıktan sonra, A.Madrid eşleşmesine de değinmek istiyorum. Şu an için avantajlı bir kura gibi değerlendirilse de, bir takımın her zaman kötü gitmeyeceği gerçeğini unutmamak gerek. Çok önemli yıldızlara sahip İspanyol ekibin toparlanması, Galatasaray’ın işini zorlaştırabilir. Bunun önlemini de almak gerek. Kulislerde konuşulan, Linderoth’un gönderileceği ve yerine bir ön libero alınacağı. Ayrıca öngörülemeyen sakatlıklar yüzünden bir forvete de gereksinim var. Bugünkü yapıya uygun hangi forvet alınır bilmiyorum ama Baros’un döneceği de düşünülürse, kimin yedek soyundurulacağı, yeni bir tartışma yaratacaktır. Buna da hazır olunmalı.
Mehmet Demirkol -Mükemmel ilk yarı- Milliyet
[page_end]Mehmet Demirkol -Mükemmel ilk yarı
İlk yarıdaki savunma - orta saha koordinasyonu açısından Galatasaray belki de ilk yarının en iyi futbolunu oynadı.
Uzun süredir ligde oynadığı maçlarda rakibi bu kadar kendi sahasına hapseden, savunmada açık vermeyen bir on bir görmemiştik. Bunda Gençlerbirliği’nin eksikleri ve bundan kaynaklanan tedbirlerin de payı olabilir. Mesela, ligin en süratli hücum elemanlarından Djite’nin Galatasaray’ın bilinen savunma zaaflarını zorlamak amacıyla sahaya sürülmemesinin sebebini anlayabilmiş değiliz.
Ancak ne olursa olsun sezon başındaki top çevirme süratine yaklaşamasalar da Galatasaray kontrollü, topa sürekli sahip olan ve arayan bir takımdı. Mükemmel partneri Sabri yokken Keita’yı ilk kez bu kadar etkili gördük. Mustafa Sarp - Mehmet Topal ikilisinin hücuma yakın duruşları Gençlerbirliği’nin orada top yapmasını engelledi.
Sonuç olarak sürekli ceza sahası çevresinde olan, pozisyon arayan ve bulan ev sahibiydi. Açık söylemek gerekirse golü de buldular. Benim katılmadığım bir elle oynama yorumuyla bu sayı iptal edildi. Orada Arda’nın bırakın elle oynamayı kolunu saklamaya çalıştığını düşünüyorum. Ancak hakemin kararına da saygı duymak lazım. Bu iptale rağmen Galatasaray iki kanadı da çizgiye inerek iyi kullanmaya ve rakibin hücuma çıkmak konusundaki tereddütünü artırmaya devam etti.
Fırsatı kaçırdı
İkinci yarıda Galatasaray’ın defansif orta sahasının oyuna ısınamadan savunmaya fazla çekildiğini, Gençlerbirliği’nin de top yapmaya başladığını gördük. Burada top kaleye çok yakın oynandığından dörtte üçü şüpheli Galatasaray savunmasının koordinasyon hatalarına başladığını gözlemledik. Yine iki inanılmaz ofsayt koordinasyonsuzluğundan Kahe pozisyonlara girdi. O’nun kaçırdıkları daha inanılmazdı.
Gençlerbirliği burada sadece öne geçme fırsatını değil hakem kararlarına fazlasıyla sinirlenen rakip ve tribünlerini demoralize etme imkanını da kaçırdı.
Galatasaray yüreklendi, Gençlerbirliği’nin hücum mantalitesiyle gevşeyen savunmasını daha hızlı ve etkili geçmeye başladı. İlk yarıdakinden daha da iyi oynamaya başladılar. Golü de en iyi oyuncuları Kewell ile buldular. Gol sonrası son dakikalarda verilen puanların anılarıyla bir düşme gerçekleşse de Gençlerbirliği’nin bundan yararlanabilecek gücü yoktu. Galatasaray ligin ilk yarısının sonunda en iyi oyunlarından birini oynadı ama kılpayı kazandı.
Ahmet Çakar- Yine Kader Keita- Sabah
[page_end]Ahmet Çakar- Yine Kader Keita
Galatasaray dün gece önemli ve diri bir rakibi yendi. Belli dönemler dışında belki de sezonun en iyi futbollarından birini oynadı. Ama iki büyük problem sezonun yarısına gelinmiş olmasına rağmen sürüyor.
İlki: Galatasaray'ın komik, tuhaf, hatta amatör takımların bile yapamayacağı defans hataları. İkincisi ise bazı oyuncuların fizik güçlerinin son yarım saatte düşmesi.
Dün gece yine maçın adamı Kader Keita oldu. İlk yarıda lokomotif gibiydi; deldi geçti, gol pasları verdi, ikinci devrede de Elano'dan aldığı mükemmel arapasını yine mükemmel keserek Kewell'a golü attırıverdi.
Ama aynı Galatasaray ikinci devre 10 dakika boyunca adeta dağıldı. Gençlerbirliği biraz becerikli biraz soğukkanlı olsa, Galatasaray'ı üçleyip bırakırdı.
Galatasaray savunması rakibi ofsayta bırakmak için çıkıyor ama çıkışlarda da Caner içeride kaldığında Gençlerbirliği oyuncuları Leo Franco ile karşı karşıya kalıyorlar.
Böyle hataları bu sezon çok gördük.
Yine kornerden gelen topta paylaşım hatası yaptılar. Top direkten dönmese sonuç farklı olabilirdi. Ama Galatasaray'ın sağdan ve soldan gelen akınları çok etkiliydi.
