Yazarlardan dev maçın yorumu
Beşiktaş evinde Trabzonspor’u ağırladı. Karşılaşmadan her iki takım da 1’er puan çıkardı. Spor yazarlarının maç yorumu..
Sergen Yalçın: Koca 45 dakika boşa gitti (Vatan)
Maç bittikten sonra gazetemle konuşurken, manşet başlığının “Beşiktaş’a yazık oldu” diye atıldığını öğrendim.. Ben de bu görüşe katılıyorum ama öncelikle “Niye yazık oldu?” sorusuna yanıt aramak gerektiğini de düşünüyorum..
1 Mustafa Denizli’nin teknik direktörlüğüne, futbol bilgisine ve şansına inanan biriyim.. Ama bu kadar çok hata yapmasına bir türlü anlam veremiyorum.. Elindeki takımı verimli kullanamıyor.. Konya’da % 100 Nobre ile başlaması gerekirken, Bobo’yu oynattı, 2 puan kaybettiler.. Dün de mutlaka kazanılması gereken bir maç olduğu için Bobo-Nobre ikilisinin ilk 11’de çıkmasını bekliyordum.. Trabzon Umut-Gökhan-Yattara ile oynarken, Beşiktaş gol umudunu bir tek Nobre’ye bırakmıştı.. Büyük hata.. Kimse bana bunu anlatamaz.. Bu yüzden 45 dakika çöpe gitti.. Trabzon bir gol atıp üstüne yattı, Beşiktaş çok bastırdı ama beraberlik golü gecikti.. Yusuf’u devre arasında değiştirmesi de zaten bu hatasını gördüğünü gösteriyor..
2 Yusuf artık bir takıntı haline geldi Mustafa Hoca için.. Ona küçük bir hatırlatma yapayım.. En iyi zamanında F.Bahçe’de bile verimli olamadı Yusuf.. Şimdi 34 yaşına gelmiş, ondan medet ummak çok yanlış.. Yusuf bu tempoyu kaldırabilecek, böyle bir meydan savaşında ilk 11’de yer alabilecek bir isim değil.. Nitekim doğru dürüst oynayamadı da.. Onun yüzünden ön tarafta Nobre çok tek başına kaldı.. Sağdan-soldan ortalar dışında Beşiktaş hücum zenginliği üretemedi ilk 45 dakikada.. Ayrıca üst üste 3 maç kötü oynamış adamı, 4. maçta da denemek bir tek Mustafa Denizli’nin yapacağı bir çılgınlık..
3 Trabzon'u beğenenlerdenim.. Ama hiç bu kadar aciz kaldıklarını görmemiştim.. Tek atakları var, Cale’nin ara pasında Gökhan’ın attığı gol.. Beşiktaş resmen silindir gibi ezdi-geçti onları.. Bu futbolun sebebi de Ersun Yanal’ın hataları.. Beşiktaş’ın saldıracağını hesap edip ilk 30 dakikayı gömülü oynadı.. Golü bulduktan sonra ise sadece savunmayı düşündü.. Yanal’ın hatası Umut Bulut’u devre arasında çıkarmasıydı.. Alanzinho nasıl bir futbolcudur, kafam basmıyor açıkçası.. Takımına hiçbir katkısı olmadı.. Oysa ikinci devrede Beşiktaş geri yaslanan Trabzon’a saldırırken, Umut Bulut gibi topu ilerde tutabilecek, boşlukları kullanabilecek bir forvete ihtiyaçları vardı.. Aynı şekilde Yattara’nın çıkarılması da hatalıydı.. Beşiktaş o sırada arkada gedik vermeye başlamıştı.. Yanal 2 hatalı değişiklikle Beşiktaş’a mahkûm oynamaya çanak tuttu.. Şansı varmış, maç 1-1 bitti..
