Yazarlardan Fenerbahçe'ye tam not
İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında rahat bir oyun sergileyen Fenerbahçe yazarlardan tam not aldı.
Süper Lig'in averajla lideri olan Fenerbahçe, konuk ettiği İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 2-0 yenerek taraftarını sevindirirken kendisini takip eden Trabzonspor'un hevesini kırdı. Spor yazarları sarı lacivertlilerin özellikle ilk yarıdaki oyununu övdüler.
İşte yazarların Fenerbahçe yorumları...
Fenerbahçe hücumunun kaynağı Gökhan Gönül ve Andre Santos'tu. Kocaman'ın oyun sisteminde savunmanın değil, orta sahanın birer parçası olan iki kanat oyuncusu, bu kez bunun da ötesinde sanki hücumun parçası gibiydi. Belki hafta boyunca çıkan Barcelona tarafından izlendikleri haberlerinin etkisi onları bu kadar hücumun bir parçası yapmıştı.
Çoğu zaman Mehmet Topuz, Gökhan'ın; Stoch da, Santos'un arkasında yer alarak savunmacı gibi oynadılar. Ancak asıl yükü Lugano, Emre ve Cristian çekti. Rakibin en önemli hücum oyuncularının, onların kanatlarını kullanan Holosko ve İbrahim Akın olduğu düşünüldüğünde bu oyun yapısının Fenerbahçe'nin başına iş açabileceği söylenebilirdi. Ancak öyle olmadı. İki savunmacı hücumu o kadar iyi yaptılar ki, Alex-Semih ve diğerleri sayısız pozisyona girebildi.
Bu iki oyuncu kendi standartlarına yakın oynayabilseler, Fenerbahçe büyük bir farkla oyunu kazanabilirdi.
Kadıköy'ün havası maç öncesinde şampiyonluk sıcaklığına kavuşmuştu. Attığınız her adımda, gördüğünüz her yüzde aslında başka bir dünyada olduğunuzu hissediyordunuz. Bu taraftar yıllardır hasretini çektiği mücadele eden takımı bulmuş, gerisini "teferruat" yapmıştı kafasında. Rakibi kadar koşan, kazanmayı isteyen, bunun içinde emek üreten oyuncuları vardı artık. Bir de kendi içlerinden çıkardıkları, ne istediklerini çok iyi bilen teknik direktörleri elbette...
İkinci dakikada gelen golle birlikte, "endişeler de" silinip atıldı kafalardan. Maçın şarkısı başladı. Bir sağdan, bir soldan, "şampiyonluk geliyor" diye sesleniyorlardı. İlk 15 dakikanın senfonisi içinde, "kazanmışlık" esintisi herkesi sarmaladı, Belediye'yi tıkadı. Sonrasında sert bir fren sesi geldi elbette. Birden bire top Lugano ile Yobo'nun ayaklarında hapse girdi. Rakip baskısı özürleri de ortaya çıkardı. Topu rakip sahaya taşımak için orta saha yaklaşmayıp, oyunun boyu uzayınca, iki takım adına da gittikçe artan "top kaybı" süreci başladı.
45'te Alex ile gelen ikinci golle birlikte, sahada sinip kalmış Fenerbahçe orta sahası da rahat bir nefes aldı. Alex ne kadar az koşup, bir o kadar da çok iş yapan oyuncu olmuştu yine. O ana kadar sahadaki hiçbir şeydi. O golle birlikte "çok şey" oluverdi yeniden.
Fenerbahçe genelde büyüklere ters gelen Büyükşehir Belediyespor’u rahat geçerken bir kez daha “büyük takım” olmanın özelliklerini kullandı.. Nedir bu durum peki? Takım olarak iyi gününüzde olmayabilirsiniz, kötü de oynayabilirsiniz.. Ancak bu takımın içinden biri çıkar ve maçı size alıverir.. İşte bu tip oyuncularınız varsa siz büyük takımsınız demektir..
Geçen hafta F.Bahçe öldü öldü dirildi. Ancak bu sezon bir elin parmakları kadar forma şansı bulabilen Güiza oyuna girdi ve golü atarak takımına hayat veren isim oldu.