BİLAL OYUNDAN ATILMALIYDI
Kewell'ın bireysel tecrübesi fazla. Ancak kafa toplarında çok etkili değil ve ceza alanında çok yalnız kalıyor. Bu tür kanat ortaları geldiğinde Galatasaraylı oyuncuların rakip ceza alanı içinde çoğalmaları şart; aksi halde gol dün geceki gibi bazı oyuncuların bireysel yeteneklerinden geliyor.
Özellikle ilk yarı Galatasaray çok iyi oynadı. Rakibe pozisyon vermedi. Ama belli dönemlerde defansın tuhaf işler yapmasına Rijkaard mutlak çözüm bulmalı.
Hakem Kuddusi Müftüoğlu iyi maç yönetmedi. Arda'nın dirseği ile attığı golün iptali doğru ama sarı kart nerede?
Yine Kewell için iptal edilen golde kalkan ofsayt bayrağı doğru ama Bilal'ın, Keita'nın diz kapağının yanına basmasını sadece sarı kartla geçiştirip Bilal'i oyundan atamaması, çağdaş hakemlikle bağdaşmıyor.
Hakan Ünsal -Hazineyi kaçırma!- Hürriyet
[page_end]Hakan Ünsal -Hazineyi kaçırma!
GALATASARAY maçı rakip alana yığmış... Keita ve Arda yetmiyor, Uğur ve Caner ile de geliyor.
Topu kenara atınca G.Saray’ın etkili ayakları başlıyor ‘icraat’ yapmaya. Sağdan, soldan gelen ortalara forvetlere öğrenmeleri için “kitapçık” olarak verilecek harika koşular yapan Kewell atıyor ama hakem vermiyor. G.Saray yönetimi dışarıdan oyuncu almayı bırakıp önce elindeki “hazineyi” kaçırmasın. Rijkaard itiraz bile etse Kewell bu takımda olması gereken bir oyuncu. Karizması, profesyonelliği, zekası ve kalitesi ile Kewell mutlaka kalmalı.
Galatasaray’ın maçı kazanma isteği ve mücadelesi tamam. Öndeki etkinlik de iyi. Fakat top rakibe geçince bu G.Birliği ya da hangi takım olursa olsun G.Saray orta sahası rahat geçilen zayıf halka oluyor. Rakipler son haftalarda direkt defansla karşı karşıya kalıyor.
Bunun 3 sebebi var
BİR: G.Saray pres yapmayı, baskılı oyunu bilmiyor. Evet yapamıyor değil, bilmiyor. Eğer Rijkaard aylardır bu oyunculara bunu öğretmediyse tek sorumlu kendisidir.
İKİ: Elano, Mehmet Topal ile yan yana oynarken Mustafa Sarp’ın öne çıkan, kaleye yakın oynayan oyuncu olması. Tam tersi Mustafa’nın arkada, Elano’nun oynaması lazım. Hoş, Elano önde oynayınca ne oluyor!!!
ÜÇ: G.Saray orta sahasının topa hakim olamaması. G.Saray’ın dönen topları kazanamaması problemin başlangıcını oluşturuyor. Ama defanstan top alacak, oyunu öne doğru yönlendirecek bir ayak eksikliği sorunu tamamlıyor. Burada kastettiğim isim Ayhan. Rijkaard, Mustafa-Mehmet ikilisinden birini Ayhan ile değiştirmediği sürece G.Saray rakip alan takımı olamaz.
Rijkaard oyunu okuyamıyor mu?
RİJKAARD’ın “Avatar”ı Neeskens maç boyunca ayakta ve kenarda bağırıyordu. Fakat Kahe iki tane üst üste bomboş pozisyonda golleri kaçırınca Neeskens’in nefes alacak hali kalmadı. Maç boyunca devamlı Neeskens’i dışarıda görünce aklıma takıldı. Acaba Rijkaard kulübeden çıkmaya utanıyor mu? Bir ara kulübeden çıkmadan Neeskens’e taktik verdi, Neeskens sahadaki futbolculara söyledi.
Bu görüntü ve maçın gidişatı bana Rijkaard ile ilgili “Oyunu okuyamıyor ve müdahele edemiyor” düşüncemin doğruluğunu gösterdi. Bir de üzerine Linderoth değişikliği “tamamdır” dedirtti. Rijkaard’ın neden hep Neeskens ile olduğu haftalar geçtikçe belli olmaya başladı.
Yıldız ve güneşi
G.SARAY iyi oynadı ama Kahe’nin beceriksizliği ile şansının yanında olduğu önemli bir ilk devre kapatması yaptı. Kewell gerçek bir yıldız gibi parlarken Keita onun güneşi gibiydi. Bu ikiliye Arda ve Baros katılınca G.Saray seyri doyumsuz bir tablo gibi olur.
Can Çobanoğlu -Direniş...- Fanatik
[page_end]Can Çobanoğlu -Direniş...
Direndi dün gece Cim Bom. Sert futbola da, vakit çalıp oyunu yavaşlatmaya çalışan kaleci Serdar'a da, anlamsız faullere anlaşılmaz hoşgörüyle yaklaşan hakeme de, sakat ve eksiklerine de, her şeye birden direndi.
