Yazarlardan Galatasaray analizi..
Rijkaard'ın kadroda büyük revizyon yaptığı G.Saray, Ali Sami Yen'de konuk ettiği Denizli'yi mağlup etti... Spor yazarları köşelerinden karşılaşma için şunları yazdı...
Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Futbolun Keyfine Vardık
Galatasaray'da büyük değişiklik var. Hem mental hem fizik. İkisi birleşince ortaya güzel futbol çıkıyor. Ben beğendim. Ancak buna dakka bir gol bir açısından bakarsan yanılabilirsin. Ligin zayıf ekipleri İstanbul'da kapanıyor, gol de gecikiyor. Denizli de öyle yaptı, ilk yarı belki iki atağı vardı onun da biri gol oldu. Çok da güzel bir goldü ama o ana kadar oyunu forse eden taraf da Galatasaray'dı.
Rijkaard'a bir kez daha hayranlık duydum. İlk 11'i sürprizdi. Servet kadroda yok, Elano'yla birlikte tribünde. Sabri, Gökhan Zan, Hakan Balta, Ayhan kenarda... Savunma olduğu gibi ışınlanmış! Bu şu demek; bende AS yok! Koşan, söz dinleyen, oynatmaya çalıştığım futbolun sırrını çözen her kimse ona şans veririm.
Keita sürat, Arda nefaset... İkisi birleşince bir de Kewell onlara katılınca Galatasaray coştu. Korner'den Arda kafaladı, Keita illüzyon yaptı bir anda topu efsunladı, Arda ile ver kaça girdi indirdiler. Penaltıyı yine Kewell bu kez ters köşe yaparak attı. Arkasında Keita yine şahlandı, direnci ve dikkati dağılan Denizli pes etti. Goller de dört!
Rijkaard'ın oyuncu değişimlerindeki zamanlaması da güzeldi. Hakan Balta, Ayhan girince Galatasaray farka gitti. Bir takım bu kadar mı ahenkli olur...
RIDVAN DİLMEN'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Rıdvan Dilmen: Rotasyonun böylesi: (Milliyet)
Rijkaard Denizli’yi ciddiye almadı. Aralarında çok güç farkı olduğunu düşünüyordu. Ve haksız da çıkmadı
Acayip bir rotasyon yaptı Rijkaard. Gaziantep deplasmanında savunmada oynayan dört oyuncuyu birden oynatmadı. Yetmedi orta sahadaki Ayhan’ı kenarda oturttu. Muhtemelen milli maç yorgunu olduklarını düşündü. Ve daha da önemlisi Denizlispor’u ciddiye almadı.
Maçın başında insanlar tam “bu kadar da olur mu?” demeye hazırlanıyordu. Çünkü sadece savunma yapan Denizlispor’a karşı Galatasaray pozisyon üretmekte zorlanıyordu. Cılız bir kontrataktan bir de gol yiyince “böyle rotasyon olur mu?” tepkisi hızla yükselmeye başladı. Tam bu sırada Denizlispor anlamsız bir penaltı yaptı. Ve ilk yarı 1-1 sona erdi.
Rijkaard ikinci yarıda da aynı kadroda ısrar etti. Yine rakibine güveniyordu ve aralarında çok güç farkı olduğunu düşünüyordu. Ve haksız da çıkmadı. Galatasaray biraz tempo yaptı ve üç ilginç gol buldu. İlginç diyorum, galibiyet golü kafayla sahanın en kısa futbolcusu Arda’dan geldi. Savunmalar genelde kısa oyuncuları ciddiyete almaz. Örnek Jaba mesela. Üzerine Keita’nın yaptırdığı bir penaltı golü Denizlispor’un gardını düşürdü. Ardından Keita, Baros’a boş kaleye attıracakken, Denizlispor savunması işi garantiye aldı ve Burak kendi kalesine attı. Denizlisporlu oyuncu şanssızdı ama sonuçta ilginç gollerle Galatasaray zorlanmadan kazandı.
Belli bir şey var ki Galatasaray’ı ilk seyrettiğimde aynı şeyi düşünmüştüm, bu sezon penaltıdan çok gol atacaklar. Çünkü Kewell, Arda, Baros, Keita ve Aydın gibi kaleye direkt giden oyuncular var. Ve Galatasaray, Ali Sami Yen’de bu tip maçları bir şekilde kazanır. Sistem 4-3-3 gibi gözükse de, Arda da ikili orta sahanın önünde oynadığı için aslında 4-2-4 oynuyorlar.