4 Beşiktaş'tan en çok kimleri beğendiğimi merak ederseniz, Ernst ile Üzülmez derim.. Ernst tam Beşiktaş’ın aradığı adammış.. Her tarafa koştu, topun değerini biliyor, nerede duracağını iyi hesap ediyor, son zamanlarda gördüğüm en aklı başında ön liberolardan biri.. Kısaca Cisse’nin yapmadığı veya yapamadığı herşeyi beceriyor Ernst.. İbrahim Üzülmez ise Yattara gibi adamı perişan etti.. Normalde Üzülmez’in Yattara’nın peşinde koşması gerekirken tersi oldu.. Bir pas hatası dışında tek açık vermedi, hücuma da destek oldu..
5 Ernst demişken kadroyla ilgili bir eleştirimi daha söyleyeyim.. Cisse oynayacağına ben olsam geriyi Zapo-Gökhan ikilisiyle kurar, orta sahayı Sivok-Ernst’le yapardım.. Bu Cisse ne atabiliyor, ne tutabiliyor.. 90 dakikada dişe dokunur hareketi yok.. Delgado’yu ise eskiye oranla beğendim.. Efektif oynadı, hücumda akıllı işler yaptı, oyunu rahatlattı.. İyileştikçe o özlenen Delgado’yu görebiliriz, o mesajları aldım dün geceden..[page_end]
Rıdvan Dilmen: Çok tempolu (Milliyet)
İki büyük takıma yakışan, tempolu bir maç oldu. Özellikle Beşiktaş maç boyunca, deyim yerindeyse santra ile birlikte istekli, arzulu bir oyun ortaya koydu. Pres yapan, rakibe pas olanağı tanımayan bir görüntüdeydi.
Trabzonspor baskı altından bir kez kurtuldu, o da savunmanın solunda oynayan Cale ile. Cale’nin nefis ara pasında Türkiye’de defans arkasına çok iyi koşu yapan isimlerden biri olan Gökhan Ünal, Rüştü’nün üzerinden Trabzonspor’u beklenmedik şekilde öne geçirdi. Beklenmedik şekilde diyoruz; çünkü gole kadar Beşiktaş rakibine yarı sahayı geçirmemişti. Beşiktaş’ın oyun stratejisi doğruydu. Cisse ve Ernst ikilisi ile Gökhan Ünal ve Umut’un savunma arkasına koşularını başlamadan engellemek istiyordu. Golün dışında bunu iyi becerdiler. Peki neyi yanlış yaptılar, hücum yaparken, öne doğru oynarken her saniye aceleci davrandılar. Bu sıkıntıları uzun zamandır var. Zaman zaman kontrollü oynamaları lazım, hücum yaparken bile. Bu yüzden çabuk oynamak isterken pas hataları oldu.
Oyun içinde çok pozisyon olmadı ama hücumların devamında kazanılan sayısız korner ve duran top vardı. Bu kornerlerin birinde Bobo ile bereberlik geldi. Çok tempolu oynayan Beşiktaş takımı ile sadece savunma yapan Trabzonspor takımı oyunun sonunu dengeli götürdüler. Trabzonspor kötü oynadığı bir maçı puanla kapattı. Beşiktaş çok iyi oynamasına rağmen kazanamadı.
Hakem Yunus Yıldırım mükemmel bir maç yönetti. Zaten futbolcu dostu. Polis arama yapsa cebinden her şey çıkar, bir kart çıkmaz.[page_end]
Mehmet Demirkol: Skor maçı anlatmıyor (Milliyet)
Beşiktaş’ı en son ne zaman bu kadar güçlü gördüğümü hatırlamıyorum. Belki ta Lucescu zamanlarına kadar dönmek lazım. Sahanın her yerinde, her alanında rakibiden daha fazla olmayı, topu hızla çevirebilmeyi, rakibe top yaptırmamayı ve her yoldan kaleye gitmeyi başardılar.