Direndi dün gece Cim Bom. Sert futbola da, vakit çalıp oyunu yavaşlatmaya çalışan kaleci Serdar’a da, anlamsız faullere anlaşılmaz hoşgörüyle yaklaşan hakeme de, sakat ve eksiklerine de, her şeye birden direndi. Aradığını geç de olsa buldu. Direnmenin ve pozitif futbol oynama isteğinin karşılığını almasını bildi. Şanslı anları da vardı Galatasaray adına zor gecenin, şanssız dakikaları da. Çuvalla gol kaçırdıkları için ilk 45 dakikada, şansları yanlarında değildi. Top da istemedi, hakemlerin yorumları da...
İkinci 45 dakikanın başları ise Cim Bom adına şanslı. Kalkmayan ofsayt bayrakları ile Gençlerbirliği’nin kaçırdığı iki gol pozisyonu, hemen arkasından direkten dönen top, şans anlarıydı Sarı Kırmızılılar’ın. Bunlardan bir tanesi gol olsaydı, Cim Bom psikolojik olarak yıkılır, diri Gençlerbirliği karşısında fizik olarak biterdi. Sonrası da zor olurdu. Kewell’la oynadığı zaman Galatasaray’ın kenarlardan getirip, yüksek yapılan ortalar, kayıp hanesine yazılıyor aslında. Bu oyuncu sistemi ayağa çabuk topla mümkün olduğunca az top kaybıyla çok bilenlerin, futbolu doğru düşünenlerin, ve gecikmeden uygulayanların sistemi. Cim Bom da bunları yapmakta zorlanıyor. Özellikle karşısında fizik dayanıklılığı olup, çabuk açılan çabuk kapanan rakip olunca hesapları bozuluyor. Çoğalamadıkları gol bölgesi, Sarp ve Topal’ın oyuna iyi sokulamadığı toplar, Arda’nın bitkinliği ilk yarının son perdesinin replikleriydi diyelim. Galatasaray geçen haftalardan farklı olarak yana ve geriye değil öne oynamaya çalıştı. Bu da ona avantaj getirdi. Zor maçın 3 puanını alan, direnen tarafına da alkış gönderelim.
Levent Tüzemen -Kewell-Kahe yarışı - Sabah
[page_end]Levent Tüzemen -Kewell-Kahe yarışı
Gençlerbirliği takım savunmasını, oyun disiplinini başarıyla organize eden bir ekip. En büyük silahları fizik güçleri. Galatasaray da ilk yarı son haftaların hücuma dönük en etkili futbolunu oynadı. Oyunu geride kabul etmeyen ve sürekli önde oynayan, Gençler'i kalesine hapseden aktif, mücadeleci bir Galatasaray izledik.
Arda ve Keita kanatlardan yaptıkları akıllı bindirmelerle Gençler savunmasının dengesini bozdu ve çakılı oynamasını sağladı.
Özellikle Keita, fantastik çalımlarla ve topla yaptığı deparlarla Gençler'in sol tarafını perişan etti. Kewell'ın sayılmayan golünde kesme ortayı yapmadan önce adeta iki rakibinin içinden geçti. Ancak Keita Sabri ile yakaladığı uyumu Uğur'da bulamadı ve bireysel becerisiyle ön plana çıktı.
Caner hücuma çıkma konusunda çok iştahlıydı. Hücum etkinliği konusunda ilk kez iyi oynarken aynı başarıyı savunmada konusunda gösteremedi. Gençler hücumu düşündüğünde hep Caner'in bölgesini tercih etti. Bu durum Caner'in suçu değil, çünkü kendisi sol bek değil. İlk yarı Kewell'ın gecesi olabilirdi.
Avustralyalı yıldız, karşı karşıya öyle üç pozisyonu atamadı ki; kendisi bile şaştı.
Bir haftalık ceza Sarp'a yaramamış. Ayarı bozuktu. Enerjik, mücadeleci ruhunu kopuk kopuk sahaya yansıttı. Antalya galibiyetinin mimarlarından Elano hiç yoktu.
ESKİ AÇIK'TA BÜYÜ VAR!
Eski Açık tribünün olduğu kalede sanki büyü vardı. Kewell'in kaçırdığı gollerin daha kolayını ikinci yarı Kahe kaçırdı. Devşirme savunmacılar Caner ile Hakan Balta'nın bozduğu ofsaytlarda Kahe bir adımdan kafayla topu dışarı attı. Orhan'n kafasında topun direkten dönmesi Leo Franco'nun büyük şansıydı. Kısacası gol kaçırmada Kewell ile Kahe birbirlerine nazire yaptı.
Sonunda Kewell attığı golle Galatasaray'ı zirveye taşıdı. Galatasaray'ı maç boyu 10 kişi oynatan ve oyundan çıkması gereken Elano bir kez sahne aldı, mükemmel organizasyonda Keita ile birlikte Kewell'e golü attırdı. Yıldız futbolcuyu çıkarsan bir dert, oyunda tutsan bir dert. Galatasaray kazanmasaydı Rijkaard "Elano'yu neden çıkarmadı?" diye şimşekleri üzerine çekecekti.
Not: Sarı-kırmızılılar son 10 dakikada yine geriye yaslanıp skoru korumaya çalıştı. Taraftar da sürekli ıslıkla paniğe çanak tuttu.
Taraftar bunu bırakmalı. Kulakları çınlatan ıslıklar Galatasaray'ı takım olarak strese sokuyor.
Yalçın Dümer -Güle güle...- Fanatik
[page_end]Yalçın Dümer -Güle Güle...-
Avrupa hovardalarına yılbaşı piyangosu... Öyle amorti falan değil büyük ikramiye. Beşiktaş ve Kayserispor'un yenilgileri hem büyük bir fırsat hem de stres ev sahibi adına.