Daha ligin başı ancak Denizlispor için tehlike sinyalleri yanıyor. Aman Ali İpek başkan transfer yap. Zaten fikstür antrenör kovdurur, zor toparlanırsınız. Minimum üç oyuncu gerek. İyi niyet yetmiyor futbolda. Tedbir alınması lazım.
Deniz Çoban yine iyi bir maç yönetti. İlk penaltıyı yardımcısının desteği ile ikincisini kendi görerek verdi. Kararları doğruydu.
Mustafa Sarp hakikaten çok iyi oynadı. Uğur için de doksan dakika oynamak maç temposu açısından önemliydi.
LEVENT TÜZEMEN'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Levent Tüzemen (Sabah): Skoru Bulunca...
Rijkaard'ın Denizli maçına çıkardığı kadroya medya tribününde dudak bükenler oldu. Çünkü; milli oyunculardan Sabri, Gökhan Zan, Ayhan ve Hakan Balta kulübede, Servet ise evdeydi.
Rijkaard'ın yaptığı futbol adına tam bir rotasyondu. Rijkaard zaten her basın toplantısında oyuncularına yönelik "Ben peşin hükümlü değilim. Hepinize güveniyorum ve inanıyorum. Her futbolcuya eşit yakınlıktayım" mesajını veriyordu.
Maça gelince; kalecisi vakit çalan, gol yememek için kapanan Denizli'ye karşı sürekli hücumu düşünen ve kanatları kullanan bir Galatasaray vardı. Ama final paslarında Arda ve Kewell isabeti yakalamıyordu. Geniş alan bulamadığı için Keita bireysel becerisiyle oynamaya çalışıyor ama kolay top kaybediyordu. Oyun disiplini mükemmel olan ve çok çalışan Sarp'ın tek eksiği var dikine final pası atamıyor, atarken de topun şiddetini ayarlamıyor.
Şu gerçek; Galatasaray skor avantajını eline geçirdiği anda çok etkili olur. Arda'nın attığı gol sonrası Denizli katı savunmayı bırakınca Keita patladı. Fildişili yıldız, topu kullanacak boş alanı bulunca Denizli'nin sonunu da hazırladı. Sağdan fuleli çalımlarla ve yaptığı koşularla rakibin sağını çökertirken, bir gole imza attı bir de penaltı yaptırdı.
Kaptan Arda yine sahanın yıldızıydı. Milli maçtaki süper futbolunu Denizli maçına da taşıdı. G.Saray'ın ikinci yarıda iştahlı ve keyif veren futbolunun baş mimarıydı.
MEHMET DEMİRKOL'UN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Mehmet Demirkol: Çalışkan sanatçılar (Milliyet)
Onları bu sene durdurmak zor. Her şeyi deniyorlar. Tempoyu yükseltip, azaltabiliyorlar. Çalışkan sanatçılardan kurulu hücum ekibinin tamamı hareketli oynamayı biliyor
Erhan Altın ilginç bir teknik direktör. Ali Sami Yen’e Bangoura, Caner, Murat Hacıoğlu, Angelov dörtlüsüyle çıkmayı düşünmek bile ortalama bir futbol meraklısına çılgınca gelir. Ama Erhan Altın geçen haftaki Fenerbahçe yenilgisinin ardından yine benzer bir cüretkâr planla sahaya çıkabildi.
Tıpkı Galatasaray gibi o da bir hücum 4’lüsüyle Ali Sami Yen’in çimlerine takımını sürdü. İlk yarıda birbirlerine çok yakın oynayarak, hücumcuları da savunmada kullanarak Galatasaray için başağrısı olmayı da başardılar. 4’lü hücum ekibiyle hızlı çıkışlarını da arkadan destekleyip mesafeyi çok açmadılar. Bunu takdir etmek lazım. Biraz sınırı da aşan bir sertlikle Arda’yı göbekten kanada gitmeye zorladılar. Keita’ya çok adamlı ve kademeli savunmayla zorladılar.
Onları Keita dışında en çok zorlayan yan toplar oldu. Hareketli ya da duran.
Golün ardından yaptırdıkları penaltı da bundandı, öncesinde verdikleri pozisyonlar da.
Bu yolla ikinci gole kadar ayakta durmayı da başardılar. (Yeri gelmişken o gol Milan Baros’a yazılmalı. Şöyle düşünün. Baros ofsaytta olsaydı o gol geçerli sayılır mıydı? Hayır. O zaman gol Baros’un.)