Ligin zirvesindeki konuk ekibe gelince... Onları da en son ne zaman bu kadar güçsüz, birbirinden kopuk, hemen her akına çıkışta topu kaybeden ve panik halde bir takım olarak gördüm; bunu da hatırlamıyorum. En kötü zamanında, ligin altlarında ve fark yedikleri maçlarda bile bu kadar deorganize olmamışlardı. Maçı seyretmeyenler için bu anlattığım tablo abartılı gelebilir. Ancak seyredenler biliyorlar ki 1-1’lik skor bu maçı anlatmaz. Bu tabloyu gördükten sonra Trabzon’un şampiyon olabileceğine dair inancın azalması beklenebilir. Fakat benim için dünkü maçın skoru Trabzon’u şampiyonluğun en kuvvetli adayı yapıyor. Bu kadar kötü oynarken bile puan çıkarabilmek şampiyonlara özgü bir haldir.
İlk yarıda yarım pozisyondan bir gol çıkarmayı bilen Trabzonspor hemen her ayaklarına top gelişinde, üst üste iki pas yapamayan bir takımdı. Ersun Yanal’ın bunu değiştirmek için devre arasında yaptığı hamleler beklenen ve anlaşılabilir tercihlerdi. Her ne kadar takımın ruhunda Song ile birlikte en önemli yeri tutan oyuncu olsa da Umut’u dışarı almasını anlayabiliyorum. Diğer seçenekler yarım pozisyondan bir gol çıkaran Gökhan ve her an her şeyi yapabilecek Yattara idi. Ersun Yanal, Alanzinho’nun orta sahadan ileri çıkışlarda top kaybını önleyeceğini, Yattara’nın da Gökhan’ın asistçisi olabileceğini düşünmüş olmalı.
Bu plan Beşiktaş’ın önde Ernst komutasında Trabzonspor’u durdurmasıyla işlemez oldu. Değişiklikler işi daha da kötüye götürdü. Mustafa Denizli’nin anlayışı ise işe yaradı. Oyunu rakip ceza sahasına yıktığı bir maçta Bobo’yu kullanmak mantıklıydı. Eminim ki maçın başından bu oyunu tutturabileceklerini bilse, Bobo’yu ilk 11’de sahaya sürerdi.
Bu oyunu izledikten sonra Beşiktaşlıların ileriye umutla bakabilecek sinyaller gördüklerine eminim. Bu standardı birkaç maç devam ettirebilirlerse hem şampiyonluk şansları yeniden canlanacak hem de önümüzdeki seneye umutla bakmak mümkün olacak.
Trabzonsporlular da oyundan endişe edebilirler. Ancak başta söylediğim gibi bu oyunla bile İnönü’den puan çıkarabiliyorsan şampiyonluk çok uzak değil.
[page_end]
Atilla Gökçe: Ligi bırak, kongreye bak (Milliyet)
İnönü’de zirve mücadelesi izledik. Şu farkla ki, Trabzonspor, zirvenin sahibi olmakta iddialı, kararlı ve ısrarlıydı. Beşiktaş sadece heves etmekle sınırlı bir mücadele sergiledi.
İnat ve ısrarla havadan kullanılan ve hemen her defasında kaleci Sylva ile önündeki, iki yıkılmaz kuleden (Song ve Egemen) dönen topları konuklarına kaptırdılar. Yoğun, çözümsüz ve bıktırıcı biçimde sonuç üretmeyen ataklarıyla konsantrasyonlarını kaybettiler. Anormal top kayıpları ve inanılmaz zamanlama yanlışlarıyla oyuna hükmetme iradesini bıraktılar. Belki çok koşup, çok çalışıyorlardı ama nafile!
Bu maça çıkarken Mustafa Denizli yine hatalı bir on bir seçmişti. Serdar Özkan’ın dağınık ve etkisiz oyunundan hiçbir şey beklenemeyeceğini galiba unutmuştu. Yusuf’un bu maçı taşıyamayacağını düşünmemişti. O nedenle Delgado’yu ancak ikinci yarıda oyuna sokabildi.
Çift ön libero (Ernst ve Cisse) ile yine cesaretini değil, korkusunu yansıttı sahaya... Böylece Yusuf baskı altında dağılırken, önünde bitmeyen bir özveriyle mücadele eden Nobre de yalnız kaldı.. Bobo ikinci yarıyı bekledi. O’nun girişi geç de olsa beraberlik golünü getirdi ama, fazlasına zamanı yetmemişti.