Avrupa hovardalarına yılbaşı piyangosu... Öyle amorti falan değil büyük ikramiye. Beşiktaş ve Kayserispor’un yenilgileri hem büyük bir fırsat hem de stres ev sahibi adına. Kewell yine santrfor, Servet’in kavalyesi bu kez Hakan Balta. Ve bence müsriflik diye değerlendireceğim duble ön libero, Mustafa Sarp ve Mehmet Topal. Gençlerbirliği önünde gereksiz bir telaş...
Arzulu, hırslı ve çok isteyen bir Galatasaray. Sezon başından beri en iyi top, en mükemmel oyun. Sadece ilk yarıda 5 net gol pozisyonu, kusursuz kombinasyonlar, kaçan goller. Keyif veren işte bu futbol dedirten enstantaneler. Kewell’ın kaçırdıkları akıllara zarar. Sadece Avustralyalı değil aile boyu. Eli boş dönülen pozisyonların sebebini açalım; ileride üreyememenin nedeni malum, çikolata renkli sanatçımızın korkaklığı demiyelim de sağlamcılığı desek daha doğru. Alıştı ülkemin suyuna toprağına.
İkinci yarı kimlik ters yüz. Konuk bastırıyor, direklerden imdat. Sonrası Elano’nun enfes asisti, Keita’nın servisi ve şansını kıran Kewell’ın imzası...
Evet... 3 puanla gelen liderlik, iyi oynadığı yarı pas geçip, yerlerde olduğu vakit amacına ulaşan bir Galatasaray. Keita’ya özel tebrik. Ara iyi mi gelecek bilinmez ama, mutlaka defansa asker lazım, öyle kazma kürekle işi olmayan. Hayırlısı...
Yazımı yazarken Türkiye’nin en önemli yönetmeni ağabeyim koyu Beşiktaş taraftarı Zeki Ökten’i kaybettiğimizin haberi geldi. Kelimeleri sıralamak çok zor... ‘Güle güle Zeki ağabeyim güle güle’.
Gökmen Özdemir -Servet’le olmaz!- Vatan
[page_end]Gökmen Özdemir -Servet’le olmaz!-
HARRY Kewell, Arda, Elano, Keita... Ne zaman G.Saray skor bulsa, her taşın altından bu dörtlü çıkıyor. Ama şu yadsınamaz bir gerçek; G.Saray rahat kazanmak istiyorsa, dün geceki gibi ince kırmızı bir çizgi üzerinde yürümek istemiyorsa, diğer futbolcuların da ellerini taşın altına sokması lazım. Her topta 4 kişinin eline bakmak, hatta daha ileri gideyim; rakip ceza sahasına adım dahi atmamak büyük takım futbolcusunun refleksi değil. Belki Avrupa’da kritik maçlarda ofansı bu dörtlüye bırakıp arkaya yaslanabilirsiniz ama ya Türkiye’de? G.Birliği karşısında son derece kritik bir galibiyet alındı. Tamam; günün şartlarında bu kabul edilebilir. Fakat her maç böyle geçmez...
GEÇTİĞİMİZ günlerde G.Saray’ın daha önceki maçlardaki hatalarını inceleyip incelemediğini sorgulamıştım... Dün bir kez daha gördüm ki G.Saray hatalarından ders almıyor. Geçen hafta Antalya’dan komik ofsayt taktiğiyle iki basit gol yiyen sanki başka takım... Brezilyalı Kahe, kahır mektubu yazabilirdi 3 dakikada. Öyle goller kaçırdı ki maçtan sonra hocası Thomas Doll hatıra cinsinden saklamak için onun formasını istemiş olabilir. G.Saray cephesinde Servet’in savunmanın lideri olamayacağı ortada... Bu kadar dengesiz şekilde takım o fsayt taktiği için ileri çıkartılmaz. Akıllı bir savunma oyuncusu değil Servet. Gençler’in pozisyonu yoktu 58’e kadar... Ama onun organize ettiği iki hatalı ofsayt çıkışı 58-61 arasında skoru 2-0’a taşıyabilirdi. Daha sonra bir de Orhan Şam’la direkten dönen korner var ki; ceza sahasında adam paylaşımında skandal yaşandı... Rijkaard bir değil iki stoper istese yeridir devre arasında.
TEKME KORKUTMADI..
CANER dün gece 3 puan dışındaki en büyük kazançtı. G.Saray’a geldiği günden beri en iyi maçını oynadı. Sağda Keita oldukça etkiliydi. Ama gol gelmeseydi kesin olarak atılırdı. Dengesini kaybetti. Arda istekli ve güçlüydü. Kewell bitiriciydi. Forvet yokluğunda yine işini iyi yaptı.
FAKAT bir futbolcu diğerlerinden farklıydı. Elano... Belki Keita kadar etkili çalımlar atmadı, Arda kadar hücumda varlık göstermedi, Sarp kadar koşmadı, Caner kadar parlak değildi ama takımını mükemmel yönetti. Sakinliğini hiç kaybetmedi. Sezon sonunda Dünya Kupası oynayacak olmasına rağmen tekmelerden çekinmedi. Sık sık oyunun yönünü değiştirdi, takımını sürekli hızlı hücuma çıkarttı, orta alanda pas trafiğini yönetti. Topu arkadaşlarından alabildiğinde (!) hünerlerini gösterdi...