Gelelim Galatasaray’a. Onları bu sene durdurmak zor. Her şeyi deniyorlar. Tempoyu yükseltip, azaltabiliyorlar. Çalışkan sanatçılardan kurulu hücum ekibinin tamamı hareketli oynamayı biliyor. Sadece Kewell’ın biraz daha hareketlenmesiyle, doğrusu Keita ve Arda’nın ayarına çıkmasıyla rakipler için daha da içinden çıkılmaz bir oyuna dönüşebilir bu.
Rijkaard’ın UEFA maçı öncesi yoğun trafikte yaptığı değişikliklere rağmen (milli takım savunmasını kenarda ve tribünde tuttu) iştahla ve plana sadık bir şekilde oynayabildiler. Denizlispor’un ilk yarıdaki oyunu onların iştahını daha da artırdı sanki. Ve kabul edelim ki bunu hücum yönünde, geriden sadece Barış ve Emre Aşık’tan destek alarak yaptılar. Diğerlerinin devreye girmesi ancak 4. golden sonra gerçekleşti.
İşte asıl bu durum gerçek potansiyeli daha iyi anlatıyor.
Son söz yine Erhan Altın için. Umarız bu kadroyu istediği seviyeye getirmek için yeterli zamanı bulur. O zaman bu anlayışla çok iyi bir Denizlispor seyredebiliriz. Ya da olmadı. O zaman şunu dileyelim: Umarım bir gün yeterli bir kadroyla çalışma şansını bulur...
ERSUN YANAL'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Ersun Yanal: Şampiyonluğun en güçlü adayı keyif veriyor (Vatan)
Galatasaray iştahsız başladığı maçı, keyif vererek, keyif alarak ve “Şampiyonluğun en büyük adayı benim” diyerek bitirdi... Sarı-kırmızılı ekip çok iyi hücum yapabilen bir takım. Bunu iştahlı, istekli yapınca çok farklı oynuyorlar. Dün ilk yarıda bu iştah ve istek yoktu. Ancak 45. dakikada gelen gol istekli bir G.Saray’ın çok gol atabileceğinin habercisiydi. Kewell ve Arda tüm maç boyunca büyük sorumluluk aldı. Özellikle takımın hücuma çıkmasında çok etkili oldular. Bunlara Keita da katılınca ortaya G.Saray adına bu güzel sonuç çıktı. Keita kollektif oyuna daha fazla katılsa, bireysel oynamak yerine arkadaşlarına servis yapmayı tercih etseydi, çok daha fazla gol olurdu. Bana göre Keita formu yükseldikçe çok daha etkili olacak ve bireysel oynamaktan da kurtulacak. Temposunu da yükseltecek. Dün Rijkaard rotasyona uygun ve çok değişkenli bir takım sahaya sürdü. Ve bu kadar çok oyuncunun değişmiş olmasına karşın işler çok iyi gitti. Bu da G.Saray’ın oturmuş bir takım olduğunun açık bir kanıtıdır. Anlaşılan o ki, bu rotasyonları sık sık göreceğiz. Bu takım geniş rotasyonu kaldırabileceğini gösterdi.
Rijkaard'ın 4 oyuncuyu birden rotasyona alması oldukça radikal bir karardır. Ama sonuç verdiğine göre doğru bir uygulama. Anlaşılan bize bu sezon iyi oyunlar gösterecekler. Ayrıca G.Saray’ın iki önliberosunun da ofansa yönelik oyuncular olması sarı-kırmızılı ekibi daha fazla gole götürdü. Ve bundan sonraki maçlarda da götürecektir. Ki bu bölgede Mustafa Sarp ofans gücünü fazla göstermedi ve kanat bekleri de fazla ileri çıkmadı. Bu durum çoğu maçta G.Saray’dan gol şov göreceğimizin müjdesi. Sarı-kırmızılı ekibin oyun disiplini de sezonun başı olmasına karşın iyiydi.
Ancak Denizlispor’un kesinlikle G.Saray ile aynı güçte olmadığını unutmayalım. Aynı kulvarda değiller ama aynı yarışın içindeler. Aslında böyle maçlar şampiyonluğu belirler. Hatırlayalım G.Saray dört yıl üst üste şampiyon olduğunda ilk derbilerde sallanmış ama böyle maçları kazanarak mutlu sona ulaşmıştı. Böyle maçlarda motive olmak zordur. Dün G.Saray 3. golden sonra çok rahatladı ve oyunu istediği gibi yönlendiridi. Sezon başı olmasına karşın çok iyi bir tempoydu.