Nobre’nin maç boyunca en başta Hüseyin, Trabzonlu tüm rakipleri tarafından itilip kakılarak, dürtülerek, çekilerek adeta dayak yediğini söyleyebiliriz. Elbette bu bir hakem eleştirisi değil... Beşiktaş bu sıkı markaja karşı önlem almakta gecikti.
Cale’nin enfes ara pasında topla buluşan Gökhan Ünal’ın çaresiz çıkış yapan Rüştü ve Sivok ile Gökhan Zan’a rağmen attığı gol, bir takımın baskı altında oynarken nasıl öne geçebileceğine iyi bir örnekti.
Sezonun en çok korner kullanan takımı Beşiktaş, nihayet bu altın fırsatları harcaya harcaya tüketirken, Bobo’nun kale ağzındaki vuruşuyla rahatladı. Tedirgin ve sıkıntılı bekleyiş o Bobo golüyle coşkuya ve heyecana dönüştü.
Trabzonspor da kontrollü ve dirençli oyununda artan baskıya karşı zorlanmaya başladı.
Ersun Yanal açısından bu maçı berabere bitirmek (hele Sivasspor’un da Bursa’da iki puan bıraktığı hatırlanırsa) en az galibiyet kadar başarı sayılmalıydı. Beşiktaş’la arasındaki puan farkını korumuş, statüsünü sürdürmüştü.
Denizli açısından skora bakarsak...
Hayal kırıklığı serisi sürüyor. 26. hafta yaklaşıyor. Ama tren yavaş yavaş kaçıyor. Beşiktaş’ın iddiası soğuyor. Hedefi uzaklaşıyor.
Neyse yönetim memnundur yine...
Süleyman Seba Tesisleri açıldı, Mali Kongre’den de “ibra kararı” çıktı ya... Gerisini boşverin![page_end]
Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Bobo-Delgado Farkı
Mustafa Hoca'yı inatlarından vazgeçirmek olanaksız. Yine tek santrfor ve yine iki ön libero. Gol için sahada olan sadece üç kişi. Nobre, Tello ve Yusuf. Büyük takım 3 kişiyle ne denli etkili olabilir? Nobre, destek almadan ileride bir başına. Yanına yaklaşan tek Allahın kulu yok. Yusuf bitik. Olduğu yerde çalım atıyor. Hani Beşiktaş'ı karşı kaleye götürecekti? Tello gözünü kapatıp orta yapıyor. Bu toplar Trabzonlu oyuncular tarafından kolayca kesiliyor.
İlk yarıdaki Beşiktaş ve ikinci yarıdaki Beşiktaş gece-gündüz kadar farklıydı. Beşiktaş her an gol atabilecek görüntüler veriyordu. Kaleci Sylva gününde olmasaydı Trabzonspor ağır bir yenilgi alırdı. Bobo ve Delgado takımın rengini tamamen değiştirmişlerdi. Trabzonspor çaresizlik içindeydi. Beşiktaş atakları karşısında inanılmaz zorlanıyorlardı. Son bölümde Beşiktaş'ın defanstan çıkışı da çok etkiliydi. Özellikle de İbrahim Toraman kendi kulvarını çok iyi kullandı.
Beşiktaş mutlak kazanması gereken bir maçta oyunun yarısını iyi kullanmayarak kendi çukurunu kazdı. Trabzon'la arasındaki fark yine 6 puan. Kazanabilseydi yarışa en az rakibi kadar ortak olacaktı. Mustafa Denizli harakiri yaptı.[page_end]
Atıf Keçeci (Zaman): Beşiktaş Büyük Fırsat Kaçırdı
Beşiktaş, ligin ikinci yarısının ilk büyük maçına çıkarken lider Sivasspor'un, Bursa'da puan kaybetmesinin avantajını kullanmak zorundaydı. Trabzonspor karşısında alınacak üç puan, Kartal'ı 20'nci haftanın en kârlı takımı yapacaktı.