G.SARAY’IN sakatları, eksikleri, düşük performanslı futbolcuları bir kenara... G.Saray oyun organizasyonunu dengeli kurmalı. Dünkü görüntü de durumu bir kez daha teyid etti... G.Saray dengesiz, organize olamayan, bireysel yeteneklerin eline bakan bir takım... Böyle ancak maç kazanırlar... Şampiyonluk için daha fazlasına ihtiyaç var...
SON not hakem Kuddusi Müftüoğlu’na... İlk yarıda maçı uzatmamak, ikinci devreye 6 değil sadece 3 dakika eklemek, rakipten gelen topa ofsayt çalmak basit hatalarıydı. En kritik anlarda doğru karar verseniz de basit hatalar yapıyorsanız futbolcunun güvenini kaybedip, eşeğin aklına kapruz kabuğunu düşürüyorsunuz. Müftüoğlu’nu dün gece böyle değerlendirmeli...
Ahmet Çakır -Facianın kıyısından zirve mutluluğuna- Zaman
[page_end]Ahmet Çakır -Facianın kıyısından zirve mutluluğuna
Zirvedeki rakiplerin kaybettiği haftalarda Galatasaray'ın da onlara eşlik etmesi kural haline gelmiş gibiydi.
Üstelik Cim Bom bu kez G.Birliği karşısında ikinci yarıda darmadağın olarak bu görevi yerine getirecek gibiydi. Ancak belki de bütün ilk yarı boyunca ilk kez Sarı Kırmızılı takım bu kadar şanslıydı. Facianın kıyısından mutluluğa yelken açtı.
Rijkaard, Barış'ı dışarda bırakıp sezon başındaki o bol gollü ve heyecan verici 4 forvetli düzenine dönmüştü. Ortaalanın yükünü Mehmet Topal ile Mustafa Sarp'a bırakmanın getireceği sıkıntıyı, yediğinden fazlasını atarak halletmek ister gibiydi. Zaten maç da normal olarak 4-3 bitmeliydi ama bu rakibin lehine de olabilirdi.
İlk yarım saat içinde biri ağlara giden ama Arda'nın dirseğine çarptığı gerekçesiyle iptal edilen gol, iyi organizasyonla yakalanan önemli bir fırsat ve bir kez de Keita'nın getirdiği nefis topa kimsenin dokunamayışı bu hesaba uygun bir bilanço muydu, bilmiyorum.
Ancak Gençlerbirliği de eksiklerine karşın pek kolay boyun eğecek bir rakip görünümünde değildi. Özellikle ortaalanda iyi top kullanıp rakibin rüzgarını kesmeye çalıştı. Burhan, Kahe ve Hurşit'le de Cim Bom'un liderlik hesaplarını bir kez daha bozabilecek silahlara sahipti Başkent takımı.
Fazladan Cim Bom'un bir hakem şanssızlığı da sözkonusuydu. Ofsayt diye geçersiz sayılan golü de epeyce tartışılır nitelikteydi. Ancak ilk yarı bittiğindeki toplam bilanço, golsüzlüğe karşın tatminkar sayılırdı. Arda ve Kewell'ın birazcık dikkatli olmaları ilk yarının üç farklı bitmesini sağlayabilirdi.
İkinci yarının başında konuk takımın, uyuyan G.Saray savunmasının 'ofsayt sandım' dümeniyle bomboş bıraktığı iki pozisyonu gol yapamamış olması, bu türden gırgır filmleri hazırlayanların yararlanacakları türden görüntüler oluşturdu. Sonrasında direkten dönen topa da inanmak mümkün değildi.
G.Birliği'nin 5 dakikada başkaca hiçbirşey yapmadan, sadece biraz topa özenli vurulmasıyla üç farklı öne geçmesi mümkündü. Daha doğrusu bunların nasıl gol olmadığına inanmak zordu. Bu pozisyonlarda Sabri'siz kalmış olmanın Cim Bom için ne kadar büyük sorun çıkardığı görüldü.
Tabii daha büyük sorun, Rijkaard'ın neler olupbittiğini anlamakta zorlanmasıydı. Keita ve Kewell'ın çabuk yorulmaları, ortaalanda M.Sarp'ın formsuzluğu, savunmanın bilinen dağınıklığıyla birleşip bir faciaya yol açmak üzereydi. Bunu Cim Bom'un olağanüstü şansı gol yemesinin an meselesi olduğu dakikalarda atmasıyla da kendini gösterdi.
Elano'nun çabası ve futbol zekasıyla Keita'nın becerisi Kewell'ın futbol hayatının belki en rahat ama Cim Bom için hazine değerindeki golünü getirdi. Sarı Kırmızılı takım haftalardır dramatik biçimlerde yitirdiği liderlik olanağını sonunda ele geçirmeyi başarırken bu sezonun belki de en şanslı maçını oynadı. Tabii G.Saray'ın keyfinin tam olabilmesi için bu akşamki maçı da beklemek gerekecek.
Haftalardır ilk kez Hakan Balta'nın iyi oynadığını görmek Galatasaraylıları sevindirdi. Caner de ilk kez bu maçta 'Birşeyler olabilir' dedirtti. Elano'nun kıpırdanışı da umut vericiydi. Hepsinden önemlisi, liderlik keyfiydi.
