Yazarlar Milli Takım için ne yazdı?
İlk yarıda istediği futbolu sahaya koyan Türkiye İspanya karşısında istediği skoru alamadı. Yazarların maç ile ilgili yorumu şöyle...
Rıdvan Dilmen (Milliyet): Favori Kazandı
İlk 30 dakika en az İspanya kadar iyi oynadık. Sebebi de İspanyollar kadar çok pas yaptık. Onları kendi silahları ile vuracaktık. İki tane de net pozisyon bulduk. Eğer golü atsak 12 puanlı İspanya şuursuz üzerimize gelecek, maç tamamen lehimize dönecekti.
İlk yarıda en ciddi sıkıntımız İbrahim Üzülmez'in kanadı oldu. İbrahim'in önünde oynayan Arda sürekli içeriye doğru kayınca bu bölgede boşluklar bıraktı. İspanya akınlarının çoğu da buradan gelişti. Ramos'un arkadan etkili bindirmeleri savunmanın ister istemez dengesini bozdu. Buna rağmen Emre Aşık ile Hakan Balta'nın ilk müdahaleleri yerinde yapması, Gökhan Gönül ile Tuncay'ın yardımlaşmalı oyunu rakibin ciddi tehlikeler yaratmasını engelledi.
ilk bölümde İspanya'dan daha iyi olsak bile rakip oyun ilerledikçe kalitesini gösterince bizim zaaflarımız, formsuzluğumuz iyice ortaya çıktı. Aslında favori kazandı. Yine söylüyorum ilk 30 dakikayı beğendim. En azından kafa olarak hücumu düşünmek de önemliydi. Ancak yine gördük ki iyi futbol, iyi futbolcularla oynanıyor.
Levent Tüzemen (Sabah): Beraberliği Hak Etmiştik
[page_end]İspanyollar maçı 90 bin kişilik Bernabeu'ya alması bizden ürktüğünün işaretiydi. Terim'in sahaya sürdüğü hücum ağırlıklı kadro "Cesaret " üzerine kuruluydu. Oyuna pres yaparak başladık. Bernabeu'yu iyi tanıyan Nihat 6. dakikada kendi vurmayıp Semih'e pas verseydi golü erken bulacaktık. Akıllı oynuyorduk. Tempoyu yükseltmiyor, ayağa kantrollü pas yapıyor, top İspanya'ya geçince önde basıyor, hücumdan geriye çabuk dönüp alan savunmasına dönüyorduk. İspanya'ya hızlı hücum yapma şansı vermiyorduk.
Fatih Terim'in Semih'i çıkarıp Ayhan'ı sokması Milli Takım'ın oyun dengesini bozdu. Oysa Semih önde top tutuyordu. Semih çıkınca ileri oynadığımız toplar çok çabuk bize dönmeye başladı. İspanya hızlı hücum yapmaya başladı . Biri çıkacaksa bu Nihat olmalıydı çünkü kafa ve fizik olarak hazır değildi. Üstelik Nihat sırtı dönük santrfor oynayacak yetenekte değildi. Net pozisyon olarak İspanya'dan daha üstündük ama gereksiz değişiklik sonrası yarım pozisyondan yediğimiz golle yenildik. Beraberliği hak etmiştik. Böyle bir İspanya'yı dilerim İstanbul'da da bulur ve yeneriz.
Turgay Şeren (Akşam): Kazanırdık, Kaybettik...
[page_end]Milli takımımız ilk yarım saatte rakibi İspanya'dan çok daha iyi oynadı. Defansını Emre ve Hakan Balta ile sağlam tutup, kanatlardan Gökhan Gönül ve İbrahim Üzülmez ile rakibin üstüne gitmeyi planladılar. Nitekim bu plan tuttu. Milli takımımız Nihat ve Semih ile oyunun başında yüzde yüz iki net gol pozisyonda kaleci Casillas'a kurtarma şansı verdi. İspanyol takımı öyle her dakika gol pozisyonu verecek bir takım değil. Hep beraber gördük. Tek pas, ayağa pas ve bugünün futbolunu benimsemiş ve seyredenlere keyif veren bir takım.
Kalecimiz Volkan'a öyle önemli büyük iş de düşmedi. Gelişen bir yan topta yaptığımız büyük hata, defans oyuncusu Pique rahatlıkla maçın golünü attı. Ve doğrusu yazık oldu.