Maçın başlamasıyla birlikte Siyah-Beyazlı takımın daha istekli hali dikkat çekiciydi. Nitekim ilk 15 dakika adeta tek kale oynandı. Seyrek çıkışlarla gol kovalayan Bordo-Mavililerde Yattara kendisine servis edilen topların çoğunu rakiplerine ikram etti.
Yusuf Şimşek'in haftalar geçmesine rağmen beklenen performansını gösterememesi, takımının organize olmada sıkıntı yaşamasına yol açıyor. Her şeye rağmen oyunun kontrolünü elinde bulunduran Beşiktaş, buna karşın kalesinde golü gördü. Bu da defanstaki oyuncu paylaşımındaki hatadan kaynaklandı. Cale'nin 29'da Gökhan Zan ile Sivok arasındaki Gökhan Ünal'ın koşu yoluna yuvarladığı topa savunma futbolcularının müdahale edememesi, takımlarının yenik duruma düşmesine sebep oldu.
İki haftadır rakiplerinin puan kaybetmesiyle sıralamadaki puan aralığını kapatma şansı yakalayan Beşiktaş'ın, bundan istifade edememesi, kendinden kaynaklanan sorunlardan ileri geliyor. Trabzonspor için 'dün gecenin kârlı takımı' demek yanlış olmaz. Hakem Yunus Yıldırım ise rahat bir maç yönettiyse bunu küfürsüz tribünlere ve futbolcuların iyi niyetlerine borçludur.[page_end]
Vedat Okyar (Vatan): İnatçı Mustafa
Beşiktaş dün akşamki hayati derecede önemli oyunun büyük bölümünü arkada götürdü. Ama bu skorda böyleydi, oynamada değil.
Beşiktaş arzulu, istekli, kaybettiğinde başına gelecekleri bilir halde top oynadı. Bunları futbolcular için söylüyorum. Mustafa için ise aynı fikirde değilim. Tabii ki Mustafa da istiyordu da, istemekle kazanmak arasındaki ince farkı kestirememişti. Kazanırsan yukarıya yapışacaksın, kaybedersen işin bitecek, beraberlikte de patinaj yapacaksın.
Yusuf için iki çift laf edeceğim. Yusuf transfer arası Trabzon'a gitti, geldi. Dün Trabzon'dan oynasaydı, Trabzon'a bu kadar faydalı olamazdı. Bu kardeşe bir şeyler olmuş. Tanımakta güçlük çekiyorum.
Trabzon'un iyi bir kalecisi var. İyi kalecisi olan takımlar şampiyonluğun en büyük adayıdır. Adam yenecek golleri yiyor, yenmeyecekleri yemiyor. Trabzon'un gözükür en büyük avantajı kalecisi.
Mustafa tarafından nasıl görünmez. Bu takım çift santrfor oynamazsa pozisyonu olmaz. Oyunun ilk yarısı için yalan rüzgârı deyişim ondan. Oynar gibi yapıyorsun, bastırıyorsun, gol pozisyonun yok.
Beşiktaş'ın önündeki maçları için garanti belgesi kullanmak mümkün değil. ‘Ne çıkarsa bahtına' oyunları oynanacak.
En azından bana öyle geliyor.[page_end]
Sinan Vardar (Takvim): Çok Cömerttiler!
İnönü Stadı'nda dün gece maçtan önce var olan atmosferi maça gitmeyenlere aktarmaya çalışmak cidden zor. Ne ben anlatabilirim, ne de siz anlayabilirsiniz. Orada olup, o havayı solumanız lazım. Stadı tıklım tıklım dolduran Siyah-Beyaz renklere aşık 30 bin taraftarı görüp de tüyleri diken diken olmayan insan sanırım olamaz.
Maç öncesinde yaşanan dikkat çekici gelişmelerden biri de Mustafa hocamın oyuncu seçimleriydi. Devre arasında kendisine kulüp aranılan Cisse, Trabzonspor karşısında ilk 11'de sahaya sürülüyordu. Böyle kritik bir maçta tercih edilmesi Fransız oyuncunun bu takımın kurtarıcılarından biri gözüyle görüldüğünün göstergelerinden biriydi.