Aziz Üstel -Hele şükür üçüncüde gol- Star
[page_end]Aziz Üstel -Hele şükür üçüncüde gol
Galatasaray’ın bu sezon berabere kaldığı maçların hepsi birbirini karbon kopyası. Hele Milan Baros sakatlandıktan sonra Sarı-Kırmızılı takım gol atmakta o kadar zorlanıyor ki, sonunda her türlü tedbiri elden bırakıp, tüm gücüyle rakip kaleye gidiyor. Ve bu maçların bazılarında da kendi kalesinde gol görüp, puanları sahada bırakıyor. Bu sezon böyle birçok maça şahit olduk...
Dün akşam Gençlerbirliği karşısında Galatasaray maça hızlı başladı. Amaç bir an önce gol atıp, Gençlerbirliği’nin savunmasını açmak ve gol sayısını artırmaktı. Galatasaray ilk yarıda iki kez topu ağlara gönderdi. Ama bunlardan birisinde Arda Turan topu dirseğiyle attı, diğerini ise hakem ofsayt gerekçesiyle saymadı. Ofsayt nedeniyle sayılmayan gol, tartışılabilir, ama ona Türkiye’de birçok hakem ofayat bayrağını kaldırmaz. Ne varki, dün geceki hakem İsmail Şencan “ofsayt” dedi ve ilk yarı 0-0 bitti.
Tabi ilk 45 dakikada Galatasaray’ın Kewell ve Arda’nın ayağından kaçırdığı golleri anlatmaya gerek yok. Gençlerbirliği’nin ise tek amacı 0-0’a yatmak, sahadan 1 puanla ayrılmaktı.
Keita, Galatasaray için olmazsa olmaz bir futbolcu. Tıpkı Arda gibi. Rijkaard onu bir süre oynatmayarak aslında Keita’yı değil, Galatasaray’ı cezalandırdı.
İkinci yarıda Galatasaray gol için yüklendikçe yüklendi. Ve sonunda Kewell ile aradığı golü buldu.. Sarı-Kırmızılı futbolcular bir kaç saniye beklediler, “acaba bu da iptal olur mu!” diye... Ama bu kez kez pozisyon gerçekten goldü.
Golden sonra Gençlerbirliği’nin oyununda fazla bir değişiklik olmadı. Galatasaray kalesine bir kaç kez geldiler. Onda da Sarı-Kırmızılı takımın savunması fazla güçlük çekmeden, Başkent ekibinin forvetlerini geri çevirdi.
Bundan sonra Galatasaray’ın ilk yarıyı lider olarak tamamlayabilmek için yapacağı tek şey bugünkü Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmasını beklemek olacak
Bülent Tulun -Bu tempo iyi- Fotomaç
[page_end]Bülent Tulun -Bu tempo iyi
Rakiplerinin haftalardır kaybettiği puanlardan sonra dönüp kendi kayıplarına bakan Galatasaray ne kadar daha yukarıda olabileceğini hesaplarken, Nonda ve Baros'un eksikliğini de ciddi bir şekilde hissediyordu. Karşısında son derece disiplinli ve yürekten oynayan bir Gençlerbirliği buldu. Maçın başından itibaren son derece arzulu ve kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen bir Galatasaray vardı ama her zamanki sıkıntısı olan ikinci bölgede oynayan Mustafa Sarp ve Mehmet Topal'ın oyun başlatmadaki sıkıntıları Galatasaray'ın çabuk oynamasını engelledi. Kanatlardan özellikle Keita'nın inanılmaz bir şekilde getirdiği toplar akıl almaz şekilde gol olmadı. Ama temposunu hiç düşürmeyen bir Galatasaray izledik.
Şeytan üçgeni!
İkinci devrenin ilk 15 dakikasında üç tane net gol pozisyonundan yararlanamayan Gençlerbirliği maçı bir anda beklenmeyen bir skora taşıyabilirdi. İki haftadır savunmada akıl almaz bir ofsayt taktiğine başvuran ve bu modası geçmiş sistemle maçı zora sokan Galatasaray'a akıl sır erdirmek mümkün değildi. Özellikle çok ayrıcalıklı bir mevki olan sol bek oynamasını bilmeyen Caner Erkin iki tane karşı karşıya pozisyonu ikram ettiği Gençlerbirliği'nin gol pozisyonlarında ofsaytı bozan adamdı. Galatasaray'ın kötü oynamaya başladığı dakikalarda ortaya çıkan şeytan üçgeni Elano, Keita ve Kewell'dan ibaretti. Elano'nun muhteşem ara pası ile başlayıp, Keita'nın müthiş driplingi ve Kewell'ın işi bitiren golü maçın en güzel hareketiydi. Golden sonraki şuursuz Gençlerbirliği baskısı sonuç getirmeyince Galatasaray daha önce ayağına gelen fırsatları teptiği gibi bu sefer fırsatı değerlendirdi ve zaman zaman iyi oynadığı maçı kazanarak devre arasına lider girme şansını yakaladı.
Osman Tanburacı -At baba at saymıyorlar- Yenişafak
[page_end]Osman Tanburacı -At baba at saymıyorlar
İlk yarı müthiş bir Galatasaray seyrettim. Baştan sona tempo… Her dakika bir tehlike. Adım başında gol var ama sayılmıyor… Sayılmaması haksızlık değil yazık! Öyle şık goller oldu ki yarışma açılsa jenerik olur! Hele Kewell'ınki… Herry, futbol artisti. Adam estetik uzmanı. Sırf onu seyret futbolun keyfine var. Ya Arda? Ona da helal olsun… Tam bir virtüoz!.. Topuk pasları, ayak dışıyla sıyırtma pasları sıra dışı… Arda'dan şık hareketler seyrettik.
