SPOR MEDYASI

Yazarları Schuster'e hesap kesti

Beşiktaş'ın Dinamo Kiev bozgununu köşelerine taşıyan spor yazarları kendilerine hedef olarak Schuster'i seçtiler...

Yazarları Schuster'e hesap kesti

UEFA Avrupa Ligi 2. tu ilk maçında aldığı 4-1'lik yenilginin rövanşından 4-0'lık mağlubiyetle dönen Beşiktaş'ta hedefteki isim Bernd Schuster'di.

Beşiktaş'ın önlenemez düşüşü devam ediyor. UEFA Avrupa Ligi'nin 2. tur rövanşında 4-0'lık yenilgi alan Beşiktaş'ta oyunculardan çok teknik direktör Bernd Schuster eleştiriliyor...

İşte yazarların Beşiktaş yorumları...

Ne diyordu Bernd Schuster, “ Futbolda mucizeler olur. Ben buna inanırım!” Beşiktaşlıları mucize beklentisiyle ekran başında tutmayı, oyuncularını da oynatmayı düşünüyordu belki...

Mucizeler tasarlanmaz... Mucizeyi proje olarak ortaya koyamazsınız. O nedenle futbolda mucize beklemek aklın kabul edeceği bir şey değildir. Bizim futbol tarihimizde irili ufaklı mucizeler vardır elbette. Ama Schuster onları bilmez... Bilmesin daha iyi... Bakarsınız o maçları da ağzına dolayıp saçmalayabilir!
Her neyse... Mucizeler tasarlanamayacağına göre, Beşiktaş üç farkla evinde kaybettiği maçın rövanşına dört farkı bulmak için çıktı...

Evet, öyle oldu... Dört farkı da buldular(!) Şu farkla ki Dinamo Kiev kalesinde aradıkları goller, Rüştü’nün koruduğu kalede göründü... Dört İstanbul’da, dört de Kiev’de etti mi sekiz! Devamını Antalya’da bekleriz! 

Beşiktaş, oyunun hemen başında golü yemese de; herhangi bir mucize yaratma inancı, hazırlığı ya da modunda değildi. Maç daha İstanbul’da beyinlerinde bitmiş... Dinamo Kiev’in bunu garanti altına almış olmanın güvencesiyle, daha fazla ısırmaya kalkmaması; Beşiktaş’a zaman zaman topla oynama şansı tanıdı. Ama onu da kullanamadılar. O kadar ki; Sivok pasif kalan kendi takım arkadaşlarına, “çabuk, canlı oynayın” diye sinirli hareketler bile yaptı. Sivok’un söylenmesi, arkadaşlarının bir kulağından girdi, öbür kulağından çıktı. Çünkü Beşiktaş, maçı umursamıyordu. Arka arkaya goller, işte bu vurdum duymazlıktan geldi.

Beşiktaş İstanbul’da pembe umutlarla çıktığı sahadan 4-1’lik bir yenilginin dondurucu şokuyla ayrılmıştı. O şoka dün Kiev’in dondurucu soğuğu eklendi. Yetmedi, Vukojeviç yeni bir şoklama ile maçın hemen başında attığı golle Beşiktaş’ın tur atlaması için gereken gol sayısını 4’den 5’e çıkardı!

Vikingur’lar, Viktoria’lar, Helsinki’ler nasıl ön elemelerde Beşiktaş’a çıtır geldi ise; Beşiktaş da sıradan gördüğü Dinamo Kiev karşısında aynı duruma düştü!

Beşiktaşlı yöneticiler hesaplıyor mudur bilmiyorum ama, Beşiktaş tam bir haftada tam oniki gol yedi. Evet şaka gibi ama bir haftada tam oniki gol... Bu kadar gol yiyen bir takımın teknik direktörüne birileri 'Hocam ne oluyoruz, nereye gidiyoruz' diye sormalı.

Evet Beşiktaş Lig'den sonra Avrupa'da da yok. Artık eli mecbur Türkiye Kupası'nı kazanmaya. Yoksa bu kadar emeğe ve harcanan paraya yazık olacak..

