Zor olan futbolu basit oynamaktır
Galatasaray'ın efsane oyuncularından Suat Kaya, Lucescu'ya olan hayranlığını Fitbol Dergisi'nde yayınlanan yazısında çok özel ifadelerle anlattı.
İşte Suat Kaya'nın çok özel ve samimi yazısı;
Rumen hoca Lucescu'nun Galatasaray'da yaptırdığı ilk antrenman iki kişinin kısa mesafe içerisinde birbirlerine pas alıp vermesi oldu. Bizler karşıdan gelen her topu farklı şekillerde, bazen kontrol dahi etmeden ayağırnızın dışlyla, ucuyla, topu§uyla karşıya ıteledık. Bizce estetik olan dokunuşlar hoca, doğru gelmedi. O futbolun A-B-C'sinden başladı. Topu basit bir şekilde bir ayağımızla kontrol edip en ufak bir estetik dokunuş olmadan diğer ayağımızla doğru yere pas atmamızı söylediğinde biraz da utandık.
Benzer şeyler uzun diyagonal paslarda da geçerliydi. Atılan yüksek topları, önce göğsümüzde havalı bir şekilde durdurup güzel bir dokunuşla arkadaşımıza verdiğimizde yine fırçayı yedik. Hocanın istediği, vakit kaybetmeden kafamda, olmadı omzumuzla topu arkadan bindiren beke yine en basit şekilde iletmemizdi. Biz topu kontrol etme sevdasında iken onun derdi arkadan bindiren oyuncunun o koşusunu ziyan etmemek olurdu. "Bu tür estetik hareketleri ancak üç yada daha fazla farkla önde olduğumuz maçlarda, o da bir kereye mahsus yapabilirsiniz derdi. Ama Lucescu ile böyle farklı galibiyetler görmediğimiz için bu tarz "gereksiz" aksiyonları unutmak zorunda kaldık. Fleurquin ve benzeri orta sınıf oyuncularla Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline bu şekilde ulaştık. "Futbol basittir. Zor olan futbolu basit oynamaktır." diyen Johann Cruyfru biz Lucescu'nun geldiği ilk günde anladık. Disiplinliydi, ondan izin koparmak zordu ama oyuncuların dilinden de anlardı.
Takımı Shakhtar'la kamp zamanı Antalya'da beni de davet etmişti. Teknik direktörlüğe yeni başladığım dönemde ondan çok şey öğrenirim diye davetini büyük bir memnuniyet ile kabul ettim.
Takımda 'fırlama' olduğu her halinden belli olan İlsinho adında bir futbolcu, Lucescu'dan sürekli izin istiyor ama Rumen hoca her gün reddediyordu. Her akşam izin istiyor, hoca da hayır diyordu ama en sonunda bana döndü ve dedi ki "Artık izin vermem lazım yoksa kaçacak bu kamptan..." İlsinho'yu sahaya davet etti. Eşofman üstünü kalenin doksanına yerleştirerek "Ben düdük çalana kadar süren var. Buraya o süreçte on kez topu isabet ettirirsen, akşam izinlisin." dedi. Oyuncuyu görmeliydiniz. İdman dışında İlsinho 30 topu almış, sabah akşam saatlerce bunu çalışmıştı. Frikik çalışmalarındaki o rahat tavrı gitmiş, inanılmaz bir azimle saatlerce istenileni yapmak için çalıştı. Ilk denemelerinde başarısız olsa da birkaç gün sonra düdük çalmadan 10 topu çatala bırakarak izin koparmayı başardı. Ondan izin almak zordu zira fazlasıyla disiplinliydi.
'O sürprizi asla unutamam'
Evliliğimin onuncu yıldönümünde eşim bir akşam yemeği organize etmiş. Terslik bu ya, Lucescu da sabahın körüne antrenman koymuştu. Sabah idmanı için izin almadan o yemeğe katılmam mümkün değildi. Hiçbir şeye izin vermeyen hocama karşı yine de Fransızca bilen rahmetli Turgay Vardar'ı araya sokarak şansımı denedim. Lucescu'dan şartlı bir onay geldi.
Yemeğe gidebilirdim ama akşam tam 23:00'de hocayı aramalıydım. Hocanın konuştuğu sayısız dil olsa da ben onlardan hiç birisine hâkim değilim, nasıl arar ederim? Turgay Abi Lucescu'nun kendisine "Telefonu açıp sadece "ben Suat Kaya" desin, yeterli" dediğini iletti. Zor bir eylem değil ama insanın zoruna gidiyor izin için böyle garip durumlarla muhatap olmak. Yine de akşam 23:00'ı beklemeye başladım. Eşim de yemek organize etmiş ama oturduğumuz masaya sipariş almaya gelen de, yemek getiren de yok. Saatin geçmesini ve Lucescu'yu arayacağım saati beklerken eşim yemeğin ikinci katta olduğunu ve oraya gitmemiz gerektiğini söyledi.
Üst kata çıktık. Girişte büyükçe bir kapı vardı. O büyük kapı aniden açıldı. Gördüğüm manzara tek kelimeyle inanılmazdı. Lucescu bütün takımı alıp gelmiş ve bana sürpriz yapmıştı. Yüzüme gülümseyerek bakıyor, "Beni aramana gerek yok" diyordu. İşin aslı benim hanım izni benden çok önce almış ve Lucescu da organizasyona tüm takımla beraber iştirak etmişti. O akşam yemeğine bir sürpriz davetlimiz daha vardı. Fiorentina'nın başında o akşam sahadan mağlubiyetle ayrılmış olmasına rağmen müthiş bir jest yaparak Fatih Terim de İtalya'dan katılmıştı. Lobiden Terim'in geldiğini öğrenen Lucescu eşine az rastlanır bir incelik göstererek basına malzeme vermeden mutfak kapısından sessiz sedasız ayrılmıştı. Çalıştığım en değerli iki teknik adamın bu jestlerini hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.