İstanbul'da milli takımımız tabii ki kazanmak için oynayacak. Zira üç puana ihtiyacı var. Ve bu İspanyol takımına bizim yarı sahamızda boş alanlar açacak. Ve tabii oraya kaçan süratli futbolcuları tehlike yaratacak.
Fatih Terim; İnşallah ikinci maçta daha dikkatli olursun. Bu takım öylesine kenara itilecek bir takım değil. Gol atayım derken, çok zor durumlara düşeriz ve aynı akıbete İstanbul'da da uğrarız. Aman dikkat...
Kemal Belgin (Türkiye): Terim Kaşınınca
[page_end]Dünya olumlu pas şampiyonu İspanya ile palavra değil, gerçek futbol arenası olan Bernabeu'da oynamak kolay mı? Tabii ki değil. Hele hele savunmasının göbeğinde erozyon yaşayan Hamit‘ini kaybetmiş bir Türk Milli Takımı için hiç de kolay olmayabilir. Bir de işin içinde Bosna ile Belçika'nın oynayacağı maçlara kulak vermek var ya. Terim Hoca, Emre‘yi tercih ederek Aurelio‘ya eş düşünüp orta sahamızın önüne bir orta saha yerine, uca iki hücumcu koymayı tercih edince... Gel de Senna, Alonso, Xavi ve Cazorla gibi bir orta sahaya pas üstünlüğü sağla, oradan geç, öne doğru Real Madrid-Barcelona karışımı savunma göbeğini salla. Vallahi de ilk yarıda yaptık.
Çünkü ilk yarı soyunma odasına giderken gollük pozisyonlarda 3'e yarım üstünlük bizde. Oyunda dik duruşumuz, savunmamızdan bile pasla oyuna çıkışımız, Del Bosque‘nin dünyanın birinci sırasında olan takımında Senna ile Alonso‘yu üstümüze yollamada korkulara kapıldığını görüyoruz.
İkinci yarıya döndüğümüzde takımlar ilk yarı tertip ve oyun felsefelerini korumuşlardı. Ama ne var ki, İspanya dakika dakika olumlu pas zenginliğine kavuşuyordu. Yani bizim artık topu daha fazla tutup, özellikle bunu mümkün olduğunca ileride yapıp, oyun alanını öne doğru daraltmamız gerekecekti. Ama 56. dakikada Fatih Terim, o dakikaya kadar Avrupa şampiyonunu rahatsız eden takımı alabora edecek değişikliği yapıyordu.
Bunun adı futbolda, "Kaşınmaktır." Ehh, biz kaşınınca bir duran toptan kötü bir gol yiyiverdik. Ama asıl önemli olan kenardaki teknik adamın çalışan bir saatin zembereğini boşaltıp, onu durdurması daha da önemliydi.
Yani biz dün gece en azından kaybetmeyeceğimiz bir maçı, 56. dakikadan sonra teknik direktörümüzün fahiş hatasıyla rakibe teslim edip, 35 dakika oynamasına izin verdik. Yazık...
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Galiptir Bu Yolda Mağlup!
[page_end]Hiç kimse ama hiç kimse Türk Milli Takımı'nın bu kadar etkin, bu kadar kişilikli, bu kadar hatasız oynayacağını düşünmüyordu. Bir hata yaptık maçı İspanyollara hediye ettik!
Duran toplarda adam markajını beceremiyoruz. Savunmanın solundaki adam, Pique golü attı. Hesapta olmayan bir rakip gol pozisyonuna girdi mi asla önlem alamıyoruz. İlk yarı mükemmeldik, ikinci yarı yorulduk ve (olası) liderlik gitti! Kaybettiğimiz puanları daha çok ararız! Bak, B. Hersek de galip! Yine laf ebeliği ederek; galiptir bu yolda mağlup, deyip gün çalacağız! 2010 hayaldir!
Hakan Yaşar (Vatan): Ramos'u Kim Tutacaktı Sinyor Terim?
[page_end]Oyunun başında İspanya'ya bir mesaj vermek çok önemliydi. Onu da ilk 7 dakikada iki pozisyona girerek verdi Milli Takım; sizden korkmuyoruz. Hele Brezilya ayarında 5 pasla Nihat bir gol kaçırdı ki, inanamadım. İyi yere de vurdu ama top iyi yere gitmedi. O an şanssızdık.
Semih'in pivot özelliği, kısa boylu İspanya defansı ve orta sahası açısından çok değerli bir tercihti. Her hava topunu aldı, Tuncay-Nihat'ın ataklarında duvar oldu Semih... Üstelik topu dinlendirdi de! Fizik gücünden şüphem vardı doğrusu. Bursa maçında altını çizmiştim. Ama çıkana kadar iyi idare etti...