Dinamo Kiev ikinci yarı neredeyse 10 dakikada bir gol kaydetti. 55, 64 ,74'te gelen gollerle durum 4-0 olunca maçın bir an önce bitmesini istedik. Siyah-Beyazlı takımı hiç bu kadar acz içinde görmedim. Bu hezimetten sonra ulemaların kime ne bahane bulup gündemi değiştirmek uğraşı vereceklerini merak ediyorum. Deplasmanda Metalist Karkiv'e 4-1 yenildi diye bugünün aksine ligde çok iyi durumda olunmasına rağmen Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam'ın görevine son veren zihniyetin Schuster'e bu kadar toleranslı davranmasına bir anlam veremiyorum. Yakın gelecekte bu konu da mutlaka aydınlığa kovuşacaktır. Asırlık Kartal'ı yanlış tercihleri ve kötü yönetimleri ile kuşa çevirenler en azından tarih önünde hesap vereceklerdir.

 
Buz dünyasında futbolun tadı tuzu yok. Oturduğunuz yerde ayaklarınız resmen donuyor... Bir süre sonra hissetmiyorsunuz. Dayan dayanabilirsen. Biz tribünde böyleyiz sahadaki futbolculara Allah sabır versin.

Dinamo'lu futbolcular bir şekilde alışıklar bu şartlara ama bizimkiler için durum feci. İlk maçta Kafdağı'nın ardında kalan tura bakmak için geldikleri Kiev'de tek kelimeyle buz tuttular.

Daha doğrusu buzulların arasına sıkışmış balina kadar çaresizdiler. Birileri gelip bizi kurtarsın der gibiydiler. Kaleye gitmek şöyle dursun, yaklaşamadılar bile.
[page_end]Sanlı Sarıalioğlu (Yeni Şafak): Faturayı Schuster öder

Lig bitti, Avrupa bitti. Geride iki hedef kaldı. Biri lig 4.'lüğü, diğeri de Türkiye Kupası. Schuster efendi artık aklını başına toparlamalı. Bu kadro gelecek sezon Avrupa'ya çıkamazsa, Schuster tek sorumlu olarak bu faturayı öder.

Adnan Aybaba (Fotomaç): Her telden çalınca

Burada görev alan futbolcuların hiçbiri layıkiyle sorumluluklarını yerine getirmiyorlar.

O zaman nasıl olacak? Bu takımdan başarı beklenebilir mi?

Başkan Yıldırım Demirören ile sohbet ediyoruz... "Chelsea, Schevchenko'yu bırakıyor alsanıza" dedim. "Alabiliriz ama yaşlı futbolcu" dedi. Ben de "Tamam" dedim. Şimdi gün döndü dolaştı maça geldi.

O yaşlı Shevchenko'nun yaptığı işin yaşla başla ilgili olmadığını herhalde bu maçta anlamışsınızdır.

Karşı takımdaki oyuncuların sorumluluklarını yerine getirmesi Beşiktaşlı oyuncuların da her telden çalmasının neticesi de budur!

Fatih Doğan (Sabah): Beşiktaş'ın ruhu yok!

Hedeflerinizi büyük koyarsanız, ulaşamadığınızda yaşayacağınız hayal kırıklığı da, eleştiriler de o oranda büyük olur. Büyük takımda çalışmanın kazancı da büyük olur, faturası da. Herkesin gelmek için can attığı Beşiktaş'ın futbolcusu ya da hocasıysanız ve çok büyük paralar kazanıyorsanız karşılığını vermek zorundasınız.

Taraftar yüreğiyle mücadele eden ve amatör ruhla formanın hakkını veren bir takım ister. Kiev rezaleti de ortadayken şu ana kadar Beşiktaş'ta bu ışığı gören var mı? Futbolcuların çoğu tam profesyonel olmuş, olaya duygusal (!) bakıyorlar. Enerjilerini de ekonomik kullanıyorlar. Tribünlere, medyaya silikonlu aidiyet duygusu veriyorlar. Taraftar jargonuyla, giydiği formanın hakkını veremeyen, onun altında ezilen "Çakma Beşiktaşlılar" var.

Kiev'de mucize beklemiyordum. Ama iyi mücadele bekliyordum. Dün gece Necip dışında giydiği formayı hak ederek mücadele eden futbolcu görmedim. Siyah-beyazlı taraftarın, Çarşı'nın taşıdığı gerilimin, heyecanın 10'da biri bu oyuncularda olsa bu takım uçar. O zaman varlığı ile yokluğu zaten belli olmayan Schuster'e de gerek kalmaz.

Pascal Nouma (Fotomaç): Azap gecesi[page_end]

Pascal Nouma (Fotomaç): Azap gecesi

Avrupa Ligi defterinin kapanmasından sonra Beşiktaş'ın artık takımda ciddi gelecek hamleleri yapması gerektiğini düşünüyorum.

Yani artık radikal kararlar alınmalı diye düşünüyorum.