İki taraf da tempoyu bir an düşürmediler ve heyecanı dindirmediler. Beşiktaş, karşılaşmanın hemen hemen tamamında Bordo-Mavililer'den çok daha etkili ve baskın bir futbol sergiledi. Sadece, Trabzon'un Gökhan'la bulduğu ilk golün ardından kısa süreli bir bocalama yaşandı ki bu da son derece normaldi.
Siyah-Beyazlılar'da genelde ilk 11'de tercih edilmeyen Bobo, beraberlik golünü attığında yüreklere galibiyet umutlarının tohumlarını da serpiyordu. Ancak, Beşiktaş'ın etkili olabilecek ayakları gol yollarındaki cömertliklerine devam edince galibiyet gelmedi ve yakalanacak avantaj adeta geri tepildi.[page_end]
Basri Baykoç (Fanatik): Emek Çok Kazanç Yok
90 dakika boyunca oyunu rakip alanda tutmayı başardığı halde, bir takım organize ataktan ve yeterli pozisyondan uzak yaşıyorsa, bir sorun var demektir.
İlk yarıdaki 11'de Serdar-Tello ve Yusuf'tan oluşan orta alanın ofansif kümesi son derece yetersiz kaldı. Serdar Özkan sadece düştüğü ofsaytlarla takımına sayısal anlamda artılar getirirken, Yusuf etliye sütlüye dokunmamakta belki de en ısrarcı olduğu oyununu oynadı.
Bobo ile Delgado oyunun seyrini biraz daha değiştirdi ama yine de bitirici noktalarda forvet yetersizliği öne çıktı. Sivok-Ernst-İbrahim Toraman, özellikle de İbrahim Üzülmez diğer arkadaşlarının bir adım önünde seyrettiler.
Ersun Yanal ise takımını gereğinden fazla kendi alanında tuttu. Bu kadar geriye yaslanmışken, bunun karşılığı kontraataklar olmalıydı. Hiçbirisi gerçekleşmedi. Colman topsuz alan futbolunu iyi bilen özellikleriyle takımının iyisiydi. Sonuçta puanlar paylaşıldı ama Trabzonspor geceyi avantajlı kapattı.[page_end]
İlker Ateş (Fotomaç): Final Maçı Gibi
Son zamanların temposu en yüksek futbolunu izledik. Adeta final gibi bir maç oldu. Trabzonspor, özellikle ilk yarıda bu noktalara geldiğini kanıtlarcasına mükemmel oynadı. Öne geçtikten sonra savunmasını çok sağlam tutup, Beşiktaş'ın forvetlerine göz açtırmadı. Şu bir gerçek ki daha maç başlarken Beşiktaş'ın işinin kolay olmadığı anlaşılıyordu. Çünkü Mustafa Denizli, inadından vazgeçmemiş, iki ön liberolu ve tek forvetli klasik sistemiyle Trabzonspor'un ekmeğine yağ sürmüştü.
Bu beraberlik, bundan sonrası için Beşiktaş'ın işine yarar mı? Aslına bakarsanız Beşiktaş kaybetse kesinlikle şampiyonluk defterini kapatırdı. Sonlara doğru gelen Bobo golü hem Beşiktaş'ı hem de Mustafa Denizli'yi nispeten kurtardı. Beşiktaş eğer kazansa, şuan ligin favorisi durumuna geçecekti. Yani tarihi bir fırsatı kaçırdı. Yine de yenilgiyi önleyen beraberlik golü Beşiktaş için çok önemli bir teselli oldu. Her şeye rağmen Beşiktaş'ın sezon başından bu yana kazanma hırsını doruk noktaya çıkardığı ender maçlardan birisiydi. Maçın hakemi Yunus Yıldırım'a laf yok. Bazı faul kararlarındaki yanlışlıklara rağmen, adam gibi maç yönetip eleştiri alabilecek önemli hiçbir falso yapmadı. Böyle hakemlere ihtiyacımız var.