Aynı maçta kötü bir performans gösteren Caner’in yerine sonradan oyuna giren Stoch iyi de oynayınca bu defa Belediye karşısında onbirde sahaya çıktı.. Ve ikinci dakikada attığı golle aslında Fenerbahçe’nin maça 1-0 önde başlamasını sağlayan isim oldu.. Zaten bir takımda Alex gibi bir oyuncu varsa o takımın sırtı da kolay kolay yere gelmez..
Ligin en çok gol atanısın... En çok pozisyona girenisin... İç sahada, Avrupa'nın bile en az yiyen takımısın... En çok şut atan da sensin...
En çok pas yapan, ayağında topu en fazla tutan da sensin... "Kupa var yatar, tam takım çıkmaz!'' denilen İBB, onuruyla tam kadro çıkmış...
Trabzon'dan şakır şakır gol sesleri gelmeye başlamış... Ama çıkıp topunu oynayabiliyorsun...
Ayıp oluyor artık Fener... Geçen sene, federasyon seni şampiyon yapacaktı hani? Olamayınca, 'temiz olmuştu' ya bu lig... Allah muhafaza, bu sene gene şampiyon olursan eğer... Gitmez mi şimdi bu ligin namusu falan? Neyse diyelim...
Maçın analizine gelelim:
Bucaspor karşısında deyim yerindeyse ecel terleri döken Fenerbahçe, o maçtan öyle bir ders almış ki Belediye'ye nefes aldırmadı neredeyse.
Sağlı sollu ataklar, rakibe kendi sahasında pres uygulama, dönen topları kapma hep Fenerbahçe'deydi.
Bunun sonucunda da Stoch'un ayağından nefis bir vuruşla öne geçti lider Fenerbahçe.
Maçın hemen başında gelen bu gol sonrasında Fenerbahçe'den 3, hatta 4'üncü golü bekleyenler dakikalar ilerledikçe sıkıntıya düştü.
Gerçi Fenerbahçe daha maçın ilk yarısında 4'ü bulabilirdi ancak ya son vuruşlardaki beceri eksikliği ya da kalecinin başarısıyla fark gelmedi.
Artık şampiyonluk için bütün maçlar kazanılacak. Bu gerçeği bilen F.Bahçe de geçen haftadan büyük ders almış. Dayanılması güç bir tempoyla başladı. Golü de erken buldu. 2. gol için de tempoyu bozmadan saldırdı.
Birçok pozisyona girdi ama ilk devrenin son dakikasına kadar neticeye ulaşamadı.
Bunda en büyük etken F.Bahçeli oyuncuların beceriksizliği kadar kalecinin güzel kurtarışlarıydı.
Sıkıntılı geçen dakikalarda imdada gene kaptan Alex'in altın kafası yetişti.
Aslında bu son haftaları da fazla kurcalamamak lazım.
Önemli olan 3 puan deyip geçmek var ama bazı gerçeklerden kaçınılacak olursa önümüzdeki haftalarda sıkıntı yaşanır. 1- Yobo iki haftadır büyük hatalar yapıyor, hem pozisyon hem pas hataları. Bekir mutlaka hazır tutulmalı. 2- Niang'ın yokluğunda Semih bekleneni veremiyor. Topları ezip pozisyonları kaçırıyor, Alex'le o güzelim anlaşmalarını göremiyoruz.
Niang olmayacaksa Güiza daha fazla dakika almalı.
Bunlar dikkat edilmesi gerekenler.
Bir de Stoch'u ekleyelim. Tartışmasız geçen haftaki gibi sahanın yıldızıydı.
Zeki Çol (Zaman):
F.Bahçe dün takım olarak iyi bir performans sergiledi. Saha içi yardımlaşması üst düzeydeydi. Sağda Gökhan, solda Santos, çoğu kere olduğu gibi hücum organizasyonunun bu defa da önde gelen isimleriydi. Alex yine etkiliydi. Rakip savunmanın zaaflarını iyi değerlendirdi. Çok sayıda pozisyona girdi. Emre her zamanki çalışkanlığını bu oyunda da sergiledi. Belli bölümlerde Stoch, takımın öne taşınmasına yaptığı katkılarla maçın belirleyici oyuncuları arasına girdi. Savunmaya dönük oyunda zaman zaman aksaklıklar yaşandı. Belediyespor'a dışarıdan çok sayıda şut atmasına karşı önlem üretilemedi. Ama oyunun genelinde iyi oynayan, hak eden F.Bahçe idi.