Bazı futbolcuların formsuzluğu ve isteksiz oyunu hep kafalarda soru işareti yaratıyor.

Oynadıkça da takıma zarar veriyorlar.

Gelecek sezon düşünülmeyen futbolcuların yerine Beşiktaş'ın gençleri daha çok şans bulmalı. Cenk, Necip, İsmail, Onur ve alt yapıdan kazandırılabilecek bir savunma oyuncusu ile en azından gelecek sezona bir ön hazırlık yapılmalı.

Yoksa Beşiktaş camiası ve taraftarlar için yeni sezon hüsrandan başka bir şey getirmeyecektir.

Naci Arkan (Türkiye): Bir defter daha kapandı

Bu maç bir kere daha gösterdi ki; siyah-beyazlı takım gelecek sezonun takımını falan kurmaya çalışmıyor...

Bunu hiç düşünmesin bile...

Çünkü bu futbolcularla Buca gibi, G.Antep Büyükşehir gibi takımları yenersin o kadar...

Avrupa’ya çıkınca kostüm iğreti durur bu Beşiktaş‘ın üzerinde...

F.Bahçe gibi kritik karşılaşmalarda da yok olup gider...

Böyle bir dikiş tutmayan defansla, Almeida gibi Güiza‘dan bile beter bir santrforla Beşiktaş, ancak “Mehter Takımı” gibi iki ileri, bir geri gider sadece...

Yazık verilen paralara, yazık o muhteşem taraftarın parlak yıldızlarla uyutulmasına...

Metin Tekin (Sabah): Geçmişten bir yaprak

Maça baktığımızda, iki takım adına da ilk maçın skorunun belirlediği oyun yapıları vardı sahada... Beşiktaş topa daha fazla sahip olup hücum etmek, pozisyon bulmak istiyordu. Dinamo Kiev ise tam tersi rakibini kendi yarı alanında karşılayıp çabuk ataklarla pozisyona girmek, gol bulmak amacındaydı. İnönü Stadı'nda olduğu gibi Kiev'de de, bu farklı iki oyun anlayışından Dinamo Kiev takımının anlayışı galip geldi.

Beşiktaş'ta geçmiş maçlardan farklı olarak önde Bobo-Almeida ikilisiyle çift santrfor vardı. Ama bu da takıma üretkenlik anlamında katkı sağlayamadı. Orta sahada da kanatları kullanacak tipte oyuncular olmayınca, oyun Beşiktaş adına tıkandı. Hilbert-İsmail ikilisinin çıkışları da olumlu sonuç vermedi.

Beşiktaş Avrupa'dan elenirken, çok da ağır bir yenilgi aldı. Bu da oyun anlayışını bir kez daha sorgulanır hale getirdi. Artık yapılacak iki şey var... Birincisi, Ziraat Türkiye Kupası'nı kazanmak, ikincisi ligin bitirilebilecek en iyi yerde bitirmek.

Turgay Demir (Fotomaç): Buzullar arasında!

Yazık oldu. Bu Dinamo Kiev, Beşiktaş'a iki maçta bir çuval gol atacak bir takım değildi ama gelin görün ki Schuster'in yanlış tercihleri takımın ayarını fena bozdu.

Her neyse Beşiktaş bu sezon Avrupa'da en son teslim olan Türk takımıydı ve daha fazlasını yapabilirdi. Olmadı. Umutlar yine bir başka bahara kaldı.

Ali Ece (Akşam): Üşüyoruz Lucescu Reis!

Tüm bunları 'Schuster gitsin Luce gelsin!' demek için yazmadım. Şu anda Schuster gönderilirse Beşiktaş için uzun vadede hiçbir şey daha az kötü olmayacak. Ne de olsa Luce'yi gönderen zihniyet halen Türk futbolunun başına kabus gibi çökmeye devam ediyor. İbrahim Altınsay'ın altını çizdiği gibi Luce döneminde kurulan takımın iskeleti 'yönetimsel iç savaş' sonucu unufak edilmeseydi, Beşiktaşlı en azından dün geceki gibi kabuslar görmezdi.

Schuster'in gidip gitmemesi ya da yerine kimin gelip gelmeyeceği asıl mesele değil. İsterse Benitez gelsin, nasıl olsa zamanında Del Bosque'nin yardımcısı olan İspanyol'u da 'Yeniköy kasabının çırağı' diye yollar, sonra da olmayan rövanşta Bolton'a otobüs kaldırmaktan bahsederler!

TREND HABERLER
Yorumlar
TREND HABERLER