Keita sağ kanat fırtınası… Sanki ayağının altında paten var. Rakibini kayarak geçiyor, kestiği toplar yürek hoplatıyor. Bu Galatasaray'ı büyük bir keyifle seyrettim.
Maça Gençlerbirliği atak başladı. Katı savunma yapmadı, golü düşündü ancak bu gayret on dakika sürdü. Başa baş oyun ilk çeyrekten sonra Galatasaray'ın hakimiyetine girdi. 27'de Caner'in soldan ortasında Arda araya mükemmel süzüldü sağ dışla fevkalade vurdu koluna çarpan top kaleciyi kontrpiyede bıraktı! Gol tabii ki geçersiz ama Galatasaray pozisyon yaratmada alkış alır.
Arkasından Keita'nın sürüklediği atakta kale sahasında topla buluşan Kewell anlatmaya kelimelerin yetmediği estetik bir vuruşla golü attı. 'Kıl payı ofsayt' kararı bu canım gole de yazık etti. Kewell bundan önceleri de tam üç pozisyonu şanssızlıkla harcadı. İlk yarı 4-0 biterdi, gol olmadıysa kaderin cilvesiydi bu.
Pozitif futbol
Caner, Uğur, Mehmet Topal ve Elano topu durmadan gol noktalarına taşıdı. Gençlerbirliği pıstı! İlk kez Galatasaray'ı bu kadar pozitif futbol oynarken seyrettim. Takım halinde sahaya yayıldı, hatasız oynadı, seyreden büyük zevk aldı. Bu oyun mutlaka gol getirecek derken Gençlerbirliği sazı eline aldı, 56'da Kahe ile garanti bir gol kaçırdı… Arkasından yine Kahe bu kez kafayla gole kan doğradı. Bu pozisyonlarda Caner'in zamanlama hataları ofsayti bozuyordu. Hakem, kararlarında haklıydı. Kornerden gelen bir başka topta kafayı bu kez Orhan Şam vurdu top direkten döndü. Bir başka golü Leo köşeden kurtardı. İkinci yarının başında Galatasaray kalesini melekler korudu!
Dakika 77…
Gol için kendini yırtan Galatasaray muhteşem… Muazzam… Estetik… Akıl dolu bir gol attı. Elano'nun akla zarar pasına Keita daldı, kaleye paralel kesti, Kewell'a boş kaleye dokunmak kaldı. Hazırlanış açısından harika bir goldü… Herkes tek top kullandı Gençler defansı adeta ışınlandı! Bravo Galatasaray bu maçtan üç puan alamasaydın yazık olurdu. Gençlerbirliği'ni de kutluyorum hiç pes etmediler.
Turgay Şeren -Futbolcumuz ofsayt nedir bilmiyor!- Akşam
[page_end]Turgay Şeren -Futbolcumuz ofsayt nedir bilmiyor!
Galatasaray dün akşam Gençlerbirliği'yle kora kor mücadele etti. Gençlerbirliği defansında Aykut ve Mahmut, Galatasaray forvetine şans tanımadılar. Ama Galatasaray'ın bir Keita'sı var. Adamın iki kişi beline sarılıyor, o yine yapacağını yapıyor. Aut çizgisine kadar gidiyor. Kewell'a, Mustafa Sarp'a, Arda'ya ve Elano'ya gollük pasları verebiliyor.
Kewell böyle bir gol attı fakat ofsayttı. Yan hakem ofsaytı iyi gördü ve çözdü. Arda da gol attı. Herkes sevindi gol diye. Ama Arda topu eliyle kaleye atmış. Galatasaray'da Elano, orta sahada süper oynadı. Galibiyet golünde Elano'nun Keita'ya verdiği harika pas var. Defansın arasından Keita'nın önüne attığı topu, Fildişili bekletmeden Kewell'la buluşturup al da at dedi ve tabi bu da maçın golü oldu.
Gelelim Gençlerbirliği'ne; Gençlerbirliği'nde Kahe diye bir oyuncu var. İki tane yüzde yüz, kalenin altı pas çizgisi üzerinde yakaladığı toplarda şaşırdı. Kale yerine nereye vururum diye bakındı da, bakındı ama sonra baktı ki kimseden ses yok öylesine vurdu. Bir pozisyonda da Orhan, kornerden gelen topu Galatasaray sol direğine nişanladı.
Galatasaray defansı dikkat! Kahe'nin kaçırdığı iki gol var. Burada Servet'in, Hakan Balta'nın ve o anda defansta kim varsa, dışarı çıkmaların, santraya doğru koşmaların büyük rolü var. Bu şimdi yeni moda oldu. Top gelirken hep beraber kendi kale önlerini boşaltıyorlar. Ve rakip oralarda sipsivri kalıyor. Bunu sen eğer dikkatsiz yaparsan Galatasaray'ın, Antalyaspor maçında yediği iki kafa golünü hatırlayın. Bir de dün akşam Kahe'nin kaçırdığı iki golü şöyle bir gözünüzde canlandırın. Antalyaspor golleri attı ama maçı kazanamadı. Kahe, şaşkınlığından, acemiliğinden, ne oluyoruz diye kendi kendine darmadağınık oluşundan, iki golü de kaçırdı.
Galatasaray, önümüzdeki maçlarda eğer böyle bir taktik uygulayacaksa buna çok dikkat etmeli. Zira sen ileriye koşarken, rakip ofsayttan çıkıyor. Ve topla birlikte senin kalecinle karşı karşıya kalıyor. Tıpkı dün akşam Kahe'nin kaldığı gibi.