Maçın kader anı 57. dakika oldu. Fatih Terim, maçın başındaki cesaretini kaybetti. Semih'i çıkartıp Ayhan'ı aldı. Bu rakibe bir davetiyeydi. Korkaklıktı ayrıca... Semih çıkarsa bir forvet girmeliydi. 4 dakika sonra golü yedik. Hem de pisi pisine..
Bir ölü top.. Arkaya kaçan Ramos. Ki bu adam her ölü topta ofsaytta durup içeri giriyor, herkes onu unutuyor. Onu arkada unuttuk ve asisti gol oldu... Peki Sinyor Terim'e bir sorum var. Taktik masasında kim tutacaktı onu?
Bu yenilgiden dolayı 3 şeyi sorgularım.
1. BU takımın kondisyonu 60'ta niye bitti?
2. BU ligden bir sol bek, ideal stoper çıkmaz mıydı?
3. ARDA, Nihat ve Emre Belözoğlu gibi üç adamınız kötüyse nasıl maç kazanabilirsiniz?
Fatih Doğan (Fotomaç): Helal Olsun
[page_end]İspanya, FİFA'nın 1. sıradaki, 2008 Şampiyonu, yenilgiyi unutmuş takımı olsa da Nihat 5. dakikada öyle bir gol kaçırdı ki tribünler adeta küçük dilini yuttu. Tuncay'ın o pasında Nihat kartal gibi sağdan süzülüp kaptığı vuruş az farkla kaçmasa İspanya'nın kimyası bozulabilirdi. O pozisyon ve devamında gelen dirençli orta sahaya ev sahibinin gözünü korkuttu. İlk 45 dakikada David Villa'nın vuramadığı kafa ve Fernando Torres'in şutu dışında İspanya, Milli Takımımız karşısında 90 bin kişi önünde üstünlük kuramadı. Aksine daha iyi top yapan Türkiye karşısında çok zorlandı.
Orta sahada mücadelenin ön plana çıktığı, her iki teknik adamında uzun toplarla gol arayışlarına girdiği ikinci yarıda defans hattımız çok iyi kademe yaptı. Türkiye kendine yakışan bir futbol ortaya koydu. Bu tarihi maçı İspanya kazanıp liderliğini pekiştirdi. Ancak Ali Sami Yen'de çok zor bir maçın kendilerini beklediklerini bilerek sahadan mutlu ayrıldılar.
Ziya Şengül (Star): Atamayana Atarlar Kuralı Bize İşledi
[page_end]Nihat daha maçın ilk dakikalarında golü kaçıran olmasaydı, Semih'in de ikinci gol pozisyonunda golü çeviren olsaydı pekala bu maçta çok büyük bir avantaj elde etmiş olacaktık. Biz pozisyonları üst üste bulurken, İspanya gibi güçlü bir takım, olağanüstü şutör oyunculara sahip olmasına rağmen, ilk yarı itibarıyla bir tane dahi gollük pozisyon bulamadı.
Arda ve Emre'yi ilk 45'te umduğum ve bildiğim gibi göremedim; Emre silik kaldı, Arda bir var bir yoktu. Tuncay ise sadece savunmasından çıkan İspanyol oyuncuları kontrol etmekle yetindi. Gökhan Gönül, yine bildiğimiz gibiydi; kendi koridorunu zaman zaman iyi kullandı.
Semih'in yerine Ayhan değişikliği skoru 1 puana yaslama düşüncesininin ürünüydü. Fatih Terim orta sahada çok adamla topu ayağa oyanamamızı amaçlamış olacak ki, Ayhan'ı oyuna aldı. Bu maçta en fazla ümit beslediğimiz Nihat, Tuncay, Arda ve Emre saha içi varlıkları zayi ilani çıkarır gibiydi. Bu oyuncuların varlıkları bu kadar kısır döngüler içinde kalırsa, elbette İspanya gibi güçlü bir takım karşısında beklenen puan ya da puanları kazanma şansımız da yok olur gider. Nitekim de öyle oldu. Ayrıca futbol mantığımız ileriye dönük değildi. Tam tersine kendi kalemize geri gele gele oyanayamayı yeğledik; ve bunun sonucunda da bu skora mahkum kaldık. İspanya gibi bir takıma deplasmanda mağlup olmamız normal sonuç. Gruptaki iddiamız açısından eksilen bir şey yok.