Şimdi yarışın son üç haftasına girildi. Fenerbahçe son düzlükte depara kalkmış, şampiyonluğa koşuyor. Trabzonspor peşini bırakmıyor. Ve nefes kesen bu mücadele, çok şeyin şekillendiği lige gerçekten de büyük keyif katıyor.
Tayfun Bayındır (Vatan):
MIROSLAV Stoch’la başlamak son derece doğru bir tercihti. Erken gelen golü bir tarafa bırakıyorum, son haftalarda F.Bahçe’nin kanatlarının ikisinin birden bu kadar iyi işlediğini hiç görmemiştik. Bir tarafta Santos-Stoch ikilisi, diğer tarafta Gökhan-Topuz, zaman zaman da Gökhan-Alex ikilisi mükemmeldiler. Kanatlarını bu kadar iyi kullanan bir takımın gole gitmemesi için tek koşul beceriksiz gol ayaklarına sahip olmasıdır. Belki dün Semih öyleydi ama bu takımın en çok gol atanı Alex olduğuna göre, F.Bahçe’nin bu kadar geniş alanda oynarken gol bulmaması ciddi anlamda haksızlık olurdu.
İKİNCİ yarıdaki taktik değişiklik olmasa (ki bu skoru koruma adına yapılmış çok tartışmalı bir uygulamaydı) ilk yarıda 2’yi bulan F.Bahçe, 2. yarıda da en azından 2 tane daha gol bulabilirdi. Aykut Kocaman’ın ikinci 45 dakikada 4-1-4-1’e dönmesi, Alex’i en uç adam olarak oynatması 45 dakikanın belki son 20 dakikası için mantıklı gelebilir ama böylesine baskılı oynayan, böylesine iştahlı pas yapan ve Gökhan Gönül gibi olağanüstü bir oyuncusu olan F.Bahçe’nin 2. yarının tamamında skoru koruma çabası çok da mantıklı değil.
Semih Yuvakuran (Zaman):
İstanbul Belediyespor'un kafasında Ziraat Türkiye Kupası finali maçı vardı. Madden ve manen bu mücadele onlar için çok önemli.
Bu sebeple Fenerbahçe, daha ilk dakikadan itibaren rakibin üzerinde büyük bir baskı kurdu. Üstelik golün de çok erken gelmesi Kanarya'yı daha da rahatlattı. Bununla birlikte bir ara karşılaşmayı rölantiye alan Sarı-Lacivertliler, kaçırdığı gollerle 90 dakikanın favorisiydi. Ayrıca ilk yarının bitimine çok az bir süre kalan Alex'in golü skoru belirledi. Aykut Kocaman'ın öğrencileri, çekinerek çıktığı müsabakada rahat bir galibiyet aldı. Futbolcular kadar taraftarların da bu seneki şampiyonluğa inandıklarını gözlemledik.
Sezon başından bu yana sürekli dile getirdik; Santos kazanılsın diye. Alex'in önemine dikkat çekmiştik. Aynı şeyleri Stoch için de dillendirdik. Slovak yıldız, özellikle kapanan takımlara karşı tam bir çilingir. Kocaman, onu daha önce kazansaydı Fenerbahçe şu an açık ara öndeydi. Ancak geç de olsa Aykut Hoca'nın hatadan dönmesi, Fenerbahçe taraftarlarını mutlu etmeyi başardı.
Rıdvan Dilmen (Fotomaç):
Fenerbahçe dün maçı 19.45'te kazandı. Alex'in attığı golle karşılaşma formaliteye döndü. Trabzonspor da maçı 22. dakikada gelen ilk golle kazandı.
2-0'dan sonra Fenerbahçe için Karabük maçı, Trabzonspor için de Buca karşılaşması başlamıştı.
Fenerbahçe de Trabzonspor da saygı duyulacak bir sezon geçiriyor. Fenerbahçe'yi ben uzun yıllardır bu kadar iyi görmemiştim. Ligin ikinci yarısındaki performansından bahsediyorum. Rakibe basan, ısıran, pres yapan, saldıran ve fizik olarak mükemmel durumda olan bir Fenerbahçe izliyoruz. Bunda Aykut Kocaman'ın etkisi büyük. Takımı iyi çalıştırıyor, iyi motive ediyor.