Güzel olan şu; Galatasaray takımı artık oluştu. Keita sağ açık, Kewell santrfor, Arda sol açık, Elano da Kewell'in arkasında orta sahada. Burada iş defansa kalıyor!
Kadir Çetinçalı -Şans ve Tanrı! -Vatan
[page_end]Kadir Çetinçalı -Şans ve Tanrı
ÖNCE Oğuz Sarvan’a bir sorum var; G.Saray’ın Ali Sami Yen’de oynadığı son 3 maçın ikisinde neden Kuddusi Müftüoğlu var? Manisa maçını da Kuddusi Müftüoğlu yönetmişti. Ne amaçla yapılan “ısrar” atamasıdır bu? Maçın ilk yarısında en az 2 dakika oyun durmuşken 44.56’da düdüğü üflemek nasıl bir hakem dikkatidir?
MÜFTÜOĞLU bir yana yardımcısı İsmail Şencan’ı ayrıca kutlamak gerek. Bütün kritik pozisyonlarda doğru karar verip, Müftüoğlu’nu hafta boyu tartışılmaktan kurtardı. Kewell’ın attığı goldeki santimlik ofsaytı süzebilmesi takdire değerdi. 2. yarıda G.Birliği forvetlerinin ofsayt sanılan birçok pozisyonda ofsaytta olmadıkları ortaya çıktı. Yine Şencan haklıydı. Müftüoğlu’nu bataklıktan çıkarttı.
G.SARAY galibiyet golünü attıktan sonra seyircisinin dualarıyla skorun üstüne ancak yatabildi. Manisa ve Belediye maçlarında öndeyken kaybedilen puanlar sarı-kırmızılı takımda travma oluşturmuş. Düşünün; evinde G.Saray golü attıktan sonra aciz durumlara düşüyor, anormal bir panik batağına saplanıyor. G.Saray golü 5. dakikada atsa 85 dakika böyle korkak futbol anlayışına mı bürünecek? Teknik heyetin önce takımın psikolojisini düzeltmeleri lazım. G.Saray öne geçmeye korkuyor.
ÇÜNKÜ asıl telaş galibiyet golünü attıktan sonra başlıyor. Çünkü güven vermeyen bir kaleci ve güven vermeyen bir savunma, ondan sonra takım halinde panik yaşanıyor. Devre arası G.Saray’a ilaç oldu. G.Saray ‘panik atak’ futbol anlayışıyla, şans ve Tanrı yanında olmaz ise hiç kimseyi yenemez.
G.SARAY ilk yarıda iyi oynarken golü bulamadı. 2. yarı G.Birliği birbirinden net 4 pozisyonu harcayınca galibiyeti tepmiş oldu. G.Saray kötü oynarken Keita ve Kewell’ın marifetiyle 3 puanı kazanacak golü buldu. Yine usta ayaklarla Rijkaard bir engeli aştı. Milan Baros’un yokluğu belki de en fazla bu maçta hissedildi. Kewell muhteşem bir forvet. Ancak tek santrfor oynadığı zaman G.Saray’ın skor gücünü taşıyacak güçte değil.
İsmet Tongo -Ecel teri döke döke- Fotomaç
[page_end]İsmet Tongo -Ecel teri döke döke
Maç başlamadan önce puan cetveline baktığınızda Beşiktaş galibi Bursaspor maç fazlasıyla lider, Antalya'ya yenilen lider Kayserispor ikinci, Fenerbahçe oynamadan 35 puanla üçüncü durumda idi. Galatasaray'ın 33 puanı vardı ve dördüncüydü. Antalyaspor bu hafta da Kayserispor'u yenip liderlik yolunu Galatasaray'a açarken ona kıyak geçmişti. Galatasaray bu kıyağı bu defa şansıyla kullandı ve maç fazlası ile liderlik tahtına oturdu. Soğuk havada tribünler hatırı sayılır kalabalıkta dolu idi. Üstelik devrenin son maçıydı. Bunu düşünüp taraftarların maçı doldurmaları elbette daha akılcı olurdu. Ayrıca hiç güvenmediğim ilk 15 dakika iyi bir lig maçı gibi geçti. Mücadele de üstünlük Galatasaray'dan yanaydı. Ancak bu dönemde Kewell'ın kaçırdığı iki gol ona yakışmadı. Ama süren oyun da üstünlük kesinlikle Galatasaray'dan yana dönmüştü.
Nonda olmalıydı
Presle Gençlerbirliği'ni sahasına hapseden Cimbom da tek eksik golü atacak gerçek bir santrforun olmayışı idi. Bu yüzden de Nonda'nın yokluğu birinci hata idi. Hakem Kuddusi Müftüoğlu önce Arda'nın golünü "El var" diye sonra da Kewell'ın golünü de "Ofsayt" diye iptal etti. Hakem burada Arda'ya el var diye golü iptal ettiğine göre bir de sarı kart vermeliydi. İkinci yarı değişiklik olmadan başladı. Ben ilk yarıda kötü oyanayan Elano'nun değişmesini bekledim. Ancak Rijkaard ona devam dedi. Kahe'in peş peşe kaçırdığı gol rekorlar kitabına girecek cinstendi. Ardından Bilal'in kafası direkten döndü. 77. dakikada bir mucize gerçekleşti. Elano, Keita'ya verdi. Keita sürdü ve Kewell'ı gördü. Oda altı pas içinde golü atıverdi. Anlayacağınız Galatasaray ecel terleri döktüre döktüre sahadan galip ayrıldı: 1-0