Taktik ve disiplin günümüz futbolunda çok önemlidir. Bunu da çok iyi yaptılar. Sarı-kırmızılı futbolcular keyif verirken keyif de alıyor. Futbol resitali sunuyorlar. Takım oyununu üst düzeyde oynuyorlar. Bu kadar yetenekli oyuncuların Avrupa ve derbilerde de sıkıntı çekeceğini hiç sanmıyorum. Bu oyunla gösterdi ki bu sezon şampiyonluğun en büyük adayı G.Saray. Bu performansı sadece sakatlıklar ve iç huzursuzluklar etkiler, dilerim bu olmaz.
Son paragraf ise Arda Turan’a... Onu seyretmek gerçekten çok büyük bir zevk. Olağanüstü bir futbolcu. Oynuyor, oynatıyor, atıyor, attırıyor. Kaptanlık da yakışmış.
ERMAN TOROĞLU'NUN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA [page_end]
Erman Toroğlu: Rijkaard'ın tercihleri (Hürriyet)
Rijkaard, geçen maça göre takımın yarısından fazlasını sahaya sürmedi.
Bu, acaba kadrosuna çok güvenmesinden mi kaynaklandı, yoksa Denizlispor’u maçtan önce iyi tahlil edip, “Biz bu takımı her şartta yeneriz” diye mi düşündü?
Denizlispor ilk yarı iki defa rakip kaleye gitti, golü buldu. İkinci yarı onu da yapamadı. Mağlup duruma düşmelerine rağmen yine de Galatasaray’ın üzerine gidemediler.
Yalnız şunu özellikle belirtmekte fayda var; Galatasaraylı futbolcular, top hem kendilerinde iken, hem de rakipte iken sahayı iyi parselliyorlar. Hiçbir oyuncu gereksiz yerde durup pozisyon kaybetmiyor.
Dün gece şu net biçimde gözüktü; Galatasaray, ceza alanı civarında Keita’yı topla buluşturursa çok tehlikeli işler yapar. Arda artık tek başına değil.
Bu kadar eksik kadro çıkarmanın şöyle bir dezavantajı olur; bir takım ne kadar çok yan yana oynarsa, futbolcular o kadar birbirlerine alışır. Yani, gözü kapalı birbirlerine pas verirler.
Rijkaard daha dişli rakiplere karşı da aynı değişikliği yapabilecek mi? Bu tarz düşüncenin iki tane avantajı var; birincisi, kadrodaki bütün futbolcular, “Ben her an oynayabilirim” havasına girer ve kendilerini hazır tutar. İkincisi de, “Benim yerim garanti, ben vazgeçilmezim” diyemezler.
Ligin daha ikinci haftasında, 3 büyükler dışındaki takımların kadrolarını güçlendirmekte zorlandığı meydana çıktı. Yani, küresel kriz öncelikle bizim ufaklıkları vurmuş.
Galatasaray’ın ilk penaltısında Deniz Çoban pozisyonu göremedi ama yardımcı hakem İsmail Şencan hızır gibi yetişip penaltıyı işaret etti. İşte hakeme yardım etmek böyle olur.
Bu maç şunu da gösterdi; aynen Fenerbahçe gibi bu sene Galatasaray da gol atmadan bir maçı bitirmeyecek.
TURGAY ŞEREN'İN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Turgay Şeren (Akşam): Cesur Rijkaard
Galatasaray teknik direktörü Rijkaard dün akşam kadroda çok önemli bir rotasyon yaptı. Hiç kimse onun böyle cesur bir karar vereceğini düşünmemişti. Ama demek ki zamanında fevkalade futbol oynamış ve sonra da çok iyi teknik adamlık yapmış Rijkaard etrafındakilerden çok daha iyi düşünüyor ve kararını da çabuk veriyor. Hollandalı, en büyük değişikliği savunmada yaptı. Kaleci Leo Franco hariç hepsini değiştirdi. Uğur, Emre Aşık, Emre Güngör ve Volkan, bu dörtlü o yerlerde oynayan asların hepsini yedeğe çıkardı. Hatta milli maçta gol atan Servet bile 18'de yoktu.
Galatasaray orta sahasında Mustafa ve Arda çok iyi oynadılar. Sarı-Kırmızılılar çabuk top ve direkt pasla oynadığı için bir bakıyorsunuz Kewell sağ tarafta, Arda sol tarafta, Keita ortaya geçmiş. Yahut sol kanatta rakibini geçmeye çalışıyor. Keita çok şık bir dördüncü gol attı daha doğrusu o gollük bir pas verdi.
Gelelim rotasyona uğrayan savunmaya. Galatasaray'ın yediği golde Bangoura ortaladı. Angelov'a kimse müdahale etmedi ve gol oldu. Tamam! Defansa bir şey söylemiyorum. Ama Galatasaray kalecisi Leo Franco nerede? Yoksa kafası hala İspanya'da mı!
Bu ortaya çıkılır Leo Franco. Ve o fiziğinle rahat müdahale edersin ama sen golü seyrettin. Seni dikkatle maçlarda izliyorum. İlk defa böyle bir top geldi. Sen seyrettin ve golü yedin. Bu olmadı! Galatasaray her geçen gün daha iyiye gidiyor. Rijkaard, Türkiye'de cesur bir rotasyon uygulaması yaptı. Daha çok yenilik getirecek bundan eminim.
HAKAN ÜNSAL'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Hakan Ünsal (Star): Tek Devrelik Şov
Rijkaard bizim alışık olmadığımız işler yaparak defansı komple ve Ayhan'ı kenarda tutarak maça başladı. Bu aslında normal. Ama Türkiye'de bu işler daha kabul edilebilir düzeyde değil. Sezonun tamamında üç farklı kulvarda yarışacağını düşünürsek bu tür değişiklikler olmalı ki bütün oyuncular formda kalsın. Denizli takımının kapasitesini de hesaba katınca maç içinde defansta zaten problemler yaşanmadı.
İlk yarı boyunca Keita ve Arda ile top sürerek Denizli defansının üzerine gitme düşüncesi, kalabalık Denizli orta saha ve defansının içinde kayboldu, etkili olamadılar. Denizli takımı geçen haftanın kaybını ve ASY'yi düşünerek savunmaya çalıştı. Hata da yaptılar ama Galatasaray forvetleri bunların bir çoğunu değerlendiremedi.
Galatasaray'da çok etkili ve yetenekli oyuncular olmasına rağmen orta alandaki sıkıntıdan dolayı Denizli'yi göbekten delme düşüncesini öne geçtiği dakikaya kadar bir türlü başaramadı. Galatasaray'ın ilk iki golü duran toptandı. Ama önemli olan Galatasaray'ın bu sene duran topları etkili kullanıp gole çevirmesidir. Geçtiğimiz yıllarda tam tersi olan bu özellikler bu yıl Galatasaray'a çok maç kazandırır.
Emre aşık performansı ile büyülerken Arda yine çok çok iyi oynadı. Galatasaray, Denizli'nin direncini kırdı ve ikinci yarı şov yaparak maçı kazandı.
AHMET ÇAKIR'IN YORUMU BİR SONRAKİ SAYFADA[page_end]
Ahmet Çakır (Zaman): Önce Bir Küçük Şok, Sonra Gol Çok!
Daha maç başlamadan asıl konuşulacak konu ortaya çıkmış gibiydi: Rijkaard, GS muhabirlerini fena halde ters köşeye yatırdı! Onların verdiği olası kadrolarla sahaya çıkan takım arasında neredeyse yarı yarıya fark vardı. Bu da yıllardır görülmemiş bir durumdu.
Özellikle geri dörtlü tümüyle değişmişti. Hoş onlar da ötekilerden geride adamlar değildi elbet. Ancak epey süredir birlikte oynamamış olmak ve benzeri nedenlerle bazı arızalar çıkabilirdi. Öyle de oldu... Milli formayı giyen oyuncuların yedek kalmaları, Servet'in 18'e bile alınmayışı, kolay anlaşılır bir durum değildi.
Denizlispor geçen hafta Fenerbahçe'ye çok kolay teslim olmanın üzüntüsünü bu maçta atmak ister gibiydi. Bekleri olmayan, ne oynadığını bilmeyen o çaresiz takımın yerine, mücadele gücü ve hırsı daha yüksek bir ekip gelmişti. Daha ikinci pozisyonda golü bulup Cim Bom'un canını epeyce sıktılar. Ancak aradaki olağanüstü güç farkı nedeniyle daha fazlasını yapabilmeleri mümkün değildi.
Bazılarının 'Yok canım, o kadar para verilecek adam değil!' dediği Keita'nın, penaltının üstüne bir de gol pası vermek isterken topun ağlara gidişi, sanki bunu söyleyenlere yapılan bir nanikti!
Hakan Balta ve Ayhan'ın Sarı Kırmızılı takımın oyununa getirdiği rahatlık da görmezden gelinecek gibi değildi. Rijkaard'ın Baros'u niçin 90 dakika oyunda tuttuğunu anlayabilecek kadar tecrübemiz var. Fakat onun bu süreyi hiçbirşey yapmadan geçirmeyi başarması kolay unutulacak bir durum değildi... Galatasaray taraftarlarının Alpaslan Dikmen vefası da karşılaşmanın güzel yanlarından biriydi...